Haberler
Blockchain Haberleri
Blockchain ile ilgili tüm makale ve haberlere göz atın. Blockchain hakkında en son haberler, analizler ve görüşler.
Katman-1 çözümleri arasında hızla öne çıkan Sui blockchain, ekosistemine büyük bir yenilik kazandırmaya hazırlanıyor. Sui Group, Ethena ve Sui Foundation iş birliğiyle iki yeni stablecoin piyasaya sürülecek: USDi ve suiUSDe. Bu girişim, Sui ağı üzerinde ilk kez yerel stablecoin’lerin işlem göreceği anlamına geliyor.Bir stablecoin, BlackRock ile desteklenecekUSDi, BlackRock’ın tokenleştirilmiş para piyasası fonu BUIDL ile 1:1 oranında desteklenecek. Bu fon, Securitize aracılığıyla ihraç ediliyor ve geleneksel finansın güvenli yapısını blockchain ortamına taşıyor. Öte yandan suiUSDe, Ethena’nın 14 milyar dolarlık USDe stablecoin modeline benzer şekilde dijital varlıklar ve türev ürünlerle desteklenen sentetik bir dolar olacak. Bu yapısıyla kullanıcılar için verim (yield) sunması bekleniyor.Sui Group Başkanı Marius Barnett, konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Bu girişimin, Sui blockchain üzerinde likiditeyi artıracağını, kullanım alanlarını genişleteceğini ve uzun vadeli değer yaratacağını düşünüyoruz. Ayrıca Sui Group’u küresel stablecoin ekonomisine açılan ilk halka açık kapılardan biri haline getirecek” ifadelerini kullandı.Stablecoin rekabeti kızışıyorKripto para sektöründe stablecoin’ler uzun süredir Tether’in USDT’si ve Circle’ın USDC’si etrafında şekilleniyordu. Ancak son dönemde farklı projeler kendi stablecoin’lerini piyasaya sürmeye başladı. HYPE isimli Layer-1 ağı, USDH stablecoin’ini piyasaya sürme hakkı için açık artırma düzenledi; Stripe ile iş birliği yapan Native Markets bu ihaleyi kazanarak ekosistemin USDC bağımlılığını azaltmayı hedefledi. Benzer şekilde Ethereum ölçekleme çözümü MegaETH de Ethena ile ortaklık kurarak yerel stablecoin çıkarmayı planlıyor.Sui’nin yeni adımı da bu eğilimin güçlü bir örneği. Ağustos ayında Sui blockchain üzerinde stablecoin transfer hacmi 229 milyar doları aşarak yeni bir rekor kırmıştı. Bu yoğun hacim, özellikle Ethena Labs’in ilgisini çekti. Şirketin CEO’su Guy Young, “Sui’nin performansı ve birlikte çalışabilirlik özellikleri bizim için belirleyici oldu” dedi.Nasdaq’ta işlem gören Sui Group, kısa süre önce yaptığı açıklamada SUI token varlıklarının 300 milyon doları aştığını duyurmuştu. Şirket, Sui Foundation ile yaptığı özel anlaşma sayesinde indirimli token alımı yapabiliyor. Daha önce Mill City Ventures adıyla faaliyet gösteren kurum, 450 milyon dolarlık özel yerleştirme ile kripto hazinesini kurmuştu.Sui blockchain, proof-of-stake mekanizmasıyla çalışan ve Ethereum ile Solana gibi ağlara alternatif olarak konumlanan bir Katman-1 çözümü. Yerel stablecoin girişimi, Sui’nin ekosistemdeki iddiasını güçlendirecek önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Yazım sırasında SUI fiyatı yüzde 1’lik bir yükseliş ile 3.5 dolardan işlem görüyor. Bu yıl içinde hayata geçmesi beklenen USDi ve suiUSDe, Sui ağı üzerinde kullanıcıların dolar sabitli varlıklara erişimini kolaylaştıracak. Likidite artışı, DeFi protokollerine entegrasyon ve kullanıcıların daha geniş finansal araçlara ulaşabilmesi açısından bu hamlenin önemli olduğu düşünülüyor.

PayPal, kendi dolar destekli stablecoin’i PYUSD’nin erişim alanını önemli ölçüde genişletiyor. 2023’te Paxos Trust Company tarafından çıkarılan ve ilk olarak Ethereum üzerinde piyasaya sürülen PYUSD, kısa sürede Solana, Arbitrum ve Stellar’a da yayılmıştı. Şimdi ise LayerZero entegrasyonu sayesinde dokuz farklı blockchainde daha kullanılabilir hale geliyor. Yeni entegrasyon, PYUSD’nin “PYUSD0” adını taşıyan izinsiz bir versiyonunu oluşturuyor. LayerZero’nun Stargate Hydra köprüsü üzerinden çalışan bu sürüm, orijinal PYUSD ile tamamen aynı işlevselliğe sahip olacak. Kullanıcılar ister Ethereum, Solana ya da Stellar üzerindeki yerel PYUSD’yi, ister LayerZero destekli zincirlerdeki PYUSD0’ı kullansın, token 1:1 oranında ABD dolarıyla değiştirilebilir ve aynı stablecoin kabul edilecek.Yeni ağlar arasında hangileri var?Genişletilen ağlar arasında Tron, Avalanche, Sei, Aptos, Abstract, Ink ve Stable bulunuyor. Daha önce topluluk tarafından çıkarılan Berachain (BYUSD) ve Flow (USDF) sürümleri de PYUSD0’a yükseltilecek. Böylece PayPal’ın stablecoin’i, yalnızca birkaç büyük zincire değil, hızla büyüyen yeni ekosistemlere de taşınmış olacak.Bu hamle, PayPal’ın geçtiğimiz yıl başlattığı LayerZero iş birliğinin devamı niteliğinde. O dönemde PYUSD, LayerZero’nun omnichain token standardını benimseyerek Ethereum ve Solana arasında merkezi platformlara ihtiyaç duymadan transfer edilebilir hale gelmişti. Şimdi bu özellik daha geniş bir yelpazeye yayılıyor.PayPal USD’nin mevcut dolaşımdaki arzı yaklaşık 1,9 milyar dolar seviyesinde. Bu rakam Tether’in 171 milyar dolarlık USDT’si veya Circle’ın 74 milyar dolarlık USDC’siyle kıyaslandığında oldukça düşük. Ancak sektör genelinde stablecoin pazarının hızla büyüdüğü göz önüne alındığında, PayPal’ın adımlarının uzun vadede önemli bir stratejik konum kazandırması bekleniyor. ABD Hazine Bakanlığı, stablecoin pazarının 2028 yılına kadar 2 trilyon dolara ulaşabileceğini öngörüyor.LayerZero Labs CEO’su Bryan Pellegrino, entegrasyonun yalnızca teknik bir gelişme olmadığını, aynı zamanda finansal sistemin geleceğine dair güçlü bir işaret olduğunu vurguladı. Pellegrino’ya göre stablecoin’ler, sınırları ortadan kaldıran, 7/24 işleyen küresel bir finansal piyasanın temel yapı taşı olacak.PayPal ekosisteminden David Weber ise “LayerZero ile birlikte çalışarak PYUSD’yi yeni pazarlara daha hızlı ulaştırıyoruz. Bu süreçte hem uyumluluğu hem de zincirler arası birlikte çalışabilirliği baştan itibaren koruyoruz” ifadelerini kullandı.Şirket ayrıca bu hafta “PayPal Links” adını verdiği yeni bir eşler arası ödeme özelliğini tanıtmıştı. Kullanıcıların kişisel bağlantılar üzerinden kolayca ödeme göndermesine olanak tanıyacak bu sistemde, yakın zamanda Bitcoin, Ethereum, PYUSD ve diğer varlıkların da entegre edilmesi planlanıyor. Böylece PayPal’ın stablecoin stratejisi, blockchain entegrasyonlarının yanı sıra, aynı zamanda günlük ödeme çözümleriyle de desteklenmiş olacak.

DBS, Franklin Templeton ve Ripple, finans dünyasında dikkat çeken bir iş birliğine imza attı. Üç kurum, XRP Ledger üzerinde tokenize para piyasası fonlarıyla işlem ve kredi ürünleri geliştirmek için bir mutabakat anlaşması (MoU) imzaladı. Bu adım, hem geleneksel finans kurumlarının blockchain’e entegrasyonunu hızlandırıyor hem de yatırımcılara istikrarlı getiri ve likidite sunmayı hedefliyor.Franklin Templeton’ın fonu XRP Ledger’daAnlaşma kapsamında Franklin Templeton, ABD doları cinsinden kısa vadeli para piyasası fonunu tokenize ederek sgBENJI adı altında XRP Ledger’a taşıyacak. DBS Digital Exchange (DDEx), sgBENJI tokenini Ripple’ın stablecoini Ripple USD (RLUSD) ile birlikte listeleyecek. Böylece DBS müşterileri, stablecoin ve getiri sağlayan fon arasında 7/24 geçiş yapabilecek, volatil dönemlerde bile portföylerini dengeleme imkânı bulacak.Ripple Küresel Ticaret ve Piyasalar Başkanı Nigel Khakoo, bu iş birliğini “oyun değiştirici” olarak nitelendirdi. Khakoo, yatırımcıların güvenilir bir ekosistem içinde hem stablecoinden hem de tokenize fondan faydalanarak sermaye verimliliği ve likiditeyi artırabileceğini vurguladı. Ona göre, 2025 yılı geleneksel finans kurumlarının blockchain üzerinde benzeri görülmemiş adımlar attığı bir dönem olarak tarihe geçiyor. Kaynak: Ripple.com DBS Digital Exchange CEO’su Lim Wee Kian da benzer şekilde, tokenize menkul kıymetlerin küresel piyasalarda verimlilik ve likiditeyi artırmada önemli bir rol oynadığını belirtti. Ayrıca, DBS’nin ilerleyen aşamalarda sgBENJI sahiplerine tokenlerini teminat olarak kullanarak bankadan ya da üçüncü taraf platformlardan kredi alma imkânı tanıyabileceği ifade edildi. Bu sayede yatırımcılar, varlıklarını ellerinde tutarken aynı anda krediye erişebilecek.Franklin Templeton’un tokenize edilmiş fonunu XRP Ledger üzerinde başlatması, bu blockchainin düşük işlem ücretleri ve hızlı işlem kapasitesi sayesinde kurumsal yatırımcılar için cazip bir zemin yaratıyor. Ripple’ın stablecoini RLUSD ile birlikte bu yapı, repo işlemleri ve tokenize teminat mekanizmaları için yeni bir dönemi başlatabilir.Söz konusu girişim, kurumsal yatırımcıların kripto varlıklara ilgisinin arttığı bir döneme denk geliyor. Ripple’ın paylaştığı veriler, 2025 yılında kurumların yüzde 87’sinin bu alana fon ayırmayı planladığını gösteriyor. Ayrıca, tokenize varlıkların küresel piyasalarda artan rolü de bu iş birliğinin önemini pekiştiriyor. Örneğin, Japonya ve Singapur merkezli bankaların çok para birimli tokenize mevduatlarla sınır ötesi ödemeleri test etmesi, aynı trende işaret ediyor.DBS, Franklin Templeton ve Ripple ortaklığı, hem geleneksel hem de dijital finansın kesişiminde kritik bir köprü inşa ediyor. Yatırımcılar artık kripto varlıkların yanı sıra, regülasyona tabi, gelir üreten tokenize fonlara da erişebilecek.

Google, yapay zekâ uygulamaları arasında para transferlerini kolaylaştıracak yeni bir açık kaynak ödeme protokolünü duyurdu. Fortune’un haberine göre, bu sistem yalnızca kredi ve banka kartı gibi geleneksel ödeme yöntemlerini değil, aynı zamanda stablecoinleri de destekleyecek. ABD dolarına endeksli kripto paralar olarak bilinen stablecoinlerin entegre edilmesi oldukça kritik bir gelişme.Google, yapay zekâ uygulamaları için stablecoin üzerine çalıştıŞirket, stablecoin uyumluluğu için Coinbase ile birlikte çalıştı. Coinbase zaten kendi yapay zekâ ve kripto ödeme altyapısını geliştirmekteydi. Ayrıca Ethereum Foundation’ın yanı sıra American Express, Salesforce ve Etsy gibi 60’tan fazla kurum bu protokolün geliştirilme sürecine katkı sundu. Google Cloud Web3 Başkanı James Tromans, “Sistemi sıfırdan tasarlarken hem mevcut ödeme altyapılarını hem de stablecoin gibi geleceğe dönük yenilikleri dikkate aldık” ifadelerini kullandı.Bu gelişmenin arkasında hızla yükselen yapay zekâ “agent” trendi bulunuyor. Agent’lar, kullanıcı adına belirli görevleri yerine getiren algoritmalar. Kimi kod yazıyor, kimi çevrimiçi mağazalarda alışveriş yapıyor. Teknoloji dünyasında yaygın görüş, yakın gelecekte yapay zekâların doğrudan birbirleriyle iletişim kuracağı yönünde. Bu senaryo gerçekleşirse, bir yapay zekâ finans danışmanı farklı bankaların dijital temsilcileriyle konuşarak en uygun konut kredisini bulabilecek; ya da sanal bir alışveriş asistanı, bir giyim mağazasının yapay zekâsıyla etkileşime girerek kullanıcıya uygun ürünü satın alabilecek.Google, protokol yayınlamıştıGoogle, bu öngörüyü temel alarak geçtiğimiz nisan ayında agent’ların birbirleriyle iletişim kurabilmesi için bir protokol yayımlamıştı. Şimdi duyurulan yeni ödeme protokolü ise bu çerçeveyi genişletiyor. Böylece iki yapay zekâ agent’ı arasındaki mali işlemlerin güvenli, şeffaf ve kullanıcıların niyetine uygun şekilde gerçekleşmesi hedefleniyor.Coinbase mühendislik platformu başkanı Erik Reppel, Google ile ödeme altyapılarının birbiriyle uyumlu hale getirildiğini belirterek “Amacımız yapay zekâların birbirine değer aktarabilmesini sağlamak” dedi.Bu hamle, Google’un stablecoinlere açıkça ilgi gösteren az sayıdaki büyük teknoloji şirketinden biri olduğunu ortaya koyuyor. ABD’de daha kripto dostu bir yönetim döneminin başlamasıyla, Apple, Meta ve Airbnb gibi şirketlerin de stablecoin entegrasyonu üzerine çalıştığı biliniyor. Haziran ayında Shopify, yıl bitmeden stablecoin ödemelerini kullanıcılarına sunacağını açıklamıştı.

Londra Borsası, tokenizasyon alanında tarihi bir adım attı. Şirket, özel fonların dijitalleştirilerek blockchain üzerinde ihraç edilmesini ve takas edilmesini sağlayan yeni bir platformunu resmen devreye aldı. London Stock Exchange Group’un (LSEG) “Dijital Piyasalar Altyapısı” (DMI) adıyla duyurduğu sistem, Microsoft Azure üzerinde inşa edildi. Platform, özel piyasa fonlarının tokenleştirilmiş finansal araçlarını mevcut düzenleyici çerçeveler içinde oluşturmasına ve yönetmesine olanak tanıyor. İlk uygulamalardan biri, Bermuda merkezli yatırım yöneticisi MembersCap tarafından gerçekleştirildi. Şirket, “MCM Fund 1” adını verdiği fonu bu sistem üzerinden tokenleştirerek sermaye topladı. Londra’da regüle edilen Archax borsası ise bu süreçte nominee görevini üstlendi.LSEG yetkilileri, bunun sadece ilk aşama olduğunu ve ilerleyen dönemlerde farklı varlık sınıflarının da tokenizasyon kapsamında platforma entegre edileceğini açıkladı.Gelenekselden dijitale geçiş gerçekleşiyorTokenizasyon trendi son yıllarda finans dünyasında hızla ivme kazandı. Geleneksel menkul kıymetlerin blokzincir üzerinde temsil edilmesi, ihraç, işlem ve takas süreçlerini daha verimli hale getiriyor. LSEG’nin Dijital Piyasalar Başkanı Dr. Darko Hajdukovic, özel piyasalarda bugün birçok sürecin maliyetli ve karmaşık olduğunu, tokenizasyon sayesinde bu engellerin aşılabileceğini söyledi.Savunuculara göre, tokenleştirme hem arka ofis maliyetlerini azaltıyor hem de piyasaya daha geniş bir erişim sunuyor. Üstelik 7/24 işlem yapılabilmesi, likiditeye yeni bir boyut kazandırıyor.Zaten BlackRock ve Franklin Templeton gibi dev yatırım şirketleri, milyarlarca dolarlık para piyasası ürünlerini halihazırda blockchain üzerinde yatırımcılara sunmaya başlamış durumda. Ethereum ve benzeri ağlarda yönetilen varlıkların büyüklüğü hızla artıyor.Küresel yarış kızışıyorLSEG’nin hamlesi, ABD’de Nasdaq’ın Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na (SEC) yaptığı dikkat çekici başvurunun hemen ardından geldi. Nasdaq, belirli koşulların sağlanması halinde tokenleştirilmiş menkul kıymetlerin geleneksel hisselerle aynı emir defteri üzerinden işlem görmesine izin verilmesini talep ediyor. Onay çıkarsa bu uygulamanın 2026’da devreye alınabileceği konuşuluyor.Bununla birlikte, JPMorgan gibi büyük bankalar, gerçek varlıkların tokenizasyonunun hâlâ beklenenden daha yavaş ilerlediğini ve ölçeklenebilirliğin zaman alacağını savunuyor.30 trilyon dolarlık potansiyelYine de potansiyel oldukça büyük. Standard Chartered analistlerine göre, reel varlıkların blokzincire taşınmasıyla oluşacak pazar 2034 yılına kadar 30 trilyon dolara ulaşabilir. The Block’un verilerine göre, bugün itibarıyla tokenleştirilmiş reel varlık ürünleri ve protokollerinde kilitlenen toplam değer 13 milyar doları geçmiş durumda.

Dünyanın en büyük varlık yöneticisi BlackRock, geleneksel finansın en popüler yatırım araçlarından biri olan borsa yatırım fonlarını (ETF) blockchain dünyasına taşımak için harekete geçti. Bloomberg’in haberine göre şirket, hisse senedi gibi reel varlıklara bağlı ETF’lerin tokenize edilmesi için farklı modeller üzerinde çalışıyor. Düzenleyici otoritelerin onayı ise sürecin en kritik aşaması olarak öne çıkıyor.BlackRock’un bu adımı, şirketin dijital varlıklara yönelik stratejisinin doğal bir devamı niteliğinde. 2024 yılında piyasaya sürülen BUIDL adlı tokenize para piyasası fonu, kısa sürede 2 milyar doları aşan büyüklüğe ulaştı ve kripto ekosisteminde dikkat çekici bir kullanım alanı buldu. Aynı yıl, firmanın spot Bitcoin ETF’i de tarihin en başarılı fon lansmanlarından biri olarak kayıtlara geçti.Tokenizasyon, geleneksel finansal varlıkların blockchain üzerinde dijital temsillerini yaratmayı ifade ediyor. ETF’lerin tokenize edilmesi, yatırımcılara piyasa saatleri dışında işlem yapma imkânı sunabilir, uluslararası erişimi kolaylaştırabilir ve tokenların kripto ekosisteminde teminat olarak kullanılmasının önünü açabilir. Savunuculara göre bu model; anında mutabakat, parçalı mülkiyet ve daha verimli piyasa yapıları gibi avantajlar sağlayacak.Sektörde bu alana ilgi hızla artıyor. Franklin Templeton gibi büyük yöneticiler, halihazırda tokenize edilmiş fon sınıflarını piyasaya sürdü. BlackRock ise daha önce JPMorgan’ın Onyx (yeni adıyla Kinexys) blockchaini üzerinde benzer testler yürütmüştü. Şirketin CEO’su Larry Fink, uzun süredir her finansal varlığın eninde sonunda tokenize edileceğini savunuyor. 2025’te yatırımcılara yazdığı yıllık mektupta da tokenizasyonun finansal piyasaları dönüştürecek potansiyele sahip olduğunu yineledi.Pazarın büyüklüğü dikkat çekici. Animoca Brands’in araştırmasına göre reel varlıkların tokenizasyonu, 400 trilyon dolarlık geleneksel finans piyasasını dönüştürme potansiyeline sahip. 2025 itibarıyla tokenize edilmiş reel varlıkların toplam değeri 26,5 milyar dolar ile rekor seviyeye ulaştı; bu rakam yıl başından bu yana yüzde 70’lik artış anlamına geliyor. Özellikle ABD tahvilleri ve özel krediler, toplam tokenizasyon hacminin yüzde 90’ını oluşturuyor. Skynet’in yayımladığı 2025 RWA Güvenlik Raporu ise pazarın 2030’a kadar 16 trilyon dolara ulaşabileceğini öngörüyor.Tokenizasyon girişimleri artıyorBu alanda girişimler de artmış durumda. Eylül ayında Ondo Finance, Ethereum üzerinde 100’den fazla ABD hisse senedi ve ETF’ine tokenize erişim sunan Ondo Global Markets’i duyurdu. Asya’da ise SBI Holdings, Startale ile iş birliği yaparak kurumsal yatırımcılara yönelik zincir üstü tokenize platform geliştirmeye başladı.Her ne kadar fırsatlar büyük olsa da, düzenleyici ve teknik engeller hâlâ önemli bir soru işareti. Geleneksel ETF’ler Wall Street’in takas odaları üzerinden işlenirken, tokenize varlıklar anlık mutabakatla çalışıyor. Bu farklılık, regülasyon ve saklama çözümleri açısından ciddi tartışmalara yol açıyor. Yine de ABD’de düzenleyiciler, blockchain tabanlı piyasa modellerinin kontrollü test edilmesine giderek daha açık hale geliyor. Nasdaq da tokenleştirilmiş hisse senedi alım satımına izin verecek bir onay için başvuru yapmış durumda.BlackRock’un dijital varlık atağı finansal tablolarına da yansıyor. Şirket, 2025’in ikinci çeyreğinde 14,1 milyar dolarlık net giriş bildirdi ve toplam dijital varlık yönetimini 79,6 milyar dolara çıkardı. Bu rakam, 12,5 trilyon dolarlık toplam varlıklarının yalnızca yüzde 1’ine denk gelse de, en hızlı büyüyen segmentlerden biri olarak öne çıkıyor. Yılın başından bu yana dijital ürünlere girişler 17 milyar doları buldu.Özellikle şirketin spot Bitcoin ETF’i IBIT, 2025’te 6,96 milyar dolarlık girişle altın odaklı SPDR Gold Trust’ı geride bıraktı ve ABD’nin en popüler altıncı ETF’i oldu.

Merkeziyetsiz finans (DeFi) dünyası bir kez daha siber saldırı haberiyle sarsıldı. Sui blockchain’i üzerine kurulu getiri (yield) platformu Nemo Protocol, hafta sonu yaşanan bir güvenlik açığı nedeniyle yaklaşık 2,4 milyon dolar değerinde stablecoin kaybı yaşadığını duyurdu. Güvenlik şirketi PeckShield tarafından ilk olarak rapor edilen olayda, saldırganın çaldığı USDC tokenlarını Arbitrum’dan Ethereum ağına aktardığı belirtildi. Böylece saldırgan, varlıkları daha kolay hareket ettirilebilecek ve izlenmesi zor bir ekosisteme taşımış oldu.Tüm akıllı kontratlar durdurulduNemo ekibi, pazartesi günü Telegram üzerinden yaptığı açıklamada saldırıyı doğruladı ve olayı şu ifadelerle topluluğa duyurdu:“Değerli Nemo topluluğu, dün gece Market havuzunu etkileyen bir güvenlik olayı yaşandı. Konuyu araştırıyoruz ve şimdilik tüm akıllı kontrat aktivitelerini durdurduk. Yeni bilgiler edindikçe paylaşacağız.”Platformun ayrıca önceden planlanan bir bakım sürecine girmesi dikkat çekti. Nemo, uygulamanın pazartesi ve salı günleri bakımda olacağını duyurmuştu. Bu nedenle saldırının ortaya çıkışı, bakım süreci ile neredeyse aynı zamana denk geldi.Varlıklar güvende mi?Nemo Protocol, saldırının sadece belirli bir havuzu etkilediğini ve kasalarda tutulan varlıkların güvende olduğunu vurguladı. Ancak olayın kök nedenine dair henüz net bir açıklama yapılmış değil. Bu belirsizlik, yatırımcıların güvenini sarsarken, DeFi protokollerinde süregelen güvenlik açıklarını bir kez daha gündeme taşıdı.Saldırının ardından platformdaki toplam kilitli varlık (TVL) ciddi bir düşüş yaşadı. DeFiLlama verilerine göre, Nemo Protocol’ün TVL değeri 6 milyon dolar seviyesinden 1,53 milyon dolara kadar geriledi. Bu çöküş, yatırımcıların hızla fonlarını platformdan çektiğini gösteriyor.Nemo Protocol nedir?Nemo Protocol, Sui blockchain’i üzerinde inşa edilen bir getiri optimizasyon ve getiri ticareti (yield-trading) platformu. Kullanıcılara yatırımlarını tokenize etme imkânı sunuyor. Platform, varlıkları Ana Para Tokeni (Principal Token - PT) ve Getiri Tokeni (Yield Token - YT) olarak ikiye ayırarak kullanıcıların bu tokenleri alıp satmasına, gelecekteki getiriler üzerine hedge işlemleri yapmasına ya da spekülatif pozisyonlar almasına olanak tanıyor.DeFi dünyasında özellikle getiri tokenizasyonu giderek popülerleşirken, Nemo Protocol bu alanda Sui ekosisteminde öne çıkan projelerden biriydi. Ancak yaşanan son olay, yatırımcıların bu tür yeni projelere olan güvenini yeniden sorgulamasına neden olabilir.Son yıllarda milyarlarca dolar değerinde varlık, akıllı kontrat zafiyetleri ve protokol açıkları yüzünden kaybedildi. Merkeziyetsiz finansın sunduğu şeffaflık ve özgürlük, aynı zamanda kötü niyetli aktörler için de cazip fırsatlar yaratıyor.

ABD Merkez Bankası (Federal Reserve/Fed), ödeme sistemlerinde yenilik ve gelişen teknolojilerin rolünü tartışmak üzere 21 Ekim 2025’te önemli bir konferans düzenleyeceğini duyurdu. Fed’in bu etkinliği, hem geleneksel finans hem de kripto ekosistemi açısından kritik başlıkları gündeme taşıyacak: stablecoin’ler, merkeziyetsiz finans (DeFi), tokenizasyon ve yapay zekânın ödeme altyapısına entegrasyonu. Konferansın ana gündemleriFed’in açıklamasına göre, konferansta özellikle ödeme sistemlerinin nasıl daha güvenli, hızlı ve verimli hale getirilebileceği masaya yatırılacak. Fed Guvernörü Christopher Waller, inovasyonun değişen müşteri ve işletme ihtiyaçlarını karşılamak için vazgeçilmez olduğunu vurguladı. Waller, “Yeni teknolojilerin fırsatlarını ve zorluklarını incelemeyi, ödemelerin güvenliği ve verimliliğini artıracak fikirleri bir araya getirmeyi ve geleceği şekillendirenlerden doğrudan dinlemeyi sabırsızlıkla bekliyorum” dedi.Etkinlikte öne çıkacak paneller arasında şunlar yer alıyor:Geleneksel finans ile DeFi modellerinin yakınsamasıStablecoin kullanım senaryolarıÖdeme sistemlerinde yapay zekâ uygulamalarıFinansal ürün ve hizmetlerin tokenizasyonuAyrıca Fed’in konferans gündemine aldığı bir diğer konu da stablecoin rezervlerinin bankacılık sistemine olası etkileri. Daha önce yayımlanan Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) tutanaklarında, dolar bazlı stablecoin’lerin ödeme verimliliğini artırabileceği, ancak bankacılık sektörü açısından denetim ihtiyacını da beraberinde getirdiği belirtilmişti.Trump dönemi politikaları ve Fed’in yeni yönelimiFed’in bu hamlesi, ABD’de son dönemde kripto varlıklarla ilgili daha esnek bir yaklaşımın işareti olarak yorumlanıyor. Özellikle Trump yönetimi döneminde atılan adımlar, merkez bankasının kripto ve stablecoin piyasalarına daha açık bir bakış geliştirmesine zemin hazırladı.Nisan ayında Fed, bankaların kripto varlık hizmeti sunmasını zorlaştıran eski rehberlik belgelerini geri çekmiş ve dijital varlıklarla ilgilenen bankalara yönelik özel denetim programını sonlandırmıştı. Bu gelişme, sektörde uzun süredir şikâyet konusu olan “crypto debanking” uygulamalarının da son bulması olarak değerlendirildi.Ayrıca Temmuz ayında yürürlüğe giren GENIUS Act, stablecoin’ler için kapsamlı bir federal düzenleme çerçevesi oluşturdu. Bu yasa, stablecoin’lerin denetlenebilirliğini artırırken, aynı zamanda finansal sistemde daha yaygın kullanımının önünü açtı.Christopher Waller ise bu sürecin en dikkat çeken figürlerinden biri. Trump tarafından Fed’e atanan Waller, blockchain tabanlı finansal altyapıları “teknolojik evrim” olarak tanımlıyor. Wyoming Blockchain Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, DeFi işlemlerini kredi kartı işlemleriyle kıyaslayarak, akıllı kontratların ve dağıtık defterlerin finansal sistem için doğal bir gelişim olduğunu savundu.Doların küresel rezerv para statüsü için stratejik hamleFed’in ödeme inovasyonuna bu denli önem vermesinin arkasında, ABD dolarının küresel rezerv para statüsünü koruma motivasyonu da var. BRICS ülkelerinin alternatif rezerv para arayışları ve altına yönelik artan talep, doların konumunu tehdit ediyor. Stablecoin’lerin küresel çapta hızlı transfer imkânı sağlaması, doların etkinliğini sürdürmek için kritik bir araç olarak görülüyor.Waller, stablecoin’lerin özellikle yüksek enflasyon yaşayan ve bankacılık hizmetlerine erişimin kısıtlı olduğu ekonomilerde dolara erişimi kolaylaştırdığını vurguladı. Ona göre stablecoin’ler, doların 7/24 erişilebilirliğini artırarak küresel kullanımını daha da genişletebilir.

Kripto finans şirketi Galaxy Digital, geleneksel finans ile blockchain teknolojisini bir araya getiren önemli bir adım attı. Şirket, Nasdaq'ta işlem gören hisselerinin (GLXY) Solana blockchain'i üzerinde tokenleştirildiğini duyurdu.Galaxy'nin Kurucusu ve CEO'su Mike Novogratz, bu girişimin, geleneksel sermaye piyasalarını yeni nesil altyapılarla birleştiren bir model oluşturmayı hedeflediğini belirtti. Novogratz, "Amacımız, şeffaflık, programlanabilirlik ve birleştirilebilirlik gibi kriptonun en iyi özelliklerini geleneksel dünyaya getiren tokenleştirilmiş bir hisse senedi yaratmaktır," dedi.Galaxy ve Superstate iş birliğiBu proje, Superstate'in "Opening Bell" platformu aracılığıyla hayata geçirildi. Superstate, Mayıs ayında SEC'e kayıtlı hisse senetlerini blockchain'e taşımak amacıyla "Opening Bell" platformunu tanıtmıştı. Bu platform, sentetik veya türev ürünler yerine, doğrudan SEC'e kayıtlı gerçek hisse senetlerinin zincir üzerinde ihraç edilmesini ve ticaretini mümkün kılıyor.Superstate CEO'su Robert Leshner, bu gelişmeyi "Nasdaq'ta listelenen bir şirketin büyük bir halka açık blockchain üzerinde tokenleştirilmesinin ilk örneği" olarak tanımladı. Leshner, tokenler el değiştirdikçe Galaxy'nin kayıtlı hissedar listesinin gerçek zamanlı olarak güncellendiğini ve finans piyasalarının Superstate ile büyük bir yükseltme yaşadığını ifade etti.Tokenleştirme işlemiyle birlikte Galaxy'nin hisseleri, yetkilendirilmiş ve KYC (Müşterini Tanı) süreçlerinden geçmiş yatırımcılar tarafından kendi kripto cüzdanlarında tutulabilecek ve transfer edilebilecek. Şirket, tokenleştirilmiş hisselerin, likiditeyi ve faydayı artırmak için Otomatik Piyasa Yapıcılar (AMM'ler) ve diğer merkeziyetsiz finans (DeFi) platformları aracılığıyla erişilebilir hale getirilebileceğini belirtiyor.Tokenizasyon trendi hız kazanıyorTokenizasyon, son yıllarda hızla büyüyen bir alan haline geldi. RWA.xyz verilerine göre, tokenleştirilmiş menkul kıymetlerin toplam değeri 341 milyon dolara ulaşmış durumda. Özellikle ABD Hazine bonoları ve özel krediler gibi geleneksel olarak likit olmayan varlıklar, blockchain teknolojisi sayesinde daha ulaşılabilir hale geliyor.Ancak, bu hızlı büyüme bazı endişeleri de beraberinde getiriyor. Uzmanlar, tokenleştirilmiş hisselerin düzenleyici bir gri alanda faaliyet gösterdiğini ve bu ürünlerin doğasının yanlış anlaşılabileceğini vurguluyor. Fintech firması B2BROKER'ın baş iş sorumlusu John Murillo, "Yatırımcıların gerçek hisselere sahip olmadıklarını, bunun yerine aracı kurumlar tarafından ihraç edilen ve altında yatan hisselerin değer artışından yararlanmalarını sağlayan tokenleri ellerinde tuttuklarını anlamaları çok önemli," şeklinde konuştu.Galaxy'nin hamlesi, halka açık şirketlerin hisse senetlerini blockchain'e taşıma konusunda artan ilgiyi gösteriyor. Backed Finance'in xStocks platformu gibi projeler de bu alanda faaliyet gösteriyor. Solana, BNB Chain ve Tron gibi blockchainler üzerinde Netflix, Meta ve Nvidia gibi 60'tan fazla şirketin tokenleştirilmiş hisseleri sunuluyor. Geçtiğimiz günlerde xStocks, tokenleştirilmiş hisse senedi tekliflerinin artık Ethereum üzerinde de mevcut olduğunu duyurdu.

Teknoloji devi Google, finansal hizmetler alanında devrim yaratabilecek yeni bir adım attı. Şirketin bulut kolu Google Cloud, Google Cloud Universal Ledger (GCUL) adını verdiği kendi blockchain ağını geliştirdiğini duyurdu. Şimdilik özel bir testnet aşamasında olan bu platform, bankalar, ödeme şirketleri ve finansal kurumlara hitap edecek şekilde tasarlandı. Google Cloud’un Web3 Strateji Başkanı Rich Widmann, GCUL’nin “performanslı, güvenilir ve tarafsız” bir blockchain çözümü olarak konumlandığını açıkladı.GCUL neler sunuyor?Widmann'ın LinkedIn paylaşımında aktardığına göre, GCUL finans kurumlarına Python tabanlı akıllı sözleşmeler desteği sağlıyor. Böylece bankalar ve ödeme sağlayıcıları, karmaşık altyapı yatırımları yapmak zorunda kalmadan ödemelerini otomatikleştirebilir ve dijital varlık yönetiminde modern çözümler geliştirebilir. Rich Widmann'ın paylaşımındaki karşılaştırmalı tablo. Kaynak: LinkedIn/Rick Widmann Google Cloud, GCUL’yi tek bir API üzerinden erişilebilen, ödeme otomasyonu ve varlık tokenizasyonu gibi işlevlerle donatılmış bir hizmet olarak tanımlıyor. Ayrıca, sistemin izinli (permissioned) bir yapıda olacağı ve uyumluluk odaklı çalışacağı vurgulandı. Bu da regülasyonların giderek sıkılaştığı finans dünyasında büyük bir avantaj sunabilir.Widmann her ne kadar GCUL’yi bir Layer 1 blockchain olarak tanımlasa da, platformun özel ve izinli yapısı kripto topluluğunda tartışmalara yol açtı. Pek çok isim, bunun klasik anlamda “merkeziyetsiz” bir blockchain sayılamayacağını, daha çok bir konsorsiyum zinciri olarak görülebileceğini dile getirdi. Yani, teknik olarak blockchain formunu taşısa da Google’ın gözetiminde olacak.Bu noktada Google’ın yaklaşımı “tarafsız altyapı katmanı” ifadesiyle dikkat çekiyor. Widmann’ın sözleriyle: “Tether, Circle’ın blockchain’ini kullanmaz; Adyen de Stripe’ınkini tercih etmez. Ancak her finansal kurum GCUL ile geliştirme yapabilir.” Google bu mesajla, platformunu rekabetçi şirketlerin çözümlerine alternatif değil, tüm taraflara açık bir temel katman olarak konumlandırıyor.Blockchain devleri yarıştaGoogle’ın bu hamlesi, dijital ödemeler yarışında kritik bir döneme denk geliyor. Ripple, Circle ve Stripe gibi oyuncular blockchain tabanlı ödeme ağları üzerinde çalışıyor. Circle kısa süre önce kendi ağı Arc’ı devreye alırken, Ripple ise XRP ile hızlı sınır ötesi transferlerde avantaj sunuyor. Stripe ise geliştiriciler için Tempo isimli blockchain çözümünü test ediyor.Buna karşılık Google, GCUL’yi “nötr ve uyumlu” bir seçenek olarak öne sürüyor. Böylece herhangi bir finans kurumunun, belirli bir şirketin ekosistemine bağımlı olmadan blockchain avantajlarından yararlanabileceği mesajını veriyor.Üstelik piyasa devasa bir potansiyel taşıyor. 2024’te stablecoin işlem hacimleri 30 trilyon dolara ulaşarak Visa ve PayPal gibi devleri geride bıraktı. Google, GCUL ile bu pastadan pay almak ve düşük maliyetli, 7/24 işlem yapılabilen bir altyapı sunmak istiyor.Gözler 2026’ya çevrildiGoogle Cloud, Mart ayında duyurduğu GCUL girişimini CME Group ile birlikte geliştirmeye başladı. CME, toptan ödemeler ve varlık tokenizasyonu için platformda pilot çözümler test ediyor. İlk aşama başarıyla tamamlanırken, geniş kapsamlı denemelerin yıl sonuna kadar sürmesi bekleniyor. Eğer planlandığı gibi ilerlerse, GCUL’nin 2026’da resmi olarak devreye girmesi mümkün.

ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick, hükümetin ekonomik istatistiklerini blockchain üzerinden yayınlamaya başlayacağını açıkladı. Açıklama, Başkan Donald Trump’ın da katıldığı bir kabine toplantısında yapıldı. Lutnick, bu adımı “ABD’nin şeffaflık ve güvenilirlik konusunda yeni bir döneme girişi” olarak nitelendirdi. İlk adım: GSYİH verileri zincire taşınıyorBakan Lutnick’in sözlerine göre, Ticaret Bakanlığı öncelikle Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) verilerini blockchain üzerinde yayımlayacak. Bu verilerin daha geniş kullanım alanı bulması ve dağıtımı kolaylaştırması hedefleniyor. Uygulama süreci tamamlandığında, enflasyon oranları, istihdam raporları ve nüfus sayımı gibi diğer önemli ekonomik göstergelerin de zincir üzerinde paylaşılması gündeme gelecek.Bugün itibarıyla kamuya açık olan birçok veri, blockchain entegrasyonu sayesinde değiştirilemez ve şeffaf bir altyapıya kavuşacak. Böylece, ekonomik göstergelerin doğruluğu değilse bile, en azından dağıtım ve saklama süreçlerindeki güven artırılacak.ABD, küresel trende katılıyorBu gelişme, ABD’yi kamu verilerinde blockchain teknolojisini kullanan ülkeler arasına sokuyor. Estonya 2016’dan bu yana sağlık sisteminde blockchain tabanlı altyapı kullanıyor. Avrupa Birliği 2018’de Avrupa Blockchain Hizmetleri Altyapısı’nı (EBSI) başlattı. Singapur ve Avustralya 2021’de ticari belgeler için blockchain pilot projelerine imza atarken, Kaliforniya geçtiğimiz yıl 42 milyon araç ruhsatını Avalanche tabanlı bir blockchain’de dijitalleştirdi.ABD’nin atacağı bu adım, küresel kamu yönetimi trendleriyle uyumlu görünse de, beraberinde bazı tartışmaları da getiriyor. Uzmanlara göre blockchain, verilerin nasıl saklandığı ve dağıtıldığı konusunda güvence sağlasa da, verilerin doğruluğunu garanti etmez. Dolayısıyla, resmi rakamlara duyulan güvensizliğin tamamen ortadan kalkması için teknolojinin yanı sıra, veri üretim süreçlerinin de şeffaflaştırılması gerekiyor.Trump yönetiminde kripto dostu politikalarBaşkan Donald Trump, uzun süredir kripto dostu açıklamalarıyla gündemde. Lutnick’in ifadesiyle, Trump “kripto başkanı” olarak anılıyor. Yönetim, dolar destekli stablecoin’lerin kullanımını artırmayı, ABD dolarının rezerv para statüsünü güçlendirmeyi ve blockchain teknolojisini devlet mekanizmalarına entegre etmeyi hedefliyor.ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) ile Emtia Vadeli İşlemler Komisyonu (CFTC) da son dönemde kripto varlıkların hangi kategorilere girmesi gerektiği konusunda daha fazla netlik sağlamak için çalışmalar yürütüyor. Bu düzenlemeler, sektöre yönelik belirsizliği azaltma çabası olarak değerlendiriliyor.Lutnick’in kripto geçmişiHoward Lutnick, Şubat ayında Trump tarafından Ticaret Bakanı olarak atanmıştı. Daha önce küresel finans şirketi Cantor Fitzgerald’ın başkanı ve CEO’su olarak görev yapan Lutnick, kripto piyasalarında da aktif bir figür. Cantor, dünyanın en büyük stablecoin’i olan USDT’nin arkasındaki şirket olan Tether’e saklama hizmeti sunmuştu. Lutnick ayrıca Bitcoin 2024 konferansında USDT’ye destek veren açıklamalarıyla da dikkat çekmişti.

Singapur’un en büyük bankası DBS, dijital varlık ekosistemindeki varlığını daha da güçlendirecek önemli bir adım attı. Banka, ilk kez halka açık bir blockchain olan Ethereum üzerinde tokenize edilmiş yapılandırılmış notları (structured notes) piyasaya sürdüğünü duyurdu. Bu hamle, geleneksel olarak yalnızca yüksek net değerli yatırımcıların erişebildiği karmaşık finansal ürünleri daha geniş yatırımcı kitlesine açmayı hedefliyor.DBS’in yapılandırılmış notları, normal şartlarda en az 100.000 dolarlık yatırım gerektiriyor ve çoğunlukla likiditesi düşük, özel müşterilere yönelik ürünler olarak biliniyor. Ancak bankanın yeni tokenizasyon modeliyle birlikte bu ürünler artık 1.000 dolarlık parçalar halinde sunulacak. Böylece yatırımcılar daha esnek şekilde alım-satım yapabilecek, portföylerini daha kolay yönetebilecek ve piyasalardaki dalgalanmalara karşı hızlı hareket edebilecek.Tokenizasyon, sadece yatırım barajını düşürmekle kalmıyor, aynı zamanda ürünlerin daha likit ve şeffaf hale gelmesini de sağlıyor. Bu durum, hem profesyonel hem de kurumsal yatırımcıların ilgisini çekerken, Singapur’un giderek güçlenen tokenizasyon merkezi rolünü de pekiştiriyor.DBS müşterileriyle sınırlı değilBankanın duyurduğu ilk tokenize ürünler, kripto varlıklara endeksli yapılandırılmış notlar olacak. Bu ürünler, kripto para fiyatları yükseldiğinde nakit getiri sağlarken, fiyatların düşmesi durumunda potansiyel zararları sınırlayacak şekilde tasarlandı.En dikkat çekici nokta ise bu ürünlere sadece DBS’in kendi müşterileri değil, üçüncü taraf platformlar üzerinden daha geniş bir yatırımcı kitlesi de erişebilecek. Singapur merkezli dijital yatırım platformları ADDX, DigiFT ve HydraX, bu dağıtım sürecinde öne çıkan ortaklar arasında bulunuyor.Talep hızla artıyorDBS, son dönemde dijital varlıklara yönelik kurumsal talebin ciddi oranda yükseldiğini vurguluyor. Banka verilerine göre 2025’in ilk yarısında, yalnızca DBS müşterileri 1 milyar doları aşkın kripto bağlantılı opsiyon ve yapılandırılmış not işlemi gerçekleştirdi. İşlem hacmi ise yılın ilk çeyreğinden ikinci çeyreğine yaklaşık %60 artış gösterdi.Bu büyüme, özellikle Singapur’daki aile ofisleri ve profesyonel yatırımcıların çoğalmasıyla bağlantılı. 2024 yılı itibarıyla ülkedeki tek-aile ofislerinin sayısı %43 artışla 2.000’i aşmış durumda. Bu da, varlıklı yatırımcıların dijital varlıklara yönelmesinde önemli bir katalizör işlevi görüyor.Neden Ethereum?DBS, tokenize edilmiş ürünlerini halka açık bir ağ olan Ethereum üzerinde başlatma kararı aldı. Banka, Ethereum’un küresel erişimi, olgun ekosistemi ve güvenliği nedeniyle tercih edildiğini belirtiyor. Bugüne dek birçok finansal kurum, daha kapalı ve özel blockchainleri tercih etmiş olsa da DBS’in Ethereum hamlesi, uluslararası yatırımcılara açılma hedefi açısından stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor.DBS, 2024 yılında kripto opsiyonlarıyla birlikte kripto bağlantılı yapılandırılmış notları piyasaya sürmüş, ardından stablecoin girişimleriyle de dikkat çekmişti. Şimdi ise tokenize edilmiş ürün yelpazesini genişletmeyi planlıyor. Banka, ilerleyen dönemde yalnızca kriptoya dayalı ürünleri değil, hisse senedi bağlantılı ve kredi bağlantılı yapılandırılmış notları da tokenize etmeyi hedefliyor.DBS Dijital Varlıklar Başkanı Li Zhen, “Varlık tokenizasyonu, finansal piyasa altyapısının bir sonraki sınırı. Bu adımımız, dijital varlıklara yönelik kurumsal iştahı karşılamayı amaçlıyor” açıklamasında bulundu.

ABD’nin blockchain dostu eyaletlerinden Wyoming, kripto para tarihinde bir ilke imza attı. Eyalet yönetimi, Frontier Stable Token (FRNT) adını verdiği ve tamamen rezervlerle desteklenen stablecoin’ini resmen piyasaya sürdü. Bu gelişme, ABD’de kamu kurumları tarafından çıkarılan ilk stablecoin olarak tarihe geçti.Wyoming Valisi ve aynı zamanda Wyoming Stable Token Komisyonu Başkanı Mark Gordon, yaptığı açıklamada bu adımın eyalet ekonomisi için kritik bir dönüm noktası olduğunu vurguladı:“Frontier Stable Token’ın mainnet lansmanı, vatandaşlarımıza ve işletmelerimize dijital çağda modern, verimli ve güvenli bir ödeme aracı sunacak.”Yedi farklı blockchain’de yayınlandıWyoming’in stablecoini, tek bir ağla sınırlı kalmadı. FRNT, Ethereum, Solana, Avalanche, Arbitrum, Optimism, Base ve Polygon ağlarında aynı anda yayına alındı. Bu çoklu ağ stratejisi sayesinde token, farklı ekosistemlerde daha geniş erişim ve kullanım alanı bulabilecek.Bununla birlikte FRNT henüz doğrudan alınıp satılabilir durumda değil. Ancak basın bültenine göre, tokenin birkaç gün içerisinde Kraken borsası üzerinden Solana ağına ve Rain’in Visa entegre kart platformu üzerinden Avalanche ağına açılması bekleniyor. Tamamen rezerv destekli, fazladan teminatlıStablecoin piyasasında en büyük tartışma konusu genellikle rezerv şeffaflığı oluyor. Wyoming yönetimi, bu konuda güven tesis etmeyi amaçlıyor. FRNT, ABD doları ve kısa vadeli ABD hazine bonoları ile destekleniyor. Ayrıca %2 oranında fazla teminatlandırma politikası uygulanarak olası dalgalanmalara karşı ek güvence sağlanıyor.Rezervlerin yönetimi Franklin Advisers tarafından yapılırken, blockchain altyapısı için Fireblocks, token ihraç süreci için LayerZero, açık kaynaklı istihbarat için Inca Digital, denetim ve aylık raporlamalar içinse The Network Firm görevlendirildi. Tüm bu ortaklıklar resmi ihale süreciyle seçildi.Federal düzenlemelerle uyumluFRNT’nin lansmanı, ABD’nin kısa süre önce kabul ettiği GENIUS Act çerçevesinde gerçekleşti. Bu yasa, stablecoin ihraç eden kurumlar için net düzenlemeler getiriyor ve piyasanın güvenilirliğini artırmayı hedefliyor.Stablecoin’ler şu anda 260 milyar dolarlık bir varlık sınıfı oluşturuyor. Kripto piyasası araştırma şirketi Keyrock, önümüzdeki birkaç yıl içinde stablecoin pazarının trilyon dolarlık büyüklüğe ulaşabileceğini ve küresel ödeme sistemlerini kökten değiştirebileceğini öngörüyor.Wyoming, son yıllarda blockchain dostu yasalarıyla ABD’nin en yenilikçi eyaletlerinden biri haline geldi. 2023’te kurulan Wyoming Stable Token Komisyonu, FRNT’nin geliştirilmesi ve kamu maliyesine entegre edilmesi için çalışıyordu. Geçtiğimiz ay eyalet, Avalanche tabanlı Hashfire sistemi üzerinden bir devlet yüklenicisine gerçek zamanlı ödeme testini de başarıyla gerçekleştirmişti.Bu hamleyle Wyoming, sadece ABD’de değil, küresel ölçekte de kamu destekli stablecoin alanında öncü bir rol üstleniyor.

Türkiye’nin önde gelen kripto para borsalarından BtcTurk, bugün sıcak cüzdanlarındaki teknik bir sorun nedeniyle kripto para yatırma ve çekme işlemlerini geçici olarak durdurdu. Şirketten yapılan açıklamada, işlemler yeniden açıldığında kullanıcıların bilgilendirileceği ifade edilirken, alım-satım işlemleri ile Türk Lirası yatırma ve çekme işlemlerinin kesintisiz devam ettiği belirtildi.Gelişme, blockchain güvenlik firması CertiK’in tespitleriyle gündeme geldi. CertiK Alert’in paylaştığı bilgilere göre, 14 Ağustos’ta BtcTurk’e ait olduğu belirlenen üç farklı cüzdandan toplamda 50 milyon doların üzerinde kripto para çekildi. Bu durum, olası bir güvenlik ihlali veya sistem açığı ihtimalini akıllara getirdi.BtcTurk açıklama yaptıBtcTurk, resmi açıklamasında yalnızca “sıcak cüzdanlardaki teknik sorun” ifadesini kullanarak kullanıcı fonlarının güvenliğine ilişkin detaylı bir bilgi paylaşmadı. Ancak borsa, alım-satım ve Türk Lirası işlemlerinin devam ettiğini vurgulayarak, kullanıcıların varlıklarını yönetebileceklerini belirtti. BtcTurk'ün açıklaması. Kaynak: X Kripto para borsalarında sıcak cüzdanlar (hot wallet), internet bağlantısı üzerinden erişilebilen ve günlük işlemlerde kullanılan cüzdanlar olarak biliniyor. Bu tür cüzdanlar, hızlı transfer avantajı sağlasa da soğuk cüzdanlara kıyasla siber saldırılara daha açık bir yapıya sahip. Dolayısıyla bu tür “şüpheli çıkışlar” yatırımcılar açısından büyük önem taşıyor.Borsa, teknik sorunun çözülmesinin ardından kripto para yatırma ve çekme işlemlerinin yeniden açılacağını, bu süreçte ise gelişmelerin kullanıcılarla paylaşılacağını belirtti. Olayın kaynağı, siber saldırı olup olmadığı veya başka bir teknik problemden mi kaynaklandığı ise henüz bilinmiyor.

ABD merkezli en büyük kripto para borsası Coinbase, 0xProject’in “swapper” sözleşmesiyle yaşanan yanlış bir etkileşim sonucu yaklaşık 300 bin dolarlık token kaybı yaşadı. Olayın, borsanın kurumsal cüzdanlarından birinde yapılan yanlış yapılandırmadan kaynaklandığı ve fırsatı değerlendiren MEV botlarının devreye girerek fonları boşalttığı bildirildi.Anonim güvenlik araştırmacısı Deebeez, X (eski Twitter) üzerinden yaptığı paylaşımda Coinbase’in 0x “swapper” kontratına token onayı verdiğini ortaya çıkardı. Normalde token takas işlemleri için kullanılan bu izin, kontratın sınırsız token transfer yetkisine sahip olmasına yol açtı. Bu açık, Coinbase’in router adresinde işlem ücretlerinden biriken tokenların tamamının MEV botları tarafından çekilmesine neden oldu. Araştırmacı, “Bu kontrata yanlışlıkla onay veren kullanıcıları bekleyen MEV botları vardı. Coinbase sayesinde hayalleri gerçek oldu” ifadelerini kullandı.Coinbase’den açıklamaCoinbase Güvenlik Direktörü Philip Martin, olayın izole bir vaka olduğunu ve yalnızca bir kurumsal DEX cüzdanındaki değişiklikten kaynaklandığını belirtti. Martin, müşteri varlıklarının etkilenmediğini, tüm token izinlerinin iptal edildiğini ve fonların yeni bir kurumsal cüzdana taşındığını açıkladı.Borsanın yaşadığı bu olay, son aylarda karşılaştığı ikinci büyük güvenlik sorunu oldu. Daha önce yaklaşık 70 bin kullanıcının kişisel bilgilerinin sızdırıldığı içeriden kaynaklı bir veri ihlali yaşanmış, faillerin 20 milyon dolarlık Bitcoin talep ettiği bildirilmişti. Coinbase, o olay sonrası güvenlik protokollerini sıkılaştırdığını ve ilgili çalışanların işine son verdiğini açıklamıştı.MEV botlarının rolüMEV (maximal extractable value) botları, blockchain işlemlerini yeniden sıralayarak veya öne alarak kâr elde etmeye yarayan otomasyon araçlarıdır. Bu botlar genellikle token lansmanları, NFT mint’leri ve likidite etkinliklerinde fırsat kollasa da, bu olayda Coinbase’in hatalı onay işlemi sonrası kurumsal cüzdandan tüm fonları çekerek kâr sağladı.Uzmanlara göre, bu tür saldırılar blok zinciri üzerinde yeni bir risk sınıfı olarak görülen “bileşebilirlik saldırıları”nın bir örneği olabilir. Bileşebilirlik saldırılarında, tek başına güvenli olan akıllı sözleşmelerin birbirleriyle beklenmedik şekilde etkileşime girmesi, güvenlik açığı oluşturabiliyor. 0x sözleşmesiyle daha önce de benzer bir olay yaşanmış ve Zora isimli bir proje 128 bin dolarlık ETH kaybı yaşamıştı.Her ne kadar olay müşteri varlıklarını etkilememiş olsa da, Coinbase’in büyüklüğüne rağmen böyle bir hatanın yaşanması sosyal medyada eleştirilere neden oldu. Bazı kullanıcılar, borsanın son dönemde yaşadığı teknik sorunlar ve tartışmalı token listelemeleriyle birlikte güvenilirliğinin zedelendiğini savundu.Piyasa verilerine göre Coinbase, küresel işlem hacminde %5,8 pay ile dünyanın dokuzuncu, ABD’nin ise en büyük kripto para borsası konumunda.
