Haberler
Altcoin Haberleri
Altcoin Haberleri
Altcoin ile ilgili tüm makale ve haberlere göz atın. Altcoin hakkında en son haberler, analizler ve görüşler.
Bitwise’tan 2026 İçin 10 Çarpıcı Kripto Tahmini
Bitwise CIO’su Matt Hougan, 2026 yılına dair yayımladığı kapsamlı değerlendirmede kripto piyasasının yalnızca bir fiyat döngüsüne değil, yapısal bir dönüşüme girdiğini savundu. Hougan’a göre önümüzdeki iki yıl, Bitcoin başta olmak üzere tüm kripto ekosistemi için bugüne kadarki kalıpların geçerliliğini yitirdiği bir döneme işaret ediyor. Bitwise’ın sıraladığı 10 tahmin, bu dönüşümün hangi başlıklarda yoğunlaşacağını gösteriyor.Bitwise’ın 10 tahminiİlk ve en dikkat çekici tahmin, Bitcoin’in klasik dört yıllık döngüyü kırması. Hougan’a göre Bitcoin, 2026’da yeni bir tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşacak ve tarihsel olarak “üç yıl yükseliş, bir yıl düşüş” şeklinde işleyen model geçerliliğini yitirecek. Son halving’in Nisan 2024’te gerçekleşmiş olması, 2026’nın düşüş yılı olacağı beklentisini güçlendirse de Bitwise bu görüşe katılmıyor. Şirkete göre 2026, beklenenin aksine bir yükseliş yılı olacak.İkinci tahmin, Bitcoin’in volatilitesine ilişkin. Bitwise, Bitcoin’in volatilitesinin 2026’da Nvidia gibi yüksek işlem hacmine sahip teknoloji hisselerinden bile daha düşük olacağını öngörüyor. Bu durum, Bitcoin’in giderek daha olgun ve istikrarlı bir varlık sınıfına dönüştüğünün işareti olarak yorumlanıyor.Üçüncü başlık ETF’lere odaklanıyor. Bitwise’a göre spot ETF’ler, piyasaya sürülen yeni BTC, ETH ve SOL arzının yüzde 100’ünden fazlasını satın alacak. Bu tahmin, kurumsal talebin yalnızca güçlü değil, arzı aşan bir seviyeye ulaşabileceğini gösteriyor.Dördüncü tahmin, kriptoyla bağlantılı şirket hisselerinin teknoloji hisselerinden daha iyi performans göstereceği yönünde. Madencilik firmaları, borsa operatörleri ve altyapı sağlayıcıları gibi kripto odaklı şirketlerin, klasik teknoloji hisselerini geride bırakması bekleniyor.Beşinci sırada Polymarket yer alıyor. Bitwise, merkeziyetsiz tahmin platformu Polymarket’teki açık pozisyonların tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşacağını öngörüyor. Bu durum, zincir üstü tahmin piyasalarına olan ilginin ciddi biçimde artacağına işaret ediyor.Altıncı tahmin stablecoin’lerle ilgili. Bitwise’a göre stablecoin’ler, özellikle gelişmekte olan ülkelerde para birimi istikrarsızlığının başlıca nedenlerinden biri olarak gösterilecek. Yerel para birimlerinden kaçışın hızlanması, stablecoin kullanımını siyasi ve ekonomik tartışmaların merkezine taşıyabilir.Yedinci tahmin, zincir üstü kasalar ve varlık yönetimi alanında yoğunlaşıyor. Bitwise, on-chain kasalardaki yönetilen varlıkların 2026’ya kadar iki katına çıkmasını bekliyor. Bu büyüme, DeFi’nin kurumsal tarafta daha fazla benimsenmesiyle ilişkilendiriliyor.Sekizinci tahmin, ABD’de kriptoya yönelik yasal çerçeveyle bağlantılı. Eğer ABD bir kripto piyasa yapısı yasasını kabul ederse, Bitwise’a göre Ethereum ve Solana yeni tüm zamanların en yüksek seviyelerine ulaşabilir. Regülasyon netliği, özellikle akıllı kontrat platformları için kritik görülüyor.Dokuzuncu tahmin oldukça iddialı. Bitwise, Ivy League üniversitelerinin tamamının bağış fonlarının en az yarısını doğrudan ya da dolaylı şekilde kripto varlıklara yönlendireceğini öne sürüyor. Bu adım, kriptonun akademik ve kurumsal meşruiyeti açısından önemli bir kırılma noktası olabilir.Onuncu ve son tahmin ise ETF rüzgârının ABD’de hız kesmeden devam edeceği yönünde. Bitwise, 2026 yılına kadar 100’den fazla altcoin ETF’inin piyasaya sürülebileceğini öngörüyor. Bu gelişme, kripto piyasasının yatırım ürünleri açısından çok daha geniş bir yelpazeye ulaşmasını sağlayabilir.

SEC Geri Adım Attı, Aave 2026 İçin Vites Yükseltti
ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), Aave Protocol hakkında yaklaşık dört yıldır yürüttüğü soruşturmayı herhangi bir yaptırım tavsiyesinde bulunmadan resmen kapattı. Karar, hem Aave özelinde hem de genel olarak DeFi projeleri üzerindeki uzun süredir devam eden düzenleyici belirsizliğin bir kısmını ortadan kaldırmış durumda.Aave’in kurucusu ve CEO’su Stani Kulechov, yaptığı kamuoyu açıklamasında SEC’in dosyayı kapattığını doğruladı. Böylece Aave, 2021 sonu ile 2022 başlarında başlayan ve DeFi protokollerine yönelik artan denetim dalgasının parçası olan soruşturmayı resmen geride bırakmış oldu. Bu süreçte SEC, merkezi borsaların ötesine geçerek aracı olmadan borç verme, borç alma ve likidite hizmetleri sunan protokolleri mercek altına almıştı.SEC, soruşturmanın kapsamına ilişkin kamuoyuna ayrıntılı bir açıklama yapmasa da, piyasa gözlemcileri incelemenin AAVE token’ın ABD menkul kıymetler yasaları kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine ve protokolün faaliyetlerinin kayıt yükümlülüklerine tabi olup olmadığına odaklandığını düşünüyordu. Aave ekibi ise bu dönemde düzenleyicilerle iş birliği yaparak, yıllar boyunca SEC personeliyle temas halinde kaldı. Haziran 2025’te Aave temsilcilerinin SEC’in Kripto Görev Gücü ile bir araya gelmesi de bu sürecin önemli duraklarından biri oldu.Soruşturmanın yaptırımsız şekilde kapanması, SEC’in standart uygulamaları doğrultusunda yayımlanan ve “HO-14386” koduyla anılan bir bildirim mektubuyla duyuruldu. Mektupta, kurum personelinin bu aşamada herhangi bir yaptırım tavsiyesinde bulunmayı planlamadığı ifade edilirken, kararın bir “aklanma” anlamına gelmediği ve dosyanın ileride yeniden açılmasının önünde hukuki bir engel bulunmadığı da vurgulandı.Piyasa cephesinde ise gelişmenin AAVE fiyatına kısa vadede olumlu yansıdığı görüldü. Token gün içinde 194 dolara kadar yükseldikten sonra 184 dolara geriledi. Aave kullanıcıları açısından bakıldığında, karar protokolün ABD kaynaklı ani bir yaptırım riski olmadan faaliyetlerini sürdürmesine olanak tanıyor. Aynı zamanda platformun temel ürünlerine yönelik düzenleyici belirsizliğin azalması, kullanıcı güvenini ve kısa vadeli istikrar beklentisini güçlendiriyor.Öte yandan Aave dosyası, 2025 boyunca suçlama olmadan kapatılan yüksek profilli kripto soruşturmalarının son halkası oldu. Aralık ayında Ondo Finance de tokenlaştırılmış gerçek dünya varlıkları ve ONDO token’ı hakkındaki çok yıllı SEC incelemesinin sona erdiğini açıklamıştı. Coinbase, Kraken, Robinhood, OpenSea, Uniswap Labs, Consensys ve Crypto.com gibi birçok büyük oyuncuya yönelik davaların düşürülmesi ya da geri çekilmesi, SEC’in yaklaşımında belirgin bir değişime işaret ediyor. Bu değişim, kurum içindeki liderlik dönüşümü ve “dava yoluyla düzenleme” anlayışından daha net politika rehberliğine yönelme söylemiyle birlikte geldi.Aave’nin 2026 yol haritasıSEC kararının hemen ardından Stani Kulechov, Aave’in 2026 yol haritasını da kamuoyuyla paylaştı. Kulechov, 2025’in platform açısından şimdiye kadarki “en başarılı yıl” olmasına rağmen, Aave’in önündeki potansiyelin henüz başında olunduğunu belirtti. 2026 planı üç ana sütuna dayanıyor: Aave V4, Horizon ve Aave App.Aave V4, borç verme ve borç alma havuzlarından kullanıcı arayüzüne, likidasyon parametrelerinden çapraz zincir likidite yapısına kadar kapsamlı bir güncelleme sunmayı hedefliyor. Hub and Spoke modeliyle tasarlanan bu yapı, merkezi bir likidite havuzuna bağlı, özelleştirilebilir pazarların önünü açmayı amaçlıyor. Horizon tarafında ise gerçek dünya varlıkları (RWA) alanında güçlü bir büyüme hedefleniyor; 550 milyon dolarlık mevcut net mevduatın 2026’da 1 milyar doların üzerine çıkarılması planlanıyor. Mobil tarafta ise Aave App’in daha geniş kitlelere ulaşarak, DeFi’yi ana akım kullanıcılar için erişilebilir hale getirmesi bekleniyor. Kulechov, tüm bu açıklamaların yanı sıra kişisel olarak yaklaşık 9,8 milyon dolarlık AAVE satın aldığını da duyurdu.

SHIB Yorum ve Fiyat Analizi - 16 Aralık 2025
SHIB/USDT Teknik GörünümüShiba Inu (SHIB) son günlerde yeniden dikkat çekiyor. Coinbase, SHIB için vadeli işlemleri başlattı. Bu yatırımcı ilgisini artırabilecek önemli bir adım. Ayrıca SHIB ile ödeme yapılabilen kartlar bazı bölgelerde kullanılmaya başladı. Bu da tokenin günlük hayatta kullanılmasını kolaylaştırıyor. Balinaların SHIB toplamaya devam etmesi ise bazı yatırımcıların uzun vadeli potansiyele güvendiğini gösteriyor.Teknik taraftan bakacak olursak, fiyat bir süredir düşen kanal içinde hareket ediyor ve son fiyatlama kanalın alt bandına yakın seyrediyor. Tepkiler geliyor ama her yükseliş denemesi üst trend çizgisine yaklaştıkça satışla karşılaşıyor. Bu da düşüş baskısının henüz tamamen bitmediğini, piyasanın hâlâ kontrolü satıcılara vermediğini gösteriyor.Kısa vadede 0,00000775 – 0,00000780 bandı kritik destek konumunda. Fiyat şu an bu bölgenin hemen üzerinde tutunmaya çalışıyor. Bu alan daha önce de tepki üreten bir bölge olduğu için teknik olarak önemini koruyor. Bu destek üzerinde kalındığı sürece düşen kanal içinde tepki yükselişi potansiyeli masada kalır.Yukarı senaryoda ilk izlenecek alan 0,00000835 – 0,00000850 bandı. Burası hem yatay direnç hem de kanalın orta bandına denk geliyor. Bu bölgenin aşılması halinde fiyatın 0,00000880 – 0,00000920 aralığına doğru bir hareket denemesi yapması mümkün. Asıl kritik bölge ise düşen kanalın üst bandının geçtiği 0,00000960 – 0,00001020 hattı. Bu alan hacimli şekilde aşılmadan trendin kırıldığını söylemek zor.Aşağı yönde ise 0,00000775 altı kapanışlar gelirse satış baskısı yeniden hızlanır ve fiyat 0,00000720 – 0,00000700 bandına doğru sarkabilir. Bu bölge kanalın alt uzantısı olduğu için son savunma hattı niteliğinde. Özetle SHIB, düşen kanal içinde karar bölgesinde. Destek korunursa tepki gelir, kırılırsa düşüş derinleşir. Burada yönü netleştirecek olan şey kanal içindeki kırılım olacak. Düşen Kanal Yapısı Yatırım tavsiyesi sunmayan bu analizler, piyasa koşullarına göre kısa ve orta vadede işlem fırsatları oluşturabileceği düşünülen destek ve direnç seviyelerine odaklanmaktadır. Ancak, işlem yapma ve risk yönetimi sorumluluğu tamamen kullanıcıya aittir. Ayrıca, paylaşılan işlemlerle ilgili olarak stop loss kullanılması kesinlikle tavsiye edilmektedir.

MONAD Yorum ve Fiyat Analizi - 16 Aralık 2025
MON/USDT Teknik AnaliziMonad, 2025’in dikkat çeken yeni projelerinden biri. Ethereum’a benzeyen ama çok daha hızlı çalışan bir blokzincir ağı kurmayı hedefliyor. Kasım ayında mainnet’ini başlattı ve MON token’ını piyasaya sürdü. Aynı dönemde Coinbase’de yapılan özel satış da projeye olan ilgiyi artırdı.Birçok yatırımcı MON’un uzun vadeli potansiyeline güveniyor. Şimdi bu temel gelişmelerin fiyata nasıl yansıdığına bakalım. Düşen Kama Formasyonu MON tarafında yapı oldukça net. Fiyat bir süredir düşen kama içinde sıkışarak aşağı doğru süzülüyordu ve son dipten gelen tepkiyle birlikte bu yapı daha görünür hâle gelmiş durumda. Özellikle alt trendden alınan sert tepki, satış baskısının zayıfladığını ve artık yukarı yönlü bir arayış başladığını gösteriyor.Kısa vadede ana hedef kamanın üst bandı. Bu bölge aynı zamanda 0,027 seviyesiyle örtüşüyor. 0,027 hem teknik olarak önemli bir yatay direnç hem de Fibonacci seviyeleri açısından hedef konumunda. Fiyatın bu bölgeye ulaşması, düşen kamanın yukarı kırılımı anlamına gelir. Böyle bir kırılım gelirse hareketin sadece bir tepkiyle sınırlı kalması zor olur, momentumun hızlandığı daha agresif bir yükseliş süreci başlayabilir.Aşağı tarafta ise 0,020–0,019 bandı ana destek alanı. Bu bölge hem kamanın alt trendi hem de son diplerin bulunduğu yer. Fiyat bu alanın üzerinde kaldığı sürece mevcut tepki yapısı bozulmuş sayılmaz. Ancak bu destek yeniden kaybedilirse senaryo zayıflar ve tekrar yatay–aşağı bir fiyatlama izlenir.Özetle MON şu an karar noktasında. 0,027’ye doğru bir atak, teknik olarak oyunu değiştirir ve daha hızlı bir yukarı hareketin önünü açar. Bu seviye aşılmadan ise yükselişler tepki olarak kalmaya devam eder.Yatırım tavsiyesi sunmayan bu analizler, piyasa koşullarına göre kısa ve orta vadede işlem fırsatları oluşturabileceği düşünülen destek ve direnç seviyelerine odaklanmaktadır. Ancak, işlem yapma ve risk yönetimi sorumluluğu tamamen kullanıcıya aittir. Ayrıca, paylaşılan işlemlerle ilgili olarak stop loss kullanılması kesinlikle tavsiye edilmektedir.

Rayls (RLS) Nedir?
Geleneksel finans (TradFi), blockchainin hız ve verimliliğine erişmek ister ancak uyum, gizlilik ve denetlenebilirlik vazgeçilmez. Rayls (RLS) bu ihtiyaca yanıt veren, EVM uyumlu ve kurumsal odaklı bir blockchain ekosistemi olarak karşımıza çıkıyor. 100 trilyon dolarlık likiditeyi ve 6 milyar bankalı nüfusu dijital dünyaya taşımayı hedefleyen Rayls, finans kurumlarına uyumlu ve ölçeklenebilir bir hibrit blockchain altyapısı sunuyor. Gelin, Rayls’in ne sunduğuna ve finans dünyasında neden dikkat çektiğine birlikte bakalım.Rayls’nin Tanımı ve Ortaya ÇıkışıRayls, geleneksel finans ile merkeziyetsiz finansı bir araya getirmek için tasarlanmış Ethereum uyumlu bir blockchain platformudur. Bu ekosistem, finans kurumlarının mevduat, tahvil gibi varlıklarını güvenli şekilde tokenleştirip kendi özel ağlarında yönetmelerine ve gerektiğinde küresel DeFi piyasalarına taşıyabilmelerine olanak tanır. Böylece düzenleyici uyumlu varlık tokenizasyonu ve özel ağlar ile açık zincirler arası birlikte çalışabilirlik aynı çatı altında sağlanır.Rayls’in temel hedefi, minimum 100 trilyon dolar tutarındaki geleneksel finans likiditesini dijital ortama açmak ve finans kurumlarının milyonlarca müşterisini blockchain avantajlarıyla buluşturmaktır. Bunu yaparken kurumsal finansın en büyük sorunları olan uyumluluk, gizlilik ve işlem verimliliği gibi alanlara çözüm getirmeyi amaçlar. Örneğin, bankalar Rayls üzerinde mevduatlarını dijital token’lara dönüştürüp kurum içi işlemlerde kullanabilir, ardından küresel likiditeye erişmek istediklerinde bu token’ları güvenli köprüler ile halka açık zincire aktarabilirler. Bu sayede tradfi (geleneksel finans) faaliyetleri DeFi büyümesini besleyen bir döngüye dönüşür.Rayls’in odaklandığı kullanım alanları arasında sınır ötesi ödemeler, gerçek dünya varlıklarının (RWA) tokenizasyonu, dijital para/CBDC projeleri ve kurumsal DeFi entegrasyonları öne çıkıyor. Platform, finansal kurumların 7/24, hızlı ve düşük maliyetli ödeme yapmasını sağlarken, karmaşık finansal ürünlerin (tahvil, kredi, fon payları vb.) tokenleştirilip küresel likiditeye açılmasına imkan veriyor. Rayls aynı zamanda merkezi bankaların dijital para (CBDC) pilotlarında ve büyük bankalar arası mutabakat projelerinde kullanılacak şekilde tasarlanmıştır. Halihazırda Brezilya Merkez Bankası’nın Drex pilotunda Rayls’in gizlilik teknolojisinin kullanılması ve G20 TechSprint gibi küresel etkinliklerde çapraz sınır ödeme çözümü olarak sergilenmesi, bu odak alanlarının pratiğe döküldüğünü gösteriyor. Rayls, benzersiz hibrit mimarisi ile dikkat çeker. Sistem, Rayls Public Chain adında herkese açık bir blockchain (EVM uyumlu, izin gerektirmeyen) ile Value Exchange Network (VEN) denilen izinli özel alt ağların birleşiminden oluşur. Her finans kurumu, kendi özel EVM alt zincirini (VEN) çalıştırarak işlemlerini tam gizlilik içinde gerçekleştirebilir; bu alt zincirler sıfır bilgi ispatı (ZK) ve tam homomorfik şifreleme teknolojileri sayesinde katılımcılara yüksek gizlilik sağlar. Aynı zamanda her VEN, Rayls’in kamu zinciri ile güvenli köprüler aracılığıyla bağlanır ve gerektiğinde varlıklar kamu zincirine taşınabilir. Bu yaklaşım, bir yandan her kuruma sonsuz ölçeklenebilirlik (her kurum kendi defterini tuttuğu için) sunarken, diğer yandan tüm ağların ortak bir likidite havuzunda buluşmasına imkan tanır. Rayls, tasarımının merkezine düzenleyici uyumluluğu koyar. Ağ üzerinde işlem yapacak tüm katılımcıların önceden KYC (müşterini tanı) doğrulamasından geçmesi zorunludur. Bu sayede Rayls Public Chain herkese açık olsa da kötü niyetli ya da yaptırım uygulanan adreslerin sisteme sızması engellenir. Ayrıca Rayls, entegre AML (kara para aklama karşıtı) mantığı, izlenebilir ancak gizli işlem yapısı ve denetlenebilir akıllı kontratlar ile kurumsal regülasyon beklentilerini karşılar. Yüksek işlem hızı ve öngörülebilir düşük gas ücretleri sayesinde de kurumlar, geleneksel sistemlerindeki yavaş ve maliyetli mutabakat süreçlerini Rayls üzerinde saniyeler içinde ve şeffaf şekilde gerçekleştirebilir.Rayls’nin Tarihçesi: Önemli Dönüm NoktalarıRayls, yeni bir kripto para projesi olduğu için pek uzun bir tarihçesi yok. Fakat, aşağıda, coinin kilometre taşlarını görebilirsiniz:Proje tanıtımı: Parfin şirketi tarafından Parchain adıyla geliştirilen Rayls, Temmuz 2024’te kurumsal UniFi blockchain vizyonuyla kamuoyuna tanıtıldı. Londra ve Brezilya merkezli Parfin ekibi, dünyanın önde gelen bankalarıyla iki yıl süren AR-GE çalışmalarının ardından bu projeyi duyurdu.Testnet başlangıcı: Nisan 2025’te ilk halka açık test ağı olan Steam Testnet kullanıma açıldı. Bu aşamada KYC onboarding, MetaMask cüzdan bağlantısı ve temel kimlik doğrulama araçları devreye alındı. Haziran 2025’te testnet, çoklu cüzdan desteği ve mobil erişim yetenekleri kazanarak kullanıcı testlerine hazır hale getirildi.Gizlilik odaklı mimari (MagLev): Temmuz – Eylül 2025 döneminde MagLev Testnet süreciyle Rayls, gizlilik ve uyumluluk odaklı mimarisini pekiştirdi. Temmuz ayında özelleştirilmiş bir sequencer ve zkTLS tabanlı dijital kimlik doğrulama sistemi entegre edildi; böylece açık bankacılık verisi paylaşmadan KYC doğrulaması mümkün hale geldi. Eylül ayına gelindiğinde ağa özel köprü (Private Bridge), gelişmiş AML mantığı, saklama modülleri ve sponsorlu işlem gibi kurumsal özellikler eklendi. Bu yenilikler, özel kurumsal ağlar ile programlanabilir kamu zinciri arasında güvenli geçişi sağlamlaştırdı.Token lansmanı (TGE): Kasım 2025’te Rayls, genel ağında staking ve kamu zinciri işlemlerini destekleyecek son özellikleri test ederek olgunlaştı. Ardından 1 Aralık 2025’te Token Generation Event (TGE) gerçekleştirilerek toplam 1,5 milyar adet RLS token halka açıldı. RLS token’ı bu tarihten itibaren önde gelen borsalarda listelenmeye başladı. Böylece Rayls ekosistemine erken katılan kullanıcılar ve kurumlar için token erişimi sağlandı.Kurumsal pilotlar ve iş birlikleri: Rayls teknolojisi, gerçek dünya uygulamalarında kendini göstermeye başladı. Brezilya Merkez Bankası, ülkenin dijital parası Drex için yürüttüğü pilot projede Rayls’in gizlilik çözümünü seçerek kurumsal blockchain güvenliğine özene işaret etti. Aynı zamanda Rayls, G20/BIS TechSprint 2023 etkinliğinde CBDC ve tokenleştirilmiş mevduat entegrasyonuyla küresel ödeme altyapısı alanında yenilikçi bir çözüm olarak sergilendi ve yarışmada dereceye girdi. Bu gelişmeler, Rayls’in uluslararası arenada da tanınmasını sağladı ve proje Tether, Mastercard, Accenture gibi büyük oyunculardan stratejik yatırımlar alarak 2025 sonuna doğru güç kazandı.Aralık 2025: RLS coin, Aralık 2025'in sonu itibariyle 0.015 dolar civarında seyrediyor. Rayls Neden Önemli?Rayls, kurumsal finans ile blockchain dünyası arasındaki boşluğu dolduran kritik bir altyapı olarak görülüyor. Hem bankalar ve finans kurumları hem de düzenleyiciler için getirdiği yenilikler itibarıyla önemli avantajlar sunuyor:Kullanım AlanlarıGerçek dünya varlıklarının tokenizasyonu: Rayls sayesinde kurumsal tahviller, banka mevduatları, kredi portföyleri, ticari alacaklar veya yatırım fonu payları gibi klasik finans varlıkları dijital token’lara dönüştürülebilir. Bu tokenler başlangıçta bankaların kendi özel defterlerinde gizlilikle tutulup yönetilir, istenirse güvenilir ortaklarla paylaşılarak çok taraflı işlemler yapılır. Ardından likidite veya yatırımcı erişimi gerektiğinde halka açık zincirlere taşınıp işlem görebilir. Böylece önceden likit olmayan veya bölünmesi zor varlıklar, Rayls ile kolaylıkla alınıp satılabilir hale gelir. Bu kullanım alanı, bankalar, varlık yöneticileri ve fonlar için yeni gelir fırsatları ve daha esnek yatırım ürünleri anlamına gelmektedir.Sınır ötesi ödemeler ve mutabakat: Rayls, bankalar arası ödemeleri ve büyük tutarlı mutabakat işlemlerini günler yerine saniyeler içinde sonuçlandırmayı hedefler. Kurumlar, Rayls’in hibrit yapısı sayesinde farklı ülkelerdeki finans ağları arasında 7/24 gerçek zamanlı değer transferi yapabilir. Örneğin, iki banka kendi özel Rayls ağlarında işlemleri hazırlayıp Rayls Public Chain üzerinden anında karşı kurumun ağına aktarabilir. İşlemler gizli fakat doğrulanabilir şekilde gerçekleştiği için hem hızlı hem de uyumlu bir sınır ötesi ödeme altyapısı oluşur. Bu, geleneksel SWIFT gibi sistemlerin yavaşlığı ve yüksek maliyetine bir alternatif sunarak küresel ödemelerde verimlilik sağlar.CBDC ve dijital para ihracı: Merkez bankaları ve ticari bankalar, Rayls üzerinde kendi dijital paralarını veya tokenleştirilmiş mevduat ürünlerini çıkarabilirler. Rayls’in tasarımında mahremiyet ve akıllı sözleşme tabanlı kural setleri bulunduğundan, örneğin bir merkez bankası Rayls altyapısıyla CBDC (Merkez Bankası Dijital Parası) ihraç ettiğinde hem işlemleri takip edebilir hem de vatandaşların gizliliğini koruyabilir. Bankalar arası büyük ödemeler veya menkul kıymet takasları da Rayls ağıyla teslim karşılığı ödeme (DvP) prensiplerine uygun şekilde, riski minimize edilerek yapılabilir. Brezilya Merkez Bankası’nın Drex pilotunda Rayls’i kullanması, bu alandaki potansiyelin somut bir göstergesidir.DeFi uygulamaları ve akıllı kontratlar: Rayls, Ethereum uyumlu olduğu için mevcut DeFi ekosistemine de kapı açar. Solidity akıllı kontratları Rayls Public Chain üzerinde çalıştırılabilir; Uniswap, Aave gibi protokoller KYC gerekliliklerini karşılayacak şekilde Rayls üzerinde yeniden hayata geçirilebilir. Geliştiriciler, Rayls sayesinde hem kurumsal müşterilere ulaşabilecekleri bir platformda dApp geliştirebilir, hem de bu uygulamalara kurumsal likidite çekebilir. Örneğin, Rayls üzerinde çalışacak bir borç verme protokolü, bankaların tokenleştirdiği kredi portföylerini teminat kabul edebilir. Rayls’in gizlilik ve uyum katmanları gerektiğinde devreye girerek bu tür DeFi işlemlerinin kurallar dahilinde yapılmasını sağlar. Sonuç olarak, Rayls üzerinde kurulan DeFi uygulamaları, geleneksel finanstan çok daha fazla varlık türünü ve katılımcıyı barındırabilir hale gelir.Kurumsal özel ağlar ve iş birlikleri: Rayls’in izinli alt ağ (VEN) yapısı, birden fazla finans kurumu arasında ortak bir blockchain ağı kurmayı kolaylaştırır. Örneğin, konsorsiyum halindeki birkaç banka Rayls üzerinde ortak bir özel ağ oluşturup, kendi aralarında menkul kıymet alım satımını veya takas işlemlerini bu ağda gerçekleştirebilir. Her kurum, kendi düğümünde tam kontrol ve veri gizliliğine sahip olurken, ortak ağ sayesinde çok taraflı mutabakat hız kazanır. Bu model, bankalar arası teminat yönetimi, iç likidite paylaşımı veya müşterek KYC/AML süreçlerinde büyük avantaj sağlar. Rayls’in rol tabanlı izin ve denetçi görünümü gibi özellikleri, bu özel ağların hem esnek hem de regülatif gerekliliklere uygun şekilde işletilmesine imkan tanır. Token EkonomisiArz ve dağıtım: Rayls Token’ının (RLS) toplam arzı 10 milyar adet olarak belirlenmiştir. Bu miktarın %15’i 1 Aralık 2025’teki Token Generation Event sırasında piyasaya sürülmüş, kalan tokenlar ise vakıf, ekip, yatırımcılar ve ekosistem geliştirme fonları arasında pay edilerek belirli vesting (kilit açılım) takvimlerine bağlanmıştır. Bu sayede dolaşıma girmeyen tokenlar kontrollü şekilde zamanla serbest bırakılarak arz dengesi sağlanacaktır.Kullanım ve ücretler: RLS token, Rayls ekosisteminin merkezi işlem token’ıdır. Hem Rayls Public Chain üzerindeki akıllı kontrat işlemlerinin gas ücreti RLS ile ödenir, hem de özel kurumsal ağlarda varlık oluşturma, transfer, takas gibi işlemlerde RLS bir hizmet tokenı olarak kullanılır. Örneğin, bir banka Rayls üzerinde yeni bir token çıkardığında veya iki kurum özel ağda varlık takası yaptığında, işlem ücretlerini RLS ile öder. Böylece ağdaki aktivite arttıkça RLS talebi de artar. Ayrıca RLS, ağdaki saklama hizmetleri, köprü işlemleri gibi diğer servisler için de ortak ödeme birimi olarak tasarlanmıştır.Yakım mekanizması (deflasyon): Rayls, deflasyonist bir token ekonomisi hedeflemektedir. Ağdaki işlem ücretlerinin belli bir kısmı (şu an için %50’si) yakılarak dolaşımdan çıkarılır. Bu mekanizma, ağ kullanımını doğrudan RLS token kıtlığına bağlar; ağ ne kadar yoğun kullanılırsa o kadar çok token yakılır ve zamanla dolaşımdaki arz azalır. Örneğin, kurumsal benimsemenin artmasıyla işlem hacmi yükselirse, yakılan token miktarı da artacak ve bu da RLS’nin uzun vadede daha değerli hale gelmesine katkı sağlayacaktır. Deflasyon modeli, aynı zamanda spekülatif enflasyonu dizginleyerek token ekonomisinin sürdürülebilirliğini destekler.Staking ve validatörler: Rayls ağı, hisse ispatı (PoS) benzeri bir konsensüs modeliyle güvence altına alınmıştır. Ağın doğrulayıcı (validator) düğümleri, çoğunlukla finansal kurumlar veya onaylı kuruluşlar arasından seçilir ve bu doğrulayıcılar ağın güvenliği için belirli miktarda RLS stake etmek (kilitlemek) zorundadır. RLS token sahipleri, doğrulayıcı olmadan da tokenlarını mevcut doğrulayıcılara delege ederek ağ güvenliğine katkı sağlayabilir ve karşılığında staking ödülleri kazanabilir. Bu model, geniş kurumsal katılımlı bir konsensüs yapısını teşvik ederken, bireysel token sahiplerine de pasif gelir imkanı sunar. Stake edilen tokenlar kötü niyetli davranış durumunda slashing (kesinti) riski altında olduğundan, ağ güvenliği ekonomik teşviklerle desteklenmiş olur.Yönetişim ve ekosistem: Başlangıç aşamasında Rayls ağı, Rayls Foundation öncülüğünde geliştirilip yönetiliyor olsa da uzun vadede topluluk odaklı yönetişim (DAO) modeline geçiş planlanmaktadır. Validator sayısı ve topluluk katılımı arttıkça, RLS token sahipleri ağın geleceğine dair karar alma süreçlerinde oy hakkına sahip olacaklardır. Örneğin, ağ yükseltmeleri, blok ödülü parametreleri, yeni özelliklerin eklenmesi veya ekosistem fonlarının dağıtımı gibi konular, ileride RLS sahiplerinin oylamasına sunulabilir. Bu geçiş sürecine kadar, Rayls Foundation ağın güvenliği ve uyumluluğunu garanti altına almak için merkezi bir yönetişim modeli uygulamaktadır. Bunun yanı sıra RLS token arzının yaklaşık %35’lik bir bölümü, ekosistem teşvikleri (geliştirici hibeleri, likidite programları, topluluk ödülleri vb.) için ayrılmıştır. Bu fon, Rayls üzerinde uygulama geliştirenlere, ağı kullanan kurumlara ve topluluk katkılarına destek sağlamak amacıyla kullanılarak ekosistemin büyümesini teşvik edecektir.Rayls’nin Kurucuları Kim?Rayls’ın arkasındaki çekirdek geliştirici şirket olan Parfin, 2019 yılında Marcos Viriato ve Alex Buelau tarafından Londra ve Rio de Janeiro merkezli olarak kuruldu. Parfin ekibi; mühendisler, kriptograflar ve bankacılardan oluşan multidisipliner bir yapıda, dünyanın en büyük finans kurumlarıyla iki yılı aşkın süre çalışarak Rayls projesini ortaya çıkardı. Rayls, ilk geliştirme aşamalarında “Parchain” kod adıyla anılmış ve 2024’te yeniden markalaşarak Rayls adını almıştır.Marcos Viriato, Parfin’in CEO’su ve Rayls projesinin liderlerindendir. Kendisi eski bir yatırım bankacısı ve blockchain alanında erken dönem benimseyicilerden olup Rayls’in kurumsal finans vizyonunu şekillendiriyor. Alex Buelau ise Parfin’in CPTO’su (Chief Product & Technology Officer) olarak Rayls’in teknik mimarisinden sorumludur. 2013’ten beri kripto sektöründe aktif olan Buelau, madencilikten yatırımcılığa geniş tecrübesini Rayls’e aktarmaktadır. Ekip, finans ve teknoloji alanında 20+ yıllık deneyime sahip yöneticiler (CCO Bruno Cavalin, CDO CH Lopes gibi) ile birlikte 90’ı aşkın uzman mühendisten oluşuyor.Rayls’in kurucu ekibi, “geleceğin finansal altyapısını inşa etme” misyonuyla hareket ediyor. Marcos Viriato ve ekibinin temel vizyonu, dijital varlıklar ve blockchain teknolojisinin finans dünyasında geçici bir heves değil, kalıcı ve dönüştürücü bir güç olduğu inancına dayanıyor. Bu vizyon doğrultusunda Parfin/Rayls, finansal kurumların dijital varlıklara güvenli ve verimli şekilde erişebilmelerini sağlayacak kurumsal düzeyde ürünler geliştiriyor. Rayls özelinde ise amaç, bankaların ve düzenleyicilerin gereksinim duyduğu uyumluluk ve güvenlikten taviz vermeden, blockchainin yenilikçi fırsatlarını finans sektörüne entegre etmek. Yani değerin interneti diyebileceğimiz bir altyapıyı, kurumsal dünyanın kullanımına sunmak.Rayls henüz yeni bir ekosistem olmasına karşın, arkasında güçlü bir kurumsal destek ağı bulunmaktadır. Proje, Parfin’in halihazırdaki müşteri kitlesi olan büyük finans kurumlarını ve fintech şirketlerini bünyesine katarak yola çıkmıştır (Parfin, Rayls öncesinde Latin Amerika’da Itaú, Santander gibi bankalara saklama ve dijital varlık hizmetleri sunuyordu). Ayrıca Mastercard ve Accenture gibi global finans devleri, Rayls’in vizyonuna yatırım yaparak projeye stratejik destek sağlamıştır. 2025 yılında alınan yatırımlardan biri, stablecoin ihraççısı Tether’in Parfin’e yatırım yapmasıdır ki bu sayede Rayls, USDT gibi piyasa lideri bir stablecoin’i Latin Amerika kurumlarına entegre etme fırsatı bulabilir. Ekosistemde, Núclea (Brezilya’nın en büyük finansal piyasa altyapı kuruluşu) gibi yerel oyuncular da Rayls ağını kullanarak kurumsal tokenizasyon çözümleri geliştiriyor. Topluluk tarafında ise Rayls, kademeli merkeziyetsizlik yaklaşımıyla bir yandan geliştiricileri ve kullanıcıları teşvik programlarıyla çekmeye çalışırken, diğer yandan kurumsal katılımcılarla düzenli geribildirim döngüleri kuruyor. Sonuç olarak Rayls ekosistemi; bankalar, merkez bankaları, kurumsal yatırımcılar, teknolojı ortakları ve regülatörlerden oluşan benzersiz bir karışıma sahip durumda.Sıkça Sorulan Sorular (SSS)Aşağıda, Ralys hakkında sıkça sorulan bazı sorular ve cevaplarını bulabilirsiniz:Rayls ve Ethereum ağının ilişkisi nedir?: Rayls, Ethereum Virtual Machine (EVM) ile uyumlu bir ağ olduğundan Ethereum ekosistemindeki akıllı kontrat ve araçlarla entegre çalışabilir. Ancak Rayls kendi bağımsız blockchainini işletir; bir Ethereum L2 (yan zincir) mimarisi benimseyerek özel Rayls ağlarıyla halka açık Rayls zincirini birbirine bağlar. Bu sayede Ethereum’un geniş likidite ve protokol ekosistemine erişirken, kendi ağında KYC gibi ek kurallar ve iyileştirmeler uygulayarak “temiz” ve uyumlu bir DeFi ortamı oluşturur.Rayls ağında KYC zorunlu mu?: Evet. Rayls ekosistemine katılmak ve işlem yapmak isteyen bütün kullanıcılar ve kurumlar için KYC (Kimlik Doğrulama) zorunluluğu vardır. Rayls Public Chain üzerindeki herhangi bir cüzdan adresi, ilk etkileşim öncesinde merkeziyetsiz kimlik doğrulamasıyla yasal uyumluluğunu kanıtlamak durumundadır. Bu uygulama, ağı kötü aktörlerden arındırarak kurumlar için güvenli bir ortam sağlar ve Rayls’in hedeflediği şeffaf fakat denetimli DeFi vizyonunun temelini oluşturur.Kurumsal şirketler neden Rayls’ı kullanır?: Rayls, hızlı yerleşim, düşük maliyet ve yüksek düzeyde gizlilik sunarak kurumsal finansın ihtiyaçlarına cevap verir. Örneğin, bankalar Rayls ile sınır ötesi ödemeleri saniyeler içinde gerçekleştirebilir, böylece likidite yönetimlerini iyileştirirler. Aynı zamanda entegre KYC/AML kontrolleri ve şifreli işlem altyapısı sayesinde işlemler hem otomatikleşir hem de düzenleyici denetime açık kalır. Sonuç olarak, kurumlar Rayls’ı kullanarak operasyonel verimlilik kazanır, mutabakat süreçlerini hızlandırır ve yeni dijital varlık hizmetleri (ör. tokenleştirilmiş mevduatlar, dijital tahviller) sunabilir hale gelirler. Bu avantajlar, Rayls’ı özellikle büyük bankalar, varlık yöneticileri ve fintech’ler için cazip kılıyor.Rayls ana ağı ne zaman faaliyete geçecek?: Rayls projesinin ana ağ (Mainnet) V1 sürümünün 2026 yılının ilk çeyreğinde devreye alınması planlanıyor. 2025 yılı boyunca Rayls çeşitli testnet aşamalarından geçti ve Aralık 2025’te RLS token’ın halka dağıtımı tamamlandı. Mainnet aktivasyonu ile birlikte, kurumsal gizlilik düğümleri tam kapasite çalışmaya başlayacak ve Rayls, kurumsal düzeyde üretim kullanımına hazır hale gelecek. Yol haritasına göre 2026 yılında ayrıca gizlilik protokolü Enygma’nın kamu zincirine entegrasyonu ve farklı ağlarla çoklu bağlantıyı destekleyen geliştirmeler yapılması hedefleniyor.Bireysel kullanıcılar Rayls’ı kullanabilir mi?: Rayls öncelikle kurumsal kullanım için tasarlanmış bir platformdur. Bununla birlikte bireysel kullanıcılar da (eğer ilgili KYC süreçlerini tamamlarlarsa) Rayls Public Chain üzerinde işlem yapabilir ve Rayls tabanlı uygulamalara erişebilirler. Tüm kullanıcıların kimlik doğrulamasından geçmiş olması, bireyseller ile kurumların aynı ağda güvenle etkileşime girebilmesini sağlar. Ancak vurgulamak gerekir ki Rayls ağı, ortalama bir son kullanıcı odaklı değildir; mevcut haliyle büyük ölçüde banka, fintech gibi kuruluşların ihtiyaçlarına göre şekillenmiştir. Bireysel yatırımcılar RLS token’ı listeleyen borsalar aracılığıyla ekosisteme dolaylı katılım sağlayabilirken, doğrudan Rayls ağını kullanmak kurumlar için geliştirilen arayüz ve süreçleri gerektirebilir.Rayls ve kurumsal blockchain ekosistemi hakkında en güncel analizleri, incelemeleri ve rehberlerini JR Kripto Rehber serisinde keşfedin.

Circle Satın Alımı Sonrası AXL Sert Düştü
Stablecoin devi Circle’ın, Axelar Network’ün ilk ve çekirdek geliştiricisi konumundaki Interop Labs’in ekibini ve fikri mülkiyet haklarını satın almak üzere anlaşmaya vardığını açıklaması, piyasada sert bir fiyat tepkisini beraberinde getirdi. Anlaşmanın Axelar ağı ya da AXL token’ını kapsamaması, yatırımcıların beklentilerini boşa çıkarırken AXL fiyatında kısa sürede çift haneli bir düşüş yaşandı.AXL token düşüş yaşadıPiyasa verilerine göre AXL token, salı günü yüzde 13’e varan bir değer kaybı gördü. Satış baskısının temel nedeni, Circle ile yapılan satın almanın token sahipleri için herhangi bir doğrudan ekonomik fayda sunmaması oldu. Circle, anlaşma kapsamında yalnızca Interop Labs bünyesindeki mühendislik ekibini ve şirkete ait özel fikri mülkiyet unsurlarını devralıyor. Axelar Network’ün kendisi ve AXL token ise bu sürecin tamamen dışında bırakılmış durumda. Interop Labs mühendislerinin Circle çatısı altına geçmesiyle birlikte, Axelar ekosisteminde teknik sorumlulukların önemli bir kısmını uzun süredir projeye katkı sağlayan Common Prefix üstlenecek. Bu yapı değişikliği, Axelar ağının geliştirilmesine devam edileceğini gösterse de piyasanın ilk refleksi, token ekonomisi açısından belirsizlik yönünde oldu.Axelar, farklı blockchainler arasında iletişimi ve varlık transferini mümkün kılmayı amaçlayan bir birlikte çalışabilirlik ağı olarak biliniyor. Web3 uygulamaları için "blok zincirlerini birbirine bağlayan bir blok zinciri" görevi görüyor. AXL tokeni, ağı güvence altına almak, işlem ücretlerini ödemek ve yönetişim için kullanılıyor ve kullanıcıların protokol güncellemelerine oy vermelerine olanak tanıyor. Geliştiricilere, Ethereum, Cosmos ve diğerleri gibi ekosistemlerde çalışan merkezi olmayan uygulamalar oluşturmaları için araçlar (API'ler, SDK'lar) sağlıyor.Circle’ın bu teknolojiyi tercih etmesi, özellikle stablecoin ve ödeme altyapıları açısından zincirler arası çözümlerin giderek daha kritik hale geldiğini gösterdi. Ancak bu stratejik hamle, AXL token’ın değer önerisini güçlendirmek yerine tam tersine zayıflattı.Piyasa katılımcıları, satın almanın token sahiplerine herhangi bir gelir paylaşımı, geri alım mekanizması ya da yönetişim avantajı sağlamadığını fark edince AXL pozisyonlarını hızla kapattı. Anlaşma, token’a yönelik bir talep yaratmadığı gibi, Circle ile kurulan yeni ilişkinin ekonomik getirilerinden AXL sahiplerinin tamamen dışarıda kaldığını ortaya koydu.Bu gelişme, kripto sektöründe birleşme ve satın almaların (M&A) nasıl şekillendiğine dair önemli bir tablo çiziyor. Son dönemde yapılan anlaşmaların, açık ağlara bağlı token’lardan ziyade ekipler, mühendislik yetkinlikleri ve kurumsal kullanıma uygun altyapılar üzerine yoğunlaştığı görülüyor. Axelar örneğinde de Circle’ın ilgisi token’da değil, doğrudan teknik uzmanlıkta ve birlikte çalışabilirlik alanındaki bilgi birikiminde toplandı.Ortaya çıkan tablo, “protokol başarılıysa token da kazanır” varsayımının her zaman geçerli olmadığını bir kez daha gösterdi. Aksine, token ekonomisi ile yapılan ticari anlaşmalar arasında yapısal bir bağ kurulmadığı sürece, bu tür satın almalar token fiyatı için olumsuz sonuçlar doğurabiliyor.

Makro Endişeler Kriptoyu Vurdu: Bitcoin ve ETH Sert Düştü
Bitcoin ve kripto para piyasası haftaya sert bir satış dalgasıyla başladı. Küresel piyasalarda riskten kaçış eğiliminin yeniden güçlenmesiyle birlikte Bitcoin son 24 saatte yüzde 4 değer kaybederek 85.917 dolara gerilerken, Ethereum’daki düşüş yüzde 6,3 ile daha belirgin oldu ve fiyat 2.915 dolar seviyesine indi. Satışlar yalnızca bu iki büyük kripto varlıkla sınırlı kalmadı; piyasanın geneline yayılan bir zayıflama dikkat çekti. Verilere göre BNB yüzde 4 düşerken, XRP yüzde 6 kayıp yaşadı. Solana da yüzde 4’lük gerilemeyle satış baskısından nasibini aldı. Kripto paralardaki bu düşüş, ABD hisse senedi piyasalarının haftaya negatif başlamasıyla aynı zaman dilimine denk geldi. S&P 500 endeksi yüzde 0,16 ekside açarken, Nasdaq Composite yüzde 0,59, Dow Jones ise yüzde 0,09 düşüş kaydetti.Düşüşün ardında neler var?Presto Research’te araştırma görevlisi olarak görev yapan Rick Maeda, fiyatlardaki geri çekilmenin arkasında kriptoya özgü net bir tetikleyici bulunmadığını söyledi. Maeda’ya göre asıl etken, ABD’de nakit hisse piyasalarının açılmasıyla birlikte riskli varlıkların genel olarak baskı altına girmesi oldu. Hisse senetlerindeki zayıf başlangıç, kripto paralar dahil olmak üzere tüm riskli varlıkları aşağı çekti.Maeda ayrıca yıl sonuna yaklaşılırken piyasadaki likiditenin belirgin şekilde azaldığına dikkat çekti. Likiditenin zayıflaması, özellikle ABD işlem saatlerinde fiyat hareketlerini olduğundan daha sert hale getiriyor. Bu durum, görece sınırlı satışların bile fiyatlarda daha büyük düşüşler yaratmasına yol açıyor.Kronos Research’ün yatırım direktörü Vincent Liu da benzer bir tabloya işaret etti. Liu, makroekonomik belirsizliklerin yeniden gündeme gelmesiyle riskten kaçış algısının hızla güçlendiğini ve düşük likiditenin her küçük geri çekilmeyi daha geniş çaplı bir satışa dönüştürdüğünü ifade etti. Liu’ya göre yatırımcılar bu süreçte daha güvenli varlıklara yöneldi. ABD Merkez Bankası’nın geçen hafta gerçekleştirdiği 25 baz puanlık faiz indiriminin piyasalar üzerinde sınırlı bir etkisi oldu ve temkinli görünümü değiştirmeye yetmedi.Artık “Noel rallisi” olmayacak mı?Fed’in bu yılki üçüncü faiz indiriminin ardından “Noel rallisi” beklentileri de zayıflamış durumda. Bitcoin’in kritik direnç seviyelerinin altında kalmaya devam etmesi, yıl sonuna doğru güçlü bir toparlanma ihtimalini azaltıyor. Bu hafta açıklanması beklenen ABD enflasyon verileri öncesinde pozisyonların daha ihtiyatlı alındığı, bu nedenle fiyatların görece küçük fon hareketlerine karşı daha hassas hale geldiği belirtiliyor.Öte yandan, piyasadaki düşüşe ilişkin farklı bir yorum da Çin’den geldi. Kripto trader’ı “NoLimit”, sosyal medya platformu X’te yaptığı paylaşımda, fiyatlardaki gerilemenin Çin’in Sincan (Xinjiang) bölgesinde yaşanan madencilik faaliyetlerindeki duraksamayla bağlantılı olabileceğini öne sürdü. Nano Labs Yönetim Kurulu Başkanı ve Canaan’ın eski eş başkanı Jianping Kong’a göre, Çin’de en az 400 bin madencilik cihazı kısa süre önce devre dışı kaldı. Kong, Bitcoin ağının toplam hash oranının bir gün içinde yaklaşık yüzde 8, yani 100 exahash/saniye civarında düştüğünü belirtti.Presto Research’ten Min Jung ise Çin’de madencilik faaliyetlerinin son aylarda ucuz enerji ve atıl veri merkezi kapasitesi sayesinde yeniden canlandığını, ancak bu toparlanmanın oldukça kırılgan olduğunu söyledi. Çin Merkez Bankası’nın kasım sonunda yasa dışı kripto faaliyetlerine karşı daha sert adımlar atılacağını duyurmasının ardından bu tür operasyonların hız kazanması şaşırtıcı görülmüyor.Buna rağmen uzmanlar, Sincan’daki madencilerin büyük miktarda Bitcoin sattığına dair net bir kanıt bulunmadığını vurguluyor. Kronos Research’ten Liu’ya göre Çin kaynaklı baskılar kısa vadede hash oranını ve fiyatları etkileyebilir, ancak bunun geçici bir etki olması bekleniyor. Liu, Bitcoin’in temel dinamiklerinin bu tür gelişmelerden bağımsız olarak güçlü kalmaya devam ettiğini ifade ediyor.

Ödeme Devi Visa, Stablecoin Danışmanlığını Başlattı
Visa, küresel ödeme altyapısındaki ağırlığını bu kez stablecoin alanına taşıyor. Şirket, bankalar, fintech’ler, traderlar ve büyük ölçekli işletmelere yönelik yeni bir “stablecoin danışmanlığı” birimi kurduğunu açıkladı. Visa Consulting & Analytics bünyesinde konumlanan bu yeni yapı, kurumların stablecoin stratejilerini değerlendirmesine, doğru kullanım alanlarını belirlemesine ve teknik uygulama süreçlerini planlamasına yardımcı olmayı amaçlıyor.Visa’nın bu adımı, stablecoin pazarının hızlı büyüme kaydettiği bir döneme denk geliyor. Toplam stablecoin piyasa değeri 300 milyar doların üzerine çıkmış durumda. Şirketin kendi verilerine göre, Visa altyapısı üzerinden gerçekleştirilen stablecoin uzlaşmalarının yıllıklandırılmış hacmi ise 30 Kasım itibarıyla 3,5 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu tablo, stablecoin’lerin artık yalnızca kripto ekosistemine özgü bir araç olmaktan çıktığını ve geleneksel finansın da aktif biçimde benimsediği bir ödeme katmanı haline geldiğini gösteriyor.Danışmanlık hizmetinin kapsamı ne?Yeni danışmanlık hizmeti; eğitim programları, pazar analizleri, strateji geliştirme, kullanım senaryosu modelleme ve teknik destek gibi kapsamlı başlıkları kapsıyor. Visa, bu sayede kurumların stablecoin’leri ürünlerine ya da operasyonlarına entegre ederken karşılaşabilecekleri belirsizlikleri azaltmayı hedefliyor. Visa Consulting & Analytics Küresel Başkanı Carl Rutstein, kapsamlı bir stablecoin stratejisine sahip olmanın artık dijital finans dünyasında kritik hale geldiğini vurgularken, müşterilerin bu hızlı dönüşüme uyum sağlamasına destek vermekten memnuniyet duyduklarını ifade etti.Danışmanlık hizmetinin ilk kullanıcıları arasında ABD merkezli Navy Federal Credit Union, Pathward ve VyStar Credit Union yer alıyor. Navy Federal, yaklaşık 15 milyon üyesi için stablecoin’lerin genel ödeme stratejisine nasıl entegre edilebileceğini değerlendiriyor. Pathward cephesinde ise banka yönetimi, Visa’nın sunduğu analiz ve önerilerin somut ve uygulanabilir sonuçlar ürettiğini belirtiyor. Bu geri bildirimler, Visa’nın danışmanlık modelinin yalnızca teorik çerçevelerle sınırlı kalmadığını, doğrudan iş süreçlerine dokunduğunu ortaya koyuyor.Yeni girişim, Visa’nın son yıllarda hız verdiği stablecoin çalışmalarının devamı niteliğinde. Şirket, 2023 yılında Circle’ın USDC stablecoin’i ile uzlaşma denemeleri yapmış ve bugün 40’tan fazla ülkede 130’un üzerinde stablecoin bağlantılı kart programını destekler hale gelmiş durumda. Ayrıca Visa Direct aracılığıyla, stablecoin tabanlı sınır ötesi ödemeler de test ediliyor. Bu sistem, nitelikli işletmelerin önceden fonlama yaparak kullanıcıların stablecoin cüzdanlarına doğrudan transfer gerçekleştirmesine imkân tanıyor.Stablecoin’ler, düşük maliyetli ve hızlı transfer imkânları nedeniyle sıklıkla kriptonun “ilk gerçek kullanım alanı” olarak tanımlanıyor. Son bir yılda hem bireysel kullanıcılar hem de kurumlar tarafından ödeme, ticaret ve para transferi amacıyla daha yoğun şekilde kullanılmaya başlandı. Geleneksel finans kurumları da bu alandaki rekabeti yakından takip ediyor. JPMorgan gibi bankalar tokenlaştırılmış mevduatlarla anlık ve sınır ötesi uzlaşmaları hızlandırırken, Visa ve Stripe gibi ödeme devleri stablecoin’leri daha ucuz ve verimli para transferi için sistemlerine entegre ediyor.Regülasyon tarafında sağlanan netlik de bu ivmeyi destekliyor. ABD’de temmuz ayında yürürlüğe giren GENIUS Act, stablecoin ihraç ve denetimine ilişkin federal bir çerçeve oluşturarak bankalar ve fintech’ler için önemli bir güven zemini yarattı. Analistlere göre pazarın önünde hâlâ ciddi bir büyüme potansiyeli bulunuyor. Citi, stablecoin piyasasının 2030’a kadar 1,9 trilyon dolara ulaşabileceğini öngörürken, daha iyimser senaryolarda bu rakam 4 trilyon dolara kadar çıkabiliyor. Standard Chartered ise 2028 için 2 trilyon dolarlık bir pazar büyüklüğüne işaret ediyor.

Barclays’ten 2026 Uyarısı: Kripto Piyasası İçin Sönük Geçebilir
İngiliz bankası Barclays, yayımladığı yıl sonu raporunda kripto para piyasaları için 2026’ya dair temkinli bir tablo çizdi. Bankaya göre önümüzdeki yıl, işlem hacimlerinin gerilediği, yatırımcı iştahının zayıfladığı ve yeni bir yükseliş dalgasını tetikleyecek net katalizörlerin eksik kaldığı bir dönem olacak. Bu görünüm özellikle gelirlerinin önemli bölümünü spot piyasa işlemlerinden elde eden Coinbase ve Robinhood gibi bireysel yatırımcı odaklı platformlar açısından baskı yaratıyor.Raporda, kripto piyasalarının geçmişte büyük ölçüde güçlü hikâyeler ve dikkat çekici gelişmelerle hareketlendiği vurgulanıyor. Mart 2024’te spot Bitcoin ETF’lerine gelen yoğun girişler ya da ABD’de kripto dostu söylemleri öne çıkan siyasi gelişmeler, kısa süreli işlem hacmi patlamalarına yol açmıştı. Ancak Barclays analistlerine göre bu tür olayların yokluğunda, piyasanın kendi kendine güçlü bir ivme üretmesi zor görünüyor. Banka, 2026 mali yılında spot kripto işlem hacimlerinin aşağı yönlü bir seyir izlemesini bekliyor ve bu trendi tersine çevirecek açık bir tetikleyici görmediğini ifade ediyor.Spot piyasalardaki bu durgunluk, özellikle Coinbase ve Robinhood gibi platformlar için doğrudan gelir baskısı anlamına geliyor. Analistler, son boğa dönemlerinde bireysel yatırımcı ilgisinden ciddi fayda sağlayan bu şirketlerin artık daha sakin bir piyasa ortamıyla karşı karşıya olduğunu belirtiyor. İşlem hacimlerindeki düşüş, ücret gelirlerini sınırlarken; operasyonel maliyetlerin yüksek seyretmesi kârlılık üzerinde ek baskı oluşturuyor.Regülasyon açısından soru işaretleri varBarclays’in raporunda düzenleyici cephe ise uzun vadeli potansiyel barındıran ancak kısa vadede belirsizlik taşıyan bir alan olarak öne çıkıyor. ABD’de gündemde olan CLARITY Act, dijital varlıkların emtia mı yoksa menkul kıymet mi sayılacağına dair çerçeveyi netleştirmeyi amaçlıyor. Bu yasa tasarısı, hangi varlıkların SEC, hangilerinin CFTC denetiminde olacağını daha açık hale getirebilir. Bankaya göre bu tür bir düzenleme, kripto şirketlerinin operasyonel risklerini azaltabilir ve özellikle tokenize varlıklar gibi yeni ürünlerin önünü açabilir. Ancak tasarının Senato’dan geçmesi, olası hukuki itirazlar ve uygulama süreci göz önüne alındığında, 2026 içinde piyasayı belirgin şekilde hareketlendirmesi garanti değil.Coinbase, Barclays analizinde özel bir yer tutuyor. Şirket, türev ürünler ve tokenize hisse senetleri gibi alanlara açılmaya çalışsa da, bankaya göre kısa vadede spot işlem hacimlerindeki zayıflık bu girişimlerin etkisini gölgeliyor. Bu nedenle Barclays, Coinbase hissesi için hedef fiyatını 291 dolara düşürdü ve daha muhafazakâr bir kâr beklentisini benimsedi.Tokenizasyon tarafında ise ilgi artmaya devam ediyor. BlackRock, Robinhood ve diğer bazı büyük oyuncular bu alanda pilot projeler yürütüyor. Buna rağmen Barclays, tokenizasyonun hâlâ erken aşamada olduğunu ve 2026’da şirket bilançolarına anlamlı bir katkı yapmasının zor olduğunu düşünüyor.Genel tabloya bakıldığında Barclays, 2026’yı kripto piyasaları için bir “geçiş yılı” olarak tanımlıyor. Bireysel yatırımcı faaliyetlerinin zayıfladığı, kısa vadeli rüzgârların sınırlı kaldığı bu dönemde sektör oyuncuları daha çok uzun vadeli stratejilere, regülasyon uyumuna ve yeni ürün altyapılarına odaklanıyor. Bu yatırımların karşılığının ne zaman ve ne ölçüde alınacağı ise şimdilik belirsizliğini koruyor.

Yıl Sonu Yaklaşırken Bitcoin ve Altcoinler Frene Bastı
Kripto para piyasası, yılın son tam işlem haftasına girilirken küresel risk iştahındaki zayıflıkla birlikte gerileme kaydetti. Yatırımcılar, özellikle teknoloji hisselerindeki yüksek değerlemelere yönelik artan sorgulamalar, ABD hisse senedi piyasalarında ivme kaybı ve ABD Merkez Bankası’ndan (Fed) gelen çelişkili sinyaller nedeniyle temkinli bir duruş sergiliyor. Bu ihtiyatlı hava, geleneksel piyasalardaki dalgalanmanın kripto varlıklara da yansımasına neden oldu.Bitcoin ve altcoinlerde durgunlukPiyasa verilerine göre Bitcoin, Pazartesi sabahı yaklaşık yüzde 0,5 düşüşle 89.600 dolar seviyelerinde işlem gördü ve geçen haftaki dip seviyelerin hemen üzerinde tutunmaya çalıştı. Ethereum ise sınırlı bir kayıpla 3.120 dolar civarına geriledi. XRP, Solana ve Dogecoin gibi büyük altcoin’lerde ise kayıplar yüzde 2’ye kadar ulaştı. Genel tablo, risk iştahının kırılgan kaldığını ve alım yönlü iştahın zayıf seyrettiğini ortaya koydu. Bu hareketlilik, ABD borsa endeks vadeli işlemlerinin geçen haftaki teknoloji hisseleri kaynaklı satış dalgasının ardından sabah saatlerinde sınırlı bir toparlanma göstermesine rağmen yaşandı. S&P 500 ve Nasdaq 100 vadeli işlemleri yüzde 0,2 civarında yükselse de, yatırımcıların teknoloji şirketlerinin mevcut değerlemelerinin 2026’ya taşınıp taşınamayacağı konusundaki şüpheleri devam ediyor. Yapay zekâ yatırımlarına yönelik artan harcamalar ve bu harcamaların kârlılıkla ne ölçüde destekleneceği sorusu, riskli varlıklar üzerinde baskı oluşturuyor.Bu temkinli yaklaşım, kripto para piyasasında ekim ayında yaşanan sert geri çekilmenin ardından toparlanma çabalarını da zorlaştırıyor. Son günlerde işlem hacimlerinde belirgin bir düşüş gözlenirken, düşük likidite fiyat hareketlerini daha oynak hâle getiriyor. Bu durum, piyasada savunmacı bir tonun hâkim olmasına yol açıyor.BTSE kripto borsasının operasyon direktörü Jeff Mei, yatırımcıların kripto varlıklara yönelmekte isteksiz olduğunu belirtiyor. Mei’ye göre ekim ayındaki düşüş, ABD hisse senedi piyasasının aşırı değerli olduğu yönündeki endişeler ve Fed’in net olmayan mesajları, yatırımcıların risk almaktan kaçınmasına neden oluyor. Bununla birlikte Mei, Bitcoin ETF’lerine yönelik net girişlerin devam ettiğini ve Fed’in piyasadan menkul kıymet geri alımlarına başlamasının sisteme likidite sağladığını vurguluyor. Bu likiditenin zamanla hem hisse senetlerine hem de kripto paralara yönelme potansiyeli taşıdığına dikkat çekiyor.Mei ayrıca yıl sonu pozisyon ayarlamalarının mevcut zayıflıkta önemli rol oynadığını ifade ediyor. Yatırımcıların kâr realizasyonuna gitmesi ve yeni pozisyonlar açmak için 2026’nın başını beklemesi, piyasadaki satış baskısını artırıyor.SignalPlus araştırma birimi başkanı Augustine Fan ise düşük likiditenin önümüzdeki haftalarda aşağı yönlü hareketleri daha da belirginleştirebileceği uyarısında bulunuyor. Fan, ekim ayındaki belirli bir piyasa olayından bu yana işlem hacimlerinin ciddi biçimde azaldığını ve genel piyasa algısının olumsuza döndüğünü söylüyor. Bu ortamda Bitcoin ve Ethereum’un, yatırımcıların portföy risklerini ayarlarken bir tür denge unsuru olarak kullanıldığını belirtiyor.Kısa vadeli fiyat hareketlerinin abartılmaması gerektiğini vurgulayan Fan, mevcut koşullarda saatlik ya da günlük dalgalanmaların yanıltıcı olabileceğini ifade ediyor. Ancak genel hissiyatın zayıf kaldığını ve yıl sonuna kadar fiyatlar üzerinde baskının sürebileceğini de ekliyor.

LINK Yorum ve Fiyat Analizi - 15 Aralık 2025
LINK Teknik GörünümüLINK tarafında fiyat uzun süredir düşen kanal içinde hareket ediyor ve son yapı itibarıyla bu kanal aynı zamanda düşen kama benzeri bir formasyona dönüşmüş durumda. Özellikle son yükseliş denemeleri, kanalın üst bandına yaklaştıkça zayıflıyor ve satışla karşılaşıyor. Bu da henüz net bir kırılım olmadığını, yapının hâlâ baskı altında kaldığını gösteriyor.Kısa vadede 13,1–13,3 bandı önemli bir denge alanı. Fiyat şu an bu bölgenin hemen üzerinde tutunmaya çalışıyor. Bu seviye altına sarkmalar artarsa 12,5 ve devamında 12,0–11,6 bölgesi yeniden gündeme gelir. Burası daha önce güçlü tepki alınan alan olduğu için aşağıda ana destek konumunda.Yukarı tarafta ise gözler net şekilde 13,9–14,2 bandında. Bu bölge hem düşen kanalın hem de kamanın üst trendine denk geliyor. LINK’in bu alanı hacimli şekilde kırabilmesi halinde yapı bozulur ve kısa vadeli düşüş trendi sona ermeye başlar. Böyle bir senaryoda önce 14,8, ardından 15,5–16,0 bandına doğru daha rahat bir fiyatlama görülebilir. Düşen Kanal Yapısı Yatırım tavsiyesi sunmayan bu analizler, piyasa koşullarına göre kısa ve orta vadede işlem fırsatları oluşturabileceği düşünülen destek ve direnç seviyelerine odaklanmaktadır. Ancak, işlem yapma ve risk yönetimi sorumluluğu tamamen kullanıcıya aittir. Ayrıca, paylaşılan işlemlerle ilgili olarak stop loss kullanılması kesinlikle tavsiye edilmektedir.

ZRO Yorum ve Fiyat Analizi - 15 Aralık 2025
ZRO Teknik AnaliziProje bu yıl Stargate Finance’i ZRO ile satın alarak entegre etti ve bu sayede LayerZero’nun zincirler arası köprü altyapısına daha fazla gelir akışı sağlanması hedefleniyor. Ayrıca vakıf yaklaşık 50 milyon ZRO’yu erken yatırımcılardan geri alarak piyasadaki dolaşımı kontrol altına alma adımları attı. Bu tür hamleler fiyat istikrarı ve ekosistem güveni açısından yatırımcı tarafında olumlu karşılanabilir. Düşen Kama Formasyonu ZRO grafik yapısı düşen bir kama formasyonuna oldukça temiz şekilde oturmuş durumda ve fiyat şu anda formasyonun üst banda temas ettiği bölgede hareket ediyor. Bu tarz yapılarda üst banda gelen temaslar genelde iki ihtimali öne çıkarır: ya formasyon çalışmayıp yeniden alt banda doğru bir sarkma gelir, ya da sıkışmanın son evresine girildiği için yukarı yönlü kırılım hazırlığı yapılır.Şu anki görünümde fiyat 1,46–1,50 bandındaki üst trend çizgisine çarpmış durumda. Bu bölge kırılmadığı sürece kısa vadede satış baskısının devam etmesi normal. Aşağıda 1,42 ve 1,33 seviyeleri ara destek olarak öne çıkıyor. Formasyonun devamı için fiyatın özellikle 1,33 üzerinde tutunması önemli; burası kaybedilirse kama yapısı zayıflar ve fiyat yeniden 1,25–1,18 bandına kadar gevşeyebilir.Öte yandan, eğer fiyat 1,50 üzerini hacimli kırmayı başarırsa düşen kama formasyonu teknik olarak yukarı yönlü çalışmaya başlar. Bu senaryoda ilk tepki bölgesi 1,56, ardından 1,66–1,70 aralığı olur. Formasyon gereği daha geniş hedef bölgesi ise 1,83 seviyesine kadar uzanıyor.Özetle tablo şöyle:Fiyat üst banda temas ettiği için karar bölgesinde.1,50 üzeri kırılım gelirse formasyon yukarı çalışır ve hedefler hızla tetiklenir.Aşağıda 1,42 → 1,33 destekleri korunmalı; 1,33 kaybedilirse yapı bozulur.Yatırım tavsiyesi sunmayan bu analizler, piyasa koşullarına göre kısa ve orta vadede işlem fırsatları oluşturabileceği düşünülen destek ve direnç seviyelerine odaklanmaktadır. Ancak, işlem yapma ve risk yönetimi sorumluluğu tamamen kullanıcıya aittir. Ayrıca, paylaşılan işlemlerle ilgili olarak stop loss kullanılması kesinlikle tavsiye edilmektedir.

EDU Yorum ve Fiyat Analizi - 14 Aralık 2025
EDU/USDT Teknik Analizi Trend Teması EDU grafiğinde genel yapı net şekilde yükselen kanal içerisinde ilerliyor ve fiyat şu an kanalın alt bandına, trend desteğine temas etmiş durumda. Bu bölge daha önce de birkaç kez çalışmış bir alan olduğu için teknik olarak önemli bir karar noktası. Buradan gelen tepkiler yükselen yapının devam edip etmeyeceğini belirleyecek.Kısa vadede 0,135–0,14 bandı kritik destek konumunda. Fiyat bu bölgenin üzerinde kaldığı sürece mevcut yükselen kanal bozulmuş sayılmaz. Burada tutunma devam ederse önce 0,158–0,165 aralığı, ardından kanalın orta-üst bölgesi olan 0,18–0,20 bandı yeniden hedef haline gelir. Özellikle 0,165 üzeri kapanışlar momentumun yeniden yukarı dönmeye başladığını gösterir.Ancak bu trend desteği net şekilde kaybedilirse iş biraz değişir. Böyle bir senaryoda fiyat kanal dışına çıkar ve 0,127–0,122 bölgesine doğru bir geri çekilme riski oluşur. Bu alan hem yatay destek hem de önceki diplerle örtüştüğü için aşağıda son savunma hattı gibi çalışır.Yatırım tavsiyesi sunmayan bu analizler, piyasa koşullarına göre kısa ve orta vadede işlem fırsatları oluşturabileceği düşünülen destek ve direnç seviyelerine odaklanmaktadır. Ancak, işlem yapma ve risk yönetimi sorumluluğu tamamen kullanıcıya aittir. Ayrıca, paylaşılan işlemlerle ilgili olarak stop loss kullanılması kesinlikle tavsiye edilmektedir.

Monad (MON) Nedir?
Kripto para dünyası, her geçen gün yeni çözümlerle büyüyor. Ancak ölçeklenebilirlik, hız ve maliyet gibi temel sorunlar hâlâ pek çok ağın önünde büyük bir engel olarak duruyor. Ethereum gibi köklü blockchainler, merkeziyetsizlikten taviz vermeden yüksek işlem kapasitesine ulaşmakta zorlanıyor. Bu noktada yeni nesil katman-1 projeleri devreye giriyor ve bu projelerin başında da Monad (MON) geliyor.Monad, güçlü mühendislik geçmişi, yüksek işlem kapasitesi ve geliştirici dostu yapısıyla fark yaratmayı hedefliyor. Ethereum ile birebir uyumlu olması, onun üzerine inşa edilen binlerce uygulama ve aracın ekstra bir çaba olmadan bu yeni ağa taşınabileceği anlamına geliyor. Saniyede 10.000 işlem (TPS), 0,8 saniye işlem kesinliği, neredeyse sıfıra yakın işlem ücretleri ve paralel işlem yürütme özelliği ile Monad, “yüksek performanslı blockchain” tanımını yeniden şekillendiriyor.Geliştirici dostu yaklaşımı, merkeziyetsizlikten ödün vermeyen mimarisi ve etkileyici yatırım desteğiyle Monad, 2025 yılı itibarıyla hem bireysel kullanıcıların hem de kurumsal aktörlerin radarında. Peki, bu yükselişin ardındaki teknoloji ne kadar sağlam? Yatırımcılar neden MON coin’e yöneliyor? Ve en temel sorularla başlayalım: Monad nedir, MON coin nedir ve ne işe yarar? Gelin bu rehberde tüm detaylarıyla birlikte inceleyelim.Monad’ın Tanımı ve Ortaya ÇıkışıMonad, akıllı kontrat çalıştırmak için tasarlanmış, Ethereum Sanal Makinesi (EVM) ile tam uyumlu bir blockchain ağı. Bu uyumluluk sayesinde Ethereum ekosisteminde geliştirilen uygulamalar ve araçlar, kodda değişiklik gerektirmeden doğrudan Monad ağına taşınabiliyor. Solidity ile yazılmış sözleşmeler aynı şekilde çalışıyor; Metamask, Foundry, Hardhat gibi popüler araçlar destekleniyor. Bu da geliştiricilerin ekstra bir öğrenme süreciyle uğraşmadan ağa geçebilmesini sağlıyor.Proje 2022’de kuruldu. Arkasında, uzun yıllar Jump Trading bünyesinde yüksek frekanslı işlem (HFT) sistemleri tasarlamış deneyimli bir mühendis ekibi bulunuyor. Finansal altyapılarla ilgili elde ettikleri birikimi blockchain dünyasına taşımak istediler. Ethereum’daki işlem sınırları, ağ tıkanıklıkları ve yüksek gas ücretlerinin DeFi projelerini zorladığını yakından izlediler. Bu durum, performansı daha yüksek, işlem yoğunluğu altında boğulmayan bir altyapı ihtiyacını ortaya çıkardı. Monad bu ihtiyaca cevap vermek için geliştirildi.Blockchain alanında birçok proje ya güvenlikten ya da merkeziyetsizlikten taviz vererek hız kazanmaya çalışıyor. Monad, bu denklemde üçüncü bir yolu tercih etti. İşlem kapasitesi, veritabanı optimizasyonu ve paralel yürütme gibi teknik çözümlerle yüksek performansa ulaşmayı hedefliyor. Amaç, güçlü bir altyapı üzerinde hem geliştiriciler hem de kullanıcılar için daha hızlı ve düşük maliyetli bir deneyim sunmak. Ethereum uyumluluğu, geçiş sürecini kolaylaştırırken, Monad’ın teknik gücü daha ölçeklenebilir bir ekosisteme zemin hazırlıyor. Monad'ın "paralel işlemleri". Kaynak: Monad MONAD’ın Tarihçesi: Önemli Dönüm NoktalarıMonad’ın yolculuğu 2022’de başladı. Aynı yıl içinde Monad Labs resmi olarak kuruldu ve proje geliştirme sürecine geçildi. Bu dönemde ağırlık, fikir geliştirme ve çekirdek ekibin oluşturulmasına verildi. Teknik vizyon netleştirildi; hedef yüksek performanslı, Ethereum uyumlu bir Katman-1 ağı inşa etmekti.İlk büyük finansal adım Şubat 2023’te atıldı. Dragonfly Capital liderliğinde gerçekleşen tohum yatırım turunda Monad Labs, 19 milyon dolarlık fon sağladı. Bu destek, testnet hazırlıkları ve erken geliştirme sürecine ciddi ivme kazandırdı. Proje ekibi bu aşamada daha geniş bir mühendis kadrosuna ulaştı.Nisan 2024’te ise bir dönüm noktası yaşandı. Paradigm’in öncülük ettiği Seri A yatırım turunda 225 milyon dolarlık dev bir fon elde edildi. Bu tur, sadece yılın en büyük kripto yatırımlarından biri olmakla kalmadı; aynı zamanda Monad’ın ciddi bir değerleme ile büyüme potansiyelini ortaya koydu. Turda Electric Capital, Greenoaks ve Coinbase Ventures gibi sektörün önde gelen yatırımcıları da yer aldı. Şirketin değeri bu turun ardından yaklaşık 3 milyar dolar olarak belirlendi.2024 yılının üçüncü çeyreğinde testnet ağı kamuya açıldı. Bu aşama, sadece teknik deneme süreci değil; aynı zamanda topluluk oluşturma hamlesiydi. Test ağına katılım gösteren erken dönem kullanıcılar için retroaktif bir “airdrop” planı duyuruldu. MON token’larının bir bölümü bu süreçte aktif katılım gösteren kullanıcılara dağıtıldı. Böylece proje, henüz ana ağı açılmadan sadık bir topluluk inşa etmeye başladı.Ve nihayet, 24 Kasım 2025’te Monad mainnet yayına girdi. Ana ağ lansmanından hemen önce, Monad Foundation’ın yan kuruluşu aracılığıyla Coinbase’in token satış platformunda halka açık bir satış (ICO) düzenlendi. Sabit 0,025 dolarlık fiyatla yaklaşık 7,5 milyar MON satılarak toplamda 187,5 milyon dolar fon toplandı. Mainnet’in aktif hâle gelmesiyle birlikte 200’den fazla doğrulayıcı node çalışmaya başladı. Bu durum, daha ilk günden yüksek düzeyde merkeziyetsizlik hedefinin yakalandığını gösterdi.Aralık 2025 itibariyle MON coin fiyatı 0.02 dolar seviyelerinde işlem görüyor. Monad Neden Önemli?Blockchain dünyasında çoğu ağ, güvenlik, merkeziyetsizlik ve ölçeklenebilirlik arasında bir denge kurmaya çalışır. Fakat bu üç temel özelliği aynı anda eksiksiz sunabilen çok az örnek vardır. Monad bu problemi merkeze alıyor. Ağın mimarisi, işlem hacmini artırırken aynı anda güvenliği ve dağıtık yapıyı koruyabilecek şekilde tasarlandı. Çoğu Katman-1 zincir sadece ikisinde başarılı olabilirken, Monad üçünü birlikte taşıma iddiasında.Ethereum gibi büyük ağlarda görülen sınırlı işlem kapasitesi, yüksek ücretler ve yavaş onay süreleri, gerçek anlamda ölçeklenebilir uygulamaların önünü tıkıyor. Monad, bu sorunları sistemin temeline müdahale ederek çözüyor. Hem altyapı kodu sıfırdan yazıldı hem de yüksek frekanslı sistem deneyimi bu tasarıma doğrudan yansıtıldı.Monad’ın en belirgin farkı, paralel işlem yürütme (parallel execution) özelliği. Geleneksel EVM tabanlı zincirlerde işlemler tek tek ve sıralı şekilde işlenir. Monad ise bu işlemleri eş zamanlı çalıştırabiliyor. Bu sayede hem işlem hacmi artıyor hem de blok süresi kısalıyor. Ortalama blok süresi yaklaşık 0,4 saniye. Finalite süresi ise 0,8 saniyeye kadar düşüyor. İşlemler anında kesinleşiyor.Ağın konsensüs katmanında özel olarak geliştirilmiş MonadBFT algoritması kullanılıyor. Bu yapı, Proof of Stake temelli bir Bizans Hata Toleranslı (BFT) sistem. Yani ağı çalıştıran doğrulayıcılar stake ettikleri MON token karşılığında blok üretimine ve onayına katılıyor. Bu yapı hem enerji verimli hem de saldırılara karşı dirençli. MonadBFT şeması. Kaynak: Docs.Monad Monad aynı zamanda veritabanı ve durum yönetimi (state management) konusunda da iddialı. MonadDB adlı özel bir veri sistemi kullanıyor. Bu yapı sayesinde ağ, yüz binlerce işlemi verimli biçimde saklayabiliyor ve geriye dönük okuma/yazma işlemlerini gecikmesiz biçimde yapabiliyor. Geleneksel EVM zincirlerinde performansın tıkandığı noktalardan biri olan bu katman, Monad’da baştan tasarlandığı için darboğaz yaratmıyor.Ağın bir diğer öne çıkan noktası da minimum işlem maliyetleri. Yüksek kapasite ve düşük gecikme sayesinde ağda tıkanma yaşanmıyor. Bu da işlem ücretlerinin istikrarlı ve düşük kalmasını sağlıyor. Mikro ödemeler, oyun içi transferler, hızlı ticaret işlemleri gibi uygulamalarda bu özellik büyük önem taşıyor.Monad, sadece teknik olarak değil, geliştirici deneyimi açısından da öne çıkıyor. EVM uyumluluğu sayesinde Ethereum geliştiricileri hiç zorlanmadan projelerini bu ağa taşıyabiliyor. Hardhat, Foundry, Metamask gibi alışıldık araçlarla doğrudan entegre çalışabiliyor. Bu da hem giriş engelini düşürüyor hem de ağın ekosistemini hızla büyütmesine olanak tanıyor.Kullanım alanlarıMonad ağının sunduğu yüksek hız ve verimlilik, çeşitli kullanım alanlarında önemli avantajlar sağlar:Yüksek frekanslı işlemler: Monad’ın yaklaşık 10.000 TPS işlem kapasitesi, büyük ölçekli alım-satım platformları ve merkeziyetsiz borsalarda yüksek frekanslı işlemleri zincir üzerinde gerçekleştirmeye imkân tanır. Örneğin, on-chain borsa uygulamaları Nasdaq veya CME gibi geleneksel piyasalara yakın hacimleri Monad üzerinde kaldırabilir duruma gelebilir.Oyun ve gerçek zamanlı uygulamalar: Düşük blok süresi ve neredeyse sıfır işlem ücreti, blockchain tabanlı oyunlar ve etkileşimli uygulamalar için uygun bir zemin hazırlar. Monad üzerindeki işlemler anında finalite kazandığı için, gerçek zamanlı çok oyunculu oyunlar veya anlık veri gerektiren uygulamalar bu ağda sorunsuz çalışabilir.DeFi ve karmaşık DApp’ler: Yüksek throughput ve düşük gecikme süresi, merkeziyetsiz finans (DeFi) protokollerinde kullanıcı deneyimini iyileştirir. Borç verme, türev işlemler veya on-chain sosyal ağlar gibi yoğun işlem gerektiren karmaşık DApp’ler Monad sayesinde ölçeklenebilir hale gelebilir; kullanıcılar takılma veya yüksek ücret sorunları yaşamadan bu hizmetleri kullanabilir.Ethereum uygulamalarının geçişi: Ethereum veya diğer EVM tabanlı ağlar için geliştirilmiş uygulamalar, Monad’ın EVM uyumluluğu sayesinde ek bir uyarlamaya gerek duymadan kolayca taşınabilir. Geliştiriciler mevcut Solidity akıllı kontratlarını Monad ağına dağıtarak, Ethereum ekosistemindeki tüm araçları kullanmaya devam ederken daha yüksek performanstan faydalanabilirler.Token ekonomisiMonad ağının yerel kripto parası olan MON token, hem ağın işleyişi hem de ekosistemin teşvik mekanizmaları için merkezi bir rol oynar:Toplam arz: MON token toplam arzı 100 milyar adet ile sabitlenmiştir. Bu arzın dağıtımı, erken dönem airdrop programlarıyla topluluk lehine geniş tabanlı olacak şekilde planlanmıştır (proje, mainnet öncesinde bir airdrop ile kullanıcılara token dağıtmıştır). Gas ücretleri: MON, Monad üzerindeki işlemler için gas ücreti ödemelerinde kullanılır. Ağın yüksek işlem kapasitesi sayesinde işlemler son derece düşük ücretlerle gerçekleştirilebilir, bu da mikro ödemeler veya sık işlem gerektiren uygulamalar için büyük bir avantajdır.Stake ve güvenlik: Monad ağı, PoS (Proof of Stake) temelli MonadBFT konsensüs algoritmasını kullanır. Doğrulayıcılar (validator’lar) MON tokenlarını stake ederek blok üretimine ve işlem onayına katılır, böylece ağı güvence altına alırlar. Bu stake mekanizması, ağı saldırılara karşı korurken token sahiplerine de ağın işlem ücretlerinden ödül kazanma imkânı sunar.Yönetim ve teşvikler: MON token, ağın büyümesini destekleyen ekosistem katılımcılarına teşvik sağlamak ve gelecekte topluluk yönetişimine olanak vermek amacıyla da kullanılabilir. Geliştiriciler, doğrulayıcılar ve kullanıcılar arasındaki çıkarları hizalamak için MON önemli bir araçtır. Nitekim testnet döneminde aktif katılımcılara MON airdrop’u yapılması da bu teşvik mekanizmasının bir örneği.Monad’ın Kurucuları Kim?Monad projesinin arkasında güçlü bir mühendislik ekibi var. Finans ve teknoloji alanlarında uzun yıllar çalışmış, yüksek performanslı sistemler üzerine uzmanlaşmış isimlerden oluşuyor. Projenin CEO’su ve kurucu ortağı Keone Hon, yaklaşık sekiz yıl boyunca Jump Trading’de yüksek frekanslı işlem sistemleri geliştirdi. Ardından Jump Crypto çatısı altında blockchain araştırmaları yaptı. Yazılım mühendisliği bilgisiyle geleneksel finans ve merkeziyetsiz teknolojiler arasında sağlam bir köprü kurdu.Teknik mimarinin başındaki isim CTO ve kurucu ortak James Hunsaker. O da Hon gibi Jump Trading geçmişine sahip ve Monad’ın çekirdek altyapısını birlikte tasarladılar. Üçüncü kurucu ortak Eunice Giarta ise MIT Media Lab çıkışlı bir araştırmacı. Aynı zamanda finansal ürün yönetimi konusunda deneyimli bir isim. Ekip; finans, yazılım ve araştırma gibi farklı disiplinleri bir araya getirerek 2022’de Monad Labs’i kurdu.Projenin çıkış noktası net: geleneksel piyasalarda kullanılan yüksek hızlı sistemlerin, blockchain'e uygulanabileceğini göstermek. Jump Trading’de kazandıkları teknik becerileri, ölçeklenebilirlik problemi yaşayan mevcut ağlara alternatif sunmak için değerlendirdiler.Teknik geliştirme süreci Category Labs adlı mühendislik ekibi tarafından yürütülüyor. Monad istemcisi C++ ve Rust dillerinde sıfırdan yazıldı. Kodların tamamı açık kaynaklı olarak GitHub üzerinden topluluğa sunuldu. Hem konsensüs algoritması (MonadBFT) hem de yürütme motoru herkes tarafından incelenebilir durumda. Bu şeffaflık, yalnızca güven yaratmıyor; aynı zamanda topluluktan gelen katkılara da kapıyı açık bırakıyor.Ağın genel koordinasyonu Monad Foundation tarafından yürütülüyor. Vakıf, projenin sürdürülebilir gelişimini ve merkeziyetsiz yönetişim süreçlerini organize ediyor. Finansal tarafta da güçlü isimler yer alıyor. Paradigm, Dragonfly Capital, Electric Capital ve Coinbase Ventures gibi önde gelen yatırımcılar projeyi hem maddi kaynak hem stratejik destekle büyütüyor. Sıkça Sorulan Sorular (SSS)Aşağıda, Monad (MON) hakkında sıkça sorulan bazı sorular ve cevaplarına ulaşabilirsiniz:Monad ağı Ethereum ile uyumlu mu?: Evet, Monad ağı EVM (Ethereum Virtual Machine) ile tam uyumlu olarak çalışıyor. Bu da demek oluyor ki Ethereum üzerinde geliştirilmiş akıllı kontratlar, cüzdanlar ve geliştirici araçları, Monad üzerinde ekstra bir uyarlamaya gerek kalmadan doğrudan kullanılabiliyor. Metamask, Foundry, Hardhat gibi araçlar destekleniyor. Bu uyumluluk sayesinde geliştiriciler var olan projelerini kolayca Monad ağına taşıyabiliyor.Monad ne kadar hızlı ve ölçeklenebilir?: Monad, saniyede yaklaşık 10.000 işlem (TPS) gerçekleştirme kapasitesine sahip. Ortalama blok üretim süresi 0,4 saniye civarında. İşlemlerin ağ tarafından kesinleşme süresi (finalite) ise 0,8 saniyeyi geçmiyor. Bu, Ethereum’un yaklaşık 15 TPS performansına kıyasla çok ciddi bir artış anlamına geliyor. Özellikle DeFi, oyun ve on-chain ticaret gibi alanlarda bu hız büyük fark yaratıyor.MON tokeninin temel işlevi nedir?: MON, ağın yerel kripto parası. İşlem ücretlerinin ödenmesinde ve doğrulayıcıların ağa katılımında kullanılıyor. MON tokenlarını stake eden kullanıcılar doğrulayıcı olabilir, ağın güvenliğini sağlar ve karşılığında ödül kazanabilir. Ayrıca yönetişim süreçlerinde ve teşvik programlarında da MON önemli bir rol üstleniyor.MON token nasıl satın alınabilir?: MON token, büyük kripto para borsalarında listelenmiş durumda. Bybit, Gate.io ve Coinbase gibi platformlardan alım-satım yapılabiliyor. Genellikle USDT veya benzeri stablecoin pariteleri üzerinden işlem görüyor. Token, ayrıca merkeziyetsiz borsalarda da erişilebilir hâle gelebilir.Monad ağı ne kadar güvenli?: Ağın güvenliği, özelleştirilmiş bir Bizans Hata Toleranslı algoritma olan MonadBFT ile sağlanıyor. Bu algoritma, Proof of Stake tabanlı çalışıyor. Ağda yüzlerce bağımsız doğrulayıcı görev yapıyor. Dağıtık yapı sayesinde saldırılara karşı güçlü bir direnç sağlanıyor. Ayrıca paralel yürütme ve MonadDB gibi özel çözümlerle ağ tıkanıklığı ve teknik zafiyetler minimize ediliyor.Monad geliştiriciler için neler sunuyor?: Geliştiriciler, Ethereum üzerinde alışık oldukları tüm araçları Monad üzerinde de kullanabiliyor. Solidity diliyle yazılmış akıllı kontratlar doğrudan entegre edilebiliyor. Ayrıca açık kaynaklı istemci yazılımı sayesinde kod tabanına katkı sunmak, forklamak ya da kendi çözümünü geliştirmek isteyenler için esnek bir ortam sağlanıyor.Monad ile hangi tür projeler geliştirilebilir?: DeFi uygulamaları, NFT platformları, oyunlar, on-chain veri hizmetleri, sosyal uygulamalar ve çok daha fazlası Monad üzerinde çalıştırılabilir. Ağın yüksek işlem kapasitesi ve düşük maliyeti, özellikle işlem yoğunluğu yüksek projeler için ideal altyapı sunuyor.Testnet sürecine katılanlara ne oldu?: 2024 yılındaki testnet döneminde aktif katılım gösteren kullanıcılar için bir “retrodrop” programı uygulandı. Bu program kapsamında MON token’larının belirli bir bölümü topluluğa ücretsiz olarak dağıtıldı. Bu sayede erken destek veren kullanıcılar ödüllendirilmiş oldu. Gelecekte benzer topluluk teşvikleri tekrar gündeme gelebilir.MONAD (MON) ve katman-1 zincirler hakkında en güncel analizleri, araçları ve rehber içerikleri JR Kripto Rehber serisinde bulabilirsiniz.

YouTube’dan ABD’li Üreticilere Stablecoin Seçeneği
YouTube, ABD merkezli içerik üreticileri için ödeme seçeneklerine dikkat çekici bir yenilik ekledi. Fortune’un aktardığına göre platform, artık uygun koşulları sağlayan ABD’li içerik üreticilerinin kazançlarını PayPal’ın dolar sabitli stablecoin’i PYUSD üzerinden almasına izin veriyor. Bu adım, hem YouTube’un ödeme altyapısında kripto tabanlı çözümlere daha fazla alan açtığını hem de stablecoin’lerin ana akım dijital platformlara entegrasyonunun hızlandığını gösteriyor.Yeni özellik, YouTube ile PayPal arasındaki mevcut iş birliğinin genişletilmesi niteliğinde. PayPal, 2025’in üçüncü çeyreğinden itibaren toplu ödeme alan bazı kullanıcı gruplarına, özellikle bağımsız çalışanlara, stablecoin ile ödeme alma seçeneği sunmaya başlamıştı. YouTube içerik üreticileri için açılan bu kanal da aynı altyapı üzerine inşa edilmiş durumda. Şimdilik yalnızca ABD’deki üreticilerle sınırlı olan uygulamanın, ilerleyen dönemde başka pazarlara açılıp açılmayacağı ise belirsizliğini koruyor.PYUSD nedir?2023 yılında piyasaya sürülen PYUSD, ABD dolarına bire bir sabitlenmiş bir stablecoin olarak konumlanıyor. Güncel verilere göre PYUSD’nin piyasa değeri yaklaşık 3,9 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. Son 24 saatteki işlem hacmi ise 113 milyon dolar civarında. Bu rakamlarla PYUSD, küresel ölçekte en büyük sekizinci stablecoin konumunda yer alıyor. YouTube gibi aylık 2,7 milyardan fazla aktif kullanıcıya sahip dev bir platformla entegre edilmesi, PYUSD’nin benimsenme oranını ciddi biçimde artırabilecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor. YouTube’un daha önce paylaştığı verilere göre platform, son dört yıl içinde içerik üreticilerine toplamda 100 milyar doların üzerinde ödeme yaptı. Bu büyüklükte bir ödeme hacminin küçük bir bölümünün dahi stablecoin’lere yönelmesi, dijital varlık ekosistemi açısından önemli bir kırılma noktası anlamına geliyor. Google ve PayPal cephesinden konuya ilişkin resmi bir açıklama henüz gelmiş değil; ancak sektör temsilcileri bu entegrasyonu, geleneksel ödeme sistemleri ile kripto altyapıları arasındaki sınırların giderek silikleştiğinin bir işareti olarak yorumluyor.YouTube dışındaki alanlarda da PayPal, PYUSD’nin kullanım alanını genişletmeye devam ediyor. Stablecoin, Venmo dijital cüzdanı üzerinden tutulabiliyor. Temmuz ayında yapılan bir açıklamada ise PayPal, kullanıcıların küçük işletmelere onlarca farklı kripto para ile ödeme yapabildiğini, bu ödemelerin ödeme anında PYUSD’ye dönüştürüldüğünü duyurmuştu. Bu yapı, kripto ile ödeme deneyimini teknik detaylardan arındırarak daha geniş bir kullanıcı kitlesine ulaştırmayı hedefliyor.Daha geniş perspektiften bakıldığında, stablecoin piyasası küresel ölçekte hızlı bir büyüme sürecinden geçiyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın stablecoin’lere yönelik güçlü desteği ve ardından yürürlüğe giren GENIUS Act, bu alandaki regülasyonların netleşmesinde önemli rol oynadı. ABD’deki bu düzenleyici ivme, Birleşik Krallık, Güney Kore ve Japonya gibi ülkeleri de kendi yerel para birimlerine endeksli stablecoin’ler için yeni kurallar geliştirmeye yöneltti.Piyasa verilerine göre küresel stablecoin piyasasının toplam değeri yaklaşık 300 milyar dolar seviyesinde. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ise bu pazarın 2030 yılına kadar 3 trilyon dolara ulaşabileceğini öngörüyor.
