Haberler
Altcoin Haberleri
Altcoin Haberleri
Altcoin ile ilgili tüm makale ve haberlere göz atın. Altcoin hakkında en son haberler, analizler ve görüşler.
TIA Yorum ve Fiyat Analizi 2 Temmuz 2025
TIA Kısa Vade Teknik AnaliziTeknik açıdan bakacak olursak kısa vadeli grafikte düşen kama formasyonu net şekilde görülüyor. Anlık grafikte üçüncü temas ve sonrasında yukarı yönlü kırılım gerçekleştirdiğini görüyoruz. Temas edip, kırılım yaptığı bu bölge trend direncinin yanı sıra yatay direnç bölgesiydi. Kırılım sonrasında reteste geri dönmesi durumunda bu direnç bölgesi destek olarak çalışacaktır. Düşen kama formasyonlarının hedefinin yukarı yönlü kırılım olduğunu söylemiştik. Şimdiki sıralı hedefleri, 1,55$ seviyesi, 1,61$ - 1,63$ alanı ve 1,70$ bölgesi olacaktır. Geri çekilmelerde ise dediğimiz gibi 1,47$ - 1,49$ bölgesi güçlü destek olarak çalışmasını bekleriz. Altında kapanışlar fiyatın yeniden düşen kama içerisine girdiğini gösterir. Düşen Kama Formasyonu Yatırım tavsiyesi sunmayan bu analizler, piyasa koşullarına göre kısa ve orta vadede işlem fırsatları oluşturabileceği düşünülen destek ve direnç seviyelerine odaklanmaktadır. Ancak, işlem yapma ve risk yönetimi sorumluluğu tamamen kullanıcıya aittir. Ayrıca, paylaşılan işlemlerle ilgili olarak stop loss kullanılması kesinlikle tavsiye edilmektedir.

ENS Yorum ve Fiyat Analizi 2 Temmuz 2025
ENS Teknik GörünümüENS yani Ethereum Name Service, 5 gün sonrasında bir kilit açılımı gerçekleştirecek. Piyasaya %93 sürülmüş durumda ve %1,46 oranında yeni bir kilit açılışı olacak. Fiyata etkisinin çok olmayacağını söyleyebiliriz. Düşen Trend Yapısı Teknik tarafta ise günlük grafikte bir düşen trend yapısı karşımıza çıkıyor. Bu yılın başından itibaren bu trend içerisinde birkaç kez trend teması geldiğini görüyoruz. Günlük yapıda olduğu için bu temaslar, kırılım geldiği taktirde agresif yükseliş yaşama potansiyeli artıyor. Yatay destek bölgesi olarak en güvenli bölgelerden birinin 15,38$ - 15,88$ alanı olduğunu söyleyebiliriz. Bu bölgeye kadar geri çekilme yaşadıktan sonra hızla 19$ bölgesine kadar yükseliş yaşadığını görüyoruz. Bahsettiğimiz destek alanından önce 17,35$ destek seviyesi de takip edilmelidir. Bu bölgenin üzerinde kaldıkça yeniden trend temasını hedefleyecektir. 18,97$ - 19,58$ direnç bölgesi şu an için güçlü çalışıyor olarak karşımıza çıkıyor. Direnç alanının aşılmasıyla birlikte, 21,18$ yatay direnç noktası ile düşen trend ortalama olarak aynı fiyat seviyelerini gösteriyor. Yatay direnç ve trend kırılımı sonrası ise yükseliş trendi güçlü şekilde başlayabilir.Yatırım tavsiyesi sunmayan bu analizler, piyasa koşullarına göre kısa ve orta vadede işlem fırsatları oluşturabileceği düşünülen destek ve direnç seviyelerine odaklanmaktadır. Ancak, işlem yapma ve risk yönetimi sorumluluğu tamamen kullanıcıya aittir. Ayrıca, paylaşılan işlemlerle ilgili olarak stop loss kullanılması kesinlikle tavsiye edilmektedir.

Coinbase, 2025’teki 4. Satın Alımını Gerçekleştirdi: Bir Şirketi Daha Bünyesine Kattı
ABD merkezli kripto para borsası Coinbase, 2025 yılındaki agresif satın alma stratejisinin bir parçası olarak, token yönetimi alanında faaliyet gösteren Liquifi’yi bünyesine kattı. Satın almanın finansal detayları kamuoyuyla paylaşılmazken, bu hamle Coinbase’in bu yıl gerçekleştirdiği dördüncü büyük satın alma olarak kayıtlara geçti. Coinbase daha önce reklam platformu Spindl, gizlilik odaklı protokol Iron Fish ve 2,9 milyar dolarlık Deribit anlaşmasıyla gündeme gelmişti.Coinbase, Liquifi’ı aldıLiquifi, kripto projeleri için token sahipliği takibi, hak ediş (vesting) planlarının yönetimi ve vergi yükümlülüklerinin yerine getirilmesi gibi işlemleri kolaylaştıran araçlar sunuyor. Uniswap Foundation, OP Labs, Zora ve Ethena gibi önde gelen projeler halihazırda Liquifi’nin altyapısından faydalanıyor. Coinbase'in Liquifi alımını açıkladığı blog yazısından. Kaynak: Coinbase Coinbase Kurumsal Gelişim Başkanı Aklil Ibssa, yapılan açıklamada şirketin vizyonunu, “token oluşturma ve yönetimini kitleler için erişilebilir hale getirmek” olarak özetledi. Coinbase Tüketici Ürünleri Başkanı Max Branzburg ise “onchain” dünyasının büyümesiyle birlikte, token tabloları, hukuki ve vergisel yükümlülükler ile dağıtım süreçlerinde daha sade ve işlevsel araçlara ihtiyaç olduğunu vurguladı.Coinbase Prime ile entegre edilecekCoinbase, Liquifi’nin sunduğu hizmetleri kendi kurumsal platformu Coinbase Prime ile entegre etmeyi planlıyor. Bu sayede geliştiriciler, token çıkarımından itibaren tüm süreci Coinbase çatısı altında yönetebilecek. Coinbase Prime, saklama (custody), alım-satım ve finansman gibi hizmetleri bir araya getirerek daha bütüncül bir platform sunmayı amaçlıyor.Liquifi’nin teknolojisi sayesinde erken aşamadaki kripto projeleri, karmaşık likidite ve regülasyon problemleriyle uğraşmadan, daha az riskle token çıkarabilecek. Şirketin sunduğu otomasyon çözümleriyle özellikle hak ediş planları, çalışan token ödemeleri ve yatırımcı token yönetimi çok daha kolay hale geliyor. Bu da hem geliştiriciler hem de yatırımcılar için verimli bir yapı oluşturuyor.Yasal sürece rağmen güven tazelediÖte yandan Liquifi, şu sıralar bir rakibi tarafından açılan “belge hırsızlığı” suçlamasıyla açılan dava nedeniyle yasal bir süreçten geçiyor. Ancak Coinbase, detaylı bir incelemenin ardından bu satın almayı gerçekleştirdiklerini ve Liquifi’ye destek vermeye devam edeceklerini belirtti. 2025 yılı kripto sektörü için yalnızca fiyat hareketleriyle değil, aynı zamanda kurumsal satın almalarla da dikkat çekiyor. Coinbase’in Deribit’i 2,9 milyar dolara satın alması bu yılın en büyük kripto anlaşması olurken, Stripe’ın stablecoin girişimi Bridge ve cüzdan firması Privy’yi satın alması sektördeki konsolidasyon eğilimini güçlendirdi.

Arizona’dan Kripto Rezerv Yasasına Bir Kez Daha Veto Geldi
Arizona’da kripto varlıkların kamu finans sistemine entegrasyonu konusunda tartışmalar sürüyor. Vali Katie Hobbs, eyalet çapında kripto varlıklardan oluşan bir rezerv fonu oluşturmayı hedefleyen yasa tasarısını veto etti. House Bill 2324 adlı bu tasarı, daha önce Temsilciler Meclisi'nden 34'e karşı 22 oyla geçmişti. Ancak Hobbs, yasa teklifinin yerel kolluk kuvvetlerinin iş birliğini azaltabileceğini öne sürerek, tasarıyı reddetti. Arizona Valisi kripto para tasarısını reddettiTasarı, yasa dışı faaliyetlerden elde edilen ve devlet tarafından el konulan kripto paraların nasıl yönetileceğini düzenliyordu. Buna göre, el konulan kripto paraların ilk 300 bin dolarlık kısmı Başsavcılık ofisine aktarılacak, geri kalan miktarın ise yüzde 50’si yine Başsavcılık ofisine, yüzde 25’i eyaletin genel fonuna, kalan yüzde 25’i ise yeni kurulacak Bitcoin ve Dijital Varlıklar Rezerv Fonu’na yönlendirilecekti. Ancak Hobbs, bu kaynakların yerel kolluk birimlerinin elinden alınmasının, uygulamada iş birliği motivasyonunu azaltacağını belirtti.Vali Hobbs, konuya ilişkin veto mektubunda “yerel adli makamların el konulan kripto varlıklardan doğrudan faydalanamaması, uygulamada iş birliğini zayıflatabilir” ifadelerine yer verdi. Yasa teknik olarak üçte iki çoğunlukla tekrar oylanarak geçebilir olsa da, mevcut siyasi durumda bu ihtimal düşük görünüyor. Bu veto, Hobbs’un kripto paralara mesafeli yaklaşımı ile paralel bir gelişme. Zira daha önce de 10 Mayıs’ta Senato’dan geçen SB 1025 sayılı yasa tasarısını veto etmişti. Bu tasarı, Arizona'nın mali rezervlerinin yüzde 10’una kadarını Bitcoin’e yatırabilmesine olanak sağlıyordu. Hobbs, bu hamleyi “riskli ve test edilmemiş bir yatırım” olarak nitelendirmişti. Aynı şekilde, SB 1373 adlı ve el konulan kripto varlıklardan stratejik bir rezerv oluşturmayı hedefleyen başka bir yasa tasarısı da yine Hobbs tarafından reddedilmişti.Yine de Hobbs, tüm kripto düzenlemelerine karşı değil. Mayıs ayında kabul edilen HB 2749 sayılı yasa ile Arizona’nın mali kanunlarında ve sahipsiz varlık yasalarında kripto varlıkların yasal tanımı yapılmış, bu varlıkların eyalet hazinesi tarafından nasıl yönetileceğine dair düzenlemeler getirilmişti. Ancak bu yasa, el konulan kripto varlıkların kullanımıyla ilgili herhangi bir hüküm içermiyor.Arizona’daki bu gelişmelerin yanında, diğer ABD eyaletlerinden kripto para adımları gelmeye devam ediyor. Örneğin, daha önce de bildirdiğimiz üzere Texas Valisi Greg Abbott geçtiğimiz ay eyalet çapında bir Bitcoin rezervi oluşturulmasını öngören yasayı onayladı. Benzer şekilde, New Hampshire da hem kripto paralara hem de değerli metallere yatırım yapılabilmesinin önünü açtı. Şu an itibariyle en az altı farklı eyaletin meclislerinde benzer yasa teklifleri gündemde. Sonuç olarak, Arizona’da kripto para regülasyonları konusundaki mücadele sürüyor. SB 1062 gibi hâlâ gündemde olan başka yasa tasarıları da mevcut.

VeChain (VET) Nedir?
Kurumsal dünyaya Web3’ün kapılarını aralayan bir blockchain projesiyle tanışmaya hazır mısınız? Bu yazıda, VeChain’den bahsedeceğiz. Blockchain teknolojisinin sadece kripto para alım satımıyla sınırlı olduğunu düşünüyorsanız, VeChain sizi şaşırtabilir. Çünkü “VeChain nedir?” sorusunun cevabı, sahteciliği önlemekten gıda güvenliğini artırmaya kadar uzanan oldukça gerçek ve pratik çözümlerle dolu. Özellikle “VeChain ne işe yarar?” ya da “VET coin nedir?” gibi sorular aklınızı kurcalıyorsa, doğru yerdesiniz. Kurumsal dünyayı Web3 ile buluşturan bu projeyi yakından tanımak isteyenler için, bu rehberde aradığınız her şeyi bulabilirsiniz.VeChain’in Tanımı ve Ortaya ÇıkışıVeChain, şimdiye kadar görmüş olabileceğiniz diğer blockchainlerden daha farklı. Zira genel olarak işletmelerin süreçlerini blockchain teknolojisi ile geliştirmesi için tasarlanmış bir kurumsal blockchain platformu. En başta lüks ürünlerin ve tedarik zincirinin takibine odaklanan VeChain, zamanla genel bir hizmet platformuna evrilerek Web3 tabanlı kurumsal uygulamalara zemin hazırladı. Platform, akıllı kontratlar, IoT (nesnelerin interneti) cihazları ve yapay zekâ gibi teknolojileri bir araya getirerek veride şeffaflık ve blockchain izlenebilirlik sağlıyor. Böylece farklı sektörlerdeki şirketler, ürün ve veri takibini blockchain üzerinde güvenilir şekilde yapabilir hale geliyor.VeChain’in ortaya çıkışı, Sunny Lu’nun kurumsal dünyada gözlemlediği ihtiyaçlara dayanıyor. Peki, Sunny Lu kimdir? Kendisi, VeChain’i kurmadan önce, lüks marka Louis Vuitton’ın Çin şubesinde CIO olarak görev yapmış bir bilişim lideri. Lu, lüks moda sektöründe çalışırken sahte ürünlerle mücadele ve tedarik zinciri çözümleri konusunda deneyim kazandı. Louis Vuitton bünyesinde yürüttüğü “Track and Trace” isimli ürün izleme projesinde ürünlerin üretimden müşteriye kadar tüm sürecini takip etmeye yönelik bir sistem geliştirdi. Bu deneyim de Lu’ya blockchain teknolojisinin bu alandaki kullanılabilirliğini gösterdi. VeChain ne zaman kuruldu sorusunun cevabı olan 2015’te Sunny Lu ve ekibi, VeChain projesini hayata geçirdi. Proje, ilk etapta Çin merkezli bir blockchain inovasyon şirketi olan BitSE’nin çatısı altında operasyonlarına başladı. Sonrasında ise kurumsal dünyaya blockchain çözümleri sunmayı misyon edindi.Başlangıçta, birçok altcoin gibi Ethereum ağında çalışmaya başlayan VeChain, 2016’da ilk tokenlarını (VEN) çıkararak pilot uygulamalara başladı. VeChain blockchain üzerindeki asıl büyük adım ise 2018’de geldi. Bu yıl VeChain, kendi ana ağı VeChainThor’u başlattı ve Ethereum’dan ayrıldı. Böylece platform, ölçeklenebilirlik ve özelleştirme konusunda tam kontrole sahip oldu. VeChainThor ağı, Proof of Authority, yani PoA konsensüs mekanizmasını kullanıyor. 101 otorite masternode’u ile yüksek işlem kapasitesi ve düşük enerji tüketimi sayesinde kurumsal kullanım için uygun bir altyapı sunuyor. Uzun lafın kısası, VeChain’in tanımı ve ortaya çıkışı incelendiğinde, Sunny Lu’nun kurumsal vizyonu doğrultusunda 2015’te temellerinin atıldığı görülüyor. 2018’de ise kendi blockchainini başlatıp çift token modeline geçti. Çift token modelini ve ağdaki diğer özellikleri az sonra inceleyeceğiz. VeChainThor mimarisi. Kaynak: Overview on the Blockchain-Based Supply Chain Systematics and Their Scalability Tools VeChain’in Tarihçesi: Önemli Dönüm NoktalarıVeChain’in gelişim sürecinde, birçok önemli dönüm noktası bulunuyor. 2015’te kurulan bu altcoin ve blockchain projesi, 10 yıllık geçmişinde kritik adımlar attı. İşte VeChain tarihi:2015: Kuruluş süreci başladıVeChain, Sunny Lu liderliğinde 2015 yılında kuruldu. Proje, başlangıçta Şanghay merkezli BitSE şirketinin bir girişimi olarak doğru ve ilk günden itibaren kurumsal uygulamalara odaklandı. Bu dönemde ekip, blockchainin iş dünyasındaki kullanım alanlarını araştırmaya ve pilot projeler geliştirmeye başladı.2017: Stratejik ortaklıklar gün yüzüne çıktıKuruluşundan kısa süre sonra VeChain, büyük kurumsal ortaklıklar kurarak adını duyurdu. 2017’de dünyanın önde gelen denetim ve danışmanlık şirketlerinden olan PricewaterhouseCoopers (PwC) ile iş birliğine gitti. PwC, VeChain’in blockchain tabanlı çözümlerini kendi müşteri ağına sunmak üzere projeye dahil oldu. Yine bu dönemde, Norveç merkezli denetim ve sertifikasyon kuruluşu DNV GL blockchain teknolojsine yeşil ışık yaktı ve VeChain’e stratejik ortak ve yatırımcı olarak katıldı.2018: VeChainThor ve çift token sistemi uygulamaya geçti2018 yılı, VeChain için en kritik dönüm noktalarından biri diyebiliriz. Zira Temmuz 2018’de VeChain, VeChainThor adını verdiği kendi ana ağını (mainnet) resmi olarak başlattı ve Ethereum üzerindeki VEN tokenlarını, platformun yerel kripto parası VET coinlere dönüştürdü. Bu ağ geçişi ile birlikte VET ve VTHO token nedir sorusu gündeme geldi. Zira proje, çift token modelini tanıtmıştı.VET token, ağdaki değer transferlerinin ve yönetişimin temel birimi olarak tanıtıldı. VTHO token ise ağ üzerindeki işlem ücretlerini (gas ücretlerini) ödemek için kullanılmaya başlandı. VET sahipleri ellerindeki tokenları tutarak otomatik olarak VTHO üretir hale geldiler. 2018’de ayrıca VeChain, kurumsal yönetim yapısını güçlendirmek amacıyla Singapur merkezli kâr amacı gütmeyen VeChain Foundation’ı kurdu. VeChain Foundation, seçilmiş bir Yürütme Komitesi aracılığıyla projenin geliştirilmesini, pazarlamasını ve global iş birliklerini yönetmeye başladı.2018-2019: Kurumsal iş birlikleri genişlediVeChainThor ana ağının devreye girmesiyle beraber, VeChain birçok sektörde büyük ortaklıklar kurmaya devam etti. Otomotiv sektöründe, Alman otomotiv devi BMW ile ortak bir pilot proje yapıldı. Araçların bakım kayıtlarını değiştirilemez biçimde blockchain’e aktaran dijital bir “araç bakım defteri” oluşturuldu. Bu sayede ikinci el araç pazarında sıkça rastlanan kilometre sayacı dolandırıcılığı gibi sorunların önüne geçilmesi hedeflendi.Perakende ve gıda sektöründe ise, Çin’deki Walmart iştiraki, PwC’nin de teknik desteğiyle taze gıda ürünlerinin tedarik zinciri takibini sağlayan bir blockchain platformu geliştirdi. 2019’da duyurulan Walmart China Blockchain Traceability platformu, VeChain Thor üzerinde çalışarak et, pirinç ve deniz ürünleri gibi gıda ürünlerini çiftlikten mağaza rafına kadar izlemeye başladı. Bu platform, tüketicilerin ürünlerin kaynağını doğrulamasına imkân tanıdı.VeChain, 2019’da tedarik zinciri dışındaki alanlarda da kendini göstermeye başladı. Lüks tüketim sektöründe, dünyanın en büyük lüks moda gruplarından LVMH (Louis Vuitton Moët Hennessy) ile iş birliğine gidilerek premium ürünlerin orijinalliğini doğrulayan bir uygulama geliştirildi. Şarap üreticisi Penfolds ile ortak projede, Çin’e ihraç edilen şişelerin her birine yerleştirilen NFC çipleri sayesinde şarabın üzüm bağından müşteriye ulaşana dek tüm öyküsü blockchaine kaydedildi. Bu proje, DNV GL tarafından geliştirilen ve VeChain altyapısını kullanan “My Story” uygulamasıyla hayata geçirildi.Kamu ve sürdürülebilirlik alanında ise VeChain, 2019’da Avrupa’da San Marino Cumhuriyeti ile bir Mutabakat Zaptı imzalayarak ülkenin karbon azaltım stratejisine katkı sunacak Low Carbon Ecosystem girişimine başladı. DNV iş birliğiyle hayata geçen bu ekosistem, birey ve işletmelere çevreci davranışları için karbon kredisi veren, VeChainThor tabanlı bir model sundu.2020 ve sonrası: VeChain gelişmeleri hız kazandı2020’li yıllara gelindiğinde VeChain sağlık ve spor gibi alanlarda da kullanıma geçmeye başladı. Örneğin, 2020’de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ndeki Mediterranean Hospital isimli hastanede DNV ortaklığıyla MyCare adında bir uygulama kullanılarak COVID-19 salgını sırasında hijyen ve enfeksiyon risk yönetimi verileri VeChain blockchainine kaydedildi. 2021 yılında VeChain, karma dövüş sporları organizasyonu UFC ile çok yıllık bir sponsorluk anlaşmasına imza attı ve UFC’nin resmi blockchain ortağı oldu. Bu sayede VeChain markası milyonlarca izleyiciye ulaştı ve UFC hayranları için NFT tabanlı dijital koleksiyonlar gibi yeni deneyimler geliştirildi.2022 ve 2023 yıllarında, VeChain teknik altyapısını geliştirmeye devam etti. PoA 2.0 konsensüs güncellemesiyle hem güvenliği artırdı hem de işlemlerde kesinlik (finality) özelliğini entegre ederek kurumsal kullanım için gereken verimliliği sağladı. Yine 2022’de VeChain, Amazon Web Services (AWS) ile VeCarbon adlı karbon emisyon yönetim platformunu ölçeklendirmek adına ortaklık kurdu.2024 yılına gelindiğinde VeChain ortaklıkları sayıca daha da arttı. VeChain Foundation, ekosistemi büyütmek için Birleşmiş Milletler ile sürdürülebilir kalkınma projelerinde iş birliği yapmaya başladı ve Avrupa’da ofisler açarak global bir ağ haline geldi. Özetle, kuruluşundan 2025’e kadar geçen sürede VeChain, blockchain dünyasında kurumsal uygulamaların öncüsü konumuna geldi.VeChain Neden Değerli?VeChain’i benzer kripto para projelerinden ayrı ve değerli kılan en önemli unsur, gerçek dünya problemlerine getirdiği çözümler ve buna paralel olarak dev markalarla kurduğu iş birlikleri gibi duruyor. Hem teknolojik yaklaşımı hem de ortaklıkları sayesinde VeChain, gerçek dünya kullanım alanları sunan bir platform haline geldi. Bunun dışında, VET tokenın birçok borsada listelenmesi ve kullanılması da kritik bir unsur. Gelin, VeChain’i değerli kılan tüm faktörlere bakalım.Gerçek dünya kullanım alanları, sunduğu çözümler ve devasa ortaklıklarVeChain, yalnızca teorik bir blockchain altyapısı değil. Zira gerçek dünya kullanım senaryoları ile kendini kanıtladı. Bugün, VeChain kullanım alanları açısından bakarsak ağ, birçok çözümle karşımıza çıkıyor.Tedarik zinciri ve lojistik: VeChain’in en bilinen kullanım alanı, tedarik zinciri yönetimi. Özellikle gıda ve perakende sektöründe şeffaflığı artırmak adına projeler gerçekleştirildi. Örneğin Walmart Çin, gıda kaynağını takip etmek için VeChainThor blockchaini tabanlı biz izlenebilrlik platformu kullanıyor. Bu sayede mağaza raflarındaki ürünlerin hangi çiftlikten geldiği, hangi koşullarda işlendiği gibi bilgilere tüketiciler kolaylıkla ulaşabiliyor.Otomotiv: VeChain, otomotiv alanına da değer sunuyor. Alman otomotiv üreticisi BMW ile gerçekleştirilen pilot proje kapsamında, araçların servis ve bakım kayıtları blockchain’e kazındı. Benzer bir şekilde, Renault ve Microsoft iş birliğiyle araç bakım ve yedek parça geçmişini izleyen bir sistem de geliştirildi.Lüks tüketim markaları: Sahte ürün sorunu, özellikle lüks tüketim sektöründe ciddi bir problem ve VeChain’in buna da bir çözümü var. LVMH gibi lüks marka gruplarıyla ortak projelerde, çantalardan şaraplara kadar çeşitli ürünlere NFC/RFID çipleri yerleştirdi. Tüketiciler, aldıkları ürünün üzerindeki kodu ya da çipi akıllı telefonlarıyla tarayarak ürünün orijinalliğini ve geçirdiği üretim süreçlerini doğrulayabiliyor. Örneğin, Givenchy veya H&M gibi markalar, VeChain altyapısını kullanarak ürünlerinin tedarik zincirini şeffaf hale getirip sahtecilikle mücadele ediyor.Sağlık ve ilaç sektörü: VeChain sağlık sektöründe de yenilikçi kullanım alanları buldu. İlaç devi Bayer’in Çin kolu ile birlikte geliştirilen bir proje ile klinik deney verilerinin takibi blockchain üzerinden yapıldı. Bu sistem, deney sürecindeki verilerin değişmeden kalmasını sağlıyor. Böylece, sağlık verilerinin manipülasyonunu önlüyor.Çevre ve sürdürülebilirlik: VeChain, sürdürülebilirlik odaklı projelerle de öne çıkıyor. VeChain ne işe yarar sorusunun bir cevabı da karbon ayak izi takibi ve çevresel verilerin yönetimi. DNV iş birliği ile hayata geçirilen Low Carbon Ecosystem projesi, şirketlerin karbon salınımını izliyor ve azaltmalarına yardımcı oluyor. Bu ekosistem kapsamında, çevre dostu davranışlar için kullanıcılar dijital karbon kredileriyle ödüllendirilerek karbon azaltımı teşvik ediliyor. Enerji sektöründe ise VeChain, Çin’de ENN Energy ve Shanghai Gas gibi şirketlerle birlikte LNG (sıvı doğal gaz) tedarik zincirinde kalite ve emisyon takibi yapan bir platform geliştirdi. VeChain ortaklıkları. Kaynak: Coin98 Genel olarak VeChain, çeşitli sektörlerde Web3 kurumsal uygulamalar geliştirmek için somut çözümler sunuyor. Gıda güvenliğinden otomotive, modadan sağlığa ve çevreye kadar uzanan bu geniş kullanım alanları, platformun gerçek dünyadaki geçerliliğini destekliyor. Bu da, diğer kripto para projelerinden farklı olarak VeChain’e gerçek ekonomik değer katıyor.Denetim şirketleriyle entegrasyonVeChain’in değerini artıran bir diğer önemli unsur, arkasındaki güçlü kurumsal ortaklık ağı ve bu ağın getirdiği güvenilirlik. Platformun kurulduğu günden bu yana hedefi, büyük şirketlerle ortaklıklar kurarak blockchain teknolojisini gerçek işletme sorunlarına uygulamaktı. Bugün geldiğimiz noktada VeChain, PwC, DNV, BMW, Walmart, Microsoft, Shanghai Gas, Bayer, Louis Vuitton gibi birbirinden farklı sektörlerden devlerle çalışma geçmişine sahip.Özellikle denetim ve danışmanlık şirketi PwC, VeChain’in büyümesinde kilit bir role sahip. PwC ile yapılan stratejik ortaklık sayesinde VeChain, PwC’nin Çin ve Güneydoğu Asya’daki geniş müşteri tabanına erişim imkânı buldu. Benzer şekilde, DNV gibi küresel bir sertifikasyon şirketinin VeChain ekosistemine katılımı, platformun kurumsal itibarı için büyük bir kazanç oldu. DNV, VeChain ağı üzerinde geliştirilen uygulamalara kendi denetim uzmanlığını entegre etti.Çift token modeli: VET & VTHOVeChain’in teknik ve ekonomik tasarımında öne çıkan bir özelliği, çift token modeli. Bu model, platformun sürekliliğini ve kullanımının sürdürülebilirliğini sağlamayı amaçlıyor. VeChain ekosisteminde iki tür kripto para var: VeChain Token (VET) ve VeThor Token (VTHO). Bu çift tasarım, “VET token nedir, VTO token nedir” sorularını da beraberinde getiriyor. VET ve VTHO. Kaynak: VechainInsider VET, VeChainThor blockchaininin ana tokenı ve ağ üzerindeki değer transferlerini temsil ediyor. VET, tıpkı diğer kripto paralar gibi alım-satım ve değer saklama amacıyla kullanılabiliyor. Ayrıca ağın yönetiminde oy hakkı sağlıyor. Öte yandan VTHO, VeChain ağının “enerji” tokenı olarak tanımlanabilir. Zira ağda VET tutulmasıyla üretilen ve işlem ücretlerini ödemekte kullanılan ikinci bir token VTHO. Oluşan VTHO, ağ üzerinde yapılacak işlemlerin gas (yakıt) ücretini karşılamak için kullanılıyor.Peki, VeChain neden bu çift tokenlı mekanizmayı seçti? Projeye göre bu çift token mekanizmasının getirdiği en büyük avantaj, işlem maliyetindeki istikrar ve öngörülebilirlik. Zira geleneksel tek tokenlı blockchainlerde (Ethereum gibi) aynı token hem değer saklama hem de işlem ücreti ödeme aracı. Dolayısıyla bu durum, token fiyatındaki dalgalanmalar sonucunda işlem maliyetini de volatil hale getiriyor. VeChain’de ise VET fiyatı piyasa koşullarına göre değişse de, VTHO üretimi ve tüketimi dengesi ile işlem ücretleri daha sabit tutulabiliyor. Bu, özellikle işletmeler için kritik bir özellik. Zira şirketler blockchain uygulamalarını kullanırken yüksek ve belirsiz işlem ücretleriyle karşılaşmak istemiyorlar. VeChain’in modeli de bu yüzden, kripto para piyasasında yaygın olan spekülatif volatilitenin işlem maliyetlerine yansımasını en aza indirerek kurumsal kullanıcılar için sürdürülebilirlik sunuyor.Ayrıca çift token sistemi, ağ katılımcılarını ödüllendirici bir yapıda. VET tutmak, yönetime katılım hakkı sağlamanın yanı sıra, pasif bir gelir gibi VTHO getirisi sağlıyor. Bu da uzun vadeli VET sahipliğini teşvik eder ve ağın güvenliğine katkıda bulunuyor. Nitekim VeChain, belirli miktarda VET’i uzun süre elinde tutan kullanıcılar için X-node adı verilen özel düğüm programları ile ekstra ödüller ve ayrıcalıklar sunuyor. Topluluk bağları da bu şekilde kuvvetleniyor.VeChain’in Kurucusu Kim?VeChain kurucusu kim? VeChain’in kurucusu ve arkasındaki vizyoner, Sunny Lu. 2015’te VeChain’i hayata geçiren Sunny Lu, proje ile özdeşleşmiş bir isim ve halen VeChain Foundation’ın CEO’su olarak ekosistemin büyümesine liderlik ediyor. Peki, Sunny Lu kimdir ve nasıl bir geçmişi var? Sunny Lu, teknoloji ve lüks perakende sektörlerinde (3M, Bacardi) derin bir deneyime sahip bir yönetici. Louis Vuitton Çin’de CIO (Chief Information Officer) pozisyonunda çalışmış olması, kariyerindeki en dikkat çekici noktalardan biri. Zira bu pozisyonda çalışmamış olsaydı, VeChain diye bir şey olmayabilirdi. Zira Louis Vuitton gibi bir lüks markada bilişim teknolojileri yöneticiliği yapan Lu, burada edindiği tecrübe ile blockchain fikrini harmanladı. Özellikle Louis Vuitton’da yürüttüğü ürün takip (track & trace) projeleri Lu’nun kariyerini şekillendirdi. Sunny Lu Lu, bu dönemde markanın ürünlerinin üretimden satış noktasına kadar takibini yapabilecek bir sistem geliştirdi, ancak bu takibin sadece şirket içinde kaldığını gördü. Bu deneyim, farklı şirketler ve sektörlere, güvene dayalı bir izlenebilirlik sağlama fikrini doğurdu. Sunny Lu, blockchain teknolojisinin bu ihtiyaca çözüm olabileceğine ilk kafa yormuş olan isimlerden. 2015 yılında Ethereum’un kurucusu Vitalik Buterin ile yaptığı bir görüşme sonrasında, akıllı kontratların gücünü keşfeden Lu, blockchain’i iş dünyasının hizmetine sunma fikrini netleştirdi.Hemen ardından VeChain projesini başlatan Sunny Lu, kurumsal odaklı bu blockchain platformunun hem teknik mimarisini oluşturdu hem de iş dünyasıyla köprüler kurmaya başladı. Bizyonu, blockchain ile işletmeler arasında bir köprü kurmaktı.Sunny Lu’nun kurucusu olduğu VeChain Foundation, projeyi yöneten ana kuruluş. 2017 yılında Singapur’da resmen kurulan Foundation (vakıf), kâr amacı gütmeyen bir yapıda organize edildi ve VeChain ekosisteminin gelişimini yürütmekle sorumlu. Sunny Lu, Foundation’ın başkanı olarak hem teknik geliştirmelere yön vermekte hem de dünya çapında ortaklık ve topluluk ilişkilerini yürütmekte. Vakıf bünyesinde oluşturulan Yürütme Komitesi ve danışma konseyleri, Sunny Lu’nun liderliğinde düzenli aralıklarla bir araya gelerek projenin yol haritasını belirlemekte.Sıkça Sorulan Sorular (SSS)Kurumsal alanda öne çıkan ve 10 yıllık geçmişiyle kripto para arenasında köklü sayılabilen projelerden olan VeChain hakkında birçok detayı ele aldık. Ancak, aklınızda kalan sorular varsa, aşağıdaki sıkça sorulan sorular ve cevaplarını inceleyebilirsiniz:VeChain nedir ve hangi sorunu çözüyor?: VeChain, özellikle tedarik zinciri izlenebilirliği başta olmak üzere kurumsal süreçlerde şeffaflık, veri güvenliği ve sahteciliğe karşı çözüm sunan bir blokzincir platformudur. Ürünlerin üretimden son kullanıcıya kadar olan yolculuğunu dijital olarak takip edilebilir hale getirir.Kurucusu kimdir ve geçmişi nedir?: VeChain’in kurucusu Sunny Lu’dur. Daha önce Louis Vuitton Çin’de CIO olarak çalışan Lu, lüks ürünlerde sahtecilikle mücadele deneyiminden yola çıkarak 2015’te VeChain’i kurmuştur. Kurumsal vizyona sahip bir teknoloji lideridir.VeChain nasıl çalışır, kimler kullanıyor?: VeChain, kendi blockchaini olan VeChainThor üzerinde çalışır ve Proof of Authority (PoA) konsensüs mekanizması kullanır. Şirketler ürünlerine yerleştirilen sensörler, QR kodlar veya NFC etiketleriyle bilgileri blockchaine kaydeder. DNV, PwC, BMW, Walmart China gibi büyük şirketler VeChain'i aktif olarak kullanmaktadır.VET ve VTHO farkı nedir?: VET, VeChain’in ana token’ıdır; değer transferi ve yönetişim işlemlerinde kullanılır. VTHO ise VET sahipleri tarafından otomatik olarak üretilir ve ağ üzerindeki işlemlerin ücretini (gas) ödemek için kullanılır. VET elde tutmak, pasif olarak VTHO kazandırır.VeChain’in avantajları nelerdir?: VeChain’in birçok avantajı var. Birkaçı şöyle: gerçek dünya sorunlarına odaklı olması, güçlü kurumsal iş birlikleri (BMW, PwC, DNV vb.), çift token modeliyle işlem maliyetlerinde istikrar, yüksek verimlilik ve düşük enerji tüketimi, denetim şirketleriyle entegre çalışan güvenilir altyapı. Tedarik zincirinin geleceği ve blokzincirin kurumsal alandaki yeri hakkında daha fazla bilgi için JR Kripto Rehber serimize göz atın.

Zilliqa (ZIL) Nedir?
Blockchain dünyası, hızla evrilen ve her geçen gün yeni projelerin ortaya çıktığı bir alan haline geldi. Ancak, bu hızla büyüyen sektörde birçok ağ, ölçeklenebilirlik ve işlem kapasitesi gibi temel zorluklarla karşı karşıya kalıyor. İşte bu noktada Zilliqa devreye giriyor. Zilliqa, sharding teknolojisi ile blockchainlerin en büyük sorunlarından biri olan işlem hızını ve ölçeklenebilirliği etkili bir şekilde çözmeyi vaat ediyor. Hem yüksek işlem kapasitesi hem de düşük maliyetli işlemler sunarak, merkeziyetsiz finans (DeFi), oyun, NFT ve Web3 alanlarında devrim yaratmayı hedefliyor. Peki, Zilliqa nasıl çalışır ve onu diğer blockchainlerden projelerinden ayıran özellikler nelerdir? Gelin, bu detaylı rehberde Zilliqa’yı inceleyelim!Zilliqa’nın Tanımı ve Ortaya ÇıkışıZilliqa’yı anlamak için önce tanımına ve ortaya çıkış sürecine bakmak gerekiyor. Zilliqa nedir? Zilliqa, sharding (parçalama) teknolojisini kullanarak ölçeklenebilirliği ve işlem verimliliğini artırmak üzere tasarlanmış, yenilikçi bir blockchain platformu. Bu yaklaşımı sayesinde Zilliqa ağı, shard adı verilen küçük parçalara bölünüyor, böylece işlemleri paralel biçimde (paralel işlem blockchain projesi olarak) gerçekleştirebiliyor. Bu şekilde Zilliqa, özellikle Ethereum gibi önceki nesil ağların ölçeklenebilirlik sınırlamalarına bir çözüm sunuyor. Platformun yerel kripto para birimi ZIL coin (ZIL token) olarak adlandırılıyor. ZIL coin özellikleri de ağ içi işlemlerde, akıllı kontrat işlemlerinde ve uygulamalarda kullanılması olarak gösteriliyor. Özetle, ZIL coin nedir sorusunun cevabını şöyle verebiliriz: Zilliqa blockchain’inin kendi kripto parası ve ağdaki tüm ekonomik işlemlerin merkezinde.Zilliqa projesinin ortaya çıkışı ise akademik bir temele dayanıyor. Singapur Ulusal Üniversitesi (NUS) bünyesinde yapılan araştırmalar sonucunda, 2017 yılında Zilliqa’nın konsepti geliştirilmeye başlandı. Bu araştırma ekibi, Bitcoin ve Ethereum gibi büyük blockchain’lerin karşılaştığı ölçeklenebilirlik sorununu çözmeyi hedefliyordu. 2017 yılında proje, geliştirme sürecinin ardından kısa sürede resmi olarak duyuruldu. Duyurunun ardından teknik raporu, yani whitepaper’ı yayımlandı. Devamında, çeşitli test ağı (testnet) sürümleriyle sistem olgunluğa ulaştı. Nihayet, 31 Ocak 2019 tarihinde Zilliqa ana ağı (mainnet) resmi olarak hayata geçirildi. Mainnet lansmanı, sharding tekniğinin teoriden pratiğe geçirilmesinde adeta bir dönüm noktası oldu. Üstelik Ethereum üzerinde ERC-20 token olarak kullanıma başlayan ZIL’ler, kendi blockchainleri üzerinden yerel tokenlara dönüştürüldü – token swap gerçekleştirildi. Bu sayede ağ, tamamen bağımsız hale geldi.Peki, Zilliqa ağı nasıl çalışır? Bu sorunun cevabı, platformun mimarisinde yatıyor. Zilliqa, ağını birden fazla shard’a bölerek her birinin işlemleri diğerlerinden bağımsız, paralel bir şekilde yürütmesini sağlar. Peki, sharding nedir tam olarak? Kısaca anlatmak gerekirse, bir blockchain ağının iş yükünü paylaşmak için daha küçük parçalara ayrılması anlamına geliyor. Zilliqa, bu sayede, ağa katılan düğüm (node) sayısı arttıkça işlem kapasitesini doğrusal bir şekilde ölçekleyebiliyor. Güvenlik ve doğruluk için ise Zilliqa, hibrit bir konsensüs mekanizması kullanıyor. Bitcoin’de de kullanılan madencilik esaslı Proof of Work (PoW) algoritması sınırlı bir şekilde, yalnızca düğümlerin kimlik ve shard atamasını yapmak için kullanılıyor. Sonrasında ise Bizans Hata Toleransı (pBFT) protokolü ile her bir shard içinde işlemlerin onayı gerçekleştiriliyor. Zilliqa’nın sharding mekanizması. Kaynak: Zilliqa Bu hibrit tasarım, enerji verimliliğini artırıyor. Zira Bitcoin ve diğer PoW coin’lerinde yapılan madencilik süreci, enerji tüketimi ile olumsuz eleştiriler alıyor. Ancak Zilliqa, enerji tasarrufu yaparak sadece PoW mekanizmasını kullanmıyor. Ayrıca bu hibrit tasarımı, ağı saldırılara karşı güvence altına alıyor. Tüm bunlara ek olarak, “finality”i, yani işlemlerin tek blok içinde kesinleşmesi özelliğini mümkün kılıyor.Zilliqa aynı zamanda akıllı kontrat desteğine sahip ve kontrat güvenliğini sağlamak adına Scilla adında kendi geliştirdiği özel bir programlama dilini kullanıyor. Scilla, akıllı sözleşme açıklarını en aza indiren güvenli (safe-by-design) bir dil olarak platformun teknik altyapısının önemli bir parçası.Zilliqa’nın Tarihçesi: Önemli Dönüm NoktalarıZilliqa, göreceli olarak eski bir token, dolayısıyla gelişim sürecinde birçok önemli dönüm noktası yaşadı. Bu süreç, hem teknik hem de ekosistem açısından kritik değişikliklerle dolu. Bu nedenle, Zilliqa’nın tarihini anlamak, projenin gelişimini ve hedeflerine nasıl ulaştığını görmek adına oldukça önemli. Gelin, Zilliqa’nın tüm tarihindeki önemli anları ve kilometre taşlarını inceleyelim ve bu yolculuğun nasıl şekillendiğini daha yakından keşfedelim…2017-2019: Projenin geliştirme aşamalarıZilliqa projesi, 2017’nin Haziran ayında duyuruldu ve geliştirme ekibi resmen çalışmalara başladı. 2018 yılı boyunca çeşitli testnet sürümleri yayınlanarak platformun performansı ve güvenliği sınandı. Ardından, 31 Ocak 2019 tarihinde Zilliqa ana ağı başarıyla başlatıldı. Bu lansman ile Zilliqa, sharding kullanan halka açık ilk blockchain olarak kendi mainnetine kavuşmuş oldu. Ethereum blockchaininde geçici olarak ERC-20 formatında dağıtılmış olan ZIL tokenlar, bu tarihten sonra Zilliqa ağının yerel coini olarak kullanıcıların kendi cüzdanlarında ve ağ üzerinde kullanılmaya başladı.2020: Ağa, birçok yeni özellik geldiZilliqa ağı 2020 yılında önemli adımlar attı ve ekosistem hızla büyüdü. 2020’nin Ekim ayında Zilliqa, zincir üstü (on-chain) ve non-custodial staking özelliğini mainnet üzerinde kullanıma açtı. 14 Ekim 2020 itibarıyla kullanıcılar ilk kez ZIL token’larını kilitleyerek staking yapabildiler ve sadece birkaç saat içinde 1 milyar adedin üzerinde ZIL stake edildi. Yine Ekim ayında, Zilliqa üzerindeki ilk merkeziyetsiz borsa (DEX) olan ZilSwap platformu 5 Ekim 2020’de faaliyete geçti. Bu DEX, Zilliqa’nın merkeziyetsiz finans (DeFi) alanına girişini simgeleyen önemli bir adım olarak akıllarda kaldı. ZilSwap Staking mekanizmasının devreye girmesiyle uzun vadeli destekçilere ödül olarak verilecek bir yönetişim tokenı olan gZIL (governance/yönetişim ZIL) tanıtıldı. Her 1000 ZIL’lik staking ödülü kazandırdığında 1 gZIL üretilmesi kuralı konarak, katılımcıların ağ yönetimine dahil olması teşvik edildi. Ekim 2020 sonunda dolaşımdaki ZIL’lerin %25’inden fazlası başarılı bir şekilde stake edilmişti. Yani 2020 dönemi, Zilliqa’nın ağ güvenliği ve topluluk katılımı açısından olgunlaştığı ve aynı zamanda DeFi ekosistemine ilk adımlarını attığı zamanı işaret ediyor diyebiliriz.2021: NFT adımı atıldıZilliqa ekosistemi, 2021 yılında merkeziyetsiz finansın ötesine geçti. O yıllarda popülerleşen non-fungible token (NFT) ve dijital içerik alanlarında da gelişme gösterdi. Eylül 2021’de Zilliqa, ZilSwap platformu üzerinde bir NFT pazaryeri açmak için kolları sıvadı. Switcheo Labs ortaklığıyla hayata geçirilen bu NFT platformunun duyurusu ile birlikte “The Bear Market” adlı 10.000 adetlik özel bir NFT koleksiyonu Zilliqa topluluğuna sunuldu. Kaynak: Thebear.market Bu koleksiyon, piyasaya çıktığı ilk 24 saat içerisinde 1 milyon dolar üzerinde satış başarısı elde ederek Zilliqa üzerindeki NFT ekosisteminin aslında büyük bir potansiyeli olduğunu gösterdi. NFT pazaryerinin devreye girmesi, Zilliqa ağını yalnızca DeFi değil aynı zamanda sanat ve dijital koleksiyonlar açısından da önemli bir oyuncu haline getirmeye başladı.2022: Metaverse alanına giriş2022 yılının başlarında Zilliqa, metaverse alanına iddialı bir giriş yaptı. Ocak 2022’de duyurulan Metapolis, Zilliqa tarafından geliştirilen ve “metaverse-as-a-service” olarak tanımlanan kapsamlı bir XR (Extended Reality) metaverse platformu olarak gündeme geldi. Metapolis, Zilliqa’nın ölçeklenebilir ve güvenli blockchain altyapısı üzerine kurularak markalar, içerik üreticileri ve kullanıcılar için özelleştirilebilir sanal “şehirler” ve dijital deneyimler sunmayı hedefledi.Bu adım, Zilliqa’yı Web3 dünyasında oyun ve eğlence odaklı bir platform olarak da konumlandırdı. Nitekim Eylül 2022’de Zilliqa, blockchain tabanlı oyun sektörüne yönelik kendi Web3 oyun konsolu projesini duyurdu. Bu özel oyun konsolu, entegre kripto cüzdanı ve madencilik yazılımı ile oyuncuların oyun oynarken ZIL token madenciliği yapıp kazanç elde etmelerini sağlamayı amaçlayan yenilikçi bir cihaz.2023: Zilliqa 2.0 planı duyurulduZilliqa ağı, 2023 yılında önemli güncellemeler ve kurumsal iş birlikleri ile gündeme geldi. Eylül 2023’te Zilliqa ekibi, Zilliqa 2.0 adını verdikleri büyük bir protokol yükseltme planını açıkladı. Bu güncelleme kapsamında ağın performansını ve işlevselliğini artırmak için konsensüs algoritmasının hızlandırılması, sharding kapasitesinin geliştirilmesi ve Ethereum Virtual Machine (EVM) uyumluluğunun getirilmesi hedeflendi. Zilliqa 2.0’ın, mevcut ekosistemin yeni sürüme sorunsuz geçebilmesi için geriye dönük uyumluluğu koruyacak şekilde tasarlandığı belirtilmekte. Ayrıca EVM tabanlı akıllı kontratların Zilliqa üzerinde çalışabilmesine imkân tanıyor.Aynı yıl, Zilliqa önemli stratejik ortaklıklara imza attı. Özellikle Google Cloud ile yapılan iş birliği dikkat çekti. Eylül 2023’te duyurulan ortaklık ile Zilliqa, Google’ın bulut altyapısını kullanarak ağın ölçeklenebilirliğini ve dayanıklılığını artırmak üzere anlaşmaya vardı. Bu sayede Zilliqa, kurumsal seviyede blockchain çözümleri sunan projeler arasına katıldı ve farklı sektörlere entegre olabileceğini kanıtladı.Ayrıca 2023’te Zilliqa, şirket yapısını Zilliqa Group adı altında yeniledi. Zilliqa Research’ten evrilen bu yapı ile farklı alt kuruluşlar aracılığıyla Web3 ve blockchain uygulamalarını geliştirmeye odaklı bir ekosistem şirketi haline gelme amacını açıkladı.Zilliqa Neden Değerli?Zilliqa'nın değeri, teknik altyapısı dışında, uygulama alanları ve sağladığı fırsatlarla da ortaya çıkıyor. Genel olarak güvenli akıllı kontratlar, DeFi, NFT ekosistemi ve Web3 altyapısı ile pek çok sektörde kullanım alanı bulunuyor. Gelin, Zilliqa'nın neden bu kadar değerli olduğunu daha ayrıntılı bir şekilde inceleyelim...Ölçeklenebilirlik ve yüksek performansZilliqa’nın en büyük avantajlarından biri, yüksek ölçeklenebilirlik ve işlem kapasitesi (TPS) sunabilmesi. Sharding mimarisi sayesinde teorik olarak ağa katılan her ek düğüm ile ağın işlem gücü artıyor. Nitekim, test ortamında 6 shard (yaklaşık 3600 düğüm) ile yapılan denemelerde saniyede yaklaşık 2828 işlem (TPS) gerçekleştirilmesiyle ağın ölçek yeteneği ortada. 6 shard ile yapılan deneme. Kaynak: Zilliqa Bu değeri Bitcoin’in 7 TPS ve Ethereum’un 15 TPS’lik kapasitesiyle karşılaştırırsak, Zilliqa’nın gücü ortaya çıkıyor. Dolayısıyla Zilliqa, artan işlem taleplerini ağ tıkanıklığı yaşamadan karşılayabilecek şekilde tasarlandı. Ağ büyüdükçe Zilliqa TPS kapasitesi de doğrusal biçimde artmaya devam edebilir. Dolayısıyla büyük ölçekli merkeziyetsiz uygulamalar Zilliqa üzerinde verimli bir şekilde çalışabilir.Ayrıca Zilliqa’nın finality özelliği sayesinde işlemler tek bir blok içinde kesinleşiyor. Yani Bitcoin veya Ethereum’da olduğu gibi, birden çok blok onayı beklemek gerekmiyor. Yüksek verimliliğin bir yan sonucu olarak işlem ücretleri de son derece düşük: Ağ üzerinde ücretler düşük kaldığı için mikro ödemeler bile ekonomik olarak gerçekleştirilebilir durumda. Bu kombinasyon, Zilliqa’yı hem kullanıcılar hem de geliştiriciler için cazip kılan temel performans özelliklerini sağlıyor.Güvenlik ve akıllı kontratlarZilliqa, ölçeklenebilirliği artırırken güvenlikten ödün vermemek adına özel bir akıllı kontrat dili oluşturdu. Scilla dili, Zilliqa tarafından geliştirilmiş ve güvenli kod yazımını teşvik edecek şekilde tasarlanmış. Bu dil, diğer platformlardaki kontrat dillerinde sıkça görülen yeniden giriş (reentrancy) gibi problemleri en aza indirecek bir yapıda. Scilla, fonksiyonel programlama paradigmasını kullanıyor ve formel bir doğrulanabilirlik imkânı sunuyor. Bu sayede, akıllı kontratların davranışı daha öngörülebilir ve denetlenebilir hale geliyor. Zilliqa üzerinde geliştirilen dApp’ler, DeFi protokolleri veya NFT akıllı kontratları Scilla sayesinde daha güvenli bir ortamda çalışıyor. Scilla dili. Kaynak: Bibek Poudel/Medium Güvenlik odaklı bu tasarım, milyarlarca dolarlık varlığı yöneten akıllı kontratlar için, kritik bir şekilde önemli. Zilliqa’nın safe-by-design kontrat yaklaşımı, bu açıdan değer taşıyor. Zira bu kontratın platformun itibarını güçlendirdiği ve kullanıcı fonlarını koruyan önemli bir değer olduğu düşünülmekte.Ekosistem ve kullanım alanlarının genişliğiZilliqa, geniş kapsamlı bir Web3 altyapı ağı olarak finans, oyun, dijital sanat gibi birçok alanda projelere ev sahipliği yapıyor. Özellikle DeFi tarafında, Zilliqa üzerinde geliştirilen protokoller dikkat çekiyor. Örnek verirsek, ZilSwap DEX sayesinde kullanıcılar Zilliqa ağındaki tokenları arasında otomatik piyasa yapıcı (AMM) modeliyle al-sat işlemleri gerçekleştirebiliyor ve likidite havuzlarına katkı sağlayabiliyor. NFT ekosisteminde de Zilliqa aktif rol oynuyor: Zilliqa NFT pazaryeri platformları, sanatçıların ve koleksiyoncuların NFT basmasını, alıp satmasını olanaklı kılıyor. Yüksek işlem hızı ve düşük maliyet, bu tür NFT ve oyun uygulamalarının Zilliqa üzerinde sorunsuz çalışmasını sağlıyor.ZIL token kullanım alanı da bu bağlamda oldukça çeşitli: Ağ üzerindeki işlem ücretlerinin ödenmesi, merkeziyetsiz uygulamalarda değer aktarımı, NFT pazaryeri işlemleri, likidite sağlama ve benzeri işlemlerde ZIL, aktif olarak kullanılıyor. Örneğin ZIL ile NFT satın almak, DEX üzerinde likidite sağlamak veya merkeziyetsiz uygulamalarda hizmet bedeli ödemek mümkün.Zilliqa, gerçek dünya ile de entegrasyonlar kuruyor. 2020’de ZIL, seyahat rezervasyon platformu Travala’nın ödeme seçenekleri arasına eklendi ve kullanıcılar 3 milyonun üzerinde otel ve uçuşu ZIL ile rezerve edebilir hale geldi. Staking ve topluluk katılımıZilliqa staking, ZIL token sahiplerine hem ağ güvenliğine katkıda bulunma hem de pasif gelir elde etme olanağı sağlayan bir mekanizma. Kullanıcılar, ellerindeki ZIL coin’lerini Zilliqa’nın doğrulayıcı düğümlerine (Staked Seed Node) kilitleyerek ağın konsensüs sürecine dahil olabiliyor. Bu sayede ağı güvence altına almaya yardımcı olurken, karşılığında düzenli aralıklarla ZIL ödülleri kazanıyorlar. Staking getirileri, katılım oranına göre değişmekle birlikte yaklaşık yıllık yüzde 6 seviyesinde bir kazanç sağlayacak şekilde tasarlandı. Zilliqa'da staking süreci. Kaynak: Zilliqa Daha önce de bahsettiğimiz üzere Zilliqa, staking sistemini Ekim 2020’de devreye alırken ağ yönetimine katılımı teşvik etmek amacıyla gZIL adlı bir yönetişim token’ını da tanıttı. gZIL, yalnızca ilk bir yıl boyunca stake ödülleriyle birlikte dağıtılan ve uzun vadeli token sahiplerine sunulan bir token. gZIL sahipleri, Zilliqa protokolü ile ilgili önerilerde bulunma ve oylamalara katılma hakkına sahip olarak ağın geleceğinde söz sahibi olurlar.Zilliqa’nın Kurucusu Kim?Zilliqa kurucusu kim? Zilliqa, tek bir kişi tarafından değil bir ekip tarafından kurulmuş bir proje. 2017 yılında bir araya gelen bu kurucu ekip, blockchain teknolojisini ölçeklenebilir hale getirme vizyonunu paylaşıyordu. Zilliqa projesinin kurucu ortakları arasında kriptografi araştırmacısı Amrit Kumar, bilgisayar bilimci Dr. Prateek Saxena, yazılım mühendisi Dr. Xinshu Dong, finans sektörü uzmanı Juzar Motiwalla ve girişimci Max Kantelia bulunmakta.Bu isimler, akademi ve endüstri deneyimlerini birleştirerek Zilliqa’nın temellerini attı. Örneğin Dr. Prateek Saxena, NUS’ta blockchain üzerine akademik çalışmalarıyla tanınırken; Amrit Kumar güvenlik ve kriptografi alanındaki uzmanlığını projeye taşıdı. İlk CEO olarak Xinshu Dong görev yaptı ve platformun teknik gelişimine liderlik etti.Bunların arasında özellikle Amrit Kumar, en bilinen kurucu üye. Peki Amrit Kumar kimdir? Amrit Kumar, Zilliqa projesinin önde gelen kurucu ortaklarından biri ve platformun uzun süre başkanı ve baş bilim sorumlusu olarak görev yaptı. Kriptografi alanında doktora derecesine sahip olan Kumar, Zilliqa’yı kurmadan önce Singapur Ulusal Üniversitesi’nde (NUS) araştırmacı olarak çalıştı ve blockchain özelinde sharding nedir sorusuna dair akademik çözümler üzerinde uzmanlaştı.NUS’ta danışmanı Dr. Prateek Saxena ile birlikte, teorik sharding konseptinin ticari bir blockchain ağına dönüşmesi sürecinde kritik rol oynadı. Amrit Kumar, Zilliqa’nın kuruluşundan ekosistemin büyümesine dek pek çok aşamada projeyi yönlendirdi. 2021 yılı sonunda Zilliqa’daki aktif görevlerinden ayrıldıktan sonra da blockchain dünyasında farklı girişimlerle çalışmalarına devam etmekte.Sıkça Sorulan Sorular (SSS)Aşağıda, Zilliqa hakkında sıkça sorulan bazı sorular ve cevaplarını bulabilirsiniz:Zilliqa nedir ve nasıl çalışır?: Zilliqa, sharding teknolojisini kullanan ve bu sayede yüksek ölçeklenebilirlik sunabilen bir blockchain platformudur. Sharding, ağı küçük parçalara bölerek her bir shard'ın bağımsız olarak işlem yapmasını sağlar, böylece ağın işlem kapasitesi ve hızı artar. Zilliqa, paralel işlem yapabilen mimarisiyle saniyede binlerce işlemi destekleyebilir.ZIL coin ne işe yarar?: ZIL, Zilliqa ağının yerel token'ıdır ve ağ üzerindeki işlemleri ödeme yapmak, staking ve yönetişim gibi farklı işlevlerde kullanılır. Ayrıca ZIL token ne işe yarar sorusuna şöyle de cevap verilebilir: DeFi uygulamaları ve NFT pazaryerleri gibi merkeziyetsiz platformlarda işlem yapmak için de kullanılır.Sharding teknolojisi Zilliqa’da nasıl uygulanıyor?: Zilliqa, sharding teknolojisini kullanarak ağa katılan her ek düğümle işlem kapasitesini artırır. Sharding, ağdaki işlemleri küçük parçalara (shard'lara) böler ve her shard kendi başına işlemleri paralel olarak gerçekleştirir. Bu yöntem, Zilliqa'nın çok daha yüksek işlem hızı ve ölçeklenebilirlik sunmasına olanak tanır.Zilliqa staking nasıl yapılır?: Zilliqa staking, ZIL token sahiplerinin token’larını ağ doğrulayıcılarına kilitleyerek ağ güvenliğine katkıda bulunmaları ve buna karşılık ödül kazanmalarını sağlar. Kullanıcılar ZIL token'larını Zilliqa doğrulayıcı düğümlerine (Staked Seed Node) yatırarak yıllık %6 civarında staking getirisi elde edebilirler. Staking, ağın konsensüs mekanizmasına katılım sağlamaya ve Zilliqa'nın güvenliğini artırmaya yardımcı olur.Scilla dili nedir, neden farklı?: Scilla, Zilliqa tarafından geliştirilen, güvenli akıllı kontratlar yazmak için kullanılan bir programlama dilidir. Diğer akıllı kontrat dillerinden farklı olarak, Scilla fonksiyonel programlama paradigmasını kullanır ve formel doğrulama (formal verification) imkanı sunar. Bu özellik, kontratların davranışlarını daha güvenilir ve hatasız hale getirir, böylece olası güvenlik açıkları (örneğin, yeniden giriş saldırıları) en aza indirilir. Yüksek işlem gücüne sahip Layer-1 projeleri arasında öne çıkan Zilliqa’yı ve ZIL token kullanımını öğrenmek için JR Kripto Rehber serimizi takip edin

Chiliz (CHZ) Nedir?
Spor ile kriptoyu birleştirmeyi hiç düşündünüz mü? Bir futbol maçı izlerken, tribünleri sallayan taraftarların tezahürat yapmanın yanı sıra kulübün geleceğiyle ilgili kararlar verdiği bir dünyayı hayal edin… İşte Chiliz tam olarak bunu mümkün kılıyor. Chiliz (CHZ), spor ve eğlence dünyasında taraftar etkileşimini blockchain ile artırmayı hedefleyen bir kripto para platformu. 2018 yılında Alexandre Dreyfus tarafından kurulan Chiliz, taraftarların spor kulüpleriyle daha etkileşimli bir şekilde bağlantı kurmalarını sağlayan bir ekosistem sunuyor. Proje, Socios.com platformuyla entegre çalışarak taraftarlara, sevdikleri takımlarının karar süreçlerine katılma şansı sunuyor. Ayrıca taraftarların kripto paralar üzerinden ödüller kazanmasına fırsat veriyor. Yani Chiliz, oldukça yenilikçi bir yaklaşım sunuyor: Geleneksel taraftarlık deneyimini dijitalleştirdiğini söyleyebiliriz. Zira “taraftar token” kavramını kripto para sözlüğüne ekledi ve bu alandaki dev isimlerden olmaya devam ediyor. Bunların yanı sıra, spor kulüplerine de yeni gelir modeli yaratmış durumda. Bu rehberde, Chiliz’in ne olduğunu, nasıl çalıştığını ve spor endüstrisinde nasıl bir devrim yarattığını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.Chiliz’in Tanımı ve Ortaya ÇıkışıChiliz (CHZ), spor ve e-spor odaklı bir blockchain platformu ve CHZ isimli kripto para biriminin arkasındaki isim. Peki, Chiliz ne işe yarar? Platform, genellikle taraftarların özel taraftar tokenleri aracılığıyla favori takımlarıyla etkileşim kurmasını sağlıyor. Esasen taraftarların token satın alabileceği, takım kararlarını etkileyebileceği ve ödüller kazanabileceği, takımların ise taraftar kitlelerinden yeni yollarla para kazanabileceği bir platform. Kısaca söylemek gerekirse Chiliz nedir sorusunun cevabı, “taraftarlara kulüplerine daha aktif katılım imkânı veren bir blockchain ağı”. Bu ağ, Socios.com adlı taraftar platformunun altyapısını oluşturuyor. Chiliz’in temelleri ise 2018 yılında, Alexandre Dreyfus tarafından atıldı. CHZ tokenı da aynı yılın Şubat ayında piyasalara girdi. Malta merkezli Mediarex şirketi altında geliştirilen Ciliz, spor kulüplerinin taraftarlarına kripto paralar sunarak etkileşimi bambaşka bir boyuta taşıdı.Chiliz’in ortaya çıkış amacı, taraftarlar ile spor kulüpleri arasındaki etkileşimi çift yönlü hale getirmek. Klasik yöntemlere bakıldığında, taraftarlar genellikle pasif bir tüketici konumunda kalıyor. Ancak Chiliz sayesinde kulüpler taraftar tokenları çıkararak taraftarlara belirli konularda söz hakkı tanıyor. Peki, taraftar token nedir? Taraftar token (fan token), bir spor kulübünün veya organizasyonun kendi markasıyla çıkardığı dijital, yardımcı (utility) tokenlardır. Bu tokenlar, taraftarlara kulüplerin karar alma süreçlerine katılma imkânı verir, aynı zamanda çeşitli ayrıcalıklar sunar.Örneğin bir taraftar token sahibi, Socios uygulaması üzerinden takımının forma tasarımı, stadyum müziği veya ödül törenleri gibi konularda oy kullanabilir. Taraftar token’ları Chiliz blockchain’i üzerinde üretiliyor. Socios com nedir sorusunun cevabını da bunlar oluşturuyor: Socios, Chiliz altyapısını kullanarak taraftarlara anketler ve oylamalar sunan, token alım-satımı ve ödülleri mümkün kılan bir platform. Socios.com uygulaması. Kaynak: Socios Diğer yandan, Chiliz platformunun yardımcı tokenı CHZ olarak adlandırılıyor. CHZ coin nedir diye bakarsak, aslında direkt olarak Chiliz ağının yerel kripto parası olduğunu görüyoruz. CHZ, Ethereum ağıyla uyumlu şekilde üretildi ve dolayısıyla başlangıçta ERC-20 standardında çıktı. Socios.com uygulamasında taraftar tokenları satın almak için de kullanılan para birimi CHZ. Yani bir taraftar, desteklediği kulübün tokenını edinmek istediğinde önce borsalardan veya Socios uygulamasından CHZ satın alıyor. Ardından bu CHZ’leri kullanarak örneğin bir FC Barcelona veya Juventus fan token’ı alabilir. Özetle Chiliz ne işe yarar derseniz: Chiliz; kulüpler ile taraftarlar arasında köprü kurarak, taraftarlara blockchain tabanlı söz hakkı ve ödüller sunan yenilikçi bir ekosistem oluşturur.Chiliz’in Tarihçesi: Önemli Dönüm NoktalarıChiliz, Bitcoin veya Ethereum kadar eski bir kripto para olmasa da, blockchain alanına kattıklarıyla oldukça itibarlı bir platform. Görece kısa geçmişine rağmen, gerek spor gerekse kripto para dünyasında hızlı bir büyüme yaşadı. Chiliz tarihi için önemli dönüm noktaları, aşağıdaki gibi:2018 – Kuruluş ve CHZ token lansmanıChiliz projesi 2018 yılında hayata geçirildi ve aynı yıl CHZ token ilk kez piyasaya çıktı. Alexandre Dreyfus ve ekibi, Şubat 2018’de CHZ’yi çıkararak projeyi duyurdular. Chiliz, kuruluş aşamasında büyük yatırımcıların dikkatini çekti; örneğin 2018 ortalarında Binance gibi sektör devlerinin de katıldığı özel bir satış ile yaklaşık 65 milyon dolarlık fon toplandı. Bu fon, dünyanın ilk büyük çaplı taraftar etkileşimi platformu olan Socios.com’un gelişimine aktarıldı. Socios uygulaması, taraftarların token satın alıp oy kullanabilecekleri bir ortam olarak tasarlandı. İlk versiyonunun geliştirme süreci, 2018 sonu ila 2019 başında hız kazandı.2019 – Socios uygulamasının çıkışı ve ilk fan tokenların piyasaya girmesi2019 yılı, Chiliz ve Socios ekosistemi için adeta bir dönüm noktası oldu. 2019’da Socios uygulaması özellikleri ile birlikte kullanıma sunuldu. Uygulama, kullanıcılara mobil cihazlar üzerinden CHZ ile taraftar token alım-satımı, kulüp anketlerine katılım ve token cüzdanı yönetimi gibi olanaklar tanıdı. Üstelik, Socios’un ilk büyük ortaklıkları da bu dönemde duyuruldu. Dünyanın ilk resmi fan tokenları 2019’un sonunda görücüye çıktı: İtalyan kulübü Juventus ve Fransız kulübü Paris Saint-Germain (PSG) kendi taraftar token’larını çıkaran ilk takımlar oldular.Juventus fan token (JUV) ve PSG fan token (PSG) lansmanları, geleneksel spor dünyasının blockchain’i tanımasına olanak sağladığı için önemli anlar olarak kayda geçti. Bu token’lar sayesinde söz konusu kulüplerin taraftarları, kulüp marş seçimi gibi bazı konularda oy kullanmaya başladılar. Socios uygulamasının temel özelliklerinden biri olan anket ve oylama fonksiyonu, ilk kez Juventus ve PSG’nin anketlerinde gerçek kullanım alanı buldu.Ayrıca 2019’da Socios üzerinden token ticareti ve kulüp bazında yarışmalar başladı. Uygulama için quiz’ler ile token kazanma gibi ödüllü etkileşim araçları da devreye girdi. Bu gelişmeler, o sıralar sıkça duyulan “Socios.com nedir?” sorusunu soran kitleye uygulamanın somut bir şekilde tanıtılmasını sağladı. Ayrıca taraftar katılım uygulamaları kategorisinde bir ilke imza atıldı.2020 – Büyük kulüplerle anlaşmalar2020 yılında Chiliz, futbol dünyasında ses getiren birçok anlaşmaya imza attı. Özellikle Avrupa’nın dev kulüpleri birer birer Socios platformuna katıldı. FC Barcelona, Şubat 2020’de Chiliz ile anlaşarak $BAR adlı taraftar token’ını duyurdu. Barcelona fan token’ı çıkışıyla beraber taraftarlar için 600 bin adet token ön satışa sunuldu ve bu satış sadece birkaç saatte tükenerek kulübe yaklaşık 1.2 milyon euro gelir sağladı. Bu başarı, fan token örnekleri arasında en dikkat çekicilerden biri oldu ve diğer kulüplere de örnek teşkil etti.2020 içinde Atletico Madrid, AS Roma, ülkemizden Galatasaray gibi kulüpler de Socios iş birliklerini duyurarak kendi fan token’larını piyasaya sürdüler. Özellikle Galatasaray, Socios ile anlaşan ilk Türk kulübü olarak $GAL token’ını çıkarıp Türkiye’de de geniş bir kitleye bu konsepti tanıttı. Aynı dönemde e-spor takımları ve UFC gibi farklı spor organizasyonları da Chiliz ekosistemine katılmaya başladı.2021 - Genişleme ve ana akım tanınırlık2021 yılı, fan token konseptinin ana akımda daha fazla görünürlük kazandığı bir dönem oldu. Chiliz, 2021’de İtalya, İngiltere, İspanya ve hatta Amerika’daki spor organizasyonlarıyla yeni ortaklıklar kurdu. Manchester City, Inter Milan, Arsenal, Everton gibi İngiliz ve Avrupa kulüpleri Socios’a katılarak kendi token’larını çıkardılar. Chiliz, spor endüstrisinde bir alternatif gelir modeli olarak daha çok kabul görmeye başladı. Zira 2020’de başlayan COVID-19 pandemisi nedeniyle kulüplerin stadyum gelirleri azalmıştı. Dolayısıyla Chiliz aracılığıyla yapılan fan token satışlarından önemli gelir elde ettiler. Örneğin İtalya’nın köklü kulübü AC Milan, 2021 başında gerçekleşen ACM fan token arzından 6 milyon doların üzerinde gelir elde etmeyi başardı.Ayrıca 2021’de Socios, geleneksel spor etkinliklerinde de boy gösterdi: Chiliz/Socios markası, o yıl ilk kez Ballon d’Or (Dünyada Yılın Futbolcusu ödülü) töreninin sponsorları arasına girdi. Yani global ölçekte tanınırlığını epey bir artırdı. Yine aynı yıl, dünyaca ünlü futbolcu Lionel Messi’nin PSG’ye transferinde, “hoş geldin paketi”nin bir parçası olarak kendisine PSG fan token’ları verildiği duyuruldu.2022 – Ekosistem olgunlaştı2022 yılına gelindiğinde Chiliz ekosistemi oldukça büyümüştü. Socios platformunda futbolun yanı sıra basketbol, Amerikan futbolu, espor gibi alanlardan da birçok partner bulunuyordu. Toplam taraftar token sayısı 50’yi aşmış, spor kulüpleri blockchain teknolojisine adapte olma konusunda önemli mesafe kat etmişti. Bir Reuters haberine göre, 2022 başı itibarıyla tüm fan token piyasasının toplam değeri yaklaşık 300 milyon dolar seviyesine ulaşmıştı. Bu dönemde Socios’un Formula 1 takımları ve bazı NBA takımlarıyla da anlaşmalara yöneldiği görüldü. Fan token’ların popülerliği büyük spor etkinlikleriyle birlikte artıp azalan bir seyir izledi. Örneğin 2022 FIFA Dünya Kupası sırasında takımların token’larında hacim ve fiyat dalgalanmaları yaşandı. Ancak genel olarak kulüpler ve taraftarlar arasındaki dijital etkileşim normalleşmeye başladı. PSG, Barcelona, Juventus fan token projelerinin başarısı, diğer takımların da benzer adımlar atmasının önünü açtı. 2022 sonunda Chiliz, teknolojik altyapısını bir adım ileriye taşıyacak büyük bir güncellemenin hazırlığını tamamlamıştı.2023/2024 – Chiliz Chain 2.0 ve NFT desteğiChiliz, 2023 yılını kendi blockchain ağını geliştirme kararıyla karşıladı. Chiliz Chain 2.0 adı verilen bu yeni ağ, 2022’nin son aylarında duyuruldu. Chiliz’in mevcut sisteminin üzerine, bağımsız bir layer-1 (katman-1) blockchain olarak inşa edildi. Öncesinde CHZ ve taraftar token’lar Ethereum ağı üzerinde çalışırken, artık Chiliz Chain 2.0 ile Chiliz tamamen kendi blockchain’ine kavuştu. Bu geçiş, Chiliz Chain 2.0 geçişi olarak anılırken, beraberinde birçok yenilik getirdi. Yeni zincir, Ethereum Virtual Machine (EVM) uyumlu olarak tasarlandığı için geliştiricilerin alışık olduğu akıllı kontratları Chiliz ağı üzerinde de kullanabilmesini sağladı.NFT destekli özellikler de bu dönemde Chiliz ekosistemine eklendi: Artık spor kulüpleri ve uygulama geliştiricileri Chiliz Chain 2.0 üzerinde NFT formatında biletler, dijital koleksiyonlar ve hatıra ürünleri üretebilir hale geldi. Hatta Chiliz, bazı spor etkinliklerinde NFT bilet denemelerine başladı (NFT biletleri, 2025’in Mayıs ayı itibariyle aktif hale geldi, Güney Kore’nin KLPGA Şampiyonası’nda kullanıldı). Ayrıca, taraftarların tribünde katılımını belgeleyen dijital koleksiyonlar (POAP – Katılım Kanıtı Protokolü) dağıtacağını duyurdu (bunun örneği Singapur’daki TOKEN2049 etkinliğinde veya Korea Blockchain Week 2024 etkinliğinde görülebiliyor).Chiliz Chain 2.0’ın en önemli getirilenden biri de ağın güvenliği ve işlemlerine katkı sunan kullanıcılara ödül verilmesi oldu. Zira 2023 yılında CHZ staking adı verilen mekanizma devreye alındı: Artık CHZ token sahipleri, token’larını Chiliz zincirinin doğrulayıcı düğümlerine (node’lara) kilitleyerek ağ güvenliğine katkıda bulunabiliyor ve karşılığında yıllık belli oranlarda yeni CHZ ödülleri kazanabiliyor. Böylece CHZ token sahipleri, sadece taraftarların aldığı bir coin olmaktan çıktı. Aynı zamanda blockchainin yönetim ve güvenlik katmanında rol almak isteyen yatırımcıların da tercih ettiği bir coin oldu.2023 yaz aylarında Chiliz, Ethereum üzerinde yaratılmış olan tüm fan token’ları kademeli olarak kendi ana ağına taşıdı; Eylül 2023 itibarıyla Socios’taki tüm token’lar Chiliz Chain üzerinde çalışır hale geldi. Bu sayede işlem ücretleri düşürüldü ve platform daha bağımsız hale geldi.2024 yılında Chiliz ekosistemi, yeni zincirin üzerinde merkeziyetsiz uygulamaların (dApp) geliştirilmesi için global hackathon’lar ve teşvik programları başlatarak Web3 dünyasında bir spor inovasyon merkezi olma yolunda adımlar attı. Artık Chiliz, yalnızca “token çıkaran bir şirket” değil, aynı zamanda diğer geliştiricilerin de spor ve eğlence odaklı projeler geliştirebildiği bir blockchain ekosistemi haline geldi.Chiliz Neden Değerli?Chiliz, kısa sürede spor ve blockchain kesişiminde lider platformlardan biri haline geldi. Peki, Chiliz’i değerli kılan unsurlar tam olarak neler? İşte Chiliz’in değerini ve CHZ tokenının kullanım alanlarını öne çıkaran başlıca noktalar…Chiliz, taraftar deneyimini dönüştüren ilk platformlardan biriChiliz, mevcut durumda, fan etkileşimini dijitalleştirme açısından öncü konumda. Zira dünya çapında büyük spor kulüplerinin resmi taraftar tokenlarını çıkarmasına imkân tanıyan ilk blockchain projelerinden biri. Bu, Chiliz’e “ilk hamle” avantajını sağladı. Örneğin Juventus ve PSG gibi kulüplerle anlaşarak fan token konseptini hayata geçirmesi, Chiliz’i spor dünyasında yenilikçi bir marka olarak konumlandırdı. Daha önce de belirttiğimiz gibi bu konsept, geleneksel taraftarlık deneyimini geliştirdi. Taraftarlar artık sadece maç izlenen kısımda değildi. Aynı zamanda kripto varlıklar aracılığıyla takımlarının kararlarına etki eden aktif aktörler haline geldiler. Bu yenilikçi yaklaşım sayesinde Chiliz, spor kulüpleri ve blockchain entegrasyonu denilince akla gelen ilk isimlerden biri oldu.CHZ token kullanım alanı oldukça genişChiliz’e değer katan bir diğer şey, elbette kendi tokenı. CHZ token kullanım alanı oldukça çeşitli ve büyük. İlk olarak CHZ, Socios.com üzerinde fan token satın almak için kullanılan temel para birimi. Taraftarlar, tuttukları takımın tokenını elde etmek veya alıp satmak istediklerinde CHZ’ye ihtiyaç duyuyor. Bunun yanı sıra CHZ, Chiliz Chain 2.0’ın kullanıma girmesiyle birlikte gas ücreti (işlem ücreti) ve yönetişim tokenı (governance token) rolünü de üstlendi. Yani Chiliz ağında yapılacak işlemlerin ücretleri CHZ ile ödenir ve ağ üzerindeki yeni uygulamalarda CHZ kullanılabilir. Chiliz ekosistemi. Kaynak: CoinBureau Socios ekosisteminde CHZ ile sadece token alımı değil, aynı zamanda özel etkinliklere katılım, NFT ve hatıra ürünlerinin satın alımı gibi farklı kullanım durumları da ortaya çıktı. Örneğin bazı kulüpler, belirli sayıda fan token tutanlara özel içerikler veya VIP ödüller sunuyor. Bu avantajlardan yararlanmak da dolaylı olarak CHZ talebini artıran faktörler. Kısacası Chiliz ne işe yarar diye sorulduğunda, CHZ token’ın bir yandan kulüp token’ları için ticaret aracı, diğer yandan Chiliz zincirinin can damarı olduğu belirtilebilir.Kulüpler için alternatif gelir alanı sunuyorChiliz, spor kulüplerine geleneksel gelir kalemlerinin ötesinde yeni bir kaynak yarattı. Özellikle pandemi döneminde azalan bilet ve yayın gelirlerine alternatif olarak fan token satışları kulüplerin kasasına önemli katkılar sağladı. Örneğin BAR token ön satışından elde ettiği 1,3 milyon dolarlık gelir veya AC Milan’ın fan token arzından kazandığı 6 milyon doları aşkın tutar, bu modelin finansal potansiyelinin gücünü yadırgamamamız gerektiğini gösteriyor. Fan token’lar ayrıca süreklilik arz eden bir gelir akışı da yaratabilir. Zira token sahipleri arttıkça kulübün marka değeri yükselir ve iş birlikleri çoğalyoır. Marca’nın yaptığı bir araştırmaya göre, önümüzdeki yıllarda taraftar token’larının spor endüstrisinde yayın haklarından sonra ikinci büyük gelir kaynağı haline gelebileceği öngörülmekte. Dahası, fan token gelirlerinin bir kısmı doğrudan kulüplerin kasasına girerken, bir kısmı da taraftarlar için ödül ve etkinliklere ayrılarak sürdürülebilir bir ekonomi oluşturuluyor.Spor kulüpleri için blockchain entegrasyonuChiliz, teknolojiyle arası mesafeli olabilecek spor kulüplerinin kolayca blockchain dünyasına adım atmasını sağladı. Kulüpler, Chiliz sayesinde karmaşık teknik detaylara girmeden kendi token ekonomilerini oluşturabildiler. Halihazırda Chiliz ağı, projenin web sitesine göre, 70’ten fazla elit spor takımı tarafından benimsenmiş durumda. Bu ekosistem, dünya devleri ile yerel lig ekiplerini aynı çatı altında buluşturarak global bir “spor blockchain ağı” meydana getirdi. Böylece spor kulüpleri blockchain teknolojisine entegre olurken, Chiliz hem teknik altyapıyı sağladı hem de sektörde standartları belirledi. Ayrıca Chiliz’in sağladığı API ve araçlar sayesinde kulüpler kendi uygulamalarını, NFT koleksiyonlarını veya oyunlarını geliştirebiliyor. Yani platform üçüncü parti inovasyonlara da açık hale geldi. Chiliz aracılığıyla çıkarılan bazı fan tokenlar ve ilk satış fiyatları. Kaynak: Socios Chiliz staking ve topluluk katkısı2023’te devreye giren Chiliz staking mekanizması, CHZ token’ının değer önerisine yeni bir boyut ekledi. Artık topluluk üyeleri ellerindeki CHZ’leri stake ederek ağın güvenliğini sağlamaya yardımcı olurken pasif gelir elde edebiliyor. Başlangıçta yüksek sayılabilecek yıllık staking ödülleri, topluluğu ağa katkı sunmaya teşvik etti. Örneğin Chiliz Chain 2.0’ın ilk yılı için enflasyon oranı yaklaşık yüzde 8.8 olarak belirlendi. Bu yeni çıkarılan CHZ’lerin büyük bir kısmı doğrulayıcılar ile stakerlara ödül olarak dağıtılıyor. Bu sayede ağ güvenliği ve merkeziyetsizlik hedeflenirken, CHZ token’ına uzun vadeli talep de yaratılıyor. Staking özelliği, Chiliz’i uzun soluklu bir proje haline de getirmiş durumda.Chiliz’in Kurucusu Kim?Chiliz’in kurucusu ve CEO’su Alexandre Dreyfus. Chiliz kurucusu kim sorusu merak edenler için Dreyfus, blockchain ve spor dünyasını bir araya getiren bir girişimci olarak tanınıyor. Peki, Alexandre Dreyfus kimdir? Kısaca bahsetmek gerekirse, Dreyfus aslen Fransa kökenli (Britanya vatandaşı) bir teknoloji girişimcisi ve 20 yılı aşkın süredir dijital medya ile iGaming (çevrimiçi oyun/bahis) sektörlerinde faaliyet gösteriyor. 1990’ların sonunda internet girişimciliğine başlayan Dreyfus, genç yaşta Winamax gibi başarılı çevrimiçi poker ve oyun platformlarının kuruluşunda yer aldı. Alexandre Dreyfus 2006’da kurduğu Chiligaming şirketi ile çevrimiçi oyun alanında önemli deneyimler edinen Dreyfus, 2012 yılında spor ve eğlence odaklı Mediarex Sports & Entertainment şirketini Malta’da hayata geçirdi. Bu şirket bünyesinde Global Poker Index (GPI) gibi projeleri satın alarak yöneten Dreyfus, spor ve veri analizinin dijitalleşmesinde rol oynadı. Alexandre Dreyfus’un Web3 girişimciliği serüveni ise Chiliz ile doruk noktasına ulaştı. 2018’de blockchain teknolojisinin spor endüstrisinde devrim yaratabileceğini öngörerek Chiliz projesini başlattı. Dreyfus, Socios.com platformunun da kurucu CEO’su olarak, dünya çapında onlarca takımın katıldığı fan token ekosistemini birkaç yıl içinde gerçeğe dönüştürdü.Dreyfus liderliğinde Chiliz Malta’dan başlayıp Avrupa’ya, oradan da Latin Amerika ve Asya’ya uzanan küresel bir başarı hikâyesine dönüştü diyebiliriz. Alexandre Dreyfus sık sık konferanslarda ve röportajlarda, Chiliz’in amacının “taraftarları pasif tüketici olmaktan çıkarıp, aktif birer katılımcı ve paydaş haline getirmek” olduğunu vurguluyor.Sıkça Sorulan Sorular (SSS)Bu bölümde Chiliz ve CHZ hakkında sıkça sorulan bazı soruları kısa yanıtlarla ele alıyoruz. Aşağıda, hem Chiliz fan token ekosistemine yeni adım atanlar hem de mevcut kullanıcılar için faydalı olabilecek bazı bilgiler var:Chiliz nedir ve nasıl çalışır?: Chiliz, spor ve eğlence sektörü için özel olarak geliştirilmiş bir blockchain platformudur. CHZ adlı kripto para birimini kullanarak, taraftarların sevdikleri kulüplerin taraftar token’larını satın almasına ve bu token’lar aracılığıyla kulüp kararlarına katılmasına imkân tanır.CHZ coin ile neler yapılabilir?: CHZ coin, Chiliz ekosisteminin merkezinde yer alır ve birden fazla işleve sahip. CHZ ile yapılabileceklerin başında, Socios.com üzerinden fan token satın almak geliyor. İkinci olarak CHZ, alım-satım işlemlerinde kullanılabilir. Birçok kripto para borsasında CHZ işlem çiftleri mevcut, dolayısıyla CHZ’lerinizi farklı para birimlerine veya kripto varlıklara çevirebilirsiniz. Üçüncü olarak, Chiliz Chain 2.0’ın devreye girmesiyle birlikte CHZ staking imkânı ortaya çıktı. Yani elinizdeki CHZ’leri, Chiliz ağının doğrulayıcılarına yatırarak (stake ederek) belirli aralıklarla pasif gelir elde edebilirsiniz. Dördüncü olarak, CHZ aynı zamanda Chiliz ağındaki işlem ücretlerini (gas ücretlerini) ödemek için kullanılır. Örneğin Chiliz blockchain’inde yeni bir akıllı kontrat oluşturmak veya bir NFT mint etmek (basmak) isterseniz, gereken ücret CHZ cinsinden tahsil edilir.Taraftar token nedir?: Taraftar token (fan token), bir spor kulübü veya organizasyon tarafından çıkarılan, blockchain tabanlı kripto varlıktır. Bu token’lar, taraftarlara kulüple etkileşime girme ve bazı konularda söz sahibi olma fırsatı sunar. Her taraftar token, ait olduğu kulübe özeldir ve genellikle kulübün ismi veya kısaltmasıyla anılır. Örneğin $GAL token Galatasaray’ı, $BAR token Barcelona’yı temsil eder.Chiliz hangi kulüplerle çalışıyor?: Chiliz/Socios ekosistemi, dünya genelinde çok sayıda kulüp ve organizasyonla iş birliği yapıyor. PSG, Barcelona Juventus fan token projelerinden zaten bahsetmiştik. Bunun dışında Chiliz hangi kulüplerle çalışıyor diye merak edenler için bazı öne çıkan örnekleri sayabiliriz: İngiltere’den Manchester City ve Arsenal, Almanya’dan FC Union Berlin, Türkiye’den Galatasaray ve Trabzonspor Chiliz’in iş birliği yaptığı kulüpler arasında. Güney Amerika’da River Plate ve Corinthians, Asya’da Urawa Red Diamonds gibi takımlar da Socios platformunda fan token çıkardı. MMA/UFC, espor (Örneğin OG, NAVI gibi e-spor takımları) ve Formula 1 (Aston Martin, Alfa Romeo gibi F1 takımları) Chiliz’in çalıştığı diğer spor dalları.Socios uygulamasını kimler kullanabilir?: Socios uygulaması, temel olarak dünyanın her yerinden spor tutkunlarına açık bir platform. Uygulamayı, akıllı telefonu olan ve desteklediği takımlarla daha fazla etkileşime girmek isteyen herkes kullanabilir.Spor ve blockchain dünyasının birleşiminden doğan Chiliz’i ve CHZ token’ın gücünü anlamak için JR Kripto Rehber serimizi takip edin.

Trump Destekli USD1, Bir Altcoin ile Ortaklık Kurdu
Kripto para sektöründe dikkat çeken bir gelişme daha yaşandı. Plume Network ve World Liberty Financial (WLFI) yeni bir stratejik ortaklık kurduklarını açıkladı. Bu iş birliği kapsamında, USD1 adlı stablecoin artık yalnızca Binance Smart Chain ile sınırlı kalmayacak; çoklu blockchain altyapılarına yayılacak. USD1’in, Plume Network’ün kendi blockchain tabanlı stablecoin’i olan pUSD için resmi rezerv varlık olarak kullanılacağı duyuruldu. Altcoin PLUME, USD1 ile ortaklık kurduPlume Network, Ethereum Sanal Makinesi (EVM) uyumlu altyapısıyla gerçek dünya varlıklarının (RWA) tokenleştirilmesini ve merkeziyetsiz finans sistemlerine entegre edilmesini sağlayan bir platform olarak öne çıkıyor. Ağın kısa süre önce başlatılan Genesis ana ağı, 250 milyon doların üzerinde tokenize edilmiş varlık ve 100 binden fazla cüzdanla oldukça dikkat çekici bir başlangıç yaptı. ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) ile yakın çalışan Plume, düzenleyici uyumluluk konusundaki hassasiyetiyle de biliniyor.USD1, ABD dolarıyla 1:1 oranında sabitlenmiş bir stablecoin olup, devlet tahvilleri ve nakit eşdeğerleri gibi sağlam rezervlerle destekleniyor. Bu yapı, kurumsal yatırımcıların güvenliğini ön planda tutan daha konservatif bir yaklaşımı temsil ediyor. Stablecoin pazarı son bir yıl içinde %54 büyüyerek 253 milyar dolarlık bir hacme ulaşmışken, USD1’in bu pazarda daha geniş bir erişim elde etmesi kurumsal ilginin artmasını sağlayabilir.Plume Network CEO’su ve kurucu ortağı Chris Yin, ortaklıkla ilgili açıklamasında şu ifadeleri kullandı:“World Liberty Financial’ın Plume’u stratejik çok zincirli ortak olarak seçmesi, özel olarak inşa ettiğimiz RWAfi altyapımızın vizyonunu doğruluyor. USD1’in kurumsal temeliyle canlı ekosistemimize entegrasyonu, tokenize edilmiş gerçek dünya varlıklarında anlık fırsatlar yaratıyor. Bu da, kurumsal yatırımcıların ve kullanıcıların getirili RWA varlıklarına erişimini dönüştüren yeni kullanım senaryolarını beraberinde getiriyor.”PLUME fiyatı yükseliş yaşadıWLFI'nin Operasyonlardan Sorumlu Yöneticisi Zak Folkman ise bu ortaklığın USD1’in çok zincirli yayılımındaki ilk büyük adım olduğunu belirtti. WLFI’nin Trump ailesiyle bağlantısı ise anlaşmayı siyasi ve medya açısından daha fazla ön plana çıkarıyor.Ortaklık duyurusunun ardından PLUME token’ı %5 oranında değer kazanarak yatırımcıların ilgisini çekti. Piyasa verilerine göre, Plume’un token’ı şu anda 0,09 dolardan işlem görüyor ve piyasa değeri 182 milyon doların üzerinde. 24 saatlik işlem hacmi ise yaklaşık 49 milyon dolar seviyesinde. Son 30 günde yaşanan değer kayıpları, bu ortaklık haberiyle kısmen telafi edilmiş görünüyor. Uzmanlara göre, geçmişteki çapraz zincir stablecoin entegrasyonları likiditeyi artırmış ve toplam kilitli varlık miktarında (TVL) önemli büyümeler sağlamıştı. Bu bağlamda USD1’in Plume altyapısında yer alması, daha karmaşık finansal ürünlerin oluşturulmasına ve varlık verimliliğinin artırılmasına olanak tanıyabilir.

Polkadot (DOT) Nedir?
Web3 vizyonu, internetin merkeziyetsiz, kullanıcı odaklı ve birlikte çalışabilir bir yapıya kavuşmasını hedeflerken, bu dönüşümün temel yapı taşlarından biri olarak çoklu blokzincirlerin sorunsuz şekilde entegre olabilmesi öne çıkıyor. İşte tam da bu noktada, Polkadot devreye giriyor. Web3’ün erken dönemlerinden itibaren adından söz ettiren projelerden biri olan Polkadot, birbirinden farklı blockchain (blokzincir) ağlarının tek bir çatı altında, birlikte çalışabilir şekilde var olmasını sağlamayı hedefleyen ve bu doğrultuda “çoklu zincir mimarisine” sahip bir platform. Başka bir deyişle Polkadot, birbirinden kopuk ve uyumsuz blockchainleri bir araya getirip aralarında veri ve değer transferini mümkün kılarak “blockchainlerin interneti” olmayı hedefliyor. Örneğin, Bitcoin ve Ethereum gibi normalde iletişim kuramayan ağlar arasında bile aracı gerektirmeden bilgi ve varlık aktarımı Polkadot ağı üzerinden gerçekleştirilebiliyor.Polkadot ve yerel tokenı DOT, görece uzun bir süredir piyasada olsa da, bazı yatırımcıların kafasında Polkadot nedir, DOT coin nedir gibi sorular yer alıyor. Gelin, bu rehberde söz konusu soruların cevabına ve çok daha fazlasına bakalım…Polkadot’un Tanımı ve Ortaya ÇıkışıPolkadot’un tanımı, heterojen çoklu zincir ağı ve birlikte çalışabilirlik kavramları etrafında şekil alıyor. Örneğin, Bitcoin ve Ethereum gibi normalde iletişim kuramayan ağlar arasında bile aracı gerektirmeden bilgi ve varlık aktarımı Polkadot ağı üzerinden gerçekleştirilebiliyor. Polkadot ağı, Relay Chain (Aktarma Zinciri) adı verilen merkezi bir ana zincir ve ona bağlanan bağımsız alt zincirlerden oluşuyor. Bu alt zincirler parachain ismini almış durumda ve Polkadot ekosisteminin temel yapı taşlarından biri haline geldi.Peki, parachain nedir tam olarak? Her bir parachain, kendi özel blockchaini gibi çalışıyor. Yani bunlar kendi tokenı, konsensüs kuraları ve yönetişim mekanizması olan “egemen” blockchainlerdir. Polkadot’un çoklu zincir mimarisi sayesinde bu farklı zincirler de Polkadot’un ana Relay Chain’ine bağlanarak ortak güvenlikten yarar sağlıyor. Ayrıca zincirler, aralarında sorunsuz iletişim kurabiliyor. Yani Polkadot ağı, bir yandan farklı amaçlara hizmet eden blockchainlerin bağımsızlığını koruyor, diğer yandan ise hepsini güvenli bir şekilde birbirine bağlıyor. Böylece, bazılarına göre Polkadot, bir “üst düzey protokol” görevi görüyor. Protokolün yaklaşımı, blockchain ekosistemindeki ölçeklenebilirlik ve birlikte çalışamama sorunlarını çözmek.Polkadot’un ortaya çıkışı, 2016 yılına kadar uzanıyor. 2016’da, Ethereum’un (ETH) da kurucu ortaklarından olan Dr. Gavin Wood, Ethereum ağındaki deneyimlerinden yola çıkarak ölçeklenebilir, esnek ve “parçalanabilir” bir blockchain altyapısı yaratma fikrini ortaya attı. Bu vizyonu doğrultusunda 2026’nın Ekim ayında Polkadot’un teknik belgesi, yani whitepaper’ı yayınlandı.Whitepaper’da, birbirinden bağımsız blockchainlerin ortak bir güvenlik havuzunda çalışmasını sağlayacak “heterojen bir multi-chain” konsepti ayrıntılarıyla açıklandı. Bu “heterojen multi-chain”, farklı türde blockchainlerin bir arada çalıştığı çoklu bir zincir anlamına geliyor. Gavin Wood liderliğindeki ekip, Polkadot protokolünü geliştirmeye başlarken temel gerekçe olarak blockchain ağlarının birbirinden kopuk olmasını ve bunların bir araya gelme ihtiyacına işaret etti. O sıralar kripto para dünyasında her proje kendi zincirini oluşturuyordu. Ancak bu zincirler arasında iletişim kurmak, neredeyse imkânsız hale geliyordu. Polkadot’un çıkış amacı da tam olarak bu sorunu çözmek. Yani, farklı blockchainleri tek bir ekosisteme bağlayarak web3 olarak adlandırılan yeni nesil internetin yapısını oluşturmaktı.Bu web3 tutkusuyla proje, Web3 Foundation’ı (Web3 Vakfı) tarafından gelen destek ile hayata geçirildi. Gavin Wood ve Parity Technologies’teki mesai arkadaşı Peter Czaban, 2017 yılında İsviçre merkezli kâr amacı gütmeyen Web3 Vakfı’nı kurarak Polkadot’u vakfın ilk ve en önemli projesi ilan ettiler. Web3 Vakfı, Polkadot’un araştırma ve geliştirme faaliyetlerini finanse etmek ve projeye stratejik destek sağlamak amacıyla kuruldu. Polkadot gelişmeleri ise Wood’un 2015’te kurduğu Parity Technologies şirketi tarafından yürütüldü. Kısaca Polkadot’un ortaya çıkışı ve tanımını özetlemek gerekirse… Özellikle Polkadot blockchain nedir? sorusunun yanıtı tanımı oldukça iyi bir şekilde veriyor. Polkadot 2016 yılında Dr. Gavin Wood’un öncülüğünde tasarlanmış, 2017’de gerekli finansmanı toplamak için ilk adımları atılmış ve farklı blockchainleri birleştirme misyonuyla ortaya çıkmış bir blockchain platformudur. Peki, DOT token nedir? Polkadot coin özellikleri açısından ekosisteme yardımcı bir token. Zira Polkadot blockchaininin yerel kripto para birimi olarak görevde. Ancak lansmanı 2020’ye uzanıyor.Polkadot’un Tarihçesi: Önemli Dönüm NoktalarıWeb3 alanının önde gelen projelerinden olan Polkadot, kripto para alanında da eski sayılır. Zira 9 yıllık bir geçmişe sahip. Dolayısıyla önemli dönüm noktalarını da özetlemek gerekiyor. Aşağıda, Polkadot tarihi açısından en dikkat çeken gelişmeleri kronolojik sırayla görebilirsiniz:2017: Polkadot, Web3 Vakfı aracılığıyla gerçekleştirilen ilk halka açık token satışı (ICO) ile DOT token’ını piyasaya sürdü. Böylece, projenin geliştirilmesi için fon toplandı. Ekim 2017’de gerçekleşen bu ICO sırasında yaklaşık 144 milyon dolarlık bir Ethereum (ETH) toplandı. Ardından, Polkadot’un yerel tokenı DOT, ilk kez yatırımcılara sunuldu. Bu noktada, şöyle bir parantez açmakta fayda var: ICO sonrasında Parity cüzdanlarında teknik bir sorun yaşandı. Bu nedenle, fonların bir kısmı kilitlendi. Yine de Polkadot ekibi, 2019’da ek özel satışlarla finansman sürecini tamamlamayı başardı.2020: Polkadot ağı, uzun süren test ve geliştirme sürecinin ardından 26 Mayıs 2020’de ana ağı (mainnet) resmi olarak başlattı. Başlangıçta, ağın kontrolü kademeli bir geçiş stratejisiyle Web3 Vakfı tarafından sağlandı. Ancak Haziran 2020’ye gelindiğinde Polkadot ağı, “Nominated Proof of Staking (NPoS)” konsensüs mekanizmasına geçerek tamamen merkeziyetsiz bir doğrulama modeline kavuştu. Aynı yıl, Ağustos 2020’de DOT token transferleri etkilendirilerek Polkadot ağı tam anlamıyla aktif hale geçti.2021: Polkadot’un ölçeklenebilirlik vizyonunun temel parçası olan parachain slot müzayedeleri bu yıl hayata geçti. 11 Kasım 2021’de ilk parachain slot ihalesi başladı ve Acala projesi, ilk kazanan parachain olarak Polkadot ağına katıldı. Aralık 2021 itibarıyla Polkadot Relay Chain üzerine ilk parachain’ler canlı olarak eklendi ve ağın çoklu zincir mimarisi fiilen kullanılmaya başlandı. Bu gelişme, Polkadot’un teknik yol haritasında önemli bir aşamayı teslim ediyordu. Çünkü, artık birden fazla blockchain, Polkadot altında paralel biçimde çalışabilir hale geldi. Sonuçlanan en son Parachain müzayedesi. Kaynak: Parachains.info 2023: Polkadot ekosisteminde zincirler arası iletişimi daha da geliştirmek üzere tasarlanan XCM protokolü önemli güncellemeler aldı. XCM, yani Cross-Consensus Messaging protokolü, farklı parachain’ler arasında her türlü veri ve varlığın standart bir şekilde transferine olanak tanıyan bir iletişim formatıdır. Polkadot ağı Mayıs 2022’de ilk XCM sürümünü yayına almış olsa da, 2023 yılında XCM v3 güncellemesi ile dış ağlara köprü kurma, zincirler arası kilitleme ve NFT desteği gibi birçok yeni özellik eklendi. Aynı yıl Temmuz ayında Polkadot, başlangıçta whitepaper’da belirtilen tüm temel özelliklerin tamamlandığını duyurarak “Polkadot 1.0” aşamasına ulaştığını ilan etti. Böylece Polkadot’un çıkışta hedeflediği çoklu zincirli Web3 altyapısı büyük ölçüde gerçeğe dönüşmüş oldu.Polkadot Neden Değerli?Polkadot ne işe yarar? Gelin, Polkadot’un neden bu kadar değerli olduğunu ve kripto dünyasında hangi sorunları çözdüğünü daha yakından inceleyelim. Polkadot, blockchainlerin birbirine bağlanmasını sağlayan yenilikçi bir platform. Bugüne kadar çoğu blockchain, yalnızca kendi ağı içinde işlem yapabiliyordu, ancak Polkadot bu sınırlamayı ortadan kaldırarak farklı ağların birbirleriyle etkileşime geçmesini sağlıyor. Bu özellik, Polkadot’u Web3 dünyasının temel altyapılarından biri yapıyor. Peki, DOT coin’i ve ekosistemi tam olarak değerli kılan şey ne? İşte önemli noktalar…Zincirler arası birlikte çalışabilirlikPolkadot’un en değerli yönü, farklı blockchainlerin birbirleriyle iletişim kurabilmesini sağlaması. Ağ, farklı blockchainler arasında mesajlaşma ve işlem yapma imkânı tanır; böylece birbirinden bağımsız zincirler arası veri ve varlık transferini kolaylaştırır. Bu birlikte çalışabilirlik sayesinde, Polkadot üzerine kurulu merkeziyetsiz uygulamalar, tek bir blockchain ile sınırlı kalmak yerine birden çok ağın özelliğinden faydalanabilir. Örneğin bir Polkadot parachain’i, XCM protokolü sayesinde başka bir parachain’e anlık olarak veri gönderebilir veya alabilir.Bu XCM protokolü, Polkadot ekosisteminde tüm parachain’lerin ortak bir dil ile konuşmasını mümkün kılan, standartlaştırılmış bir mesajlaşma yapısıdır ve ağ genelinde yüksek hızda çapraz zincir etkileşimi sağlar. Uzun lafın kısası Polkadot, çok sayıda farklı platformun bir arada çalıştığı, bütün bir ekosistem oluşturmaya çalışıyor. Böylece, blockchain dünyasının “parça parça” yapısını ortadan kaldırıyor.Parachain yapısıyla ölçeklenebilirlik ve özelleştirmePolkadot ağı, parachain adı verilen paralel “yan zincirlerden” oluşuyor. Dolayısıyla son derece ölçeklenebilir durumda. Her bir parachain, belirli bir uygulama veya kullanım alanına özel olacak şekilde tasarlanabilir. Örneğin biri DeFi uygulamaları için, bir diğer dijital kimlik için özelleşebilir. Bu sayede özelleştirme ve esneklik açısından en üst düzeye çıkması sağlanıyor. Özellikle geliştiricilerin Substrate adlı modüler bir geliştirme çerçevesini kullanması, özelleştirme açısından kritik bir önem taşıyor. Zira bu şekilde geliştiriciler, Substrate ile ihtiyaçlarına uygun yeni blockchainler oluşturup bunları Polkadot ağına entegre edebiliyor.Parachain mimarisi sayesinde işlemler paralel biçimde farklı zincirlerde yürütülüyor. Dolayısıyla tek bir zincirin kapasitesiyle sınırlı kalınmıyor: Ağ genelinde, çok daha fazla işlem hacmi destekleniyor. Polkadot’un bu benzersiz çoklu zincir mimarisi, işlemleri farklı zincirler arasında paylaştırarak tıkanıklığı azaltıyor ve yüksek ölçeklenebilirlik sağlıyor. Üstelik parachain’ler, Polkadot’un sağladığı ortak güvenlik modelinden de yarar sağlıyor. Bunun sebebi ise çok basit: Polkadot Relay Chain’i üzerindeki paylaşılan güvenlik. Bu sayede her parachain, kendi doğrulayıcı ağını kurmak zorunda kalmadan üst düzey güvenlik elde ediyor. Kısaca, Polkadot’un parachain tabanlı yapısı hem daha hızlı ve verimli bir ağ performansı sunuyor, hem de her bir zincirin farklı ihtiyaçlara göre özelleşmesine olanak tanıyor. Relay Chain ve parachain mimarisi. Kaynak: Polkadot Web3 vizyonunun temel altyapısı: PolkadotPolkadot projesi, merkeziyetsiz internet (Web3) vizyonunun hayata geçirilmesinde kritik bir rol oynuyor. Bunun sebebi, Web3 alanının çığır açan ilk projelerinden olması. Gavin Wood’un ortaya attığı Web3 kavramı, kontrolün tekellere değil kullanıcılara ait olduğu, birbirine bağlı merkezsiz ağlardan oluşan bir internet geleceğini tarif ediyor. Polkadot ise tam da bu vizyonun altyapısını sağlayan bir Web3 altyapısı protokolü olarak tasarlandı.Polkadotağı üzerinde herhangi bir merkezi otorite olmadan, farklı platformların ve uygulamaların iletişim kurabildiği bir ekosistem yaratılıyor. Bu da geliştiricilere, merkeziyetsiz uygulamalar yani dApp’ler geliştirirken birden fazla blockchainin gücünden aynı anda yararlanma olanağı tanıyor. Örneğin, Polkadot ekosisteminde bir finans uygulaması bir zincirde, bir kimlik doğrulama uygulaması başka bir zincirde çalışıp, Polkadot üzerinden güvenle etkileşime girebilir. Bu tür kombinasyonlar sayesinde Web3 vizyonu kapsamında yeni inovasyonlar dağuyor. Polkadot’un kendini yenileyebilen (fork gerektirmeden yükseltilebilir) yapısı ve dahili yönetişim sistemi de Web3 hedeflerine uygun şekilde, ağın zaman içinde gelişmesine olanak tanıyor.Güvenlik, yönetişim, DOT coin ve staking mekanizmasıPolkadot ağı, güvenliği ve ağ katılımını teşvik etmek için gelişmiş bir yönetişim ve staking modeli kullanıyor. Nominated Proof of Stake isimli konsensüs mekanizması sayesinde DOT token sahipleri, tokenlarını stake ederek ağdaki doğrulayıcıları aday (nominator) olarak gösterebilir. Hatta token sahipleri bizzat kendileri doğrulayıcı olabilir. Bu Polkadot staking süreci, ağın güvenliğini sağlıyor ve karşılığında, stake eden yatırımcılara DOT ödülleri dağıtılıyor.DOT coin özellikleri incelendiğinde, bu tokenın ağın güvenliğini sağlamak üzere kilitlenebilmesi (staking) ve zincir içi yönetişimde oy hakkı vermesi en önemli işlevler olarak öne çıkıyor. Polkadot’un zincir üstü (on-chain) yönetişim sistemi, DOT sahiplerine ağın geleceğiyle ilgili karar alma süreçlerinde doğrudan söz hakkı tanıyor. Ağ yükseltmeleri, yeni parachain’lerin eklenmesi veya protokol değişiklikleri gibi konular, DOT coin sahiplerinin oylarıyla karara bağlanıyor. Bu da Polkadot ekosistemine güçlü bir demokratik yönetim boyutu kazandırıyor, birçok yatırımcı da bu demokratik sürecin bir parçası oluyor.Bu sırada, DOT satın alıp yönetişimde söz sahibi olmak isteyenler için biraz da fiyat bilgisi verelim. DOT coin, 2025 Mayıs itibarıyla 4.6 dolar seviyelerinden işlem görüyor. Ancak kripto para, 4 yıldan biraz daha uzun bir süre önce, 55 dolar ile tüm zamanların en yüksek seviyesini görmüştü. Lansmanından bu yana DOT fiyatı Sonuç olarak DOT coin kullanım alanları, ağ güvenliği için staking yapmaktan yönetişim oylamalarına ve işlem ücretlerinin ödenmesine kadar geniş bir kapsamı içeriyor. Polkadot ağındaki mekanizmalar, ağın dış saldırılara karşı güvenli kalmasını sağlayıp topluluk tarafından yönetimi mümkün kılıyor. Böylece genel olarak bakıldığında, Polkadot’un değerini artırıyor.Geniş ekosistem ve güçlü geliştirici topluluğuPolkadot, lansmanından bu yana hızla büyüyen bir ekosistem ve aktif bir topluluk oluşturdu. Zira ağ üzerinde farklı sektörlere yönelik faaliyet gösteren onlarca parachain projesi bulunuyor. Merkeziyetsiz finans (DeFi), oyun, akıllı sözleşme platformları, dijital kimlik, Nesnelerin İnterneti ve daha pek çok alanda uzman blockchain projeleri; Polkadot ekosisteminde mevcut. Bu zengin Polkadot ekosistemi, projeler arası sinerji yaratarak kullanıcılar ve geliştiriciler için kapsamlı bir altyapı sunuyor.Üstelik Polkadot, dünya çapında aktif bir geliştirme topluluğuna ev sahipliği yapıyor. Yapılan analizlere göre Polkadot, en fazla geliştiriciye sahip ilk beş kripto para projesinden biri konumunda yer alıyor. Electric Capital’in bir raporu, Polkadot ağında 800’den fazla tam zamanlı geliştirici çalıştığını ve geliştirici sayısı bakımından Polkadot’un sektörün en büyük ekosistemleri arasında yer aldığını ortaya koydu.Geliştiriciler açısından bu denli güçlü bir ilgi görmesi ile Polkadot ağı oldukça canlı kalıyor. Öte yandan Polkadot topluluğu, forumlar, yönetişim oylamaları ve hibe programları aracılığıyla projeye aktif katkı sağlıyor. Web3 Vakfı ve Parity gibi kurumlar da düzenli olarak geliştirici eğitimleri, yarışmalar (ör. Polkadot Hackathon’ları) ve fon destekleri sunarak ekosistemi destekliyor. Tüm bu unsurları bir araya toplarsak, Polkadot’un uzun vadeli başarısına katkıda bulunan sağlam topluluğun temeli oluşuyor.Polkadot’un Kurucusu Kimdir?Son olarak, Polkadot kurucusu kim? sorusunu yanıtlamak gerekiyor. Polkadot’un kurucusu olan Dr. Gavin Wood, blockchain dünyasında tanınmış bir isim ve yenilikçi bir bilgisayar bilimcisi. Gavin Wood kimdir? Kısaca tanıtmak gerekirse, kendisi Ethereum’un kurucu ortaklarından biri ve Ethereum’un ilk baş teknoloji sorumlusu (CTO) olarak görev yaptı. Gavin Wood, Ethereum projesinin en önemli teknik katkılarından birini sağlayarak Ethereum’un akıllı sözleşme programlama dili olan Solidity’yi geliştirdi. Ayrıca Ethereum ağının teknik altyapısını tanımlayan Yellow Paper (Ethereum Virtual Machine tanımı) belgesinin de yazarı. 2016 yılında Ethereum’daki görevinden ayrılan Wood, aklında şekillenen merkeziyetsiz internet vizyonunu hayata geçirmek üzere kendi yolunu çizdi. Ethereum’dan ayrıldıktan hemen sonra, blockchain altyapı yazılımları geliştiren EthCore (daha sonra Parity Technologies adını aldı) firmasını kurdu. Parity Technologies, Ethereum istemcileriyle başladığı çalışmalarını daha sonra Substrate ve Polkadot teknolojilerine odaklayarak sürdürdü. Gavin Wood. Kaynak: CoinDesk Gavin Wood’un Polkadot serüveni, 2016 sonunda yayımladığı Polkadot whitepaper çıkışıyla resmen başladı. Wood, Ethereum’da edindiği deneyimle, blockchainlerin birbirine bağlandığı merkeziyetsiz bir ağ fikrini Polkadot projesiyle somutlaştırdı. 2017 yılında Wood, birlikte çalıştığı Peter Czaban ile birlikte Web3 Vakfı’nı kurarak Polkadot’un gelişimini hızlandırdı. Web3 Vakfı, Polkadot’un araştırma, geliştirme ve topluluk yönetimi faaliyetlerini finanse eden ve kâr amacı gütmeyen bir kuruluş. Özellikle, Gavin Wood’un Polkadot vizyonunun kurumsal destek noktası haline geldi.Wood aynı zamanda Polkadot’un deneme ağı olan Kusama’nın hayata geçirilmesinde de rol oynadı. Buna ek olarak, Polkadot’ta uygulanacak yenilikleri önce Kusama’da test ederek ana ağa güvenli bir şekilde aktarılmasını sağladı. 2022 yılında Gavin Wood, Parity Technologies CEO’luk görevinden ayrılarak Polkadot ekosisteminde daha büyük bir rol almaya yöneldi. Teknik liderliğini sürdürdüğü Polkadot projesinde, protokolün önemli yükseltmeleri (örneğin yeni açık yönetişim modeli OpenGov) Wood’un önderliğinde uygulandı.Sıkça Sorulan Sorular (SSS)Aşağıda, Polkadot (DOT) hakkında sıkça sorulan bazı sorular ve cevaplarını bulabilirsiniz:Polkadot ne zaman ve neden ortaya çıktı?: Polkadot, 2016 yılında Dr. Gavin Wood tarafından, blockchainlerin birbirleriyle iletişim kuramaması sorununu çözmek amacıyla ortaya çıktı. Web3 Foundation tarafından desteklenen Polkadot, 2017’de ICO aracılığıyla fon topladı ve 2020 yılında ana ağına geçti.Polkadot’un kurucusu kimdir?: Polkadot’un kurucusu Dr. Gavin Wood’dur. Gavin Wood, aynı zamanda Ethereum’un kurucu ortağı ve Solidity programlama dilinin yaratıcısıdır.Polkadot nasıl çalışır, diğer zincirlerle nasıl bağ kurar?: Polkadot, Relay Chain adı verilen ana zincirle bağlantılı parachain adı verilen bağımsız alt zincirlerden oluşur. Bu yapısı sayesinde, farklı blockchainler arasında veri ve varlık paylaşımı yapılabilir. XCM protokolü ile zincirler arası iletişim sağlanır.DOT token ne işe yarar?: DOT token, Polkadot ağını güvence altına almak, ağda stake yaparak ödül kazanmak, ve ağ yönetimi (oylama) süreçlerinde aktif rol almak gibi işlevlere sahiptir. Ayrıca parachain’lerin ağa katılması için teminat olarak kullanılır.Polkadot neden önemlidir?: Polkadot, çoklu zincir mimarisi sayesinde farklı blokzincirlerin birbirleriyle uyumlu çalışmasını sağlar. Bu özellik, Web3 için kritik bir altyapı oluşturur ve Polkadot’u kripto dünyasında önemli bir platform yapar. Ayrıca, Polkadot'un özelleştirilmiş parachain yapısı, çok çeşitli uygulamaların daha verimli bir şekilde çalışmasına olanak tanır. Polkadot’un vizyonu ve Web3 dünyasındaki yeri hakkında daha fazla bilgi için JR Kripto Rehber serimizi takip edin.

Grayscale’in Birçok Altcoin’i İçeren ETF Başvurusuna SEC Onayı Geldi!
ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), Grayscale’in Bitcoin (BTC), Ethereum (ETH), Solana (SOL), XRP ve Cardano (ADA) gibi önde gelen kripto varlıkları içeren dijital fonu GDLC’nin spot borsa yatırım fonuna (ETF) dönüşümüne onay verdi. Kripto endeks fonundan dev ETF’yeGrayscale Digital Large Cap Fund (GDLC), CoinDesk 5 Endeksi’ni temel alarak Bitcoin ağırlıklı olmak üzere en büyük piyasa değerine sahip beş kripto para birimine yatırım yapıyor. Fonun varlık dağılımında %80 oranında Bitcoin, %11,4 Ethereum, %4,8 XRP, %2,8 Solana ve %0,8 Cardano yer alıyor. SEC onayıyla birlikte bu fon, artık New York Menkul Kıymetler Borsası’nın Arca platformunda spot ETF olarak işlem görecek. Bu, yatırımcılara kripto paralara geleneksel borsa altyapısı üzerinden erişim fırsatı sunarken, fonun günlük alım-satım mekanizması sayesinde likidite de artacak. Toplamda yaklaşık 755 milyon dolarlık varlığı yöneten GDLC, bu dönüşümle birlikte “dünyanın en büyük çoklu kripto para ETF’si” olma unvanını kazandı. Söz konusu hamle, geleneksel finans dünyasında kripto para yatırımlarının daha fazla meşruiyet kazanmasına zemin hazırlıyor.XRP için kritik bir gelişmeGDLC’nin spot ETF’ye dönüşümünde XRP’nin yer alması ise başlı başına dikkat çekici. SEC ile Ripple arasında yıllardır süren hukuki mücadelede mahkemenin XRP’nin bireysel yatırımcı satışlarında menkul kıymet olmadığını belirtmesiyle birlikte XRP için önemli bir dönüm noktası yaşanmıştı. Şimdi bu varlık, ABD'de düzenlenmiş bir yatırım aracı içinde yer alarak yatırımcılara doğrudan erişim sunuyor. Söz konusu gelişme, ileride XRP’ye özel ETF’lerin yolunu açabilecek bir emsal niteliği de taşıyor.Bitwise ve diğer fonlar sıradaGrayscale’in ETF dönüşümünün ardından gözler şimdi Bitwise’a çevrilmiş durumda. Bitwise 10 Crypto Index Fund (BITW), SEC’ye sunduğu ETF dönüşüm başvurusunun sonucunu bekliyor. Fon, Bitcoin, Ethereum, Solana, XRP ve Cardano’ya ek olarak Sui (SUI), Chainlink (LINK), Avalanche (AVAX), Litecoin (LTC) ve Polkadot (DOT) gibi varlıkları da içeriyor. Eğer onay alırsa, Bitwise fonu da yatırımcılara daha geniş bir dijital varlık sepetine erişim sağlayacak.ETF onayının ardından ilk etapta XRP fiyatı %6’dan fazla artarak 2,30 dolara ulaştı. Ancak diğer büyük kripto paralarda hafif geri çekilmeler gözlemlendi. Bitcoin 106.280 dolardan, Ethereum ise 2.435 dolardan işlem görüyor. Bu olumlu gelişmeye rağmen, piyasadaki genel belirsizlik hâlâ sürüyor. Özellikle Başkan Trump’ın 9 Temmuz’da duyurması beklenen yeni gümrük tarifesi planları ve olası ticaret savaşları, yatırımcı duyarlılığını etkileyen önemli bir gündem maddesi.SEC’in tutumunda değişimSEC, 2024 yılında spot Bitcoin ve Ethereum ETF’lerine onay vererek kripto yatırım ürünlerine kapı aralamıştı. Bu kararlar sonrası sektöre milyarlarca dolarlık yeni sermaye girişi gerçekleşti. Şimdi Grayscale’in çoklu varlık ETF’ine gelen onay, kurumun kripto varlıklara yönelik yaklaşımında daha yapıcı bir tutum benimsediğini gösteriyor. SEC’in geçici başkanı Mark Uyeda döneminde kripto dostu politikaların artması, bu süreci hızlandırmış olabilir.

AVAX Yorum ve Fiyat Analizi 1 Temmuz 2025
AVAX Teknik AnaliziSolana grafiğinde olduğu gib AVAX grafiğinde de 2024 yılının başlarında itibaren bir yapı oluşumu gözüküyor. Aşağı yönlü bu kanal yapısı daralarak devam ederken, fiyat bu kanalın orta bandında seyrediyor. Düşen Kanal Yapısı Aynı zamanda AVAX, yatay destek anlamında da oldukça kritik bölgede fiyatlanıyor. 17,22$ - 18,75$ destek aralığı günlük grafiğin şu anda en önemli alanı. Ancak bu bölge çok kez test edilmiş durumda ve yeniden bu bölgeden destek bulmuş durumdayız. Her test bu seviyenin zayıfladığını gösterir. Bu nedenle 17,22$ - 18,75$ destek aralığının kaybı bizi trend desteğine götürebilir. Bu da ortalama olarak 13$ - 15$ aralığını gösteriyor.Fiyatın yukarı yönlü hareketi durumunda ise öncelikle 23,8$ direnciyle karşılaşacağız. Bu bölgenin aşılması 33$ civarını yani hem yatay hem de trend direncini hedef haline getirecektir.Yatırım tavsiyesi sunmayan bu analizler, piyasa koşullarına göre kısa ve orta vadede işlem fırsatları oluşturabileceği düşünülen destek ve direnç seviyelerine odaklanmaktadır. Ancak, işlem yapma ve risk yönetimi sorumluluğu tamamen kullanıcıya aittir. Ayrıca, paylaşılan işlemlerle ilgili olarak stop loss kullanılması kesinlikle tavsiye edilmektedir.

Elrond (EGLD) Nedir?
Blockchain (blokzincir) dünyasında ölçeklenebilirlik, artık en öncelikli konulardan biri hâline geldi. Geliştirici ekipler, ağları hızlandırmanın, ağ sıkışıklığını ortadan kaldırmanın ve saniyede işlenebilecek işlem sayısını artırmanın yollarını arıyor. Ancak bu, Bitcoin ve Ethereum gibi büyük ağların hâlâ mücadele ettiği temel sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Bu soruna çözüm sunmayı hedefleyen projelerden biri de Elrond. 2023’te isim değişikliğine gidip artık MultiversX adıyla karşımızda olan bu proje, kripto para alanına damgasını vurdu. MultiversX dönüşümü dışında bakarsak Elrond, yüksek verimli bir blockchain olmanın yanı sıra, metaverse ve Web3 odaklı bir vizyonla yeniden şekil aldı. Kurucuların Romanya kökenli olması ile Web3 Romanya projeleri arasına girdi. Akıllı kontratlar desteğiyle kripto varlıkların oluşturulmasını sağlayan ve saniyeler içinde işlem yapılmasına olanak tanıyan bu sistem, şimdi çok daha geniş bir dijital ekonomi inşa etmeyi hedefliyor. Eğer Elrond (şimdiki adıyla MultiversX/EGLD) hakkında merak ettikleriniz varsa; Elrond nedir, EGLD coin nedir diye düşünüyorsanız, gelin bu projenin detaylarına hep birlikte bakalım…Elrond’un Tanımı ve Ortaya ÇıkışıElrond, günümüzde MultiversX adıyla bilinen, yüksek ölçeklenebilirlik, düşük gecikme süresi ve güçlü güvenlik özellikleri sunan bir Layer 1 blockchain platformu. Bu platform, dağıtılmış uygulamalar (dApp'ler), kurumsal çözümler ve yeni nesil internet ekonomisi için özel olarak tasarlandı. DeFi, metaverse ve Web3 uygulamaları gibi alanlara hitap ederken, geliştiricilere ölçeklenebilir bir altyapı ve NFT desteği sağlıyor. Elrond, 2017 yılının sonlarında Romanya merkezli bir ekip tarafından kuruldu. Kurucular arasında Beniamin Mincu, Lucian Mincu ve Lucian Todea yer alıyor. Mincu kardeşler, Elrond'dan önce MetaChain Capital adlı kripto varlık yatırım fonunu ve ICO Market Data adlı bir ICO bilgi platformunu kurmuşlardı. Ayrıca, Beniamin Mincu'nun daha önce NEM projesinde pazarlama ve topluluk geliştirme alanlarında görev aldığı bilinmekte.Elrond'un geliştirilmesindeki temel motivasyon, blockchain teknolojisinin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri olan blockchain “imkânsız üçlüyü (trilemma)” çözmek. Bu trilemma, aynı anda güvenlik, merkeziyetsizlik ve ölçeklenebilirlik sağlama zorluğunu ifade ediyor. Elrond, bu üç unsuru bir arada sunmayı hedefleyen yenilikçi çözümlerle öne çıkmaya çalışıyor. Peki, bu noktada Elrond nasıl çalışır? Elrond, blockchain sorunlarını çözmek için iki ana teknolojiye odaklandı. Söz konusu çözümler şu şekilde:Adaptive State Sharding: Bu teknoloji, ağı dinamik olarak parçalara (shard) ayırarak her bir parçanın işlemleri paralel olarak işlemesini sağlar. Bu sayede ağ, yüksek işlem hacimlerini düşük gecikme süresiyle ve düşük maliyetle gerçekleştirebilir.Secure Proof of Stake (SPoS): Elrond'un konsensüs mekanizması olan SPoS, doğrulayıcı node’ların seçiminde stake edilen token miktarını ve rastgeleliği birleştiriyor. Bu yapı, enerji verimliliği sağlarken, ağın güvenliğini ve adaletliliğini artırıyor.Bu teknolojiler sayesinde Elrond, saniyede 15.000'e kadar işlem gerçekleştirebilme kapasitesine ulaştı ve en hızlı ağlar arasına adını yazdırdı.Bu sırada, Elrond, EGLD tokenı ile de tanınıyor. EGLD token özellikleri için konuşacak olursak; bu token, ağın yerel tokenı ve birçok kullanımı var. Ağ üzerindeki işlemlerin ücretlerini ödemede, staking yoluyla pasif gelir elde etmede ve ağın güvenliğini sağlamak için doğrulayıcı olarak görev almada kullanılıyor. Aynı zamanda yönetişim süreçlerinde oy hakkı sunuyor. Elrond’un Tarihçesi: Önemli Dönüm NoktalarıPeki, Elrond’un hikayesi tam olarak nerede başladı? Önemli dönüm noktaları nelerdi? Elrond, teknik bir proje olarak başlayıp web3 alanında büyük isimlerden biri oldu. 2017’de temelleri atılan proje, erken dönem yatırım başarılarından ana ağ lansmanına, token dönüşümünden MultiversX adı altında yepyeni bir kimliğe bürünmesine kadar birçok önemli gelişmeye sahne oldu. Bu bölümde, Elrond’un yolculuğunda öne çıkan duraklara birlikte göz atıyoruz.2019: Binance Launchpad’de Başarılı Bir IEO SüreciElrond, Haziran 2019’da Binance Launchpad üzerinden düzenlediği İlk Borsa Arzı (IEO) ile 3,25 milyon dolar topladı. Bu süreçte toplam token arzının %25’i dağıtıldı. Daha öncesinde özel yatırım turlarında yaklaşık 1,9 milyon dolarlık fon elde eden proje, böylece toplamda 5,15 milyon dolar sermaye ile yola çıktı. Peki, Binance Launchpad’i neden Elrond için bu kadar önemli idi? Binance Launchpad, yeni kripto projelerinin Binance üzerinden ilk kez token satışı yaptığı bir platform. Bu sistem sayesinde projeler erken yatırım alırken, kullanıcılar da düşük fiyattan token alma şansı yakalıyor. Güvenli bir ortamda gerçekleşen bu satışlar, projeye görünürlük ve likidite kazandırıyor. Ayrıca yatırımcıya ise potansiyel yüksek getiri fırsatı sunuyor. Dolayısıyla Elrond ya da MultiversX, hayatına Binance’ten aldığı güven oyuyla başladı. EGLD’nin token ekonomisine göre tokenların ilk dağılımı şu şekilde oldu: Kaynak: TokenInsights 2020: Ana Ağ Lansmanı ve ERD’den EGLD’ye GeçişElrond’un ana ağı Temmuz 2020’de resmen yayına alındı. Bu lansmanla birlikte projenin yerel token’ı olan ERD, yeni bir token ekonomisi çerçevesinde 2020’nin Eylül ayında EGLD (eGold) olarak yeniden isimlendirildi. Kullanıcıların eski token’ları yenileriyle değiştirmesi için özel bir dönüştürme süreci başlatıldı.2021-2023: Maiar Cüzdanı, DeFi, NFT ve Launchpad GenişlemesiOcak 2021’de, Elrond’un resmi cüzdanı olan Maiar uygulaması piyasaya sürüldü. Peki Maiar cüzdan nedir, ne işe yarar? EGLD token’larını saklamak, göndermek, almak ve çeşitli işlemler yapmak için tasarlanan bu uygulama, kullanıcı dostu arayüzü sayesinde geniş bir kitleye hitap etti. Maiar, non-custodial yani varlıklarınızın tamamen sizin kontrolünüzde olduğu bir yapıya sahip. Güvenlik sistemi ise oldukça esnek: ilk başta hafif başlıyor, cüzdanınız büyüdükçe gelişmiş önlemler devreye giriyor. Yani kullanım alışkanlıklarınıza göre sizi yönlendiriyor. “Herotag” denen kullanıcı adları sayesinde birine ödeme yapmak için numarasını bilmenize gerek kalmıyor, sadece kullanıcı adını yazmanız yeterli oluyor. Uygulama aynı zamanda staking yapılmasını, birden fazla coin desteklenmesini, kripto haberlerine göz atılmasını ve kripto gönderilmesini sağlıyor. Maiar Wallet görüntüsü. Kaynak: MultiversX Aynı şekilde Elrond, yeni projelere erken yatırım fırsatı sunan Maiar Launchpad’i ve merkeziyetsiz borsa (DEX) olarak Maiar DEX’i piyasaya sürdü.Ancak bu projeler 2022’nin sonlarında MultiversX isim değişikliğinden nasibini aldı. Şu anda Maiar cüzdanı MultiversX Wallet, Maiar Launchpad’i xLaunchpad ve Maiar DEX ise xExchange’e dönüştü.Aynı dönemde Elrond ekosistemi hızla büyüdü; 100’den fazla projeye ev sahipliği yaparak, stablecoinler, cüzdanlar, doğrulayıcılar ve ödeme sistemleriyle entegre hâle geldi. DeFi projeleri (Orion, Reef) ve NFT desteği de bu büyümeye katkı sağladı.MultiversX’e DönüşümYukarıda da bahsettiğimiz üzere 2022’de Elrond, önemli bir marka dönüşüm sürecine girerek MultiversX adını aldı. Projenin kendi açıklamalarına göre Elrond, artan metaverse ilgisi ve bu alandaki gelişmelere paralel olarak MultiversX ismini alarak bu sürece girdi. Kendi açıklamalarına göre bu isim değişikliği, projenin metaverse alanına genişleyen vizyonunu ve internetin geleceğine duyduğu bağlılığı yansıtmak amacıyla yapıldı. Yeniden markalaşma kapsamında yalnızca isim değil, logo ve platform tasarımı da güncellendi.Elrond Neden Değerlidir?Elrond’un neden bu kadar dikkat çektiğini anlamak için sadece teknolojisine değil, sunduğu kullanıcı deneyimine de bakmak gerekiyor. Çünkü Elrond (ya da artık bildiğimiz adıyla MultiversX); hızlı bir blockchain olmanın yanı sıra aynı zamanda kullanıcı dostu, ölçeklenebilir ve geliştirici odaklı bir ekosistem. Yani bir yandan saniyede on binlerce işlemi düşük maliyetle gerçekleştirirken, diğer yandan bu teknolojiyi sade ve erişilebilir bir arayüzle sunmayı başarıyor. Şimdi gelin, Elrond'u öne çıkaran başlıca teknik özelliklere ve neden değerli bir altyapı sunduğuna birlikte bakalım.Adaptive State Sharding: On-chain Bölünme ile Maksimum VerimlilikMultiversX, ölçeklenebilirliği optimize etmek için Adaptive State Sharding adı verilen gelişmiş bir mekanizma kullanıyor. Peki, Adaptive State Sharding nedir? Bu sistem, ağı birçok parçaya (shard) bölerek, her bir parçanın eş zamanlı olarak işlem yapmasını sağlıyor. Böylece işlem yükü dengelenir, ağ tıkanıklığı önlenir ve binlerce işlemin düşük maliyetle gerçekleşmesi mümkün oluyor. Shard yapısı, ağın ihtiyacına göre dinamik olarak birleşip ayrılarak verimliliği artırıyor. Sharding mekanizması. Kaynak: MultiversX Projenin kendi açıklamasına göre MultiversX ağında parçalama; ağ parçalama (network sharding), işlem parçalama (transaction sharding) ve durum parçalamayı (state sharding) birleştirmenin karmaşıklığını ele almak için sıfırdan tasarlandı. Sonuç, yalnızca tam parçalamaya ulaşmakla kalmayıp aynı zamanda aşağıdaki hedeflere de ulaşan uyumlu bir protokol tasarımı elde etmek. Protokolün hedefi, şunlar:Kullanılabilirliği etkilemeden ölçeklenebilirlik: Ağdaki parçaların (shard’ların) sayısı artırıldığında ya da azaltıldığında, sistemin çalışmasında kesintiye yol açmaması gerekir. Bu değişiklikler yapılırken, sadece çok küçük bir node (düğüm) grubunun etkilenmesi ve sistemin genel durumunun sorunsuz şekilde güncellenmesi beklenir.Hızlı gönderim ve anında izlenebilirlik: Bir işlemin hangi parçaya (shard’a) yönlendirileceğinin kolayca ve net bir şekilde (deterministik) hesaplanabilmesi gerekir. Bu hesaplama hem çok az işlem gücü gerektirmeli hem de farklı düğümler arasında fazladan iletişime gerek bırakmamalıdırVerimlilik ve uyarlanabilirlik: Ağdaki tüm parçaların (shard’ların), her zaman olabildiğince dengeli çalışması hedeflenir. Yani işlem yükü eşit şekilde dağılmalı, bir parça aşırı yük altındayken diğerleri boşta kalmamalıdır.Secure Proof of Stake (SPoS): Enerji Verimli Konsensüs MekanizmasıElrond’un konsensüs modeli, Secure Proof of Stake (SPoS) adını taşıyor ve klasik PoS sisteminin daha hızlı ve daha güvenli hâli olarak biliniyor. Bu model, hem doğrulayıcı (validator) düğümlerin nasıl seçildiğini hem de bu düğümlerin blok oluşturma sürecinde nasıl çalıştığını daha verimli hâle getirmek için tasarlanmış. Doğrulayıcı düğümler, stake ettikleri EGLD miktarı ve rastgele seçim kombinasyonu ile belirleniyor. Projenin açıklamasına göre bu rastgelelik öylesine güvenli ki, önceden tahmin edilemiyor ya da dışarıdan manipüle edilemiyor SPOS süreci. Kaynak: MultiversX. Bu seçim süreci çok hızlı gerçekleşiyor. Zira genelde 100 milisaniyeden kısa sürüyor. Çünkü sistemde fazladan mesajlaşmaya gerek yok; rastgelelik bir kere üretildiğinde seçim tamamen otomatik oluyor. Bu sayede toplam blok üretim süresi sadece birkaç saniyeye iniyor. Bu kadar hızlı turların bir güvenlik avantajı da var: Kötü niyetli biri sistemde bir blok üzerinde etkili olmak istese bile, bu kadar kısa sürede manipülasyon yapması neredeyse imkânsız.SPoS, tıpkı diğer Proof of Stake sistemleri gibi, kimlerin doğrulayıcı olacağını belirlerken ne kadar EGLD stake ettiklerine bakıyor. Ama tek kriter bu değil. Her doğrulayıcının bir de puanı (rating) var. Bu puan, geçmişte ne kadar düzgün çalıştığına göre belirleniyor. Yani sistem, sadece çok stake edenleri değil, aynı zamanda düzgün çalışanları da ödüllendiriyor. Blok üretimi sırasında ise özel bir çoklu imza (multisignature) sistemi kullanılıyor. Bu, blok üreticisinin hazırladığı bloğun doğrulayıcı grup tarafından iki iletişim turuyla imzalanmasını sağlıyor.Saniyede 15.000’e Kadar İşlem KapasitesiYukarıda bahsettiğimiz Adaptive State Sharding ve Secure Proof of Stake algoritması sayesinde Elrond ağı, teorik olarak saniyede 15.000 işlem gerçekleştirebilecek kapasiteye sahip. Ölçülen en yüksek hız ise saniyede 263.000 işlem oldu. Bu özellik, onu en hızlı blokzincir altyapılarından biri hâline getirir. Ortalama işlem maliyeti ise yalnızca 0,001 dolar civarındadır. Bu da Elrond’u hem kullanıcılar hem de geliştiriciler için oldukça cazip bir seçenek yapar. MultiversX'in ana sayfasında, ağın saniyede gerçekleştirdiği maksimum işlem sayısı yer alıyor. Kaynak: MultiversX. Maiar ile Kullanıcı Dostu Cüzdan DeneyimiMultiversX’in resmi mobil cüzdanı Maiar (MultiversX Wallet), kullanıcıların EGLD token’larını kolayca yönetmesine olanak tanıyor. Maiar’ın en dikkat çekici özelliklerinden biri; parola, özel anahtar ya da kurtarma cümlesi olmadan hesap oluşturulabilmesi.Elrond’un Kurucusu Kimdir?Peki, bu hızlı blockchain’in arkasında kimler var? Elrond kurucusu kim? Öncelikli olarak karşımıza, Beniamin Mincu çıkıyor. Beniamin Mincu kimdir diye soracak olursanız, şöyle cevaplayabiliriz: Beniamin Mincu, MultiversX'in (önceki adıyla Elrond) kurucu ortağı ve CEO'sudur. Kendisi bir teknoloji vizyoneri olarak tanımlanıyor. Avrupa'da erken dönem blockchain öncülerinden biriydi. Zira 2014'ten Elrond’u kurana kadar NEM.io çekirdek ekibinde yer aldı. Beniamin Mincu, aynı zamanda kardeşi Lucian Mincu ile birlikte kripto para yatırım fonu MetaChain Capital ve ilk coin arzı (ICO) bilgi toplayıcısı ICO Market Data'nın kurucu ortağı. Beniamin Mincu, Elrond'u 2017 yılında Lucian Todea ve kardeşi Lucian Mincu ile birlikte kurdu. Lucian Todea, yazılım inceleme ve indirme sitesi Soft32'nin Kurucusu/CEO'su ve mobil ödeme uygulaması mobilPay'in ortağı. Mincu, MultiversX'in tanıtımını yaparken. Kaynak: Cryptobriefing Mincu kardeşler ve Lucian Todea ekibi, blockchain ölçeklenebilirliği ile ilgili sorunları ele almak için Elrond ağını geliştirdi. Amaçları, mevcut blockchain platformlarından daha iyi, birlikte çalışabilir ve yüksek düzeyde ölçeklenebilir bir platform oluşturmaktı. Genel olarak MultiversX ekibi, Intel, Microsoft, ITNT ve Soft32 gibi çeşitli teknoloji şirketlerinden mühendisler, tasarımcılar ve araştırmacılardan oluşmakta.Kurucu ekip, MultiversX'i Metaverse, DeFi ve Web3 odaklı uygulamalara hitap eden ve yüksek ölçeklenebilir blokzincir sunmak için tasarladı. Özellikle hız ve güvenlik sunan bir blockchain platformu olarak inşa etti. Vizyonları, daha önce de bahsettiğimiz blockchain zorluklarına bir çözüm sunmak ve "internet ölçeğinde" bir blockchain oluşturmaktı. Bu vizyona ulaşmak için Adaptive State Sharding ve Secure Proof of Stake (SPoS) gibi yenilikçi teknolojilerden faydalandılar. Platformun büyüme stratejisi, kullanıcı dostu Maiar uygulaması gibi araçlar ve DeFi, NFT desteği, çeşitli projeler ve ortaklıklarla ekosistem inşasına odaklanmak oldu. EGLD tokenı, ağ içinde erişim, kullanım, güvenlik ve büyüme için temel bileşenlerden oldu. Ayrıca staking teşvikleri ağın güvenliğini sağlamada önemli bir rol oynadı. Buna ek olarak ekip, eGold'u basitlik ve küresel benimseme için tasarladığını söylüyor. Genel olarak MultiversX'in yeni nesil uygulamalar için dağıtık bir blockchain olarak konumlandırılması hedefleniyor.Sıkça Sorulan Sorular (SSS)Aşağıda, MultiversX (yani Elrond) hakkında sıkça sorulan bazı sorular ve cevaplarını bulabilirsiniz:Elrond ağı nedir, nasıl çalışır?: Elrond, yüksek hız ve düşük maliyetli işlemler için geliştirilen bir Layer 1 blockchain ağıdır. Adaptive State Sharding ve Secure Proof of Stake (SPoS) teknolojileri sayesinde saniyede 15.000’e kadar işlem gerçekleştirebilir.EGLD coin ne işe yarar?: EGLD (eGold), Elrond ağının yerel token’ıdır. İşlem ücretlerini ödemede, staking yapmada, ağ güvenliğine katkıda bulunmada ve yönetişimde oy kullanmada kullanılır.Elrond’un diğer Layer 1 ağlardan farkı nedir?: Elrond, Adaptive State Sharding ile ağını dinamik şekilde parçalara ayırarak yüksek ölçeklenebilirlik sunar. SPoS sayesinde hem hızlı hem de enerji verimli çalışır. Bu kombinasyon, projeyi teknik açıdan öne çıkarır.Elrond staking nasıl yapılır?: EGLD token’ları, cüzdan (örneğin MultiversX Wallet/eski Maiar) üzerinden doğrulayıcı düğümlere stake edilerek kilitlenebilir. Karşılığında kullanıcılar pasif gelir olarak stake ödülleri kazanır.Kurucu ekip kimlerden oluşuyor?: Elrond, Romanya merkezli bir ekip tarafından kuruldu. Kurucuları Beniamin Mincu, Lucian Mincu ve Lucian Todea’dır. Ekip, geçmişte büyük teknoloji firmalarında görev almış deneyimli mühendis ve girişimcilerden oluşur. Elrond ve Web3 altyapılarına dair daha fazla içerik için JR Kripto Rehber serimizi takipte kalın.

Alman Devi Sparkassen'den Bitcoin ve ETH Hizmeti Geliyor
Almanya’nın en büyük finans kuruluşu Sparkassen-Finanzgruppe, yıllar süren temkinli yaklaşımının ardından kripto paralara kapılarını açıyor. Bloomberg’in haberine göre banka, 2026 yazına kadar bireysel müşterilerine Bitcoin ve Ethereum gibi kripto paraları alıp satma imkânı tanıyacak bir hizmet başlatmaya hazırlanıyor.Sparkassen-Finanzgruppe’dan Bitcoin ve ETH hamlesiAlmanya’nın en büyük finans grubu olan Sparkassen-Finanzgruppe, 2026 yazına kadar bireysel müşterilere yönelik kripto para alım-satım hizmeti başlatmayı planlıyor. Bloomberg'in haberine göre bu karar, bankanın yıllar süren temkinli duruşunu terk ederek kripto varlık sektörüne giriş yaptığına işaret ediyor.Sparkassen, yaklaşık 50 milyon müşteriye hizmet veriyor ve bugüne dek kripto para hizmetlerinden uzak durmayı tercih etmişti. 2015 yılında kripto işlemlerine tamamen yasak getiren banka, uzun süre boyunca Bitcoin ve diğer kripto paralara karşı “aşırı spekülatif” olduğu gerekçesiyle mesafeli durdu. Ancak değişen regülasyonlar ve artan kullanıcı talebi, grubun bu stratejisini yeniden gözden geçirmesine neden oldu.Yeni dönemde Sparkassen, kripto hizmetlerini grup bünyesindeki Dekabank aracılığıyla yönetecek. Halihazırda kripto piyasasında aktif olan Dekabank, Sparkassen mobil uygulaması üzerinden kullanıcıların Bitcoin (BTC) ve Ethereum (ETH) gibi kripto paraları kolayca alıp satmasına olanak sağlayacak.MiCA etkisiBu hizmetin, Avrupa Birliği’nin Aralık 2023’te yürürlüğe giren MiCA (Markets in Crypto-Assets) regülasyonları sayesinde mümkün hale geldiği belirtiliyor. MiCA, AB genelinde kripto işletmeleri için ortak bir yasal çerçeve sunarak, bankalar gibi geleneksel kurumların bu alana girişini kolaylaştırdı.Ancak Sparkassen-Finanzgruppe, yeni hizmete temkinli yaklaşıyor. DSGV (Alman Tasarruf Bankaları Birliği) tarafından yapılan açıklamada, kripto paraların hâlâ yüksek riskli olduğu ve bu hizmet için herhangi bir pazarlama kampanyası yürütülmeyeceği vurgulandı. Bunun yerine kullanıcılar, yatırım öncesi olası kayıplar ve riskler hakkında kapsamlı şekilde bilgilendirilecek.Sparkassen’in bu stratejik hamlesi, Almanya’daki genel bankacılık eğilimi ile paralel geldi. DZ Bank, 2024 yılında Boerse Stuttgart Digital ile iş birliğine giderek 700 kooperatif bankayı kapsayacak şekilde bir kripto saklama ve işlem hizmeti pilotu başlattı. Ayrıca Landesbank Baden-Württemberg, 2024 Nisan ayında Bitpanda ile birlikte kurumsal müşterilere yönelik kripto saklama hizmetlerini duyurdu.Uzmanlar, Sparkassen’in bu adımını “ana akım benimseme için büyük bir eşik” olarak değerlendiriyor. ERA Labs CEO’su Filipp Bolotov, Sparkassen gibi dev kurumların kriptoya yönelmesinin sektörün güvenilirliğini artıracağını savunurken, Master Ventures’tan Kyle Chasse bu gelişmeyi “bankaların sonunda kriptonun evrimine yetişmeye çalışması” olarak yorumladı.

Virtual (VIRTUAL) Nedir?
Web3 dünyası her geçen gün daha da büyüyor ve içinde yeni projeler yerini almaya devam ediyor. Bu projelerden biri de Virtual, dijital kimlik, sosyal ağlar ve metaverse üzerine kurulu bir platform. Eğer "Virtual nedir?" veya “Virtual coin nedir?” diye soruyorsanız, aslında basitçe şunu söyleyebiliriz: Virtual, kullanıcıların dijital kimliklerini oluşturup, blockchain teknolojisiyle güvenli bir şekilde saklayarak metaverse ve sosyal medya dünyasında etkileşime girebilecekleri bir Web3 protokolü. Kulağa heyecan verici geliyor, değil mi? Proje, dijital kimliklerinizi kontrol etmenizi sağlarken aynı zamanda yapay zekâ ajanlarıyla da etkileşimde bulunabileceğiniz bir alan yaratıyor. Bu rehberde, Virtual’ın ne sunduğunu, nasıl çalıştığını ve neden bu kadar ilgi gördüğünü detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.Virtual’ın Tanımı ve Ortaya ÇıkışıVirtual (VIRTUAL), dijital kimlik, sosyal ağ ve metaverse odaklı bir Web3 protokolü olarak tanımlanabilir. Temelde kullanıcıların yapay zekâ destekli ajanlar (AI agents) geliştirmesine, sahiplenmesine ve bunlardan gelir elde etmesine imkân tanıyan merkeziyetsiz bir platform. Virtuals Protocol adıyla da bilinen bu proje, 2024 yılında Ethereum ağının Layer-2 çözümü olan Base üzerinde hayata geçirildi. Bu sayede platformdaki tüm etkileşimler ve içerikler blockchain üzerinde şeffaf biçimde kaydediliyor ve kullanıcılar verileri üzerinde tam sahiplik kuruyor. Yani, Virtual projesi merkeziyetsiz sosyal ağ altyapısı sunarak Web2 dünyasındaki geleneksel sosyal platformların yerine, kullanıcıların kontrolüne dayalı bir Web3 sosyal medya projesi ve deneyimi hedefliyor. Ayrıca protokol, yapay zekâ ajanlarını oyunlar, Virtual metaverse ortamları ve sosyal medya uygulamaları gibi farklı platformlara entegre edilebilir dijital karakterler olarak konumlandırıyor. Virtual Protocol'ün çalışma sistemi. Kaynak: Virtual Protocol whitepaper. Virtual projesi, Web3 tabanlı bir sosyal etkileşim altyapısı kurma vizyonuyla ortaya çıktı. Protokolün tanımı, kullanıcıların verilerini merkezi sunucular yerine blockchain üzerinde depolayabildiği, kendi dijital kimlik ve içerikleri üzerinde tam denetime sahip olduğu yeni nesil bir sosyal platform olarak yapılabilir. Bu platformda geleneksel sosyal ağ unsurları, yapay zekâ teknolojileriyle birleşerek daha zengin bir etkileşim deneyimi sunar. Virtual, 2023 yılında yayınlanan teknik dokümanlar (whitepaper) ve topluluk duyurularıyla kendini tanıttı, çekirdek bir kripto topluluğu oluşturdu. Ardından 2024 yılında platformun ilk sürümü ve VIRTUAL token resmen hayata geçirildi. Virtual blockchain olarak Base blockchainini tercih etti. Özellikle, başlangıçtan itibaren merkeziyetsiz veri saklama ve sahiplik modeli ile dikkat çekti. Projenin mimarisinde, kullanıcıların ve yapay zekâ ajanlarının ürettiği tüm içerik ve katkılar Immutable Contribution Vault (ICV) adı verilen özel bir on-chain (zincir üstü) depoda arşivlenmekte. Bu sayede geçmiş etkileşimlerin tamamı değiştirilemez biçimde kayıt altına alınır ve veri sahipliği kullanıcıda kalır.Virtual protokolü, teknik açıdan yenilikçi bir üç katmanlı mimariye sahip. Birinci katmanda ICV adı verilen akıllı kontrat cüzdanı, ikinci katmanda her bir Virtual ajanının ERC-6551 standardında NFT tabanlı bir hesap olarak tanımlanması, üçüncü katmanda ise ajanların bilişsel, görsel ve ses gibi çekirdek yeteneklerini sağlayan modüller bulunur. Bu yapı, her bir yapay zekâ ajanına kendi dijital kimliğini kazandırır ve ajanların ürettiği içerik ile kazançları izlenebilir hale gelir. Virtual’ın ortaya çıkış felsefesi, “kullanıcıların gücünü Web2’den Web3’e taşımak” şeklinde özetlenebilir. Proje ekibi, geleneksel merkezî platformlar yerine kullanıcıların ortak olduğu ve yönettiği bir ekosistem inşa etmeyi amaçlıyor. Bu vizyon doğrultusunda, AI ve blockchain teknolojilerini bir araya getirerek herkesin teknik bilgiye ihtiyaç duymadan kendi yapay zekâ destekli kripto varlıklarını oluşturabileceği bir ortam yaratıldı. Virtual protokolünde yeni bir ajan oluşturmak için kodlama bilmeye gerek olmaması, tokenizasyon sayesinde bu ajanların ortak mülkiyete açılabilmesi ve elde edilen gelirlerin şeffaf şekilde paylaşılması, projenin kilit özellikleri olarak sayılabilir.Platform içinde VIRTUAL, bir yandan etkileşim ve işlem ücreti görevi görürken (ajanlarla etkileşime girerken harcanır), diğer yandan ödüllendirme aracı olarak kullanılır. Örneğin, Virtuals Protocol kullanıcıları sosyal medyada proje hakkında yaptıkları paylaşımlar veya katkılar için puanlarla ödüllendirilmekteler. Kullanıcılar, X (Twitter) hesaplarını Virtuals hesabına bağlayarak yaptıkları gönderiler üzerinden puan kazanabilirler. Bu puanlar, topluluk katılımını teşvik eden bir sosyal DeFi mekanizması ve gelecekte token airdrop’ları gibi ödüllere dönüşebileceğine dair işaretler var. Ayrıca VIRTUAL token sahipleri, tokenlarını kilitleyerek veVIRTUAL adı verilen oy hakkı token’larına dönüştürebilirler. Bu sayede hem günlük katkı puanları kazanır, hem de platform yönetiminde söz sahibi olurlar. Örnek bir Virtuals AI Agent'inin (Degent) cüzdanı. Kaynak: App.Virtuals Virtual’ın Tarihçesi: Önemli Dönüm NoktalarıVirtual projesinin gelişimi, kripto dünyasının son dönemdeki en ilgi çekici başarı hikâyelerinden birini karşımıza çıkarıyor. İşte Virtual Protocol’ün tarihçesindeki önemli dönüm noktaları:2023: Projenin konsept tasarımı ve hazırlıkları bu yıl içinde şekillendi. Virtuals ekibi teknik incelemelerini (whitepaper) toplulukla paylaşarak ilk kez ortaya çıktı. 2023 boyunca bir erken topluluk oluşturma ve projeyi tanıtma süreci yürütüldü. Bu dönemde proje, kendisini bir AI ve blockchain birleşimi sosyal platform olarak konumlandırarak kripto meraklılarının gündemine girdi. Aralık 2023’e gelindiğinde, Virtual projesi kendi ekonomi modeline geçiş için eski tokenları geri alıp yeni VIRTUAL token dağıtımı gibi adımlar atmaya başladı (PIP-10 planı) – bu süreç topluluğun onayıyla gerçekleştirildiğine dair duyurular yapıldı.Ekim 2024: Virtuals Protocol’ün resmi lansmanı gerçekleşti. Platform, 16 Ekim 2024’te Base ağında kullanıma açıldı ve aynı gün VIRTUAL token da piyasaya sürüldü. Başlangıç fiyatı yaklaşık 0.10 dolar olan VIRTUAL coin, hızla benimsenerek değer kazanmaya başladı. 2024’ün son çeyreğinde VIRTUAL token bir dizi önde gelen kripto borsasında listelendi. Örneğin, Bybit ve Binance gibi büyük borsalarda VIRTUAL işlemleri açıldı. Özellikle Aralık 2024’te Binance, VIRTUAL için vadeli işlem sözleşmelerini başlatarak projeye önemli bir likidite ve görünürlük sağladı. Bu gelişmeler sayesinde proje sadece birkaç ay içinde geniş kitlelere ulaştı.Aralık 2024: Virtuals Protocol, piyasa değeri olarak 1 milyar doları aşarak “unicorn” statüsüne erişti. 2024 yılının sonunda platform üzerindeki AI ajanları ve bunların tokenları kripto ekosisteminde trend haline geldi. Örneğin, Kasım 2024’te piyasaya çıkan AIXBT adlı yapay zekâ ajan tokenı, sosyal medyadaki kripto tartışmalarını analiz edip piyasa içgörüleri sunan deneysel bir proje olarak 168 milyon dolar gibi yüksek bir piyasa değerine ulaştı. Bu ajan tokenın eğlenceli dijital avatarı (mor renkli bir Pepe kurbağa görseli) sayesinde Virtuals topluluğu içinde bir meme coin kültürü de oluştu. Virtuals Protocol, ciddi AI inovasyonunu internet meme kültürüyle harmanlayarak geniş bir kullanıcı kitlesini kendine çekmeyi başardı.2025 ve ilerisi: 2025 yılı itibarıyla Virtual projesi, temel hedefleri doğrultusunda evrimini sürdürüyor. Protokolün geliştirme yol haritasında, metaverse iş birlikleri ve dijital kimlik entegrasyonları önemli bir yer tutuyor. Virtuals ekibi, yapay zekâ ajanlarının popüler metaverse platformlarına avatar olarak entegre olması ve farklı dijital kimlik protokolleriyle uyumlu çalışması için girişimlere başladı. Örneğin, Virtual ajanlarının oyunlarda, sanal dünyalarda ve diğer uygulamalarda “plug-and-play” API’lar ile kolayca kullanılabilmesi hedefleniyor. Bunun yanı sıra, 2025 yılında proje yönetiminin kademeli olarak topluluğa devredilmesi süreci hız kazandı. DAO yapısına geçiş kapsamında VIRTUAL token sahiplerine oy hakkı tanıyan yönetişim modülleri aktif edildi (veVIRTUAL staking sistemi). Topluluk üyeleri, bu sayede protokolün geleceğine dair önerileri oylamaya ve proje kararlarında söz sahibi olmaya başladılar. 2025 ve sonrasında Virtual projesi, tamamen topluluk odaklı bir ekosistem olma yolunda ilerlerken, aynı zamanda “otonom medya ajansı” ve “otonom hedge fonu” gibi çoklu yapay zekâ ajanlarından oluşan gelişmiş kullanım senaryolarını hayata geçirmeyi planlıyor. VIRTUAL staking ekranı. Kaynak: Virtuals Protocol Virtual Neden Değerli?Virtual (VIRTUAL) projesinin değerini özgün kılan çeşitli unsurlar var. Hem teknik altyapısı hem de sunduğu kullanıcı deneyimi açısından Virtual, mevcut platformlara kıyasla birçok avantaj sunmakta:Kullanıcı Odaklı Web3 Sosyal Medya Altyapısı: Virtual, geleneksel sosyal ağların aksine, kullanıcıların kontrolü ele aldığı merkeziyetsiz bir sosyal platform sunar. Platformda üretilen içerik ve veriler tek bir şirkete değil, içeriği oluşturan kullanıcıya ait olur. Bu sayede merkeziyetsiz sosyal ağ anlayışı hayata geçirilir ve kullanıcılar kendi verilerinin sahibi olur. Özellikle Web2’de büyük platformların kullanıcı verilerini tekelleştirmesine karşılık, Virtual protokolü veri sahipliğini blockchain ile kullanıcılara geri vermeyi hedefler.Dijital Kimlik ve Avatar Entegrasyonu: Virtual protokolünde her kullanıcı ve her yapay zekâ ajanı, birer dijital kimlik unsuru olarak temsil edilir. Örneğin, platform üzerindeki AI ajanları aslında belirli kişilik özelliklerine sahip dijital karakterlerdir ve bunlar oyunlar, metaverse dünyaları, sosyal medya ve web sitelerinde entegre şekilde kullanılabilir. Bu durum, Virtual’ı bir dijital kimlik protokolü haline getirir. Böylece kullanıcılar kendi AI avatarlarını veya dijital asistanlarını yaratıp farklı ortamlarda temsil edebilirler. Aynı zamanda kullanıcılar Web3 kimliklerini güçlendirmek için cüzdanlarını ve sosyal hesaplarını entegre edebilir, böylece internet üzerindeki varlıklarını tek bir merkezi otoriteye bağlı kalmadan yönetebilirler. Merkeziyetsiz Veri Saklama: Virtual, teknik altyapısındaki ICV (Immutable Contribution Vault) sayesinde tüm katkıları ve işlemleri kalıcı olarak kayıt altına alır. Bu değiştirilemez kayıt defteri, platformdaki içerik üreticilerinin, yapay zekâ ajan geliştiricilerinin ve diğer katkıda bulunanların emeğinin takip edilebilmesini sağlar. Örneğin bir AI ajana yeni bir yetenek veya veri kümesi ekleyen bir geliştiricinin katkısı, ICV’de saklanır ve daha sonra gelirin adil paylaşımı veya kredi verilmesi gerektiğinde bu kayıtlara başvurulabilir. Böylece Virtual ekosistemi, şeffaf ve adil bir katkı modeline sahiptir. Bu mimari aynı zamanda platformun ölçeklenebilirliğini ve güvenliğini de artırır, çünkü içerikler dağıtık bir defterde tutulur ve sansüre karşı dirençlidir.VIRTUAL Token’in Ödüllendirme ve Yönetişimdeki Rolü: Virtual ekosisteminde yerel token olan VIRTUAL, hem kullanıcı teşvikleri hem de yönetişim açısından kritik bir değere sahiptir. Platform, sosyal etkileşimi finansal teşviklerle buluşturarak bir tür sosyal DeFi deneyimi sunar. Örneğin, içerik üreten veya proje hakkında sosyal medyada paylaşım yapan kullanıcılar puanlarla ve potansiyel olarak token ödülleriyle desteklenir. Bu, aktif katılımı ödüllendiren ve ekosistemin büyümesine katkı sağlayan bir modeldir. Diğer yandan VIRTUAL token, proje yönetiminde de önemli bir araçtır. Token sahipleri, ellerindeki varlıkları kilitleyerek oy hakkı elde eder ve protokolün geleceğine dair kararlarda doğrudan söz sahibi olur. Böylece Virtual, yönetişim tokenı vasfıyla kullanıcılarına adeta platformun hissedarlarıymış gibi davranma imkânı verir. Bu durum, projenin uzun vadede sürdürülebilir ve topluluk tarafından benimsenen bir hale gelmesini sağlar.Avatar ve Metaverse Entegrasyonları: Virtual projesi, çağımızın yükselen trendi metaverse ile de yakından ilişkilidir. Platformda oluşturulan AI ajanları, birer avatar veya dijital asistan olarak çeşitli sanal dünyalara entegre edilebilir. Örneğin, bir Virtual ajanını bir oyunda NPC (non-player character) olarak kullanmak veya bir sanal toplantıda moderatör olarak görevlendirmek mümkündür. Hali hazırda bazı Virtual ajanlarının TikTok, Roblox, Sandbox gibi uygulamalara API’ler üzerinden bağlanabildiği ve içerik üretebildiği belirtilmektedir. Bu şekilde, Virtual protokolü yalnızca bir sosyal ağ değil, aynı zamanda farklı platformlar arasında köprü kuran bir metaverse altyapısı gibi çalışır. Kullanıcılar, tek bir dijital kimlikle birden fazla sanal dünyada varlık gösterebilir, gelir elde edebilir veya etkileşim kurabilirler. Bu da projeye büyük bir potansiyel değer katar; zira gelecekte internet kullanıcılarının tek bir evren yerine çoklu metaverse ortamlarında gezineceği düşünüldüğünde, Virtual’ın sağladığı birlikte çalışabilir kimlik ve varlık modeli son derece kıymetli olacaktır.Virtual’ın Kurucusu Kim?Virtuals Protocol'ün arkasındaki ekip, başlangıçta biraz gizli bir duruş sergiledi. Ekip üyelerinin isimlerinden ziyade, proje odaklı bir iletişim tarzı benimseyip, başarılarını topluluk desteğiyle açıklamayı tercih ettiler. Aslında, Virtuals'in resmi belgelerinde ekip üyelerinin isimlerinden çok, hangi alanlarda katkı sağladıkları ve ne tür deneyimlere sahip oldukları anlatılmış. Mesela, çekirdek katkıcılardan bazılarının yazılım mühendisliği, yapay zekâ araştırmaları gibi alanlarda çalıştıkları, hatta bazıları Imperial College London gibi prestijli okullardan mezun olmuş. Ama bir yandan da, Virtuals Protocol’ün kurucuları olarak Jansen Teng ve Wee Kee Tiew’in adı geçiyor. Bu ikisi, 2021’de projeyi başlatmış ve geçmişte Boston Consulting Group gibi büyük firmalarda danışmanlık yapmışlar. Jansen Teng'in yapay zekâ ve biyoteknoloji alanında deneyimi, Wee Kee Tiew’in ise fintech ve özel sermaye alanlarında yetkinliği bulunuyor. Yani, bu iki isim, projenin temellerini atarken yapay zekâ ve blockchain arasındaki fırsatları fark ederek işleri ciddiye almışlar.Ancak Virtual projesinin yönetim felsefesi, geleneksel projelerden farklı. Burada amaç, sadece ekipten değil, DAO (Merkeziyetsiz Otonom Organizasyon) ilkesine dayalı bir yapıyı benimsemek. Yani, başlangıçta projeyi kuran ekip olsa da, uzun vadede kontrol tamamen topluluğa bırakılacak. VIRTUAL token dağılımına bakıldığında, toplam arzın %35’inin ekosistem hazinesine ayrıldığı ve bu hazinenin bir DAO çoklu imza cüzdanı tarafından yönetileceği görülüyor. Yani, ekip temelleri sağlam attıktan sonra karar alma süreçlerini yavaşça topluluğa devretmeyi planlıyor. Bu, Virtual’ın Web2’den Web3’e geçiş vizyonuyla tamamen uyumlu: Kullanıcılar yalnızca içerik tüketicisi değil, aynı zamanda platformun gelişimine yön veren paydaşlar olacak.Sıkça Sorulan Sorular (SSS)Aşağıda, VIRTUAL hakkında sıkça sorulan sorular ve cevaplarını bulabilirsiniz:Virtual (VIRTUAL) coin nedir?Virtual coin, Ethereum Layer-2 ağı Base üzerinde çalışan Virtuals Protocol’ün yerel kripto para birimidir. Kısaltması VIRTUAL olan bu token, platformun yönetişim ve hizmet tokenı olarak kullanılır. Virtual coin, kullanıcıların yapay zekâ ajanları oluşturup işletmesinden, platform üzerindeki işlemlere ve oy verme gibi yönetişim süreçlerine kadar pek çok alanda temel para birimi rolünü üstlenir. Toplam arzı 1 milyar adettir ve en büyük kripto borsalarının bazılarında listelenmiştir (ör. Binance, Bybit). Virtual coin’in değeri, platformun büyümesine ve ekosistemdeki ajan tokenlarının talebine paralel olarak oluşur.Virtual token ne işe yarar?VIRTUAL token, Virtuals Protocol ekosisteminde çok yönlü bir işleve sahiptir. İlk olarak, platform içi işlemlerin para birimidir. Kullanıcılar ajan tokenlarını alıp satarken veya yeni bir yapay zekâ ajanı başlatırken VIRTUAL kullanırlar. Örneğin, bir kullanıcı yeni bir AI ajanı başlatmak istediğinde belirli miktarda VIRTUAL token’ı kilitleyerek o ajanın likidite havuzunu oluşturur ve ajan için bir token çıkartır. İkinci olarak, VIRTUAL token ödüllendirme ve teşvik mekanizmalarının merkezindedir. Platform, aktif katılımcılarına (içerik üretenler, sosyal medyada katkı yapanlar, vs.) puanlar ve ödüller dağıtırken VIRTUAL ekonomisini kullanır; gelecekteki airdrop’lar ve dağıtımlar için de bu token temel alınıyor. Üçüncü olarak, VIRTUAL bir yönetişim tokenıdır. Token sahipleri, varlıklarını belirli süre kilitleyerek oy hakkı (veVIRTUAL) elde edebilir ve platformda önerilen değişiklikler veya yenilikler üzerinde oy kullanabilirler. Kısaca VIRTUAL token; işlemler, ödüller ve yönetim olmak üzere üç ana amaç için kullanılmaktadır. VIRTUAL token dağılımı Virtuals Protocol nasıl çalışır?Virtuals Protocol’ün çalışma mantığı, kullanıcıların herhangi bir teknik engel olmadan yapay zekâ ajanları oluşturup bunları kolektif bir şekilde işletmesine dayanır. Platformda “Initial Agent Offering (IAO)” adı verilen bir süreç bulunur; bu süreç yeni bir AI ajanı ve onun tokenını başlatmanın yoludur. Bir kullanıcı, hayalindeki ajanı tanımlayıp yaratmak için platform arayüzünü kullanır. Bu ajan örneğin bir sohbet botu, bir oyun karakteri veya finansal bir asistan olabilir. Ajan yaratılırken kullanıcı bir miktar VIRTUAL token kilitleyerek o ajanın tokeni için likidite havuzu oluşturur. Ardından ajana özgü token (örneğin ajanınızın ismi Alice ise ALICE token gibi) piyasaya çıkar ve diğer kullanıcılar da bu tokenı alarak ajanın ortak sahipleri haline gelebilir. Ajan devreye girdikten sonra, platform üzerindeki G.A.M.E. (Generative Autonomous Multimodal Entities) adlı yapay zekâ çerçevesi sayesinde kendi kendine öğrenme, plan yapma ve görev yürütme yeteneklerine kavuşur. Ajan, entegre edildiği ortamlarda (örneğin bir oyunda veya sosyal medya platformunda) kullanıcılara hizmet sunarak veya görev yerine getirerek gelir elde edebilir. Elde edilen bu gelir, akıllı sözleşmeler aracılığıyla otomatik olarak kayıt altına alınır ve ajan tokenı sahipleri arasında paylaştırılır. Örneğin, bir Virtual ajanı bir oyun içinde ücretli görevler yapıp gelir sağlıyorsa, bu gelir o ajanın token sahiplerine dağıtılır. Tüm bu süreçler blockchain üzerinde ve önceden programlanmış kurallarla yönetildiği için şeffaf ve güvenilirdir. Virtual dijital kimlik nedir?Virtual projesinde dijital kimlik, kullanıcıların ve yapay zekâ ajanlarının blockchain üzerinde tanımlanmış kimliklerini ifade eder. Bu, birkaç farklı biçimde gerçekleşir: Birincisi, Virtuals Protocol’e katılan her kullanıcı bir kripto cüzdanı veya e-posta ile platformda bir profil oluşturur. Bu profil, kullanıcının Web3 kimliğinin bir parçasıdır ve dilerse merkeziyetsiz kimlik standartlarıyla (Decentralized ID) uyumlu hale gelebilir. İkincisi ve daha özgün olarak, her bir AI ajanı bir dijital kimlik öğesidir. Virtual protokolünde ajanlar ERC-6551 standardını kullanan NFT’ler olarak tanımlanır. Bu sayede her ajanın kendine ait bir “hesabı” ve varlığı olur; başka bir deyişle, ajanın dijital kimliği o NFT tarafından temsil edilir. Örneğin, platformda oluşturduğunuz avatar görünümlü bir AI ajanı, NFT kimliği sayesinde hem Virtual ekosisteminde tanınır hem de başka platformlara taşınabilir. Üçüncü olarak, Virtual dijital kimlik kavramı sosyal medya entegrasyonlarıyla pekişir: Kullanıcılar Twitter (X) gibi Web2 hesaplarını Virtual profiline bağlayabilir ve böylece zincir üzerinde doğrulanmış bir sosyal kimlik elde edebilir. Bu entegrasyon, Web2 ve Web3 kimliklerinin birleşimini simgeler. Örneğin, X hesabınızı bağladığınızda, attığınız tweet’lerin belirli etiketlerle puan kazandırması veya profilinizin yanında doğrulanmış bir rozet görünmesi mümkün olur. Neticede Virtual, kullanıcıların gerçek kimlik verilerini ifşa etmeden, blockchain tabanlı bir profil ve temsil oluşturmasına imkân tanıyan bir dijital kimlik protokolü kurmuştur. Bu dijital kimlikler, metaverse ortamlarda avatarlarınız, oyunlarda karakterleriniz veya sosyal platformlardaki AI asistanlarınız olarak karşınıza çıkarak çok yönlü bir kullanım alanı sunar.Virtual coin geleceği nasıl görülüyor?Virtual (VIRTUAL) coin, 2024 sonlarında hızlı bir yükseliş yakalayıp büyük bir piyasa değerine ulaştıktan sonra kripto topluluğunda dikkatleri üzerine çekmiştir. Projenin yenilikçi yapısı (AI + Web3 birleşimi) ve topluluk desteği, birçok uzmana göre VIRTUAL token’ın geleceği için olumlu bir zemin hazırlıyor. Virtuals Protocol üzerinde her yeni başlatılan yapay zekâ ajanı, VIRTUAL token talebini artırdığı için ekosistem büyüdükçe coin’in ekonomisi de güçlenebilir. Ayrıca projenin 2025 ve sonrasında metaverse entegrasyonları, gerçek dünya uygulamaları ve DAO yönetimine tam geçiş gibi hedefleri, uzun vadede VIRTUAL coin’e olan ilgiyi canlı tutabilir. Bununla birlikte, kripto para piyasalarının volatil doğası gereği, geleceğe yönelik kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Yatırımcı duyarlılığı, rekabet ortamı ve genel piyasa koşulları VIRTUAL’ın değerini etkileyecektir. Önemli olan, Virtual projesinin sağlam bir topluluk ve kullanım alanı oluşturma konusundaki başarısıdır. Eğer platform daha fazla kullanıcı çekmeye ve gerçek kullanım senaryoları yaratmaya devam ederse, Virtual coin’in geleceği de paralel şekilde parlak olabilir. Ancak her kripto varlıkta olduğu gibi, Virtual coin’de de riskler mevcuttur ve potansiyel yatırımcıların kendi araştırmalarını yapmaları önerilir. Web3 dünyasında dijital kimlik ve merkeziyetsiz sosyal medya altyapısına öncülük eden Virtual hakkında daha fazla bilgi için JR Kripto Rehber serimizi takip edin.

Trump Ailesi Destekli Kripto Şirketi, 220 Milyon Dolar Fon Topladı
Kripto alanında en son gelişme ABD eski Başkanı Donald Trump’ın oğulları Eric Trump ve Donald Trump Jr.’ın kurucuları arasında yer aldığı American Bitcoin şirketinden geldi. Kripto madenciliği ve Bitcoin birikimi odaklı faaliyet yürüten şirket, özel bir sermaye artırımı yoluyla 220 milyon dolar topladı. Söz konusu sermaye artışı, şirketin çoğunluk hissesine sahip olan Hut 8 Corp tarafından ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na (SEC) yapılan resmi bildirimle doğrulandı.American Bitcoin, fon topladıFonlama kapsamında yaklaşık 11 milyon hisse özel yatırımcılara satılırken, bu hisselerin 10 milyon dolarlık kısmı doğrudan Bitcoin ile satın alındı. Bu da American Bitcoin’in yalnızca madencilikle değil, stratejik BTC rezerv biriktirme hedefiyle de aktif olarak faaliyet yürüttüğünü ortaya koyuyor. Yapılan bildirimde, elde edilen gelirlerin Bitcoin ve madencilik ekipmanı alımı gibi stratejik hedefler doğrultusunda kullanılacağı ifade edildi. Bitcoin ile yapılan alımlarda birim başına ortalama 104 bin dolarlık bir değer biçildi. American Bitcoin’in kasasında hâlihazırda 215 adet Bitcoin bulunuyor. Bu varlık, şirketin Bitcoin biriktirme stratejisi doğrultusunda gelecekte daha da artabilir. Mart 2024’te faaliyete geçen ve kısa sürede dikkat çeken bu oluşum, yalnızca birkaç ay içinde hem siyasi bağlantıları hem de agresif büyüme planlarıyla adından söz ettirmeyi başardı.Nasdaq’a açılma planı da varŞirketin bir diğer önemli adımı ise borsaya açılma yönünde. American Bitcoin, Nasdaq’ta işlem gören kripto madencilik firması Gryphon Digital Mining ile birleşerek halka açılmayı planlıyor. Yapılacak birleşme hisse takası yoluyla gerçekleşecek ve yeni oluşum “ABTC” kodu ile Nasdaq’ta işlem görecek. Eric Trump’ın birleşme sonrası oluşacak yeni yapının yönetim kurulunda yer alacağı bildirildi.Yeni yapının %98’lik kısmı mevcut American Bitcoin hissedarlarının elinde olacak. Bu da Trump ailesinin projede ciddi bir kontrol gücünü elinde tutacağına işaret ediyor. Hut 8 ise yeni şirketin operasyonel süreçlerini yönetmeye devam edecek.Dubai’de yeni ofisÖte yandan, American Bitcoin’den ayrı olarak, ana şirket Hut 8 de küresel genişleme stratejisi kapsamında Dubai’de yeni bir ofis açma kararı aldı. 23 Haziran'da resmen kaydı yapılan "Hut 8 Investment Ltd." adlı yeni şirket aracılığıyla, firmanın kripto ticareti ve kripto varlık birikimi hedeflerini daha etkili bir şekilde yürütmesi bekleniyor.Hut 8 CEO’su Asher Genoot, Bloomberg’e verdiği demeçte Dubai’deki yapılanmanın şirketin sermaye stratejisini daha verimli hâle getireceğini belirtti. Şirket sözcüsü, Dubai ofisinin Trump ailesiyle bağlantılı American Bitcoin ile doğrudan bir ilişkisi olmadığını vurguladı.
