Haberler
Altcoin Haberleri
Altcoin ile ilgili tüm makale ve haberlere göz atın. Altcoin hakkında en son haberler, analizler ve görüşler.
Katman-1 çözümleri arasında hızla öne çıkan Sui blockchain, ekosistemine büyük bir yenilik kazandırmaya hazırlanıyor. Sui Group, Ethena ve Sui Foundation iş birliğiyle iki yeni stablecoin piyasaya sürülecek: USDi ve suiUSDe. Bu girişim, Sui ağı üzerinde ilk kez yerel stablecoin’lerin işlem göreceği anlamına geliyor.Bir stablecoin, BlackRock ile desteklenecekUSDi, BlackRock’ın tokenleştirilmiş para piyasası fonu BUIDL ile 1:1 oranında desteklenecek. Bu fon, Securitize aracılığıyla ihraç ediliyor ve geleneksel finansın güvenli yapısını blockchain ortamına taşıyor. Öte yandan suiUSDe, Ethena’nın 14 milyar dolarlık USDe stablecoin modeline benzer şekilde dijital varlıklar ve türev ürünlerle desteklenen sentetik bir dolar olacak. Bu yapısıyla kullanıcılar için verim (yield) sunması bekleniyor.Sui Group Başkanı Marius Barnett, konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Bu girişimin, Sui blockchain üzerinde likiditeyi artıracağını, kullanım alanlarını genişleteceğini ve uzun vadeli değer yaratacağını düşünüyoruz. Ayrıca Sui Group’u küresel stablecoin ekonomisine açılan ilk halka açık kapılardan biri haline getirecek” ifadelerini kullandı.Stablecoin rekabeti kızışıyorKripto para sektöründe stablecoin’ler uzun süredir Tether’in USDT’si ve Circle’ın USDC’si etrafında şekilleniyordu. Ancak son dönemde farklı projeler kendi stablecoin’lerini piyasaya sürmeye başladı. HYPE isimli Layer-1 ağı, USDH stablecoin’ini piyasaya sürme hakkı için açık artırma düzenledi; Stripe ile iş birliği yapan Native Markets bu ihaleyi kazanarak ekosistemin USDC bağımlılığını azaltmayı hedefledi. Benzer şekilde Ethereum ölçekleme çözümü MegaETH de Ethena ile ortaklık kurarak yerel stablecoin çıkarmayı planlıyor.Sui’nin yeni adımı da bu eğilimin güçlü bir örneği. Ağustos ayında Sui blockchain üzerinde stablecoin transfer hacmi 229 milyar doları aşarak yeni bir rekor kırmıştı. Bu yoğun hacim, özellikle Ethena Labs’in ilgisini çekti. Şirketin CEO’su Guy Young, “Sui’nin performansı ve birlikte çalışabilirlik özellikleri bizim için belirleyici oldu” dedi.Nasdaq’ta işlem gören Sui Group, kısa süre önce yaptığı açıklamada SUI token varlıklarının 300 milyon doları aştığını duyurmuştu. Şirket, Sui Foundation ile yaptığı özel anlaşma sayesinde indirimli token alımı yapabiliyor. Daha önce Mill City Ventures adıyla faaliyet gösteren kurum, 450 milyon dolarlık özel yerleştirme ile kripto hazinesini kurmuştu.Sui blockchain, proof-of-stake mekanizmasıyla çalışan ve Ethereum ile Solana gibi ağlara alternatif olarak konumlanan bir Katman-1 çözümü. Yerel stablecoin girişimi, Sui’nin ekosistemdeki iddiasını güçlendirecek önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Yazım sırasında SUI fiyatı yüzde 1’lik bir yükseliş ile 3.5 dolardan işlem görüyor. Bu yıl içinde hayata geçmesi beklenen USDi ve suiUSDe, Sui ağı üzerinde kullanıcıların dolar sabitli varlıklara erişimini kolaylaştıracak. Likidite artışı, DeFi protokollerine entegrasyon ve kullanıcıların daha geniş finansal araçlara ulaşabilmesi açısından bu hamlenin önemli olduğu düşünülüyor.

World Liberty Financial (WLFI), ABD doları ile bire bir sabitlenen stablecoin’i USD1’i Aptos ağına taşıyacağını duyurdu. Bu gelişme, USD1’in Move tabanlı bir blockchain üzerinde ilk kez yer alması anlamına geliyor. Aptos ile WLFI’nin kurucuları Donald Trump Jr. ve Zach Witkoff arasında varılan anlaşma, duyurunun ardından resmi olarak 1 Ekim’de paylaşıldı. USD1’in Aptos’a gelişi piyasada hızlı yankı buldu. Piyasa verilerine göre, haberin ardından Aptos’un yerel tokeni APT fiyatı %8 artış kaydederek 4,56 dolara yükseldi.Aptos ağında artık USD1 olacakUSD1, 6 Ekim’de Aptos üzerinde resmen faaliyete geçecek. Lansmanla birlikte stablecoin, Echelon Market ve Hyperion gibi önde gelen DeFi protokolleriyle entegre olacak. Ayrıca Petra ve Backpack gibi cüzdanlar ile OKX ve Bitget gibi büyük borsalar da USD1 desteğini hemen sunacak.USD1, düşük maliyetli ve hızlı işlemler için tasarlanmış durumda. ABD doları ile 1:1 oranında geri alınabilir olması, güven unsurunu güçlendiriyor. Stablecoin hâlihazırda BNB Chain, Ethereum, Solana ve Tron üzerinde bulunuyordu. Aptos’un bu listeye eklenmesiyle USD1 artık beşinci ağda yer alacak.DeFiLlama verilerine göre USD1’in toplam piyasa değeri yaklaşık 2,68 milyar dolar. Bunun büyük kısmı, 2,13 milyar dolarlık arz ile BNB Chain üzerinde bulunuyor. Ethereum’da 326,8 milyon dolar, Solana’da 175 milyon dolar ve Tron’da 53 milyon dolarlık arz yer alıyor.Aptos’un stratejik konumuAptos için USD1 entegrasyonu kritik bir döneme denk geliyor. Ağ üzerinde hâlihazırda yaklaşık 1 milyar dolarlık stablecoin değeri bulunuyor ve bu rakam Aptos’u stablecoin etkinliği açısından dokuzuncu sıraya yerleştiriyor.Ayrıca ağda USDC transferleri hızla artıyor. Token Terminal verilerine göre, 2025’in ilk çeyreğinden bu yana USDC işlem hacmi %400 yükseldi. Yalnızca üçüncü çeyrekte USDC transferleri 25,8 milyar dolara ulaştı. Bu tablo, stablecoin talebinin Aptos üzerinde giderek yoğunlaştığını gösteriyor.WLFI yöneticileri, Aptos açılımını daha geniş bir stratejinin parçası olarak değerlendiriyor. Şirketin CEO’su Zach Witkoff, Singapur’daki Token2049 etkinliğinde yaptığı açıklamada, stablecoin hamlesinin sadece başlangıç olduğunu söyledi. Witkoff, şirketin tokenize edilmiş varlıklar ve kısa vadeli finansal ürünler üzerinde de çalıştığını, USD1’in bu ürünler için güvenilir bir ödeme katmanı olacağını vurguladı.WLFI’nin amacı, şeffaflık ve güvenilirlik sağlayan bir stablecoin üzerinden küresel ölçekte DeFi ürünlerini desteklemek. Witkoff, “ABD’de geliştirilmiş, dünyaya açılan yeni nesil finansal altyapının temelini atıyoruz” sözleriyle şirketin vizyonunu özetledi.Aptos CEO’su Avery Ching, USD1’in ağa eklenmesinin önemli bir adım olduğunu belirterek, platformun hızlı işlem süresi ve düşük maliyetiyle dikkat çektiğini söyledi. Ching’e göre, Aptos özellikle Tron ve Ethereum gibi stablecoin merkezli devlerle rekabet etmeyi hedefliyor.Bugün itibarıyla Ethereum %59 ile stablecoin piyasasında lider konumda. Tron ise USDT’nin baskınlığıyla güçlü bir paya sahip. Aptos henüz %0,35’lik küçük bir pazar payına sahip olsa da USDT, USDC, PayPal USD ve Ethena USD gibi stablecoin’leri barındırması ile dikkat çekiyor.

Günümüzde internet hayatımızın ayrılmaz bir parçası olsa da hâlâ büyük teknoloji şirketlerinin kontrolünde ve merkezi sunucular üzerinden işliyor. Peki ya internet tamamen merkeziyetsiz olsaydı? İşte Internet Computer (ICP) bu soruya verilen en iddialı yanıtlardan biri. Merkeziyetsiz internet vizyonuyla yola çıkan ICP, geleneksel bulut servislerine alternatif olmayı hedefleyen bir Layer-1 blockchain ağıdır. Geliştiricilere yalnızca akıllı sözleşmeler değil, aynı zamanda web hızında çalışan ve sınırsız ölçeklenebilen bir Web3 altyapısı sunar. Kısacası, ICP coin sadece bir kripto para değil, geleceğin internetini inşa etmeyi amaçlayan köklü bir teknoloji. Gelin şimdi, Internet Computer nedir, kim tarafından geliştirildi ve ne işe yarar sorularına detaylıca birlikte bakalım.Internet Computer’ın Tanımı ve Ortaya ÇıkışıInternet Computer (ICP) ağı, “dünya bilgisayarı” vizyonuyla ortaya çıkan bir layer-1 blockchain platformudur. Teknik olarak, internet protokolünü andıran yeni bir blockchain protokolü kullanır ve global ölçekte dağıtık veri merkezleri üzerinde çalışır. Böylece geleneksel web servislerinin yerini alabilecek bir altyapı sağlar. Örneğin, Ethereum veya benzeri akıllı sözleşme platformlarında uygulamaların yalnızca belirli kısımları (token işlemleri gibi) zincir üstünde çalışırken, Internet Computer üzerinde uygulamaların hem backend hem frontend tamamen blockchain üzerinde çalışabilir. Bu sayede geliştiriciler, web uygulamalarını dağıtırken bulut sunucular, web barındırma veya veritabanı hizmeti gibi merkezi servis sağlayıcılarına ihtiyaç duymaz. Zira tüm bileşenler ICP ağı tarafından sağlanır. Internet Computer projesi, kriptograf ve girişimci Dominic Williams tarafından başlatıldı. Williams, 2016 yılında İsviçre’nin Zug kentinde kâr amacı gütmeyen DFINITY Foundation’ı kurarak bu vizyon üzerindeki çalışmalarına başladı. Vakfın amacı, blockchain teknolojisinde devrim niteliğinde yenilikler geliştirerek interneti yeniden merkeziyetsiz hale getirmek. DFINITY ekibi bünyesinde, kriptografi ve dağıtık sistemler alanında uzman birçok araştırmacı ve mühendis yer alır. Örneğin, Ethereum’un mucidi Vitalik Buterin ile erken dönemden itibaren etkileşimde bulunan Dominic Williams, WebAssembly’nin ortak yaratıcılarından Andreas Rossberg gibi isimleri ekibine kattı. Bu güçlü teknik ekip, Internet Computer’ı 2021 yılında mainnet (ana ağ) olarak hayata geçirmeyi başardı.Layer-1 ekosistemindeki yeriInternet Computer, teknik olarak Ethereum, Solana, Avalanche gibi katman-1 platformlardan biri ama tasarım felsefesi ve sunduğu özelliklerle onlardan ayrılıyor. Diğer blockchain ağlarıyla kıyasladığımızda ICP’nin farkları öne çıkıyor:Ethereum’a kıyasla: Ethereum akıllı sözleşmeleri dünyaya tanıyan ilk büyük platform oldu. Ancak işlem hızı düşük ve verimli çalışabilmek için Layer-2 çözümlerine ihtiyaç duyuyor. Ayrıca Ethereum tabanlı uygulamaların çoğu, arayüz ya da veri depolama kısmında hâlâ merkezi sunuculara bağlı. Internet Computer ise Ethereum’un “World Computer” vizyonunu bir adım ileri taşıyor. Uygulamaların arayüz dahil tüm parçaları zincir üzerinde çalışabiliyor ve kullanıcı deneyimi web hızına yakın. Üstelik Internet Computer’da kullanıcılar gas ücreti ödemiyor. Bu ücretler, geliştiricilerin önceden ICP token yakarak elde ettiği “döngüler” ile karşılanıyor. Böylece kullanıcı deneyimi tıpkı geleneksel web uygulamalarında olduğu gibi sorunsuz ilerliyor.Solana’ya kıyasla: Solana, yüksek işlem kapasitesi ve hızıyla bilinen bir diğer Layer-1 ağ. Fakat Solana’da bile büyük ölçekli web uygulamalarının tümü, özellikle depolama ve web sunumu kısmı zincir üzerinde tutulmuyor. Internet Computer burada farklı bir model benimsiyor: Ağ, “alt ağ” adı verilen paralel blockchain’lerden oluşuyor. Her alt ağ belirli sayıda düğümle çalışıyor ve akıllı sözleşmeleri yürütüyor. Bu alt ağlar güvenli bir şekilde iletişim kurduğu için ICP ağına yeni düğümler eklemek kolay ve ölçekleme yatayda yapılabiliyor. Sonuç olarak ICP, Solana kadar hızlı olmasının yanında, sınırsız ölçek vizyonunu alt ağ mimarisiyle öne çıkarıyor. Ayrıca zincir üzerinde depolama kapasitesi de Solana’ya kıyasla çok daha geniş; ICP’de akıllı kontratlar doğrudan büyük verileri saklayabiliyor.Internet Computer’ın Tarihçesi: Önemli Dönüm NoktalarıInternet Computer projesi yıllar içinde birçok önemli gelişme yaşadı ve bu süreçte blockchain dünyasında ses getiren adımlar attı. İşte ICP’nin tarihçesindeki dönüm noktaları:2015-2016 - Projenin temelleri: Dominic Williams, Bitcoin ve Ethereum’un yükselişinden ilham alarak “dünya bilgisayarı” fikrini ortaya attı. 2016’da İsviçre’de DFINITY Foundation’ı kurarak bu vizyonu hayata geçirmek için resmi adımı attı. Hedef, gelecekte geleneksel IT altyapısının yerini alabilecek merkeziyetsiz bir protokol geliştirmekti.2017-2018 - Finansman ve araştırma: DFINITY ekibi Ocak 2017’de Ethereum üzerinde ilk ICP (o dönemde DFN) token sözleşmesini oluşturdu ve Şubat ayında bir tohum finansman turu düzenledi. Bu erken dönemde projeye destek veren yatırımcılara çok düşük fiyatlarla ICP tahsis edildi. 2018’de Andreessen Horowitz ve Polychain Capital gibi dev yatırımcıların katılımıyla 100 milyon doların üzerinde fon toplandı. Bu kaynak, kriptografi alanında dünyaca ünlü akademisyen ve mühendislerin ekibe katılmasını sağladı ve Ar-Ge çalışmalarını hızlandırdı. Aynı dönemde yayımlanan teknik makaleler ve prototipler, ICP’nin yenilikçi konsensüs mekanizmasını ve zincir anahtarı kriptografisini tanıttı.Mayıs 2021 - Mainnet lansmanı ve ICP token çıkışı: Yıllar süren çalışmaların ardından 10 Mayıs 2021’de Internet Computer ana ağı başlatıldı. Aynı gün ICP token piyasaya sürüldü ve Coinbase ile Binance gibi büyük borsalarda eş zamanlı listelendi. Lansman sonrası ICP, piyasa değeriyle kısa sürede ilk 10 kripto para arasına girdi ve hatta bir ara 4. sıraya kadar yükseldi. Fiyat tarafında da büyük bir hareketlilik yaşandı; Coinbase üzerinde 630 dolar seviyelerini görürken bazı borsalarda anlık olarak 3.000 dolara kadar sıçradı. Resmi verilere göre tüm zamanların en yüksek fiyatı 10 Mayıs 2021’de yaklaşık 750 dolar olarak kaydedildi. Ancak bu sert yükseliş kısa sürdü ve fiyat, birkaç gün içinde yüzlerce dolardan düşerek daha makul seviyelere indi. ICP’nin bu ilk haftalardaki çalkantılı seyri, kripto tarihinin en hızlı yükseliş ve düşüşlerinden biri olarak anıldı.2021 ortası - Vizyon ve tepkiler: Internet Computer ana ağının devreye girmesi blockchain sektöründe büyük yankı uyandırdı. Proje, “Big Tech” olarak bilinen dev teknoloji şirketlerine ve bulut servislerine merkeziyetsiz bir alternatif sunma iddiasını taşıyordu. Bu iddialı vizyon birçok kesimden övgü alırken, bazı rakip projelerden eleştiri de gördü. 2021 yılı boyunca DFINITY ekibi, Internet Computer’ın kodlarını açık kaynak hale getirdi ve üçüncü taraf geliştiricilerin katkılarına açarak topluluk desteğini güçlendirmeye odaklandı.2022 - Teknik gelişmeler ve entegrasyonlar: 2022 yılı, Internet Computer ağı için önemli teknik adımların atıldığı bir dönem oldu. Bunların başında Bitcoin entegrasyonu geliyor. DFINITY araştırmacıları, threshold ECDSA adı verilen gelişmiş bir kriptografik imza yöntemi geliştirerek ICP üzerindeki akıllı sözleşmelerin (canister’ların) doğrudan Bitcoin ağıyla etkileşime girmesini sağladı. Bu özellik Aralık 2022’de mainnet üzerinde aktif hale geldi ve böylece ICP üzerinde çalışan akıllı sözleşmeler, herhangi bir köprü kullanmadan Bitcoin gönderip alabilir oldu. Benzer bir şekilde Ethereum entegrasyonu için de adımlar atıldı; 2022’de başlatılan Chain Key teknolojisiyle ICP ve diğer zincirler arasında güvenli iletişimin temelleri atıldı. Bu yıl aynı zamanda ekosistemde dikkat çeken ortaklıklar kuruldu. Örneğin, Kasım 2023’te yapay zekâ alanında çalışan SingularityNET ile ICP üzerinde merkeziyetsiz yapay zekâ altyapıları geliştirmek için stratejik bir iş birliği duyuruldu. Bu gelişmeyle Internet Computer, Web3 vizyonunu DeAI (Decentralized AI) gibi yeni boyutlara taşımayı hedefledi.2023-2024 - Büyüme ve yol haritası: 2023 yılına gelindiğinde Internet Computer ağı dünya genelinde yüzlerce bağımsız veri merkezinde çalışan node (düğüm) makineleriyle büyümeye devam etti. Mayıs 2024 itibarıyla ağ üzerinde yaklaşık 1.500 düğüm bulunduğu raporlandı. DFINITY Foundation, 2024 yol haritasında Olympus adını verdiği merkeziyetsiz bir hızlandırıcı programı başlatarak ekosisteme yeni projeler çekmeyi planladığını açıkladı. Aynı yıl duyurulan bir başka gelişme ise Internet Computer üzerindeki canisterların Ethereum uyumlu akıllı sözleşmelerle etkileşimini kolaylaştıracak EVM (Ethereum Virtual Machine) entegrasyonu oldu. 2025 - 2025 yılında ICP ekosisteminde dikkat çekici birkaç gelişme yaşandı: ICP ağı alt ağ başına depolama kapasitesini 2 TiB’ye çıkardı, bu sayede daha büyük ve karmaşık dApp’ler desteklenebilir hâle geldi. Ayrıca ICP, zincir üstü AI uygulamaları (LLM’ler gibi) çalıştırma vizyonunu öne çıkardı ve “Self-Writing Internet” paradigmasını tanıttı. Kurumsal tarafta, SIX İsviçre Borsası’nda staking destekli ICP ETP gibi ürünlerle kurumsal erişim genişletildi. Ve teknik araştırmalarda, ICP’nin DAO yönetimi sistemleri (SNS) üzerinde yapılan çalışmalar, SNS DAO’larının katılım oranlarının düşmek yerine zamanla sabit ya da artan seviyelerde kaldığını ortaya koydu.Bu dönüm noktaları gösteriyor ki ICP, kısa sürede büyük yol aldı. 2021’deki lansmanda yaşanan yoğun beklenti ve fiyat hareketleri, ilerleyen yıllarda daha temkinli bir gelişim sürecine bırakıldı. ICP coin fiyatı, lansmandaki aşırı zirvenin ardından 2022 boyunca düşüş eğilimi göstererek 10 doların altına kadar indi ve ilk yıl sonunda %99’a varan değer kaybı yaşadı. Internet Computer Neden Önemli?Internet Computer’ın bu kadar dikkat çekmesinin sebebi aslında hem vizyonu hem de sunduğu teknik yenilikler. Onu diğer projelerden ayıran noktaları daha net görmek için ICP’nin önemini başlıca maddeler halinde birlikte inceleyelim:Merkeziyetsiz “bulut” altyapısı ICP, bugün internetin omurgasını oluşturan AWS, Google Cloud gibi bulut hizmetlerine merkeziyetsiz bir alternatif sunuyor. Klasik bulut servislerinde veriler birkaç büyük şirketin sunucularında saklanırken, Internet Computer’da uygulamalar dünyanın dört bir yanına dağılmış bağımsız veri merkezlerindeki node’lar üzerinde çalışıyor. Bu sayede sistemi tek başına kontrol eden bir otorite olmuyor, yapı sansüre daha dirençli hale geliyor ve kullanıcı verileri daha güvenli tutuluyor. Mesela ICP üzerinde kurulan bir sosyal medya uygulamasını düşünün; tüm kodu ve verileri doğrudan blockchain üzerinde. Yani tek bir şirketin kurallarına bağlı değil, tamamen topluluk tarafından yönetiliyor. Böylece internetin kontrolü yeniden kullanıcılara geçiyor ve teknoloji devlerine olan bağımlılık azalıyor.Zincir üstünde sınırsız depolama kapasitesiInternet Computer’ın akıllı sözleşmeleri yani canister’ları, bugüne kadar görülmemiş bir zincir üstü depolama kapasitesine sahip. Çoğu blockchain birkaç kilobayt veriyi saklamakta bile zorlanırken, ICP canisterları çok daha büyük verileri zincirde tutabiliyor ve gerekirse yeni alt ağlar eklenerek kapasiteyi büyütmek mümkün. Bu da pratikte “sınırsız” depolama anlamına geliyor. Üstelik ICP’de veri saklamanın maliyeti de oldukça düşük. Örneğin Ethereum’da 1 GB veriyi zincire kaydetmenin yıllık maliyeti on milyonlarca doları bulurken, Internet Computer’da aynı veriyi bir yıl boyunca saklamak sadece 5 dolar civarında. Bu büyük fark, ICP’nin depolama açısından ne kadar verimli olduğunu net bir şekilde gösteriyor. Sonuç olarak geliştiriciler, merkezi veritabanlarına ihtiyaç duymadan yüksek çözünürlüklü medya dosyaları gibi büyük verilerle çalışan uygulamaları rahatlıkla ICP üzerinde hayata geçirebiliyor. Yüksek hız, düşük maliyet: Web hızında blockchainInternet Computer, kullanıcı deneyimini web hızına yakın bir seviyeye getirmek için tasarlanmış. Ağa yapılan sorgular (query) ortalama 200 milisaniye içinde yanıt alabiliyor, durum değişikliği yapan işlemler (update) ise genellikle 1-2 saniyede kesinleşiyor. Bu hızlar, blockchain dünyasında pek alışık olmadığımız seviyeler ve geleneksel web uygulamalarının akıcılığına oldukça yakın. Üstelik ICP üzerindeki uygulamalarda kullanıcıların gas ücreti ödemesi gerekmiyor. İşlem maliyetleri, geliştiricilerin ICP token’larını “döngü” denilen hesaplama kredilerine çevirip önceden ödemesiyle karşılanıyor. Bu model, kullanıcılar için tamamen ücretsiz ve kesintisiz bir deneyim sunuyor. Mesela ICP üzerinde çalışan bir sohbet uygulamasında mesaj göndermek için cüzdandan hiçbir ücret kesilmiyor, maliyet arka planda uygulama tarafından ödeniyor. Yüksek hız ile düşük kullanıcı maliyeti birleşince de ICP, geniş kitleler için cazip bir platform haline geliyor.Motoko programlama dili ve geliştirici dostu araçlarDFINITY ekibi, geliştiricilerin ICP üzerinde rahatça uygulama geliştirebilmesi için Motoko adında özel bir programlama dili geliştirdi. Motoko, Internet Computer’ın ihtiyaçlarına göre optimize edilmiş, WebAssembly tabanlı bir dil ve sözdizimi oldukça sade. Bellek yönetimi ya da veri kalıcılığı gibi teknik konular Motoko ile çok daha kolay hale geliyor. Bunun yanında ICP, Rust ve C++ gibi dilleri de destekliyor; geliştiriciler tercih ettikleri dilde derleyiciler aracılığıyla canister yazabiliyor. Süreci daha pratik hale getirmek için çevrimiçi IDE’ler, detaylı dokümantasyon ve örnek kod kütüphaneleri de hazır durumda. ICP’nin tersine gas modeli de geliştirici ve kullanıcı deneyimini öne çıkarıyor. Kullanıcılar tarayıcıları üzerinden ekstra bir eklenti kurmadan dApp’lere erişebiliyor, Internet Identity ile tek tıkla giriş yapabiliyor ve arkada blockchain işlemleri çalışsa bile uygulamayı normal bir web servisi gibi kullanabiliyor. Tüm bu kolaylıklar ICP’yi hem geliştiriciler hem de kullanıcılar için dostane bir platform haline getiriyor.DeFi, GameFi, NFT ve sosyal medya için altyapıInternet Computer, genel amaçlı bir platform olduğu için çok geniş bir kullanım alanı sunuyor. DeFi uygulamaları, ICP üzerinde yüksek hız ve düşük maliyet avantajıyla rahatça çalışabiliyor; ekosistemde hızlı işlem yapan merkeziyetsiz borsalar (DEX’ler) ve borç verme protokolleri geliştiriliyor. GameFi tarafında, oyunlar ve metaverse projeleri ICP’nin ölçeklenebilirliğini kullanarak binlerce kullanıcıya aynı anda gerçek zamanlı hizmet verebiliyor. NFT pazaryerleri de ICP üzerinde doğrudan hayata geçirilebiliyor ve NFT’lerin metadata’ları ya da görselleri bile zincir üzerinde tutulabiliyor. (Çoğu ağda bu veriler IPFS gibi harici depolarda saklanıyor, ICP’de ise tamamen zincir üstünde barındırılabiliyor.)En dikkat çeken alanlardan biri de sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları. Şu anda ICP ağı üzerinde çalışan birkaç örnek var: OpenChat, tamamen blockchain üzerinde çalışan ilk anlık mesajlaşma servisi. DSCVR, Reddit benzeri bir şekilde içerik paylaşımını zincir üzerinde sunuyor. distrikt ise LinkedIn ve Twitter karışımı bir yapıyla profesyonel ağ ve mikroblog işlevini bir araya getiriyor. Bu üç uygulama şimdiden toplamda 300.000’den fazla kullanıcıya ulaşmış durumda. Bunun yanında sanatçıların eserlerini sergileyebildiği NFT vitrinleri, müzik ve video paylaşım platformları, hatta zincir üstünde çalışan kurumsal uygulamalar da ICP ekosisteminde yerini alıyor. Internet Computer’ın Geliştiricileri ve TopluluğuInternet Computer’ın arkasındaki ana güç, DFINITY Foundation ve kurucusu Dominic Williams. Williams, ICP’nin fikir babası ve baş mimarı olarak biliniyor. 2016’da İsviçre’de kurulan DFINITY Foundation, kâr amacı gütmeyen bir vakıf yapısına sahip ve ekipleri Zürih ile San Francisco arasında dağılmış durumda. Vakfın temel amacı, blockchain teknolojisi üzerine uzun vadeli araştırmalar yaparak Internet Computer protokolünü geliştirmek ve sürdürülebilir hale getirmek. Williams’ın liderliğinde kurulan ekipte kriptografi, dağıtık sistemler ve programlama dilleri konusunda dünya çapında uzman isimler var. Mesela Bitcoin madenciliğinde verimlilik çalışmalarıyla tanınan Timo Hanke, WebAssembly’nin ortak yaratıcısı Andreas Rossberg, ünlü kriptograflar Jan Camenisch ve Jens Groth ekibin önemli parçalarından. Bu sayede DFINITY, teknik anlamda sektörün en güçlü ekiplerinden birini oluşturmuş durumda. Vakıf aynı zamanda şeffaf bir şekilde ICP token’larını da yönetim sürecinde kullanıyor. Önemli değişiklikler ve protokol güncellemeleri, Network Nervous System (NNS) adı verilen zincir üstü yönetişim sistemiyle topluluk oylarına sunuluyor. Yani aslında ICP’nin geliştirici ekibiyle topluluğu birbirinden ayrılmıyor; NNS’e katılan herkes projenin yönetiminde söz sahibi olabiliyor.Internet Computer bugün küresel bir topluluk tarafından destekleniyor. Projenin ilk günlerinden itibaren birçok bağımsız geliştirici, yatırımcı ve meraklı bu topluluğa katıldı. DFINITY Foundation da bu büyümeyi desteklemek için geliştirici hibeleri, hackathon’lar, eğitim içerikleri ve forumlar gibi pek çok program yürütüyor. Özellikle 2021’de mainnet’in açılmasının ardından yüzlerce ekip ICP üzerinde dApp geliştirmeye başladı. Bunlar arasında OpenChat, DSCVR ve distrikt gibi sosyal medya projelerinin yanı sıra; Entrepot (NFT pazaryeri), Sonic ve InfinitySwap (DeFi uygulamaları), Catalyze (kitle fonlama) gibi farklı alanlardan örnekler var. Topluluğun katkıları sayesinde ortaya çıkan bu zengin ekosistem, ICP’yi tek bir şirketin yönettiği kapalı bir yapı olmaktan çıkarıp ortak akılla büyüyen bir platforma dönüştürüyor. Ayrıca NNS sayesinde ICP token sahipleri ağın yönetimine doğrudan katılabiliyor; yeni özelliklerin eklenmesi, alt ağların oluşturulması ya da ağ parametrelerinin güncellenmesi gibi konular topluluk oyuna sunuluyor. DFINITY Foundation, sadece kendi geliştirmeleriyle değil, sektördeki diğer oyuncularla kurduğu iş birlikleriyle de ekosistemi büyütüyor. Mesela 2023’te duyurulan SingularityNET ortaklığı, yapay zekâ modellerinin ICP üzerinde çalıştırılması ve DeAI (Decentralized AI) vizyonunun gerçeğe dönüşmesi açısından önemli bir adım oldu. Bunun yanında Polkadot ve Ethereum ekosistemleriyle köprüler kurmak, Chainlink gibi oracle sağlayıcılarla entegrasyon sağlamak için de çalışmalar yapılıyor. Bu tür iş birlikleri Internet Computer’ın dış dünyayla uyumlu, birlikte çalışabilir ve daha kapsayıcı bir yapı olmasına katkı sağlıyor. Sıkça Sorulan Sorular (SSS)Aşağıda, Internet Computer (ICP) hakkında sıkça sorulan bazı sorular ve cevaplarına ulaşabilirsiniz:Internet Computer nedir, ne zaman çıktı?: Internet Computer, kısaca ICP, blockchain tabanlı merkeziyetsiz bir internet altyapısı projesidir. Dominic Williams liderliğinde geliştirilen proje, Mayıs 2021’de mainnet lansmanını yaparak ICP coin’i piyasaya sürmüştür. Yani ICP token’ın çıkış tarihi 2021 yılıdır.Internet Computer’ı kim geliştirdi?: Internet Computer projesi, Dominic Williams tarafından kurulmuştur ve İsviçre merkezli DFINITY Foundation tarafından geliştirilip yönetilmektedir. Vakfın bünyesinde çok sayıda araştırmacı ve mühendis, ICP protokolünün geliştirilmesi için çalışmaktadır.Internet Computer hangi yenilikleri sunuyor?: ICP, geleneksel bulut hizmetlerine rakip olabilecek yenilikler sunar. Örneğin, uygulamaları tamamen blockchain üzerinde çalıştırma imkânı (ön yüz dahil), zincir üstünde neredeyse sınırsız depolama kapasitesi ve web hızında işlem yapma yeteneği en önemli farklarıdır. Ayrıca kullanıcılar için işlemsiz (gas’siz) bir deneyim sağlar – dApp kullanımında son kullanıcıdan ücret alınmaz. Bu özellikler sayesinde ICP, Web3 uygulamaları için benzersiz bir altyapı sunmaktadır.ICP token ne işe yarar?: ICP, Internet Computer ağının yerel kripto para birimidir ve birkaç kritik işleve sahiptir. Birincisi, yönetişim amaçlı kullanımdır: ICP token sahipleri tokenlarını kilitleyerek nöron oluşturur ve ağ yönetiminde oy kullanabilirler, böylece ağın geleceğine dair kararlara katılım sağlarlar. İkinci olarak ICP, hesaplama ücreti (döngüler) sağlamaya yarar; geliştiriciler ICP’yi “cycles” adı verilen yakıt birimine dönüştürerek canisterların çalışması için gereken işlem ücretlerini öderler. Bu modelde, uygulamalar çalışırken ICP token’ları yavaşça yakılarak harcanır. Son olarak ICP, genel bir değer saklama ve transfer aracı olarak da işlev görür; kullanıcılar arasında değer transferi, yatırım ve benzeri amaçlarla kullanılabilir.Internet Computer yatırım için uygun mu?: Kripto paralar genel olarak yüksek risk içeren varlıklardır. ICP de ilk piyasaya çıktığında büyük bir değerlemeye ulaşıp ardından ciddi düşüşler yaşayarak volatil bir seyir izlemiştir. Internet Computer’in vizyonu ve teknik temelleri güçlü olsa da, bir yatırım kararı verirken kişisel risk toleransınızı göz önünde bulundurmalısınız. Projenin uzun vadede başarılı olacağına inanıyorsanız, ICP token’ını portföyünüze dahil etmeyi düşünebilirsiniz ancak kendi araştırmanızı yapmanız ve olası kayıpları göze almanız önemlidir. Unutmayın ki kripto piyasaları belirsizliklerle doludur ve tek bir proje yerine dengeli bir portföy yaklaşımı genellikle daha güvenli olabilir.Internet Computer hangi kullanım alanlarına sahip?: ICP ağı oldukça geniş bir kullanım alanı yelpazesine sahiptir. DeFi (merkeziyetsiz finans) uygulamaları ICP üzerinde çalıştırılabilir (ör. borç alma-verme protokolleri, DEX’ler). GameFi ve metaverse projeleri, ICP’nin hızlı ve ölçeklenebilir yapısıyla gerçek zamanlı deneyimler sunabilir. NFT pazaryerleri ve dijital koleksiyon platformları ICP’de kurulabilir; hatta NFT’lerin veri depolaması bile zincir üstünde yapılabilir. Sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları, ICP’nin belki de en dikkat çekici kullanım alanlarından biri.Internet Computer ağı ve Web3 dünyasındaki en son gelişmeler için JR Kripto Rehber serisini takip edin.

ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun (SEC) Kurumsal Finans Bölümü, merkeziyetsiz fiziksel altyapı ağı (DePIN) projesi DoubleZero’ya yönelik tarihi bir karar aldı. Kurum, şirketin 2Z token’ı için bir “Hareketsizlik Mektubu” yayımlayarak, belirlenen sınırlar dahilinde utility token transferlerinin menkul kıymet işlemi olarak değerlendirilmeyeceğini açıkladı. Buna göre, DoubleZero’nun 2Z token’ı menkul kıymet sınıfına girmeyecek ve kayıt zorunluluğu olmayacak. Ancak SEC, kararın yalnızca DoubleZero’nun sunduğu bilgiler ışığında alındığını, koşulların farklılaşması halinde başka sonuçların doğabileceğini vurguladı.SEC’den “müdahale etmeme” mektubuBu karar, SEC’in kripto sektörüne yönelik ilk “müdahale etmeme” tavrını resmileştirmesiyle öne çıkıyor. Daha önce çoğu altcoin’i menkul kıymet olarak gören SEC, yeni yönetimle birlikte daha yenilikçi bir yaklaşım benimsemeye başladı. DoubleZero kararı, kurumun “Project Crypto” girişimi kapsamında sektörle daha yakın çalışmaya başladığını da gösteriyor.DoubleZero, yüksek performanslı fiber ağı üzerinden blockchain node operatörlerine, kamusal internete kıyasla daha hızlı ve doğrudan bağlantı sunmayı hedefliyor. Sistem, bağımsız katılımcıların kullanmadıkları fiber hatlarını ağa dahil etmesiyle çalışıyor. Katılımcılar, sundukları hizmet karşılığında 2Z token ile ödüllendiriliyor.Hester Peirce: “Piyasa karar vermeli”SEC Komisyon Üyesi Hester Peirce, yayımlanan mektubu inovasyonu destekleyen bir adım olarak değerlendirdi. Peirce, SEC’in kuruluş amacının tüm ekonomik faaliyetleri düzenlemek değil, menkul kıymet piyasalarını denetlemek olduğunu hatırlattı:“DePIN projeleri, gerçek dünyadaki depolama, bant genişliği veya enerji gibi hizmetleri dağıtık yapılarla organize ediyor. Burada token’lar, yatırım kontratı işlevi görmek yerine altyapı kurulumunu teşvik eden ödüller. Blockchain teknolojisi, tüm faaliyetleri mevcut finansal düzenlemelere sıkıştırmaya çalışırsak gerçek potansiyeline ulaşamaz.”Peirce, bu tür girişimlerin başarıya ulaşıp ulaşamayacağına ise piyasaların karar vermesi gerektiğini belirtti.DoubleZero Vakfı, dört aylık inceleme sürecinin ardından gelen bu kararın, ABD dijital varlık sektörü için önemli bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Vakfın kurucu ortağı Austin Federa, gelişmeyi şu sözlerle değerlendirdi:“Bu yalnızca DoubleZero için değil, tüm ABD kripto girişimcileri için bir dönüm noktası. SEC, 2Z token’ın işlevsel yapısını tanıyarak uyumlu, hizmet odaklı inovasyona alan açtı. Bu karar, yeniliğin Amerika’da kalabileceğini ve hız kesmeden büyüyebileceğini gösteriyor.”Binance’ten çifte listelemeRegülasyon cephesinde yaşanan bu kritik gelişmenin hemen ardından dünyanın en büyük kripto para borsası Binance’ten de önemli bir duyuru geldi. Şirket, DoubleZero’nun 2Z token’ını vadeli işlemlerde 50 kata kadar kaldıraç imkânıyla listeleyeceğini açıkladı. 2Z, 2 Ekim 2025’te Binance Alpha’da spot işlemlere, aynı gün Binance Futures’ta kaldıraçlı işlemlere açılacak. DoubleZero, ayrıca bu hafta içerisinde ana ağın (mainnet-beta) devreye alınacağını duyurdu. Proje, Mart ayında Multicoin Capital ve Dragonfly Capital öncülüğünde 28 milyon dolarlık bir token satış turunu tamamlamıştı.

ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), QMMM Holdings hisselerinde yaşanan olağanüstü fiyat hareketlerinin ardından 29 Eylül itibarıyla işlemleri geçici olarak durdurdu. Hong Kong merkezli şirketin 100 milyon dolarlık kripto para hazinesi oluşturacağını açıklaması, hisse fiyatında adeta patlamaya yol açtı; kısa sürede yüzde 1.000’in üzerinde değer kazanan hisseler, düzenleyicilerin radarına takıldı.QMMM, SEC’in radarına takıldı: “Şüpheli piyasa faaliyeti” uyarısıQMMM, Nasdaq’ta Cayman Adaları merkezli bir holding yapısıyla işlem görüyor. Şirketin Bitcoin, Ethereum ve Solana’ya büyük çaplı yatırım yapacağını duyurması, bireysel yatırımcılar arasında yoğun talep yarattı. Analistlere göre bu gelişme, geleneksel şirketlerin kripto paralara yönelmesinin piyasada nasıl sert dalgalanmalara neden olabileceğini bir kez daha gösteriyor.SEC yaptığı resmi açıklamada, QMMM hisselerinin 10 Ekim’e kadar işleme kapatıldığını bildirdi. Kurum, sosyal medya üzerinden “kimliği belirsiz kişilerce” yapılan yönlendirmelerin hisse hacmini ve fiyatını olağan dışı şekilde şişirdiğini, bunun da yapay talep yaratma ihtimalini güçlendirdiğini belirtti. QMMM’nin hisseleri Eylül ayı başında 12 doların altındayken, ayın son haftasında 200 dolara kadar fırladı. Uzmanlar, bu tablonun “pump and dump” adı verilen manipülasyon taktiklerini çağrıştırdığını söylüyor. SEC ve ABD’nin diğer finansal denetim kurumları (özellikle Finra), son dönemde benzer durumların arttığını, kripto varlık açıklamaları öncesinde bazı şirket hisselerinde olağan dışı işlemler gözlendiğini ifade ediyor.Yatırımcılar tedirgin, şirket sessizQMMM’den henüz resmi bir açıklama gelmiş değil. Şirketin bu yılın başlarında dijital reklamcılık alanından çıkarak kripto varlıklara yönelmesi, stratejik bir dönüşümün ilk adımı olarak yorumlanmıştı. Ancak işlem durdurma kararının ardından yatırımcılar arasında belirsizlik hakim.Piyasa analistleri, bu tür gelişmelerin kurumsal kripto hazinesi trendine geçici bir fren olabileceğini dile getiriyor. Orta ölçekli şirketlerin kripto paralara yönelmesi, kısa sürede ciddi bireysel alım dalgaları yaratıyor; ancak bu durum aynı zamanda düzenleyicilerin incelemesini hızlandırıyor.Kurumsal kripto benimsemesi yükselişteTüm bu olumsuz tabloya rağmen, kurumsal kripto adaptasyonu büyümeye devam ediyor. Güncel verilere göre, dünya genelinde halka açık yaklaşık 200 şirketin bilançosunda 112 milyar doları aşkın dijital varlık bulunuyor. Bu şirketlerin Bitcoin rezervleri 1 milyon BTC’yi aşarak toplam arzın yüzde 4,7’sini oluşturuyor. Ethereum ve Solana gibi altcoinlerde de şirketlerin toplam varlığı 10 milyar doları geçti. Analistler, QMMM örneğinin kısa vadede belirsizlik yaratsa da uzun vadede şirket hazinelerinde kripto para kullanımının artacağı görüşünde birleşiyor. Bitcoin ve Ethereum’un yanı sıra Solana gibi alternatiflerin de kurumsal portföylerde daha fazla yer bulması bekleniyor.SEC’in QMMM’ye getirdiği geçici işlem yasağı, piyasalarda dalgalanmaya yol açsa da, kurumsal ilginin ivme kaybetmeyeceği öngörülüyor. Önümüzdeki dönemde düzenleyici denetimin sıkılaşmasıyla birlikte, şirketlerin kripto yatırımlarını daha şeffaf ve kontrollü biçimde yürütmeleri zorunlu hale gelebilir.

Kazakistan, Orta Asya’daki kripto girişimlerinde yeni bir dönemi başlatacak adım attı. Ülke, ilk kripto rezerv fonu olan Alem Kripto Fonunu resmen duyurdu. Fon, dijital varlıklara uzun vadeli yatırım yapmayı ve ülkenin teknoloji odaklı ekonomisini desteklemeyi hedefliyor. Proje, Yapay Zekâ ve Dijital Gelişim Bakanlığı tarafından oluşturuldu ve Astana Uluslararası Finans Merkezi (AIFC) bünyesinde Qazaqstan Venture Group tarafından yönetiliyor.Kripto fonunun amacı ne?Alem Kripto Fonunun temel amacı, kripto paraları yalnızca yatırım aracı olarak değil, aynı zamanda devletin stratejik rezervi haline getirmek. Bu sayede fon, gelecekte ülkenin ulusal tasarruflarını yönetmede ve dijital çağın finansal stratejilerini şekillendirmede rol oynayabilir. Kazakistan Başbakan Yardımcısı ve Yapay Zekâ ile Dijital Gelişim Bakanı Zhaslan Madiyev, fonun hayata geçirilmesini “teknolojik finansı ileriye taşıyan tarihi bir adım” sözleriyle değerlendirdi.Fonun en dikkat çekici hamlesi, stratejik ortak olarak Binance Kazakistan’ı seçmesi oldu. Dünyanın en büyük kripto borsalarından biri olan Binance’in yerel iştiraki, ülkede lisanslı olarak faaliyet gösteriyor. Alem Kripto Fonu, ilk yatırımını da Binance ekosisteminin yerel tokeni olan BNB’ye yaptı. BNB, işlem ücretlerinin ödenmesi, ağ yönetimine katılım ve çeşitli hizmetlerde kullanılmasıyla öne çıkan bir kripto varlık.Binance Kazakistan Genel Müdürü Nurkhat Kushimov, bu gelişmenin yalnızca Binance için değil, Kazakistan’ın kripto dünyasındaki rolü açısından da kritik olduğunu belirtti. Kushimov, “BNB’nin ilk yatırım varlığı olarak seçilmesi, Binance ekosistemine duyulan güvenin göstergesidir. Bu karar, ülkede kriptonun daha geniş kabul görmesinde yeni bir sayfa açıyor” dedi.BNB’nin küresel ölçekteki konumu da bu yatırımın önemini artırıyor. 2025 itibarıyla 138 milyar doları aşan piyasa değeriyle dünyanın en büyük kripto varlıklarından biri olarak görülen BNB, uzun süredir istikrarlı ve güçlü bir performans sergiliyor. Kazakistan’ın bu hamlesi, ülkenin şeffaf ve güvenli bir kripto piyasası oluşturma isteğini yansıtırken aynı zamanda devlet politikalarıyla küresel teknolojileri buluşturma çabasını ortaya koyuyor.Fonun faaliyetleri, Astana Finansal Hizmetler Otoritesi (AFSA) tarafından sağlanan yasal çerçevede yürütülüyor. Böylece Alem, yatırımcıların güvenliğini garanti altına alırken, devletin de dijital varlık yatırımlarını yasal zeminde sürdürmesini sağlıyor. Bu durum, yalnızca fon için değil, Kazakistan’ın uluslararası yatırımcılar nezdinde güvenilirliğini artırması açısından da önemli.Kazakistan son dönemde dijital varlıklara yönelik adımlarını hızlandırdı. Ülke, kısa süre önce Orta Asya’nın ilk Bitcoin ETF’ini hayata geçirmişti. Şimdi de kripto rezerv fonu ile daha kapsamlı bir girişim ortaya koyuyor. Uzmanlara göre bu gelişmeler, Kazakistan’ı bölgedeki kripto merkezlerinden biri haline getirebilir.Alem Kripto Fonu'nun varlığı, büyük yatırımcıların ilgisini çekmesi, ulusal rezervlerin güçlenmesi ve ülkenin küresel varlık piyasasındaki konumunun sağlamlaşması açısından kritik görülüyor. Devlet desteği ve Binance gibi güçlü bir ekosistemle iş birliği, Kazakistan’ı uzun vadeli yatırımlar için güvenilir bir dijital finans merkezi haline getirebilir.

XRP Teknik AnaliziXRP grafiğinde yükselen ana kanal yapısı korunurken, son dönemde oluşan düşen kama formasyonunu görüyoruz. Fiyat 3,42$ zirvesinden başlayan geri çekilme sonrası kamanın alt bandına kadar geriledi ve bu alandan tepki alarak yeniden toparlanma eğilimine girdi.Anlık olarak fiyat 2,87$ seviyesinde işlem görüyor. Kısa vadede 2,93$ seviyesi ilk güçlü direnç konumunda. Bu bölgenin aşılması halinde 3,13$ seviyesi yeniden test edilebilir. 3,13$ üzerinde kalıcılık sağlanırsa fiyatın 3,19$ ve 3,42$ bölgesine doğru ivmelenmesi beklenir. 3,42$ üzeri kapanışlar trendin güçlü şekilde devam edeceğini teyit eder.Aşağı yönlü senaryoda 2,85$ – 2,64$ aralığı kritik destek bölgesi olarak öne çıkıyor. Bu seviyelerin kaybedilmesi halinde fiyatın 2,44$ – 2,38$ bandına kadar geri çekilme riski artar. Kanal yapısının alt bandı bu bölgeyle çakıştığı için son savunma hattı olarak yakından takip edilmeli. Düşen Kama Yapısı Özetle:Güncel fiyat: 2,87$Dirençler: 2,93$ → 3,13$ → 3,19$ → 3,42$Destekler: 2,85$ – 2,64$ → 2,44$ – 2,38$3,42$ üzeri kapanışlarda yükselen trendin devamı teyit edilecek.Yatırım tavsiyesi sunmayan bu analizler, piyasa koşullarına göre kısa ve orta vadede işlem fırsatları oluşturabileceği düşünülen destek ve direnç seviyelerine odaklanmaktadır. Ancak, işlem yapma ve risk yönetimi sorumluluğu tamamen kullanıcıya aittir. Ayrıca, paylaşılan işlemlerle ilgili olarak stop loss kullanılması kesinlikle tavsiye edilmektedir.

ONDO Teknik GörünümüONDO grafiğinde 4 saatlik periyotta yatay bir range yapısı dikkat çekiyor. Fiyat uzun süredir belirli seviyeler arasında gidip gelerek sıkışma alanı oluşturmuş durumda. Bu da alıcı ve satıcıların net bölgelerde devreye girdiğini gösteriyor.Anlık olarak fiyat 0,87$ seviyesinde işlem görüyor. 0,86$ – 0,87$ bandı güçlü destek bölgesi olarak öne çıkıyor. Bu alan korunmaya devam ettikçe fiyatın yeniden orta banda ve üst dirence yönelme ihtimali artıyor.Yukarı yönlü hareketlerde ilk hedef 0,91$ – 0,92$ aralığı olacak. Bu seviyenin aşılması halinde 0,99$ – 1,00$ bölgesine doğru yeni bir test gündeme gelebilir. 1,00$ üzerinde kalıcılık sağlanırsa 1,05$ ve 1,11$ seviyeleri sıralı dirençler olarak öne çıkıyor.Aşağı yönlü senaryoda ise 0,86$ desteği en kritik savunma hattı. Bu seviyenin altında kapanışlar gelmesi halinde 0,80$ ve 0,72$ seviyelerine kadar geri çekilme riski masada olacak. ONDO Range Alanı Özetle, ONDO tarafında net bir range hareketi devam ediyor. 0,86$ üzerinde kalıcılık pozitifliği korurken, 1,00$ üzeri kırılım trendin yönünü yukarı çevirecek en güçlü sinyal olacaktır.Yatırım tavsiyesi sunmayan bu analizler, piyasa koşullarına göre kısa ve orta vadede işlem fırsatları oluşturabileceği düşünülen destek ve direnç seviyelerine odaklanmaktadır. Ancak, işlem yapma ve risk yönetimi sorumluluğu tamamen kullanıcıya aittir. Ayrıca, paylaşılan işlemlerle ilgili olarak stop loss kullanılması kesinlikle tavsiye edilmektedir.

Kripto varlık yatırım ürünleri geçtiğimiz hafta sert satış baskısıyla karşılaştı. CoinShares’in verilerine göre toplam 812 milyon dolarlık çıkış yaşanırken, bu hareketin arkasında ABD’den gelen güçlü makroekonomik veriler ve zayıflayan faiz indirimi beklentileri öne çıktı. Ancak yılbaşından bu yana 39,6 milyar doları bulan girişler, piyasanın hâlâ geçen yılki rekor seviyelere yaklaşma potansiyelini koruduğunu gösteriyor.Kripto paralardan yüklü çıkışKripto varlık yatırım ürünlerinde geçen hafta 812 milyon dolarlık çıkış kaydedildi. CoinShares’in son raporuna göre bu düşüş, ABD’den gelen güçlü makroekonomik veriler sonrası faiz indirimi beklentilerinin zayıflamasıyla bağlantılı. Yine de yılbaşından bu yana toplam girişler 39,6 milyar dolar seviyesinde kalarak geçen yılın rekoruna yaklaşmayı sürdürüyor.ABD merkezli ürünler 1 milyar doları aşan çıkışlarla öne çıktı. Buna karşın Avrupa tarafında tablo daha olumlu: İsviçre 126,8 milyon dolar, Kanada 58,6 milyon dolar, Almanya ise 35,5 milyon dolar net giriş kaydetti. Bu durum, olumsuz havanın büyük ölçüde ABD ile sınırlı kaldığını gösteriyor.Hangi altcoin’lerde hareketlilik vardı?Varlık bazında bakıldığında Bitcoin 719 milyon dolarlık çıkışla en çok etkilenen ürün oldu. Dikkat çekici nokta, short-Bitcoin ürünlerine kayda değer bir giriş olmaması; bu da satış baskısının kalıcı olmayabileceğine işaret ediyor. Ethereum tarafında da tablo benzer: 409,4 milyon dolarlık haftalık çıkış, yılbaşından bu yana 12,1 milyar doları bulan güçlü girişleri neredeyse durma noktasına getirdi.Öte yandan altcoinlerde farklı bir görünüm oluştu. Solana 291 milyon dolarlık girişle haftanın yıldızı olurken, ay başından bu yana toplamda 628 milyon dolara ulaştı. ABD’de beklenen ETF onayları öncesi Solana’ya olan ilgi hızla artıyor. XRP’ye de 93,1 milyon dolarlık giriş yaşandı ve yılbaşından bu yana girişler 1,6 milyar doları buldu. Daha küçük ölçekte de olsa Sui (2,9 milyon dolar), Cardano (1,3 milyon dolar) ve Chainlink (3,5 milyon dolar) giriş kaydetti. Buna karşın Litecoin ve Cronos gibi varlıklarda hareket sınırlı kaldı. Sağlam girişlere rağmen “multi-asset” yani çoklu varlık ürünlerinde 83,5 milyon dolarlık çıkış dikkat çekti. Bu kategori eylül ayında toplamda 118 milyon dolardan fazla kayıp verdi.Fon sağlayıcıları tarafında ise en büyük çıkış Fidelity’nin Wise Origin Bitcoin fonundan geldi. 738 milyon dolarlık çıkış, ABD piyasasındaki genel baskıyı yansıttı. Grayscale 300 milyon dolar, Bitwise 169 milyon dolar, ARK Invest 123 milyon dolar kayıp yaşarken, İsviçre merkezli 21Shares 93 milyon dolar giriş elde etti.Yılın geri kalanında makro veriler, faiz beklentileri ve ETF kararlarının kripto fonlarına olan ilgiyi belirleyici faktör olmaya devam etmesi bekleniyor.

ARB/USDT Teknik AnaliziARB grafiğinde haftalık periyotta takip ettiğimiz geniş düşen kanal yapısı güncelliğini koruyor. Fiyat son dönemde kanalın üst bandına doğru yükseliş gösterse de burada tutunamayarak yeniden aşağı yönlü baskı altına girdiğini söyleyebiliriz. Genel görünümde kanal hâlâ aktif ve kırılım gelmediği sürece fiyat bu yapı içinde hareket etmeye devam edecektir. Düşen Kama Formasyonu Anlık olarak fiyat 0,4091$ seviyesinde işlem görüyor. Son günlerde 0,4515$ üzerine atak gelse de kalıcılık sağlanamadı ve fiyat yeniden aşağı döndü. Bu seviye kısa vadede en kritik direnç olarak öne çıkıyor. Üzerinde kapanışlar gelmesi halinde önce 0,5046$, ardından da 0,5475$ direnç bölgeleri gündeme gelecektir. Asıl kırılım teyidi ise 0,66$ – 0,71$ aralığı üzerinde sağlanacak. Bu bölgenin aşılması orta-uzun vadede formasyon hedefi olan 2,42$ seviyesini teknik olarak gündeme getirebilir.Aşağı yönlü hareketlerde 0,3558$ ilk güçlü destek olarak takip edilmeli. Bu seviyenin altındaki kapanışlarda 0,33$ ve kanal alt bandı olan 0,28$ bölgeleri yeniden test edilebilir.Özetle:ARB düşen kanal yapısında hareketini sürdürüyor.0,4515$ üzeri kapanışlar kısa vadede trend değişimi için kritik.Yukarıda 0,5046$ → 0,5475$ → 0,66$ – 0,71$ dirençleri önemli.Aşağıda 0,3558$ ve 0,28$ seviyeleri destek konumunda.Orta-uzun vadeli teknik hedef 2,42$ seviyesi olmaya devam ediyor.Yatırım tavsiyesi sunmayan bu analizler, piyasa koşullarına göre kısa ve orta vadede işlem fırsatları oluşturabileceği düşünülen destek ve direnç seviyelerine odaklanmaktadır. Ancak, işlem yapma ve risk yönetimi sorumluluğu tamamen kullanıcıya aittir. Ayrıca, paylaşılan işlemlerle ilgili olarak stop loss kullanılması kesinlikle tavsiye edilmektedir.

ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun (SEC) ekim ayında vereceği kararlar, kripto piyasası için kritik bir dönüm noktası olabilir. Ay boyunca tam 16 farklı kripto borsa yatırım fonu (ETF) başvurusu için nihai tarihler yaklaşırken, yatırımcılar yeni bir altcoin rallisinin kapıda olup olmadığını tartışıyor.Litecoin, Solana, XRP: Birçok altcoin için ETF başvurusu yapılmıştıTakvimde öne çıkan ilk başvuru, merkeziyetsiz borsa Canary’nin Litecoin ETF’i. 2 Ekim’de nihai karar için süre doluyor. Ardından 10 Ekim’de Grayscale’in Solana ve Litecoin tröstlerini ETF’e dönüştürme talebi değerlendirilecek. Ayın sonlarına doğru ise WisdomTree’nin XRP ETF başvurusu masada olacak. Bloomberg ETF analisti James Seyffart, SEC’in kararları son tarihlerden önce de açıklayabileceğini belirtiyor. Bu durum, piyasalara belirsizlik ve aynı zamanda heyecan katıyor.Yatırımcıların gözü özellikle Solana, XRP, Litecoin ve Dogecoin gibi popüler altcoin’lerde. Bitfinex analistleri, onayların güvenli ve düzenlenmiş yatırım imkânı sunarak yeni bir altcoin sezonu başlatabileceğini öngörüyor. ETF uzmanı Nate Geraci ise, ekim ayının “kripto ETF piyasası için dev bir dönem” olduğunu söylüyor. Ancak Fidelity ve BlackRock gibi devlerin başvurularının listede yer almaması, bu dalganın önemli ama henüz kesin sonuç getirmeyen bir gelişme olabileceğini gösteriyor. SEC’in yaklaşımında yumuşama sinyalleri de dikkat çekiyor. 17 Eylül’de duyurulan yeni düzenlemeyle, emtia tabanlı güven fonları için listeleme standartları güncellendi. Bu adım, spot kripto ETF onay süreçlerini kısaltabilir. Bloomberg’den Seyffart, bu hamleyi “bir lansman dalgasının öncüsü” olarak tanımlarken, meslektaşı Eric Balchunas, Coinbase üzerinde vadeli işlemleri bulunan 20’den fazla kripto paranın spot ETF sürecine dahil olabileceğini ifade ediyor.Gerçekten de Hashdex’in kısa süre önce portföyünü XRP, Solana ve Stellar’ı kapsayacak şekilde genişletmesi, piyasanın hızlı uyum sağladığını ortaya koydu. Nasdaq, NYSE Arca ve CBOE BZX gibi büyük borsalar da mevcut Bitcoin ve Ethereum ETF’lerini yeni standartlara uyarlamak için başvurularını güncelledi.Bununla birlikte, eleştiriler de eksik değil. SEC Komiseri Caroline Crenshaw, yeni düzenlemelerin bazı temel yatırımcı korumalarını devre dışı bırakabileceğini savunuyor. Crenshaw, bu ürünlerin “yeni ve denenmemiş” olduğunu, küçük yatırımcılar için riskleri artırabileceğini dile getirdi.Piyasa oyuncuları arasında ise iyimserlik ağır basıyor. Yatırımcılar, Ekim’in kripto ETF’ler için “dönüm ayı” olabileceğine inanıyor. Onaylar, spot piyasaya erişimi kolaylaştırarak altcoinlere yeni bir sermaye akışı sağlayabilir. Ancak reddedilen başvurular ya da ertelenen kararlar, beklentileri boşa çıkarma ihtimalini de barındırıyor.Sonuç olarak, Ekim ayı kripto ETF’leri açısından bir sınav niteliğinde olacak gibi duruyor. Onayların ardı ardına gelmesi durumunda piyasada ciddi bir ivme görülebilir; fakat temkinli yaklaşan uzmanlar, bunun tek başına kalıcı bir altcoin rallisini garanti etmediğini hatırlatıyor. Tüm gözler şimdi SEC’in vereceği kararlarda.

Aster, son günlerde merkeziyetsiz türev borsaları arasında öne çıkan isim oldu. DefiLlama verilerine göre platform, son 24 saatte 25 milyon doların üzerinde işlem ücreti elde ederek günlük gelir sıralamasında zirveye oturdu. Bu performans, rakiplerinden Hyperliquid ve diğer perpetual DEX’leri (kalıcı vadeli işlem odaklı merkeziyetsiz borsalar) geride bırakmasını sağladı. Hyperliquid aynı dönemde 3,17 milyon dolar civarında gelir elde ederek beşinci sırada yer aldı.Aster, Hyperliquid’i solluyorAster’in yükselişi aslında tesadüf değil. Platformun 17 Eylül’de gerçekleşen token lansmanı büyük ilgi çekti. Lansmanın hemen ardından Binance kurucu ortağı Changpeng Zhao’nun (CZ) sosyal medyada yaptığı paylaşımlar, projeye yönelik ilgiyi katladı. Zhao, Aster’in Binance’e rakip olmasına rağmen BNB ekosistemine katkı sağladığını belirterek projeyi desteklediğini açıkladı. Ayrıca YZi Labs’ın (eski adıyla Binance Labs) şirkette azınlık hissedar olduğunun da altını çizdi.Veriler, Aster’in yalnızca ücret gelirlerinde değil, işlem hacminde de hızla büyüdüğünü gösteriyor. Son 24 saatte 199,9 milyon dolarlık spot işlem hacmiyle listelerde 13. sırada yer aldı. Hacim açısından Hyperliquid daha önde olsa da, Aster’in hızla yaklaştığı dikkat çekiyor. Platform, özellikle “gizli emir” özelliği ile kullanıcıların piyasada görünmeden işlem yapmasına imkân tanıyor. Bu yönüyle şeffaf emir defterine sahip rakiplerinden ayrışıyor.Aster’in kökleri de dikkat çekici. Daha önce APX Finance olarak bilinen proje, Mart ayında Astherus ile birleşerek yeniden markalaştı. Bu birleşme, güçlü likidite altyapısını türev ürünlerdeki uzmanlıkla birleştirdi. Ayrıca platform, çoklu zincir desteği sunuyor; başlangıçta BNB Chain öncelikli olsa da Ethereum, Arbitrum ve Solana entegrasyonlarıyla farklı ekosistemlere açılıyor.ASTER tokenı yükselişteToken tarafında ise volatilite dikkat çekiyor. ASTER token, lansman fiyatı olan 0,08 dolar seviyesinden kısa sürede yüzde 2000’in üzerinde değer kazanarak 2,42 dolara kadar yükseldi. Şu an %8’lik bir artış ile 1,95 dolar seviyelerinde işlem gören token, 15,1 milyar dolarlık tam seyreltilmiş piyasa değerine ulaştı. Bununla birlikte, zincir üstü (on-chain) veriler token dağılımı konusunda bazı soru işaretleri doğurdu. Analizlere göre arzın büyük kısmı birkaç cüzdanda yoğunlaşmış durumda. En büyük cüzdanın toplam arzın yüzde 44,7’sini elinde bulundurması, merkeziyetlilik tartışmalarını beraberinde getirdi. Her ne kadar dağıtım planında ekosistem geliştirme ve airdrop’lara önemli pay ayrılmış olsa da, bu ölçekte bir yoğunlaşma yatırımcıların dikkatini çekiyor.Kısa sürede ulaştığı milyarlarca dolarlık hacim ve kullanıcı sayısıyla Aster, türev borsaları arasındaki güç dengelerini yeniden şekillendiriyor. YZi Labs’ın sağladığı destek ve CZ’nin verdiği güven, projeye şimdilik güçlü bir zemin hazırlamış görünüyor. Ancak bu ivmenin kalıcı olup olmayacağı, önümüzdeki aylarda piyasanın göstereceği ilgiyle netleşecek.

APT Teknik GörünümüAPT grafiğinde düşen kanal yapısı hâlâ aktifliğini koruyor. Son günlerde fiyat 4,06$ desteğini kaybederek kanalın alt bandına doğru hareketini hızlandırdı. Böylece kısa vadede zayıf görünüm ön plana çıkmış durumda.Anlık olarak fiyat 3,94$ seviyesinde işlem görüyor. Günlük kapanışların 4,06$ altında kalması aşağı yönlü riskleri artırıyor. Bu seviyenin altında kaldıkça fiyatın ilk durağı 3,74$ desteği olacaktır. Bu bölge de kırılırsa kanal alt bandı doğrultusunda 3,45$ ve 3,16$ seviyeleri gündeme gelebilir. Düşen Kanal Formasyonu Yukarı yönlü tepki alımlarında ise 4,06$ yeniden kritik eşik olarak çalışacaktır. Bu seviyenin üzerine çıkılması halinde kısa vadede 4,44$ ve 4,93$ bölgelerine doğru yükseliş potansiyeli doğabilir. Daha geniş zaman diliminde asıl kırılım teyidi için 5,10$ – 5,60$ aralığının aşılması gerekiyor. Bu gerçekleşirse trend dönüşü hızlanabilir.Özetle:Güncel fiyat 3,94$.4,06$ altında kaldıkça 3,74$ → 3,45$ → 3,16$ destekleri gündemde.4,06$ üzerine çıkılırsa ilk hedef 4,44$ ardından 4,93$.Asıl trend dönüşü için 5,10$ – 5,60$ bölgesi kritik.Yatırım tavsiyesi sunmayan bu analizler, piyasa koşullarına göre kısa ve orta vadede işlem fırsatları oluşturabileceği düşünülen destek ve direnç seviyelerine odaklanmaktadır. Ancak, işlem yapma ve risk yönetimi sorumluluğu tamamen kullanıcıya aittir. Ayrıca, paylaşılan işlemlerle ilgili olarak stop loss kullanılması kesinlikle tavsiye edilmektedir.

SUI Teknik AnaliziSUI grafiğinde daralan üçgen yapısı dikkat çekiyor. Fiyat hem yukarıdan gelen alçalan trend çizgisi hem de aşağıdan gelen yükselen trend desteği arasında sıkışmaya devam ediyor. Bu tür formasyonlar genellikle kırılım yönüne göre sert hareketlerin habercisi olur.Anlık olarak fiyat 3,19$ seviyesinde işlem görüyor. Grafikte üçgenin alt bandı 3,10$ seviyesinden geçiyor ve kısa vadede kritik destek bölgesi olarak öne çıkıyor. Bu seviyenin korunması üçgenin geçerliliğini devam ettiriyor.Yukarı yönlü senaryoda ilk direnç bölgesi 3,38$ – 3,55$ aralığında. Bu alanın üzerinde kalıcılık sağlanırsa fiyatın 4,16$ seviyesine doğru yükselmesi beklenebilir. Daha yukarıda ise 4,75$ ve 5,37$ seviyeleri teknik hedefler olarak öne çıkıyor.Aşağı yönlü senaryoda 3,10$ altında kapanışlar gelirse önce 2,93$ ardından 2,54$ – 2,41$ destekleri devreye girecektir. Daha derin geri çekilmelerde 2,06$ ve 1,60$ bölgeleri olası hedefler olarak izlenmeli. Daralan Üçgen Yapısı Takip Edilecek SeviyelerDestekler: 3,10$ → 2,93$ → 2,54$ – 2,41$Dirençler: 3,38$ – 3,55$ → 4,16$ → 4,75$ → 5,37$Yatırım tavsiyesi sunmayan bu analizler, piyasa koşullarına göre kısa ve orta vadede işlem fırsatları oluşturabileceği düşünülen destek ve direnç seviyelerine odaklanmaktadır. Ancak, işlem yapma ve risk yönetimi sorumluluğu tamamen kullanıcıya aittir. Ayrıca, paylaşılan işlemlerle ilgili olarak stop loss kullanılması kesinlikle tavsiye edilmektedir.

Polygon (POL), Ethereum ağının ölçeklenebilirlik sorununu çözmeyi hedefleyen, çok zincirli bir Layer-2 blockchain platformu. Başlangıçta Matic Network adıyla bilinen bu proje, Ethereum üzerindeki yüksek işlem ücretleri ve düşük hız problemlerine çözüm olarak 2017’de ortaya çıktı. Polygon’un amacı, işlemleri Ethereum dışında yan zincirlerde (sidechain) gerçekleştirmek ve böylece daha düşük gas (işlem) ücretleri ve daha yüksek işlem hızı sunmak. Bu yaklaşım sayesinde Polygon ağı, Ethereum’un güvenlik ve ekosistem avantajlarını kullanırken kullanıcıların çok daha hızlı ve ucuz işlem yapabildikleri bir ortam sağlar. Ethereum topluluğu içinde hızla popülerlik kazanmasının sebeplerinden biri de bu. Polygon ağı, günümüzde DeFi protokollerinden NFT platformlarına ve büyük kurumsal projelere kadar geniş bir yelpazede kullanılmakta ve kripto dünyasında kendine önemli bir yer edindi.Gelin, Polygon nedir, POL coin nedir, Polygon coin ne işe yarar gibi sorulara yanıt arayalım ve birlikte Polygon ekosistem projelerini keşfedelim.Polygon’un Tanımı ve Ortaya ÇıkışıPolygon, Ethereum için geliştirilmiş bir ölçeklendirme çözümü. Temelinde Plasma altyapısı ve Proof-of-Stake (PoS) tabanlı bir yan zincir bulunuyor. Yani Ethereum’daki işlemleri alıyor, kendi yan zincirinde çok daha hızlı ve ucuz şekilde işliyor ve sonuçları ana Ethereum zincirine geri bağlıyor. Böylece hem Ethereum’un güvenliğinden faydalanıyor hem de kullanıcıya düşük işlem ücreti ve hızlı onay imkânı sunuyor.Zamanla sadece tek bir yan zincir olmaktan çıktı, farklı ölçeklendirme çözümlerini destekleyen çok zincirli bir ekosisteme dönüştü. Bugün Plasma zincirleri, yan zincirler ve son dönemde geliştirilen Zero-Knowledge Rollup teknolojileri aynı ekosistem altında yer alıyor. Bu çeşitlilik sayesinde Polygon, farklı projelerin ihtiyaçlarına uyum sağlayabilen esnek çözümler sunuyor ve “Ethereum’un interneti” olma vizyonunu giderek daha görünür hale getiriyor. Polygon mimarisi. Proje ilk olarak 2017 yılında Matic Network adıyla Hindistan merkezli bir girişim olarak kuruldu. Kurucu ekipte blockchain dünyasında tecrübeli dört isim vardı: Jaynti Kanani, Sandeep Nailwal, Anurag Arjun ve Mihailo Bjelic. Bu ekip, Ethereum’un karşılaştığı ölçeklenebilirlik ve kullanılabilirlik sorunlarına bir çözüm getirme vizyonuyla bir araya geldi. Jaynti Kanani ve Sandeep Nailwal, proje öncesinde Ethereum geliştirici topluluğunda edindikleri deneyimlerle, Ethereum’un teknik sınırlarını yakından biliyorlardı. Polygon’u tasarlarken amaçları, Ethereum’un güvenliğini ve merkezsiz yapısını koruyarak kullanıcı deneyimini iyileştirmek, geliştiriciler için de ölçeklenebilir bir Web3 altyapısı sunmaktı. Matic Network adı altında başlatılan proje, 2019 yılında Binance üzerinde gerçekleşen bir İlk Borsa Arzı (IEO) ile MATIC token’ını piyasaya sürdü ve Mayıs 2020’de ana ağını (mainnet) Ethereum üzerine başarıyla kurdu. İlk başta Matic Foundation tarafından işletilen ağ doğrulayıcıları (validator’lar) 2020 boyunca kademeli olarak üçüncü parti doğrulayıcılara devredilerek ağın merkeziyetsizlik düzeyi arttırıldı.Şubat 2021’de proje, ölçeklendirme çözümlerini genişletme vizyonunun bir parçası olarak adını Polygon olarak değiştirdi (rebranding). Matic Network’ten Polygon’a geçiş, projenin kapsamının büyüdüğünü simgeliyordu. Bu dönemde Polygon ekibi, mevcut PoS yan zincirinin ötesinde, farklı ölçeklendirme teknolojilerini bir arada sunan bir platform inşa etme planlarını duyurdu. Örneğin 2021 yılı içinde Polygon, sıfır bilgi ispatı (ZK proof) teknolojilerine yatırım yaparak Hermez adlı zk-rollup projesini satın aldı ve Polygon Hermez adıyla kendi bünyesine kattı. Yine aynı yıl Mir Protocol isimli bir diğer ZK projesini (daha sonra Polygon Zero olarak anıldı) bünyesine dahil etti. Bu adımlar, Polygon’un uzun vadede zkRollup teknolojilerini benimsediğinin ve çok zincirli (multi-chain) bir ekosistem yaratma hedefine işaret etti.Polygon’un Tarihçesi: Önemli Dönüm NoktalarıPolygon (eski adıyla Matic Network) projesinin gelişiminde öne çıkan bazı önemli dönüm noktaları şöyle özetlenebilir:2017 - Kuruluş: Matic Network ismiyle proje hayata geçirildi. Jaynti Kanani, Sandeep Nailwal ve Anurag Arjun’un öncülüğünde Hindistan’da başlayan proje, Ethereum’un ölçeklenme ve yüksek ücret sorunlarına çözüm bulmayı hedefliyordu. Dördüncü kurucu ortak Mihailo Bjelic de daha sonraki aşamada ekibe katıldı ve proje uluslararası bir kimlik kazandı.2019 - İlk çıkış ve mainnet: Polygon çıkış tarihi 2019. Matic Network’ün yerel kripto parası MATIC coin piyasaya sürüldü. Proje, Nisan 2019’da Binance Launchpad üzerinde IEO gerçekleştirerek fon topladı ve aynı yıl içinde testnetlerini yayınladı. Mayıs 2020’de Polygon (Matic) ana ağı Ethereum üzerinde resmi olarak başlatıldı. Başlangıçta ağdaki doğrulayıcıların tamamı Matic Foundation tarafından kontrol edilse de 2020 yılı boyunca kademeli olarak dış doğrulayıcılara yer verildi ve ağ daha merkeziyetsiz hale getirildi.Şubat 2021 - Polygon’a dönüşüm: Proje ismi Polygon olarak değiştirildi. Bu rebranding ile birlikte Polygon’un, mevcut PoS yan zinciri çözümünün ötesine geçerek birden fazla ölçeklendirme çözümünü (Plasma, Optimistic Rollup, zkRollup vb.) destekleyen bir platform olma vizyonu duyuruldu. Bu dönemde Polygon, geliştiricilerin yalnızca bir yan zincirle sınırlı kalmadan, ihtiyaçlarına göre farklı ölçeklendirme araçlarını kullanabilmeleri için çalışmalara başladı. İsim değişikliğiyle beraber Matic ismi token için kullanılmaya devam etti, ancak ağın marka kimliği Polygon oldu.2021 - Boğa sezonu ve fiyat zirvesi: 2021 yılındaki kripto para boğa piyasasında Polygon ağı üzerindeki kullanım patlama yaptı. DeFi ve NFT alanındaki yoğun ilgiyle birlikte MATIC token fiyatı yıl sonunda tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Aralık 2021’de MATIC yaklaşık $2.92 fiyat ile zirve yaptı. Bu dönemde Polygon, Ethereum üzerindeki yüksek ücretlerden kaçınmak isteyen kullanıcılar için popüler bir alternatif haline gelmişti. Aynı zamanda Aave, Curve, SushiSwap gibi önde gelen DeFi protokollerinin Polygon’a entegre olması ve kullanıcı sayısının milyonlara ulaşması bu başarıyı destekledi. POL coin fiyatı Eylül 2025 itibariyle 0.21 dolardan el değiştiriyor. 2022 - Büyük ortaklıklar ve benimsenme: 2022 yılı, Polygon için kurumsal ortaklıkların yılı oldu. Meta (Facebook), Instagram platformunda kullanıcıların NFT basabilmesi için Polygon’u entegre edeceğini duyurdu. Reddit, Polygon üzerinde 3 milyondan fazla NFT cüzdanı oluşturulmasını sağlayan Avatar NFT projesini hayata geçirdi. Starbucks, sadakat programını NFT odaklı hale getirmek için Polygon’u kullanacağını açıkladı. Nike, dijital koleksiyon platformu .Swoosh’u Polygon altyapısıyla kurdu. Yine 2022’de Disney, hızlandırıcı programına Polygon’u seçerek potansiyel Web3 projelerinde birlikte çalışmaya başladı. Adobe, Coca-Cola, Adidas, Prada, Stripe, DraftKings gibi pek çok global marka ve şirket de bu dönemde Web3 ve NFT stratejileri için Polygon ile iş birliği yaptıklarını duyurdular. Bu büyük ortaklıklar sayesinde Polygon, ana akım benimsenme açısından önemli bir ivme yakaladı ve MATIC token değeri bu haberlerin etkisiyle dönem dönem yükselişler gördü.Mart 2023 - Polygon zkEVM başladı: Polygon ekibi, uzun süredir üzerinde çalıştığı zkEVM (Zero-Knowledge Ethereum Virtual Machine) projesini 2023’ün Mart ayında ana ağ üzerinde beta olarak başlattı. Polygon zkEVM, Ethereum ile aynı akıllı kontrat yeteneklerini sunan ancak işlemleri bir zk-Rollup altında toplayarak Ethereum’a gönderen bir sıfır bilgi ispatlı Layer-2 çözümüdür. Bu gelişme, Polygon’un teknoloji cephesinde ne kadar yenilikçi olduğunu gösteren önemli bir kilometre taşıdır. zkEVM sayesinde Polygon, hem geliştiricilere Ethereum’da yaptıkları gibi uygulamalarını çalıştırma imkanı verdi hem de sıfır bilgi kanıtlarıyla yüksek güvenlik ve ölçeklenebilirlik elde etti. Mart 2023 lansmanı, Ethereum kurucusu Vitalik Buterin’in de ilk işlemi yapmasıyla duyuruldu ve kripto topluluğundan büyük ilgi gördü.Haziran 2023 - Polygon 2.0 ve POL token: 2023 ortalarında Polygon Labs, projenin geleceğine yön verecek kapsamlı bir plan olan Polygon 2.0 vizyonunu duyurdu. Polygon 2.0, tüm Polygon protokollerini ve ağlarını bir araya getirmeyi, farklı zincirler arasında birlikte çalışabilirlik ve birleşik likidite sağlamayı amaçlayan bir dizi yükseltmeyi içeriyordu. Bu vizyonun kalbinde sıfır bilgi teknolojileri (ZK) yer aldı. Polygon 2.0 kapsamında, mevcut Polygon PoS zincirinin de ZK teknolojisiyle (zkValidium) güncellenerek Ethereum’a güvenlik anlamında daha sıkı bağlanması planlandı. Yeni POL token da bu dönemde ilk kez tanıtıldı. Polygon ekibi, mevcut MATIC tokenının, Polygon 2.0 ekosisteminde daha fazla rolü ve esnekliği olacak POL token ile değiştirileceğini açıkladı. Haziran 2023’te yayımlanan geliştirme önerileri (PIP-17, PIP-18, PIP-19) ile MATIC’ten POL’a geçişin teknik detayları ve yönetişim süreçleri toplulukla paylaşıldı. Bu önerilerin topluluk tarafından kabul edilmesiyle, Polygon 2.0 yol haritası resmen başlamış oldu.Ekim 2023 - POL token lansmanı: Yapılan hazırlıkların ardından yeni POL token’ı Ekim 2023’te Ethereum ana ağında kullanıma sunuldu. Bu tarihte Polygon ekibi, POL token kontratını Ethereum üzerinde dağıtarak MATIC’ten POL’a geçişin önünü açtı. Henüz bu aşamada Polygon PoS veya Polygon zkEVM ağlarının aktif işleyişinde bir değişiklik yapılmadı; yani kullanıcılar MATIC ile işlem yapmaya devam ediyordu. POL token lansmanı, Polygon 2.0 kapsamındaki güncellemelerin Phase 0 olarak adlandırılan ilk adımıydı. Devamında, topluluk ve doğrulayıcılar tarafından onaylandıkça, POL token’ın Polygon ekosistemindeki gas ücreti ve staking gibi işlevleri devralması planlandı.Eylül 2024 - MATIC’ten POL’a geçiş süreci: 2024’ün ikinci yarısında Polygon ağında yerel token geçişi resmi olarak başlatıldı. 4 Eylül 2024 civarında Polygon Labs, MATIC token’larının otomatik olarak POL token’larına dönüştürüleceği ağ güncellemesini devreye aldı. Bu geçiş, 1:1 oranında gerçekleşti, yani kullanıcıların cüzdanındaki 1 MATIC yerine 1 POL gelecek şekilde düzenlendi. Geçiş süreci kullanıcılardan ekstra bir işlem yapmalarını gerektirmeyecek biçimde tasarlandı ve Polygon PoS zincirindeki tüm MATIC bakiyeleri protokol seviyesinde POL olarak güncellendi. Yaklaşık bir yıl süren kademeli geçiş sonucunda, 2025 yılının Eylül ayına gelindiğinde MATIC token’larının %99’undan fazlası başarıyla POL’e dönüştürülmüş durumdaydı. POL artık Polygon ağının ana gas ücreti ve staking token’ı olarak hizmet veriyor. Bu geçiş, geriye dönük uyumluluk gözetilerek yapıldığı için, ağ üzerindeki uygulamalar kesintiye uğramadan yoluna devam etti.2024-2025 - Polygon 2.0 gelişmeleri: Polygon ekibi, 2024 boyunca Polygon 2.0 yol haritasındaki teknik yenilikler üzerinde çalışmaya devam etti. Ağustos 2024’te Polygon, mevcut PoS zincirini zkEVM teknolojisiyle birleştirecek yükseltmenin testlerini duyurmaya başladı. Haziran 2024’te ise Polygon, topluluk yönetişimiyle oluşturulan dev bir hazine programını tanıttı. Bu Topluluk Hazinesi, önümüzdeki 10 yıl boyunca geliştiricilere ve projelere toplam 1 milyar adet POL token’a kadar hibe desteği sağlamayı hedefliyor. İlk aşamada 35 milyon MATIC (yaklaşık 25 milyon $) bu hazineye ayrıldı ve ardından her yıl yaklaşık 100 milyon POL dağıtılmak üzere planlama yapıldı. Bu girişim, Polygon ekosisteminin büyümesini desteklemek ve yeni projeleri teşvik etmek açısından önemli bir adımdı. 2025 itibariyle, Polygon ağı hem teknik altyapı dönüşümü (zkEVM entegrasyonu, AggLayer gibi çapraz zincir çözümleri) hem de topluluk odaklı büyüme hamleleri ile blockchain dünyasında dikkat çekici bir konumda bulunuyor.Polygon Neden Önemli?Polygon projesinin bu kadar ses getirmesinin ve başarılı olmasının arkasında, onu benzersiz ve önemli kılan bazı özellikler ve avantajlar yatıyor:Ethereum’un güvenliği ile düşük ücretlerPolygon, işlemleri kendi yan zincirinde veya ikinci katmanında işleyip sonuçları Ethereum ana zincirine ileterek çalışır. Bu sayede Ethereum’un güçlü güvenlik modelinden faydalanırken kullanıcılar için işlem maliyetlerini ciddi oranda düşürür. Örneğin Ethereum üzerinde bir işlem ücreti bazen onlarca dolar seviyesine çıkabilirken, aynı işlem Polygon üzerinde birkaç sent gibi çok düşük ücretlerle yapılabilmektedir. Üstelik işlem sonuçları belirli aralıklarla Ethereum’a kaydedildiği (checkpoint edildiği) için güvenlikten ödün verilmez. Kısacası, Polygon ağı “Ethereum kadar güvenli, ancak Ethereum’dan çok daha ucuz” bir deneyim sunar.Yüksek ölçeklenebilirlik ve kullanıcı dostu altyapıPolygon’un altyapısı, saniyede çok daha fazla işlemi (yüksek TPS) gerçekleştirebilecek şekilde tasarlanmıştır. Blok onay süreleri ve işlem finalitesi Ethereum’a kıyasla oldukça hızlıdır. Bu da oyunlar veya gerçek zamanlı uygulamalar gibi yüksek hız gerektiren kullanım alanlarında Polygon’u öne çıkarır. Ayrıca Polygon, EVM-uyumlu bir platform olduğu için Ethereum geliştiricilerinin alışık olduğu akıllı kontratları ve araçları (Solidity, Remix, Metamask vb.) neredeyse hiç değişiklik yapmadan kullanmalarına imkan tanır. Bu geliştirici dostu yapı, birçok projenin Polygon üzerine kolaylıkla entegre olmasını sağlamıştır. Sonuç olarak, kullanıcılar da karmaşık köprü işlemleri veya yeni cüzdanlar öğrenmek zorunda kalmadan, mevcut Ethereum araçlarıyla Polygon ağını sorunsuz şekilde kullanabilmektedir.zkEVM ve yenilikçi ZK teknolojileriPolygon, ölçeklenebilirlik çözümlerini bir adım ileri taşıyarak Zero-Knowledge (Sıfır Bilgi) teknolojilerini blockchain alanında yaygınlaştıran öncü projelerden biri oldu. 2023’te başlatılan Polygon zkEVM, Ethereum’un tüm akıllı sözleşme yeteneklerini destekleyen ilk ZK-Rollup çözümlerinden biri olarak büyük önem taşıyor. ZK-Rollup’lar, çok sayıda işlemi tek bir kanıt altında birleştirip bu kanıtı Ethereum’a göndererek hem güvenliği üst düzeyde tutuyor hem de verimliliği artırıyor. Polygon zkEVM sayesinde geliştiriciler, Ethereum’daki dApp’lerini hiçbir uyumluluk sorunu yaşamadan Polygon’un ZK ortamına taşıyabildiler. Bu teknoloji, blockchain dünyasında gizlilik ve ölçeklenebilirlik dengesini kurmada kilit bir rol oynuyor. Polygon’un sıfır bilgi ispatlarına yaptığı yatırım, bu alandaki rekabeti hızlandırdı ve diğer projelerin de ZK çözümlerine yönelmesine önayak oldu.Ancak belirtmek gerekir ki, Polygon Labs, Polygon zkEVM Mainnet Beta’yı 2025 içinde sonlandırma kararı aldığını duyurdu. Şirket, teknik zorluklar, geliştirme gecikmeleri ve ekosistemin ihtiyaçlarına tam uyum sağlanamaması gibi nedenlerle bu adımı attı. Önümüzdeki 12 ay boyunca sequencer çalışmaya devam edecek ve kullanıcılar istedikleri zaman fonlarını çekebilecek. Polygon, bu süreçte projelerin Polygon PoS gibi diğer çözümlere geçişini desteklemek için hibe ve teknik yardım sağlayacağını açıkladı.Yani kısaca, Polygon zkEVM Mainnet Beta önümüzdeki yıl tamamen kapanacak.DeFi, NFT ve kurumsal blockchain çözümleri için tercih edilmesiPolygon’un esnek ve ucuz altyapısı, merkeziyetsiz finans (DeFi) uygulamaları, NFT platformları ve hatta kurumsal blockchain projeleri tarafından tercih edilmesini sağlıyor. DeFi tarafında Aave, Curve, Balancer, Uniswap gibi pek çok büyük protokol, Ethereum ana ağı yanı sıra Polygon ağı üzerinde de hizmet vermeye başladı. Bu sayede kullanıcılar, bu protokolleri çok daha düşük ücretlerle kullanabilir hale geldi. Polygon üzerindeki toplam kilitli değer (TVL) 2021’de milyarlarca doları aşarak Ethereum dışındaki en yüksek TVL’lerden biri olmuştu. NFT alanında ise OpenSea gibi pazar yerleri Polygon’u entegre etti ve kullanıcılar ucuz NFT basımının keyfini çıkarmaya başladılar. Özellikle Reddit’in Avatar NFT’leri gibi projeler için Polygon’un tercih edilmesi, milyonlarca yeni kullanıcının ilk kez blockchain ile tanışmasını sağladı. Oyun sektöründe de Polygon önemli bir oyuncu; birçok blockchain tabanlı oyun ve metaverse projesi (örneğin The Sandbox, Decentraland’ın bazı entegrasyonları, Galaxy Fight Club gibi oyunlar) hızlı ve ucuz işlemler için Polygon altyapısını kullanıyor. Polygon ekosistemi Global markaların web3 stratejilerinde Polygon’u seçmesiSon yıllarda adını kripto dünyası dışındaki ana akım medyada da duyuran Polygon, birçok büyük marka ve şirketin Web3 hamlelerinde tercih ettiği altyapı oldu. Örneğin Starbucks, müşterilerine yönelik NFT tabanlı sadakat programı Odyssey için Polygon’u seçtiğini duyurdu. Meta (Facebook), Instagram platformuna NFT entegrasyonu getirirken yine Polygon’u kullandı. Reddit, milyonlarca kullanıcısına dijital koleksiyon dağıtırken Polygon’dan faydalandı. Nike, dijital spor ayakkabı ve giyim NFT’lerini Polygon üzerinde piyasaya sürdü. Disney, 2022’de başlattığı hızlandırıcı programında Polygon’u seçerek potansiyel iş birliklerine kapı araladı. Adobe gibi kreatif teknoloji devleri, Stripe gibi ödeme şirketleri, Telefonica gibi telekom firmaları da dahil olmak üzere pek çok sektör lideri kurum, hız, maliyet ve ölçeklenebilirlik avantajları nedeniyle Web3 ürün ve hizmetleri için Polygon ağını kullanıyor. Polygon’un Kurucuları Kim?Peki, Polygon kurucuları kim? Polygon projesinin arkasında, vizyoner bir kurucu ekip ve güçlü bir topluluk bulunuyor. Kurucu ekip, daha önce bahsettiğimiz gibi Jaynti Kanani, Sandeep Nailwal, Anurag Arjun ve Mihailo Bjelic’ten oluşuyor. Jaynti ve Sandeep, Hindistan’da blockchain geliştirme sahnesinin tanınan isimleriyken, Mihailo Bjelic Sırbistan’dan projeye katılan bir bilgisayar bilimci. Bu dört kurucu, Polygon’u “ilk günden küresel” bir proje haline getirmeyi başardılar. Özellikle Jaynti Kanani’nin Mumbai’deki humble başlangıcı ve Sandeep Nailwal’ın vizyonerliği, Polygon’un “Hindistan çıkışlı ilk büyük blockchain unicorn”u olarak anılmasını sağladı. 2017’de bir startup olarak yola çıkan ekip, 2021’de Polygon’un dünya çapında bilinirlik kazanmasıyla birlikte adeta blockchain ekosisteminin en genç milyarderlerini çıkardı. Sandeep Nailwal’ın “Hindistan’ın ilk kripto milyarderi” olarak medyada yer alması, projenin Hindistan teknoloji sektörü için de gurur kaynağı haline geldiğini gösteriyor.Kurucular, Ethereum topluluğundan öğrendikleri en iyi prensipleri (açık kaynak, şeffaflık, merkeziyetsizlik) Polygon’a taşıyarak, kısa sürede sağlam temelleri olan bir ürün ve etrafında kenetlenen bir topluluk oluşturabildiler. Bugün Polygon Labs adı altında faaliyet gösteren ekip, dünyanın dört bir yanından geliştiricileri bünyesine katmış durumda ve proje artık bir avuç kurucunun ötesinde, dev bir küresel organizasyona dönüşmüş halde.Polygon topluluğu, projenin başarısında en az kurucu ekip kadar pay sahibi. Topluluk odaklı gelişim modeli, Polygon’un en başından beri benimsediği bir yaklaşım oldu. Örneğin, ağın erken dönemlerinde doğrulayıcı seçimleri ve ağ parametreleriyle ilgili kararlar, topluluk forumlarında tartışılarak alındı. Polygon ekibi, merkeziyetsiz yönetişim konusunda sektörde öncü adımlar atmaya çalışıyor. 2021’in sonlarında Polygon ekibi bünyesinde resmi bir Yönetişim Ekibi kuruldu ve “Polygon DAO” vizyonu duyuruldu. Amaç, zaman içinde Polygon ürünlerinin idaresini tamamen topluluğa bırakacak bir yönetişim altyapısı kurmaktı. İlk adım olarak Polygon Ecosystem DAO adıyla bir oluşum başlatıldı ve Eylül 2021’de topluluktan gönüllülerden oluşan bir Genesis Team seçildi.Bu ekip, Polygon ekosistemindeki projelere finansman sağlamak ve ekosistemi büyütmek için 1 milyon dolarlık bir fonu yönetmeye başladı. Ardından, 10’dan fazla proje de bu DAO’ya katkı sunmak istediklerini belirterek maddi destek taahhüdünde bulundu. Bu gelişme, Polygon’un ekosisteminde çok paydaşlı bir yönetişim modeline geçiş için önemli bir adımdı. Günümüzde Polygon’un yönetişim süreçleri, PIP (Polygon Improvement Proposal/Polygon Gelişim Önerileri) adı verilen öneriler etrafında şekilleniyor. Herkesin erişebileceği bir forumda, ağın geleceğine dair teklifler tartışılıyor ve token sahiplerinin oylarına sunuluyor. Örneğin MATIC’ten POL’a geçiş süreci de PIP’ler aracılığıyla topluluğun onayına sunuldu ve ortak akılla kararlaştırıldı. Sık Sorulan Sorular (SSS)Aşağıda, Polygon’a dair sıkça sorulan bazı sorular ve cevaplarını bulabilirsiniz:Polygon nedir, Polygon coin ne zaman çıktı?: Polygon, Ethereum blockchaini için geliştirilmiş bir Layer-2 ölçeklendirme platformudur. 2017 yılında Matic Network adıyla kurulmuş ve 2019’da ana ağını başlatmıştır. Ethereum’un yüksek işlem ücreti ve yavaşlık problemlerine çözüm getirmeyi amaçlayan Polygon, günümüzde çok zincirli yapısıyla blokzincir ekosisteminde önemli bir konuma ulaşmıştır.Polygon’u kim geliştirdi?: Polygon’un arkasındaki kurucu ekip Jaynti Kanani, Sandeep Nailwal, Anurag Arjun ve Mihailo Bjelic’ten oluşmaktadır. Proje, ilk olarak Hindistan’da bu girişimciler tarafından başlatıldı ve ekip zamanla uluslararası ölçekte büyüdü. Kurucuların her biri blockchain teknolojisinde deneyimli olup, Ethereum topluluğundaki tecrübelerini Polygon projesine aktararak bu başarılı ekosistemi oluşturmuşlardır.Polygon hangi teknolojiyi kullanıyor?: Polygon, bir Layer-2 ölçeklendirme çözümü olarak Plasma framework’ü ve Proof-of-Stake yan zinciri kombinasyonuyla çalışarak başladı. Yani işlemleri Ethereum dışında işleyip toparlayarak Ethereum ana zincirine kök hash’ler gönderdi. Günümüzde Polygon ekosistemi, zkEVM gibi sıfır bilgi ispatı (ZK) tabanlı teknolojileri de içeriyor. Özellikle Polygon zkEVM, Ethereum ile uyumlu akıllı kontratları çalıştırırken ZK-Rollup sayesinde güvenli ve ölçeklenebilir bir ortam sağlıyor. Kısaca Polygon, hem Plasma/PoS yan zinciri hem de ZK-Rollup gibi farklı teknolojileri bir arada kullanıyor.POL token ne işe yarar?: POL token, Polygon ağının yerel kripto parasıdır (öncesinde bu rolü MATIC üstleniyordu). POL token, ağ üzerinde işlem ücretlerini ödemek, ağın güvenliğini sağlamak için staking yapmak ve topluluk yönetimine katılmak (yönetişim oylamalarında oy hakkı) gibi amaçlarla kullanılır. Örneğin, Polygon ağında bir akıllı kontrat çalıştırdığınızda veya transfer yaptığınızda ücret POL ile ödenir; ayrıca validatörler POL stake ederek ağı güvenceye alır ve karşılığında ödül kazanırlar.Polygon yatırım için uygun mu?: Kripto para yatırımı yaparken dikkatli olmak gerekir. Polygon (MATIC/POL), güçlü teknik altyapısı, düşük ücret avantajı ve geniş çapta benimsenen ekosistemi sayesinde birçok yatırımcının ilgisini çeken bir projedir. DeFi ve kurumsal iş birlikleriyle kullanım alanı genişledikçe proje değer kazanmıştır. Ancak kripto piyasaları yüksek volatiliteye sahiptir; Polygon da geçmişte büyük fiyat dalgalanmaları yaşamıştır. Bu nedenle Polygon’a veya herhangi bir kripto varlığa yatırım yapmadan önce kendi araştırmanızı yapmalı, risk toleransınızı gözden geçirmeli ve gerekirse finansal danışmanlardan görüş almalısınız.Polygon hangi kullanım alanlarına sahip?: Polygon ağı, DeFi (Merkeziyetsiz Finans) uygulamalarından NFT platformlarına, blockchain tabanlı oyunlara ve hatta kurumsal uygulamalara kadar geniş bir kullanım alanına sahiptir. Örneğin, Aave ve Uniswap gibi önde gelen DeFi protokolleri, Ethereum’un yanı sıra Polygon’da da faaliyet göstererek kullanıcılara düşük ücretli finans hizmetleri sunar. OpenSea gibi NFT pazar yerleri Polygon’u entegre ederek ucuz ve hızlı NFT alım-satımı imkanı tanır. Reddit platformu, kullanıcılarına dağıttığı dijital koleksiyon avatarları için Polygon üzerinde milyonlarca NFT oluşturmuştur. Starbucks ve Nike gibi şirketler, müşteri sadakati ve dijital koleksiyon programlarını Polygon altyapısıyla kurmuştur. MATIC token ile POL arasındaki fark nedir?: MATIC token, Polygon ağının orijinal token’ıdır ve toplam 10 milyar adetlik sabit arza sahip olacak şekilde tasarlanmıştı. POL ise Polygon 2.0 kapsamında tanıtılan yeni nesil tokendir ve MATIC’in yerini almıştır. Eylül 2023’den başlayarak tüm MATIC sahipleri 1:1 oranında MATIC’lerini POL ile değiştirme imkanına kavuştu.Polygon ağı, POL token ve blockchain dünyasındaki en son gelişmeler için JR Kripto Rehber serisini takip edin.
